6 Haziran 2008 Cuma


DEVİR KREDİSİNİN AVANTAJLARI VE UYGULAMA RİSKLERİ

Grup şirketlerinin finansmanında grup içindeki bazı şirketlerin kredibilitesi daha yüksek olduğu için genellikle bankalardan alınan krediler grup içinde ihtiyacı olan firmalara bu şirketler üzerinden dağıtılır. Bu işlem her zaman bire bir alınan kredinin aktarılması şeklinde olmaz. Çoğu zaman iç kaynaklara ilişkin fonlar ile, alınan krediler ortak bir havuza girdiği için grup şirketlerine kullandırılan krediler devir kredisi özelliğini taşımaz. Veya devir kredisi şeklinde aktarılsa da zaman içinde devir kredisi özellikleri kaybolabilir.
  1. Aktarılan Kredi Hangi Şartlarda Devir Kredisi Özelliklerine Sahip Olur:
Krediyi bankadan alan firmanın banka tarafından tahakkuk ettirilen faiz ve diğer masrafları krediyi aktardığı firmaya aynen yansıtması gerekir. Yansıtma fatura ile yapılacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken üç önemli husus bulunmaktadır. Birincisi; krediye aracılık eden şirketin bu işlemden bir kazanç sağlaması ve bu işlemi ticari amaçla yapması söz konusu olmayacaktır,  ikincisi; krediye ilişkin faiz, kur farkı vb masraf tutarlarının birebir aynı olması gerekir, üçüncüsü; banka tarafından belirlenen kredi anapara ve faiz geri ödeme vadelerinin krediyi kullanan şirkete de aynen uygulanması gerekir.    
  1. Devir Kredilerinin Avantajları:
·         Faizleri KDV’ne Tabi Değildir:
Alınan banka kredilerinin yukarıda belirttiğimiz şartlarda grup şirketlerine veya bir başka firmaya devrinde, yapılan işlemin bir finans temini hizmeti olarak kabul edilmemesi gerekir. Yapılan işlem sadece bir gider yansıtmasıdır. Dolayısıyla yansıtılan gider eğer KDV’ne tabi değilse; ki banka kredi faizleri KDV’ne değil BSMV’ne tabidir, yansıtma işlemi KDV’ne tabi olmayacaktır. Örneğin damga vergisinin yansıtılması işlemi de KDV’ne tabi değildir.  Nitekim, son zamanlarda vergi idaresinin ve öteden beri yargının görüşü de bu doğrultudadır. (MB’nin, 30.04.2002 tarih ve 50/5011-165-18956, 17.06.2002 tarih ve 50/5014-174-27627 sayılı Özelgeleri, Dn. 4. D.’nin, 24.04.1995 tarih ve E. 1995/1377, K. 1995/1377, Dn. 7. D.’nin, 13.11.1989 tarih ve E. 1989/2546, K: 1989/2530 sayılı Kararları.)
·         Devir Kredisi Örtülü Sermaye Sayılmadığı İçin Kredi Aktarılan Firmanın Aktaran Firmaya Ödediği Faiz, Kur Farkı vb Tutarlar Gider Yazılabilir:
Kurumlar Vergisi Kanununun Örtülü Sermaye başlığını taşıyan 12’nci maddesine göre şirketlerin ortaklarından veya grup şirketlerinden yaptığı borçlanmalar yılın herhangi bir döneminde özsermayesinin üç katını aşarsa aşan kısma isabet eden faiz, kur farkı vb tutarlar borcu alan şirkette gider yazılamamaktadır. Bunun gerekçesi özsermayenin üç katını aşarak önemli bir boyuta ulaşan borçlanmaların bir nevi sermaye niteliğine büründüğü ve bunlar için ödenen faiz, kur farkı vb’nin bir nevi kar payı niteliğinde olduğu ve bu nedenle gider yazılmaması dolayısıyla kazancın aşındırılmasının önlenmesidir. Ancak devir kredilerinin örtülü sermaye niteliğinde bir borçlanma sayılmayacağı maddede belirtilmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla kredi aktarılan firmanın aktaran firmaya ödediği faiz, kur farkı vb tutarlar gider yazılabilecektir. Bu borçlanma bankadan alınan bir kredinin devri şeklinde değil de borcu veren şirketin kendi kaynaklarından yapıldığında örtülü sermaye uygulaması ile karşı karşıya kalınacaktır.
  1. Devir Kredisi Şartlarının Bozulması:
Yazımızın önceki bölümünde belirttiğimiz üzere eğer krediyi aktaran firma bankanın kendisine uyguladığı faiz oranından ve vade yapısından farklı şartlarla krediyi aktarırsa veya bu hizmeti için firmadan ayrıca menfaat sağlarsa devir kredisi özellikleri yitirilmiş olur ve bu durumda bu şartların yitirildiği tarihten itibaren yapılan işlem finansman teminine yönelik bir hizmet sayılarak KDV’ne tabi tutulur. Örneğin kredi aktarılan şirket bankanın uyguladığı vade planına uymaz ve aktaran şirkete geri ödemesinde bir gecikmeye yol açarsa, krediyi aktaran şirketin artık bu fonlamayı hangi kaynaklardan yaptığının bir önemi kalmaz ve alacağına piyasa şartlarına uygun bir adatlandırma yapmak suretiyle faiz tahakkuk ettirerek KDV’li fatura kesmek zorunda kalır. Aktarılan kredinin tutarı özsermayenin üç katını aşıyorsa, devir kredisi özellikleri yitirildiğinde, aktarılan kredinin örtülü sermaye sayılarak faizlerin ve kur farklarının aktarılan firmada gider yazılamaması ve KDV’lerinin indirilememesi durumu doğabilir. Bizim görüşümüz bu uygulamaların özelliklerin yitirildiği tarihten itibaren hesaplanacak faizler için uygulanması yönündedir. Ancak olayı başa sarıp daha önce hesaplanan faiz ve kur farkları için de KKEG ve indirimi mümkün olmayan KDV uygulaması yapılmak suretiyle cezalı tarhiyat ile karşı karşıya kalma ihtimali göz ardı edilmemelidir.
i� � l �� �U� tiği bir çek ile ödenebilir. Mal veya hizmet karşılığı alınan müşteri çekinin tam ciro yapılması halinde çekin arkasında isim, unvan, vergi kimlik numarası ve adresinin yazılması yeterlidir. Hamiline düzenlenen çek de aynı şekilde ciro edilebilecektir.

Mal veya hizmet bedellerini beyaz ciro (sadece çeki ciro edenin imzasının bulunması) ile tahsil edenler, bu çekleri için çek alım bordrosu” düzenlemelidirler. Bu bordroda çeki düzenleyen ya da çeki devredenin adı, soyadı, vergi kimlik numarası ile imza ve kaşesinin bulunması gerekmektedir. Çek alım bordrosu düzenledikten sonra bu çekler, satın alınan mal ve hizmet bedelleri karşılığı beyaz ciro ile verildiğinde “çek teslim bordrosu” düzenlenecektir. Bu bordrolarda da kendisine ciro yapılan satıcının veya yetkilisinin adı, soyadı vergi kimlik numarası ile imza ve kaşesinin bulunması zorunludur. (Çekle yapılan ödemelerde müteselsil sorumluluk uygulamasına muhatap tutulmamak için çekin tam ciro ile devri gerekir.)

Vadeli satışlar ile cari hesap kullanılmasında ödeme ve tahsilat

Vadeli satışlarda faturada gösterilen meblağın 8.000 YTL’nı aşması durumunda taksit tutarları banka, özel finans kurumları ve PTT aracılığıyla ödenecektir. İşletmelerin kendi ortakları ve diğer gerçek ve tüzel kişilerle olan ve herhangi bir ticari içeriği olmayan nakit hareketlerinde işlem tutarı (aynı günde aynı kişiye yapılan tahsilat veya ödemelerin toplamı veya tek bir işlem tutarı) 8.000 YTL’nı aşıyor ise bunlar da tevsik kapsamında olacaktır.

Tevsik Zorunluluğuna Uymayanlara Özel Usulsüzlük Cezası Kesilmektedir

Sekiz bin (8.000) YTL’nı geçen tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idareleri aracılığıyla yapma zorunluluğu getirilen mükelleflerden bu zorunluluğa uymayanlara, işleme konu tutarın % 5’i nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilmektedir.

DEVİR KREDİSİNİN AVANTAJLARI VE UYGULAMA RİSKLERİ




Grup şirketlerinin finansmanında grup içindeki bazı şirketlerin kredibilitesi daha yüksek olduğu için genellikle bankalardan alınan krediler grup içinde ihtiyacı olan firmalara bu şirketler üzerinden dağıtılır. Bu işlem her zaman bire bir alınan kredinin aktarılması şeklinde olmaz. Çoğu zaman iç kaynaklara ilişkin fonlar ile, alınan krediler ortak bir havuza girdiği için grup şirketlerine kullandırılan krediler devir kredisi özelliğini taşımaz. Veya devir kredisi şeklinde aktarılsa da zaman içinde devir kredisi özellikleri kaybolabilir.
  1. Aktarılan Kredi Hangi Şartlarda Devir Kredisi Özelliklerine Sahip Olur:
Krediyi bankadan alan firmanın banka tarafından tahakkuk ettirilen faiz ve diğer masrafları krediyi aktardığı firmaya aynen yansıtması gerekir. Yansıtma fatura ile yapılacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken üç önemli husus bulunmaktadır. Birincisi; krediye aracılık eden şirketin bu işlemden bir kazanç sağlaması ve bu işlemi ticari amaçla yapması söz konusu olmayacaktır,  ikincisi; krediye ilişkin faiz, kur farkı vb masraf tutarlarının birebir aynı olması gerekir, üçüncüsü; banka tarafından belirlenen kredi anapara ve faiz geri ödeme vadelerinin krediyi kullanan şirkete de aynen uygulanması gerekir.    
  1. Devir Kredilerinin Avantajları:
·         Faizleri KDV’ne Tabi Değildir:
Alınan banka kredilerinin yukarıda belirttiğimiz şartlarda grup şirketlerine veya bir başka firmaya devrinde, yapılan işlemin bir finans temini hizmeti olarak kabul edilmemesi gerekir. Yapılan işlem sadece bir gider yansıtmasıdır. Dolayısıyla yansıtılan gider eğer KDV’ne tabi değilse; ki banka kredi faizleri KDV’ne değil BSMV’ne tabidir, yansıtma işlemi KDV’ne tabi olmayacaktır. Örneğin damga vergisinin yansıtılması işlemi de KDV’ne tabi değildir.  Nitekim, son zamanlarda vergi idaresinin ve öteden beri yargının görüşü de bu doğrultudadır. (MB’nin, 30.04.2002 tarih ve 50/5011-165-18956, 17.06.2002 tarih ve 50/5014-174-27627 sayılı Özelgeleri, Dn. 4. D.’nin, 24.04.1995 tarih ve E. 1995/1377, K. 1995/1377, Dn. 7. D.’nin, 13.11.1989 tarih ve E. 1989/2546, K: 1989/2530 sayılı Kararları.)
·         Devir Kredisi Örtülü Sermaye Sayılmadığı İçin Kredi Aktarılan Firmanın Aktaran Firmaya Ödediği Faiz, Kur Farkı vb Tutarlar Gider Yazılabilir:
Kurumlar Vergisi Kanununun Örtülü Sermaye başlığını taşıyan 12’nci maddesine göre şirketlerin ortaklarından veya grup şirketlerinden yaptığı borçlanmalar yılın herhangi bir döneminde özsermayesinin üç katını aşarsa aşan kısma isabet eden faiz, kur farkı vb tutarlar borcu alan şirkette gider yazılamamaktadır. Bunun gerekçesi özsermayenin üç katını aşarak önemli bir boyuta ulaşan borçlanmaların bir nevi sermaye niteliğine büründüğü ve bunlar için ödenen faiz, kur farkı vb’nin bir nevi kar payı niteliğinde olduğu ve bu nedenle gider yazılmaması dolayısıyla kazancın aşındırılmasının önlenmesidir. Ancak devir kredilerinin örtülü sermaye niteliğinde bir borçlanma sayılmayacağı maddede belirtilmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla kredi aktarılan firmanın aktaran firmaya ödediği faiz, kur farkı vb tutarlar gider yazılabilecektir. Bu borçlanma bankadan alınan bir kredinin devri şeklinde değil de borcu veren şirketin kendi kaynaklarından yapıldığında örtülü sermaye uygulaması ile karşı karşıya kalınacaktır.
  1. Devir Kredisi Şartlarının Bozulması:
Yazımızın önceki bölümünde belirttiğimiz üzere eğer krediyi aktaran firma bankanın kendisine uyguladığı faiz oranından ve vade yapısından farklı şartlarla krediyi aktarırsa veya bu hizmeti için firmadan ayrıca menfaat sağlarsa devir kredisi özellikleri yitirilmiş olur ve bu durumda bu şartların yitirildiği tarihten itibaren yapılan işlem finansman teminine yönelik bir hizmet sayılarak KDV’ne tabi tutulur. Örneğin kredi aktarılan şirket bankanın uyguladığı vade planına uymaz ve aktaran şirkete geri ödemesinde bir gecikmeye yol açarsa, krediyi aktaran şirketin artık bu fonlamayı hangi kaynaklardan yaptığının bir önemi kalmaz ve alacağına piyasa şartlarına uygun bir adatlandırma yapmak suretiyle faiz tahakkuk ettirerek KDV’li fatura kesmek zorunda kalır. Aktarılan kredinin tutarı özsermayenin üç katını aşıyorsa, devir kredisi özellikleri yitirildiğinde, aktarılan kredinin örtülü sermaye sayılarak faizlerin ve kur farklarının aktarılan firmada gider yazılamaması ve KDV’lerinin indirilememesi durumu doğabilir. Bizim görüşümüz bu uygulamaların özelliklerin yitirildiği tarihten itibaren hesaplanacak faizler için uygulanması yönündedir. Ancak olayı başa sarıp daha önce hesaplanan faiz ve kur farkları için de KKEG ve indirimi mümkün olmayan KDV uygulaması yapılmak suretiyle cezalı tarhiyat ile karşı karşıya kalma ihtimali göz ardı edilmemelidir.