YENİ
EKONOMİ PROGRAMININ (YEP) DEĞERLENDİRİLMESİ
Bülent ÇAKAR 24.09.2018
Geçen hafta
Perşembe günü Hazine ve Maliye Bakanı Yeni Ekonomi Programı (YEP)’nı bir basın
toplantısı ile kamuoyuna açıkladı.
Oldukça
ayrıntılı bir metin şeklinde hazırlanan YEP, iş çevreleri, medya ve
akademisyenler tarafından genellikle olumlu bulundu. Gerçekten ekonomimizin
içinde bulunduğu koşullarda böyle bir metnin açıklanması zaruret halini
almıştı.
YEP’in
sorunları teşhis açısından doğru bir metin olduğunu söylemek gerekir.
Kurlarda
yukarı yönlü oynaklık, buna bağlı olarak yüksek faiz ve yüksek enflasyon, hemen
üzerine gidilmesi gereken sorunlar olarak sıralanıyor.
Bunların
ortaya çıkardığı sonuçlar ise, reel sektörün kur ve faiz artışları nedeniyle,
ödeme ve tahsilat problemi yaşaması, bankaların yeni kredi verme konusunda
sıkılaştırma uygulaması, iflas eden ve konkordato ilan eden şirket sayısının
artışı, buna bağlı olarak işsizlik oranının artışı ve büyüme oranındaki düşüş
şeklinde tezahür etmesi bekleniyor..
Bu süreç
yaşanırken, kurdaki artışın yol açtığı olumlu bir gelişme de, ithalatın
azalması, ihracat ve turizm gelirlerinin artması nedeniyle cari açığın
küçülmesi olarak not edilmiş ve bu hususun dengelenme (ekonomide daralma demek
daha doğru ) sürecinin daha yumuşak yaşanmasına katkı yapacağı belirtilmiş.
YEP’te
2017’de gerçekleşen, 2018, 2019, 2020 ve 2021’de ise hedeflenen temel
göstergeler şöyle sıralanmış:
USD kuru
2017: 3,65 /
2018: 4,90 / 2019: 5,60 / 2020: 6,00 / 2021: 6,20
Cari açığın milli gelire oranı
2017: 5,6 /
2018: 4,7 / 2019: 3,3 / 2020: 2,7 / 2021: 2,6
Enflasyon (TÜFE)
2017: 11,9 /
2018: 20,8 / 2019: 15,9 / 2020: 9,8 / 2021: 6,0
Bütçe açığının milli gelire oranı
2017:1,5 /
2018: 1,9 / 2019: 1,8 / 2020: 1,9 / 2021: 1,7
Faiz dışı fazla
2017: 0,3 /
2018: 0,1 / 2019: 0,8 / 2020: 1,0 / 2021: 1,3
Büyüme Oranı
2017: 7,4 /
2018: 3,8 / 2019: 2,3 / 2020: 3,5 / 2021: 5.0
İşsizlik
2017: 10,9 /
2018: 11,3 / 2019: 12,1 / 2020: 11,9 / 2021: 10,8
Bu hedeflerden
anlaşılan önümüzdeki 2019 yılının ekonominin dibe vurduğu yıl olacaktır. Kamuda
maliyet ve harcamaların azaltılması hedefine rağmen ekonominin daralmasına
paralel olarak vergi gelirleri de, ÖTV ve KDV tahsilatı düşecektir. Bu durumda
2019 yılında hedeflenen bütçe açığının milli gelire oranı olan 1,8 hedefinin
tutturulması soru işaretidir. 2019 bütçesinin açıklanması bu sorunun yanıtı
olacaktır, tabi bütçe hedeflerinin tutturulması şartıyla.
Programda,
USD kurunun 2019 yılı ortalaması 5,60 olarak hedeflenmiştir. Bugün itibariyle
kur 6,23 TL’dır. FED’in faiz artırımlarına devam ettiği sıkılaştırma döneminde
ve ABD ile aramızda başta Suriye olmak üzere sorunlu dış ilişkilerimize rağmen,
hedeflenen kurun nasıl tutturulacağı da soru işaretidir. Kur hedefi tutturulamazsa,
cari açık, enflasyon, büyüme ve işsizlik hedeflerinde de sapma olması
muhtemeldir.
Programın en
hassas yönlerinden birisi de bankacılık sisteminin krizden etkilenmeden
çıkmasını sağlamak için alınacak tedbirlerdir. Sayın Bakan sunumunda, bugün itibariyle
bankalarda mali bünyenin incelenmesine ve sorunlu kredilerin sistemden
atılmasına ilişkin tedbirlerin değerlendirilmesine başlanacağını ifade etmiştir
ki, böyle bir hızlı hareket tarzı programın uygulanmasındaki ciddiyetin
algılanması açısından çok olumlu olmuştur.
Ancak
bankacılık sisteminin ekonominin daralması ile birlikte artan sorunlu
kredilerin sistem dışına çıkarılması, bunların zararının en azından büyük bir
bölümünün Devlet tarafından karşılanması anlamına geleceğinden, programda
öngörülen kamu maliyesi ile ilgili hedeflere varılmasını da güçleştirmektedir.
IMF ile herhangi bir anlaşma yapılmadığını da düşünürsek, dışarıdan kaynak
bulmak zorunda kalacak olan Devletin, ülkenin dışarıdaki risk algısını
değiştirmeye mecbur olduğu aşikardır.
Yapılması gerekenler
Öncelikle ABD
ile olan ilişkilerimizi düzeltmemiz şarttır.
Son yıllarda
kötüye giden AB sürecini yeniden rayına sokmamız, sadece hukuk ve demokrasi
konusundaki eksikliklerimizi gidermemize yapacağı katkı açısından
değerlendirilse bile büyük önem arz etmektedir. 2002-2010 yılları arasında
tecrübe edildiği üzere, AB süreci gibi bir çıpa çok önemlidir.
Son olarak,
YEP’in uygulama sonuçlarının üç ayda bir kamuya açıklanması dış yatırımcılara
ve topluma güven verecek ve programa olan desteği artıracaktır.