Dövizli
işlemlerin muhasebeleştirilmesi…
Bilindiği üzere, ticari hayatta döviz
cinsinden veya dövize endeksli birçok işlem yapılmaktadır. Bu işlemler
muhasebeye kaydedilirken işlemin dövizli tutarı Türk Lirasına (YTL) çevrilir. Dönem
sonlarında yapılan değerleme işlemlerinde de dövizli alacak ve dövizli borçlar
değerlenerek Türk Lirasına (YTL) çevrilir. Nitekim Vergi Usul Kanununun 280’nci
maddesinde, “Yabancı paralar borsa
rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin takarrüründe muvazaa olduğu anlaşılırsa
bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır. Yabancı paranın borsada rayici yoksa,
değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığınca tespit olunur. Bu madde hükmü
yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da
caridir.” Hükmü yer almaktadır. Değerleme sonucunda ortaya çıkan kur
farkları gelir veya gider kaydedilir. Kur farklarının muhasebeleştirilmesinde
esas olarak 646 Kambiyo Karları Hesabı veya 656 Kambiyo Zararları Hesabi
kullanılır. İşlemin özelliğine göre başka hesaplar kullanılması da gerekebilir.
Fatura
düzenlenecek midir…
Peki bu şekilde yapılan değerleme işleminde
ortaya çıkan kur farkları için fatura düzenlenecek midir? Vergi Usul Kanununun
faturanın tarifine ilişkin 229.maddesinde “Fatura,
satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı
göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye
verilen ticari vesika” olarak tanımlanmıştır. Madde hükmünden de
anlaşılacağı üzere, nihai olarak müşterinin borçlandığı meblağın hesaplanması anlamına
gelmeyen değerleme işlemi sonunda ortaya çıkan olumlu kur farkları için fatura
düzenlenmesi gerekmez.
Değerlemenin
anlamı…
Vergi Usul Kanununun 258’nci maddesinde, “Değerleme, vergi matrahlarının
hesaplanmasiyle ilgili iktisadi kıymetlerin takdir ve tesbitidir.” denilmiş
ve Değerleme günü başlığını taşıyan 259’ncu maddesinde de “Değerlemede, iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve
zamanlarda haiz oldukları kıymetler esas tutulur.” Hükmü yer almıştır. Dolayısıyla
yapılacak olan değerlemeler, başta gelir ve kurumlar vergisi olmak üzere, vergi
matrahlarını azaltan veya çoğaltan, vergi matrahlarının hesaplanmasıyla ilgili
işlemlerdir. Şüphesiz değerleme işlemi, her ne kadar 259’ncu maddenin yürürlüğe
girdiği 1961 yılında Katma Değer Vergisi yürürlükte olmasa dahi, Katma Değer
Vergisi matrahlarını da etkileyen bir işlemdir. O halde yapılacak olan
değerleme işlemlerinde ortaya çıkan kur farkları KDV matrahını olumlu veya
olumsuz etkiliyorsa, KDV matrahlarının tekrar hesaplanıp düzeltilmesi ve bu
amaçla fatura kesilmesi mi gerekecektir?
Katma
Değer Vergisi Kanununda matrahın tesbiti…
KDV Kanununa göre, vergiyi doğuran olay,
teslim veya hizmettir. Katma Değer Vergisinin matrahı, teslim veya hizmetin
karşılığını teşkil eden bedeldir. Bedelin değerlemesi TL, döviz, aynı ödeme vb
olmasına göre Vergi Usul Kanununun değerleme hükümlerine göre yapılır. KDV Kanununun 24’ncü maddesinde kur
farkları benzeri gelirlerin matraha dahil unsurlardan olduğu belirtilmiş,
26’ncı maddesinde de bedelin döviz ile hesaplanması halinde dövizin, vergiyi
doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk parasına
çevrileceği hükmü yer almıştır. Yukarıda 259’ncu madde hükmünde
belirtildiği üzere, değerleme vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlarda
yapılır. Katma Değer Vergisi Kanununda
değerleme günü, teslim veya hizmetin gerçekleştiği veya teslim veya hizmet
bedelinin kesinleştiği (bedelin tahsil edildiği) gündür. Katma Değer
Vergisi dönemlerinin son gününde yapılacak değerlemelerin KDV matrahının
yeniden hesaplanmasını gerektirmeyeceği kanaatindeyiz.
Diğer
bir deyişle, geçici vergi veya kurumlar vergisine ilişkin vergilendirme
dönemlerinin son günlerinde döviz cinsinden borç ya da alacakların 280’nci
madde gereği değerleme işlemine tabi tutulması, gelir ve kurumlar vergisi
matrahının doğru tespit edilmesi için yapılmaktadır. Değerleme sonucunda ortaya
çıkan kur farkları teslim veya hizmet bedelini kesinleştirmemekte, dolayısıyla
bu aşamada fatura kesilmesini ve KDV matrahının düzeltilmesini gerektiren bir
işlem oluşmamaktadır. Söz konusu kur farkı tutarlarının gelir veya kurumlar
vergisi matrahının tespitinde, gelir ya da gider olarak tahakkuk ettirileceği
tabiidir.
Maliye Bakanlığı’nın
Görüşü…
Konu
ile ilgili olarak Maliye Bakanlığı’nın görüşü de aynı paralelde olup 2005
yılında vermiş olduğu bir özelgede; “……………… bedelin döviz cinsinden ifade edildiği
işlerde, ödemenin vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihten sonra
yapılması durumunda bu ödeme nedeniyle ortaya çıkacak kur farkı tutan üzerinden
fatura düzenlenerek katma değer vergisi hesaplanacaktır. Diğer taraftan, ödemeden
önce dönem sonlarında yapılan değerleme nedeniyle
ortaya çıkan kur farkı için fatura düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.
Dolayısıyla bu fark için katma değer vergisi de hesaplanmayacaktır.”
Denilmiştir.