20 Ekim 2008 Pazartesi

1 EKİMDE YÜRÜRLÜĞE GİREN YENİ SOSYAL GÜVENLİK YASASINA GÖRE İŞVERENİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ VE BAZI HATIRLATMALAR




5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 1 Ekim 2008 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş ve ardından 5510 Sayılı Kanunun uygulaması ile ilgili Yönetmelikler ve Tebliğler de ekleri ile birlikte yayınlanmıştır. Yeni sosyal güvenlik mevzuatı ile ilgili olarak işverenlerin yükümlülükleri ve bazı hususlardaki hatırlatmalar aşağıda özetlenmiştir. 
  1. Prime Tabi Olmayan Ödemeler:
  • Ayni yardımlar,
  • İhbar ve kasa tazminatları
  • Kurumca tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları
  • İşverenler tarafından sigortalılar için, özel sağlık sigortalarına , bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgari ücretin % 30'unu geçmeyen prim ve katkı payları,
  • Görev yollukları
  • Keşif ücreti
  • Ölüm, doğum ve evlenme yardımları
  • Seyyar görev tazminatı
  • Kıdem tazminatı
  • İş sonu tazminatı
  • Kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödemeler
prime esas kazanca tabi tutulmaz.    
  1. Prime Esas Kazançların Tahakkuku
Ücretler tahakkuk ettirildiği ayda, ücret dışındaki ödemeler ise ödendiği ayda prime esas kazanca dahil edilir. Ücret dışındaki ödemelerin yapıldığı ayda prime esas kazancın üst sınırının aşılması nedeniyle prime tabi tutulamayan kısmı, ödemenin yapıldığı ayı takip eden aydan başlanarak iki ayı geçmemek üzere üst sınırın altında kalan sonraki ayların prime esas kazançlarına ilave edilir.
  1. Prim Oranları
Malulluk, yaşlılık ve ölüm sigortalarında prim oranı         : % 20
-Sigortalı payı: 9
-İşveren payı: 11 (5 puan Devlet katkısı vardır. 11-5=6)
Kısa vadeli sigorta kolları prim oranı                              : % 1 ila % 6,5
-İşveren payı: 1 ila 6,5
Genel Sağlık Sigortası Prim Oranı                                  : % 12,5
-Sigortalı payı: 5
-İşveren payı: 7,5
İşsizlik Sigortası Prim Oranı                                           : % 4
-Sigortalı Payı: 1
-İşveren Payı: 2
-Devlet Payı: 1
Sosyal Güvenlik Destek Prim Oranı                               : % 31 - % 36,5
-Sigortalı payı: 7,5
-İşveren payı: 23,5 ila 29
Yukarıda görüldüğü üzere, 5510 sayılı Kanunla ödenecek prim oranlarında bir değişiklik olmamaktadır. Nihai olarak sigortalı ve işveren payının toplamından oluşan prim oranı % 36,5 ile % 42 arasındadır. Ancak emekli olduktan sonra çalışan sigortalıların ödeyeceği sosyal güvenlik destekleme primi % 30’dan %31-36,5’a yükseltilmiştir.
  1. Asgari ve Azami Prime Esas Kazanç Tutarları:
5510 Sayılı Kanun’un 82’nci maddesine göre alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan, günlük kazancın alt sınırı, asgari ücretin otuzda biri, üst sınırı ise günlük kazanç alt sınırının 6,5 katıdır.         
İşveren kendi işyerinden ücret alıyorsa, beyan edeceği aylık kazanç, çalıştırdığı sigortalıların kazancının en yükseğinden az olmayacaktır.


  1. Aylık Prim ve Hizmet Belgesi:
İşverenler, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların ve sosyal güvenlik destek primine tabi sigortalıların sosyal güvenlik sicil numaralarını (TC Kimlik Numaralarını), ad ve soyadlarını, sigorta primlerini, işsizlik primlerini ve aylık sosyal güvenlik destekleme  primlerini, prime esas kazanç tutarlarını ve prim ödeme gün sayılarını gösteren aylık prim ve hizmet belgesini ve aylık fiilî hizmet süresi zammı prim belgesini, izleyen ayın 23’ünde saat 23.59’a kadar e-sigorta ile Kuruma vermekle yükümlüdür.
Bu şekilde Kuruma bildirilen prim tutarları izleyen ayın sonuna kadar Kuruma ödenecektir.
Prim borçlarının katma değer vergisi iade alacağından mahsubu suretiyle ödenmesi de mümkün bulunmaktadır. Bu durumda, katma değer vergisi iade hakkı sahibi olan işveren, kendisinin veya mal ya da hizmet satın aldığı iştirak/ortaklık ilişkisi içinde bulunduğu işverenlerin prim borçları için de mahsup talep edebilecektir.
Prim borçlarının katma değer vergisi iade alacığından mahsup edilmesi talebinde bulunan işverenlerin, cari aylara ilişkin prim borçlarını ödeme süresinin sona erdiği tarihten itibaren 15 gün içinde mahsup suretiyle ödemeleri halinde, bahse konu primler yasal süresi içinde ödenmiş kabul edilecektir.
  1. İş Yeri Kayıt ve Belgelerinin Saklanması:
İş verenler, iş yeri sahipleri ve alt iş verenler, iş yeri ile ilgili tüm defter ve belgeleri, istenilmesi halinde, Kurum denetim ve kontrol memurlarına gösterilmek üzere, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak 10 yıl süre ile saklamak zorundadırlar.
  1. Hizmet akdi ile çalışanların, (4/a) bildirimi;
Daha önce tescil edilmiş iş yerlerinde yeni işe başlayanların, çalışmaya başladıkları tarihten önce, inşaat, balıkçılık, tarım iş yerlerinde hizmet akdi ile işe başlatılacak sigortalıların en geç çalışmaya başlatıldığı gün, yeni tescil edilecek iş yerlerinde, ilk defa sigortalı çalıştırmaya başlanılan tarihten itibaren bir ay içinde çalışmaya başlayan sigortalılar için, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç söz konusu 1 aylık sürenin dolduğu tarihe kadar, yabancı ülkelere sefer yapan ulaştırma araçlarına sefer esnasında alınarak çalıştırılanlar 1 ay içinde, kamu idarelerinde çalışanların 15 gün içinde Sigortalı İşe Giriş bildirgesi ile Kuruma elektronik ortamda bildirilecektir. 
Hizmet akdi ile çalışan sigortalılar , çalışmaya başladıklarını, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç 1 ay içinde Sigortalı Bildirim Belgesi ile  Kuruma bildireceklerdir. Bu bildirimin yapılmaması kendileri aleyhine delil teşkil etmez.
Kendi nam ve hesabına çalışanlar ise kayıt ve tescili yapan ilgili kurum, kuruluş ve birlikler veya vergi dairelerince en geç 15 gün içinde Kuruma bildirilecektir.
  1. Kamu İdareleri ve Bankaların Yükümlülükleri:
Kayıtdışı istihdamla mücadele amacıyla Kamu idareleri ile bankalara, Kurumca sağlanacak elektronik altyapıdan yararlanmak suretiyle, Kurumca belirlenecek işlemlerde, işlem yaptığı kişilerin sigortalılık bakımından tescilli olup olmadığını kontrol etmek ve sigortasız olduğu tespit edilen kişileri, Kuruma bildirme yükümlülüğü getirilmiştir.
  1. Sigortalılığı Sona Erenlerin Kuruma Bildirimi
Hizmet akdi ile çalışanların, hizmet akdinin sona erdiği tarihten itibaren işverenleri tarafından en geç 10 gün içinde
Kendi nam ve hesabına çalışanların, vergi mükellefiyetlerinin veya faaliyetlerinin sona erdiği ya da oda kayıtlarının silindiği tarihten itibaren ilgili vergi dairesi, oda veya birlik tarafından en geç 10 gün içinde,
Kuruma bildirilmesi gerekmektedir. 
  1. İşyerinin Kuruma Bildirimi
İşverenler; yeni işyeri açmaları halinde, en geç sigortalı çalıştırmaya başladıkları tarihte, işyerinin nakli halinde, en geç nakil tarihini takip eden 10 gün içinde, işyerinin devri halinde, en geç devir tarihini takip eden 10 gün içinde, işyerinin miras yolu ile intikalinde, mirasçılar, ölüm tarihinden itibaren en geç 3 ay içinde, İşyeri Bildirgesini Kuruma  vereceklerdir.  
  1. İş kazası Bildirim Yükümlülüğü
Hizmet akdine tabi sigortalıların iş kazası geçirmeleri halinde işverenleri tarafından kazanın olduğu yerdeki yetkili kolluk kuvvetlerine derhal, Kuruma ise kazadan sonraki üç iş günü içinde,
Kendi nam ve hesabına çalışan sigortalıların iş kazası geçirmeleri halinde; bir ayı geçmemek şartıyla kendisi tarafından  rahatsızlığının bildirimine engel olmadığı günden sonraki üç iş günü içinde Kuruma, 
İş Kazası ve Meslek Hastalığı Bildirgesi ile internet veya  doğrudan ya da posta yoluyla ilgili üniteye bildireceklerdir.
  1. Meslek Hastalığı Bildirim Yükümlülüğü
Hizmet akdi ile çalışanlar ve kamu idarelerinde çalışan sigortalılar bakımından, sigortalının meslek hastalığına tutulduğunu öğrenen veya bu durum kendisine bildirilen işveren tarafından,
Kendi nam ve hesabına çalışan sigortalı bakımından ise kendisi tarafından,
Bu durumun öğrenildiği günden başlayarak üç iş günü içinde, İş Kazası ve Meslek Hastalığı     Bildirgesi ile Kuruma bildirilecektir.
  1. İş Kazası ve Meslek Hastalığında İşverenin Sorumluluğu
5510 sayılı Kanunun 21 inci maddesine göre iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine 5510 sayılı Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilecektir. Ancak, işverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınacaktır.
İş kazasının, Kanunda belirtilen sürede işveren tarafından Kuruma bildirilmemesi halinde, bildirim tarihine kadar geçen süre için sigortalıya ödenecek geçici iş göremezlik ödeneği, Kurumca işverenden tahsil edilecektir.
Ayrıca sağlık raporu alınması gereken ağır ve tehlikeli işlerde çalışanların, rapor alınmadan işe başlatılmışsa, işe girmeden önce mevcut olduğu tespit edilen hastalıkları nedeniyle ödenecek geçici iş görmezlik ödenekleri işverene ödettirilecektir.
  1. Terör Mağduru, Eski Hükümlü ve Özürlü Çalıştırma Yükümlülüğü:
50 veya daha fazla işçi çalıştıran işverenlerin terör mağduru ve eski hükümlü çalıştırma zorunluluğu kaldırılmış olup, %3 özürlü çalıştırma yükümlülüğü devam etmektedir. 
  1. SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı kurumlarından emekli olup yeniden bağımsız çalışanlardan kesilecek prim:
SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı emeklisi olup 4/b sigortalısı olmayı gerektirecek bağımsız çalışanların emekli aylıklarından 01.10.2008 tarihinden itibaren %12 prim kesilir. Bu oran her yıl 1 puan artırılarak %15’ e kadar çıkarılır. 

6 Ekim 2008 Pazartesi

İHRACATTA GÖTÜRÜ GİDER UYGULAMASI HAKKINDA SON DANIŞTAY KARARLARI




İlk bakışta ihracatçılara her yıl ihracatlarının binde beşi oranında bir tutarı gider yazma imkanı verdiği düşünülen, ancak Gelir İdaresi tarafından Tebliğler ile yapılan açıklamalarda bunun algılandığı gibi bir indirim veya istisna müessesesi olmayıp, yurtdışında gerçekten yapılmış ancak belgesi alınamamış masrafların kanunen gider yazılabilmesi imkanını sağlayan bir düzenleme olduğu vurgulanan ihracatta götürü gider uygulamasına ilişkin son zamanlarda verilen Danıştay Kararlarında Maliyenin Tebliğlerle getirdiği sınırlamalar Kanun maddesine aykırı bulunmuştur.
Gelir Vergisi Kanunu'nun 40. maddesinin birinci bendine 1995 yılında 4108 sayılı kanunla eklenen parantez içi hükümle "İhracat, yurtdışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükellefler, bu bentte yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hasılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurtdışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri de indirebilirler" düzenlemesi getirilmiştir.
Maliye Bakanlığı 194 sayılı Genel Tebliğ'inde; "Götürü gider uygulaması, mükelleflerin yurtdışındaki işleri ile ilgili olarak yapmış oldukları giderlerden belgesi temin edilemeyenlerin, anılan faaliyetlerden sağlanan hasılatın belli bir oranını aşmamak şartıyla ticari kazançtan indirilmesini öngören bir müessesedir. Dolayısıyla götürü gider hesaplanabilmesi için harcamanın yapılmış ve işletmenin malvarlığında bir azalma meydana gelmiş olması gerekir." Açıklaması yapılmıştır.
Hatta Tebliğ'de bu giderlerin de 'Tekdüzen Muhasebe Sistemi'nde ilgili gider hesaplarında izlenmesi ve dönem sonunda '690 Dönem Kâr-Zarar' hesabına aktarılması gerektiğini belirtmiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere Gelir İdaresi bu hesaplara kayıt yapılabilmesi için işletmenin varlıklarından (kasa, banka, borçta artış gibi) bir çıkış olması gerektiğini bilerek ve özellikle kayıt yapılacak hesap isimlerini zikretmiştir.
Bugüne kadar Maliyenin çerçevesini çizdiği uygulama şöyle olmaktaydı: Yurtdışında ihracatla ilgili belgesi alınamayan bir gider yapılması ve bu giderin zamanında deftere kaydedilmesi ve daha sonra bu giderlerin toplamının ihracattan döviz olarak elde edilen hasılatın binde beşini aşmayan kısmının kanunen kabul edilen gider olarak dikkate alınması, aşan kısmının ise kanunen kabul edilmeyen gider olarak beyanname üzerinde matraha eklenmesi sözkonusuydu.
Bu imkanın tamamından yararlanabilmek için fiilen yapılan uygulama ise şöyle cereyan etmekteydi: Yıl içerisinde ortak cari hesabı çalıştırılmak suretiyle, ya elden nakit olarak ya da yurtdışındaki banka hesabına havale yapılarak ortağa döviz olarak ödenen paralar önce avans hesabına kaydediliyor, yıl sonunda da ihracatın binde beşine denk gelecek kısmı masraf hesaplarına alınarak götürü gider uygulaması kapsamında belgesiz gider yazılıyordu. Dolayısıyla Maliyenin düzenlemesinin yanından dolanılarak uygulama fiilen indirim ve teşvik uygulaması haline dönüştürülüyordu.
Ancak ihtirazi kayıt konularak açılan bir davada Danıştay 4. Dairesi E. 2004/1293 K.2005/529 sayı ve 31.3.2005 tarihli Kararı ile "hasılatın binde beşini aşmamak üzere hesaplanan götürü giderin herhangi bir ispat koşuluna bağlı olmaksızın gider olarak nazara alınabileceğine" hükmetmiştir. (Bumin Doğrusöz/Referans Gazetesi/25.09.2008)
Benzer yönde verilen bir Danıştay Kararında da (Danıştay 4. Dairesi'nin E.2006/2738 K.2007/610 sayı ve 28.2.2007 tarihli kararı) "Genel tebliğin götürü giderin muhasebe sistemindeki hesaplara kaydedilmesi ve dönem sonunda kâr-zarar hesabına aktarılması koşulu nedeniyle" ihracat bedelinin binde beşi oranında götürü gideri tam olarak indirim konusu yapamayan bir mükellefin davasını kabul eden yerel mahkeme kararı onanmıştır. (Bumin Doğrusöz/Referans Gazetesi/25.09.2008)
Bu Kararların, mükellefleri Kanunu dolanmak veya işlemleri peçelemek yerine, ihtirazi kayıtla dava açma yolunu seçerek haklarını hukuk yoluyla aramaya sevk edeceğini umuyor, Maliyenin de eski görüşünü terketmesini bekliyoruz.