4857 sayılı İş Kanununun
21’nci maddesine göre; “İşverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen
sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek
feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe
başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu
üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en
çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur. Mahkeme
veya özel hakem feshin geçersizliğine karar verdiğinde, işçinin işe
başlatılmaması halinde ödenecek tazminat
miktarını da belirler. Kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için
işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları
ödenir. İşçi işe başlatılırsa, peşin olarak ödenen bildirim süresine ait
ücret ile kıdem tazminatı, yukarıdaki fıkra hükümlerine göre yapılacak
ödemeden mahsup edilir. İşe başlatılmayan işçiye bildirim süresi verilmemiş
veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse, bu sürelere ait ücret
tutarı ayrıca ödenir. İşçi kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının
tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak
zorundadır. İşçi bu süre içinde başvuruda bulunmaz ise, işverence yapılmış olan
fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile
sorumlu olur. Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri sözleşmeler
ile hiçbir suretle değiştirilemez; aksi yönde sözleşme hükümleri geçersizdir”.
Yukarıdaki madde hükmünden
de anlaşılacağı üzere, mahkeme veya özel hakem kararı ile iş
sözleşmesinin feshinin geçersizliği tespit edildiğinde işverenin iki seçeneği
bulunmaktadır:
a-)
İşçinin işe iadesi,
b-)
İade yapılamayacak ise mahkeme veya özel
hakem kararında belirtilen tazminatın ödenmesi.
Yazımızda Mahkeme kararına
istinaden ödenen bu türdeki tazminatların gider olarak kaydedilmesi konusuna
değineceğiz.
Sendikal
Tazminat:
Sendikal
tazminatta Mahkeme Kararına istinaden ödenen tazminatlardan biridir.
2821
sayılı Sendikalar Kanununun 30’ncu maddesinde, işyeri sendika
temsilcisinin hizmet
akdinin sadece temsilcilik faaliyetlerinden dolayı feshedilmesi halinde, en az bir yıllık ücreti tutarında tazminata
hükmedileceği yer almaktadır.
Aynı
Kanunun 31’nci maddesinde; işçilerin, sendikaya üye olmaları veya
olmamalarından veya iş saatleri dışında veya işverenin rızası ile iş saatleri
içinde, işçi sendika veya konfederasyonlarının faaliyetlerine katılmalarından
dolayı işten çıkarılamayacakları veya herhangi bir nedenle farklı muameleye
tabi tutulamayacakları belirtilmiştir. İşveren bu hükümlere aykırı davranırsa
veya Sendika üyeliği veya sendikal faaliyetlerden dolayı hizmet akdini
feshederse işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere tazminat ödemek
zorunda kalacaktır.
Vergi
İdaresine Göre Mahkeme Kararına İstinaden Ödenen Tazminatlardan Gelir Vergisi
Kesilmesi Gerekmektedir:
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının
verdiği bir özelgede; Gelir Vergisi Kanunu’nun 61.maddesine göre, ücretin,
ödenek, tazminat, kasa tazminatı, tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı,
prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması
veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir
yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunmasının mahiyetini değiştirmeyeceği
belirtilmiş ve ödenen tazminatın
akdin feshinin mahkeme tarafından reddedilmesi nedeniyle sözleşmenin halen
yürürlükte olmasına binaen ve evvelce yapılmış hizmetlere istinaden ödendiği
için ücret sayılacağı, ücret sayılan bu ödemelerin, nakden veya hesaben
ödenmesi sırasında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı, diğer taraftan, söz konusu tazminatın işlemiş faizleri ile
diğer masraflarının, işverenin mahkemece kusurlu bulunması nedeniyle gider
olarak kaydededilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Danıştay 4’üncü Dairesi’nin
29.01.2007 tarih ve 2006/4216 esas numaralı kararında ise; mahkeme tarafından sözleşmenin
feshinin geçersizliğine ve çalışanın işe iadesine karar verilmesine rağmen işçiyi
işe başlatmayan işveren aleyhine hükmolunan tazminatın ödenmesi, iş sözleşmesinin tarafları arasındaki
çalışma ilişkisinin sona ermesi sonucunu yarattığı, Gelir Vergisi Kanununun
61'inci maddesinde ücret ve ücret sayılan ödemelerin ortak özelliğinin, bu
ödemelerin çalışanın işverene bağlılığı ve hizmeti karşılığında yapıldığı, çalışanı
işe iade etmeyerek çalışma ilişkisini sona erdiren işveren tarafından yargı
kararına istinaden ödenen tazminatın, ücret sayılan ödemelerin ortak
özelliklerini taşımadığından, bu ödemelerden vergi kesintisi yapılmasına olanak
bulunmadığı belirtilmiştir.
Maliyenin
Görüşü Danıştayın Görüşüne Göre Vergi Avantajı Yaratıyor:
Gelir İdaresinin görüşüne
göre, ödenen tazminatlar ücret sayıldığı için üzerinden stopaj yapmak gerekecek,
ancak ücret olması nedeniyle gider
kaydedilebilecektir. (Yalnızca işlemiş faizleri ile diğer masrafları, işverenin
mahkemece kusurlu bulunması nedeniyle, gider kaydedilemeyecektir.)
Danıştayın kararına göre
ise, ödenen tazminat ücret sayılmadığı için üzerinden stopaj yapılmayacak,
ancak Mahkeme Kararına göre ödense bile Gelir Vergisi Kanununun 41/6. Maddesine
göre işverenin suçundan doğduğu için
gider kaydedilemeyecektir.
Bu durumda, işçiye Mahkeme
Kararına göre ödenen tazminatların muhasebeleştirilmesi konusunda; Maliyenin
görüşüne uygun olarak ödenecek tutar üzerinden stopaj yapmak ve kalan tutarı
işçiye ödemek (bize göre brüt ücret mahkemece hükmedilen tutardır) ve brüt
tutarı gider olarak kaydetmek vergisel açıdan daha avantajlı olmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder