Seçim nedeniyle seçim
ekonomisine yönelik adımlar atılmaya devam ediyor.
Son olarak, “Vergi ve prim
borçlarının yapılandırılması, emeklilere dini bayramlar öncesi ikramiye
ödenmesi, imar barışı, üniversitelerden kaydı silinenlere af” gibi düzenlemeleri
de içeren kanun tasarısı TBMM de kabul edildi.
Bu Kanun ile, milyonlarca vatandaşın vergi ve vergi
cezaları, bazı idari para cezaları, ecrimisil ile öğrenim ve katkı kredisi gibi
bazı kamu alacakları, gümrük vergileri ve bu vergiye ilişkin idari para
cezaları, sigorta primleri, topluluk sigortası primleri, emeklilik keseneği ve
kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi ile bu
alacaklara ilişkin her türlü faiz, zam, gecikme zammı, gecikme faizi, cezai
faiz, gecikme cezası gibi fer'i alacakları yeniden yapılandırılıyor.
Ayrıca, ruhsatsız veya ruhsata ve imar mevzuatına aykırı yapılar
için, arsa emlak değeri ile yapı yaklaşık maliyeti toplamı üzerinden konutlarda
yüzde 3, ticari kullanımlarda yüzde 5 oranında kayıt bedeli alınarak mevzuata
aykırı durumları ortadan kaldırılıyor.
Yaşlılık aylığında, yüzde 100'e yakın artış sağlanıyor.
Emeklilere Ramazan ve Kurban bayramlarında 1000'er lira
ikramiye verilecek.
İş yeri açan 18 yaşından büyük, 29 yaşından küçük
girişimcilerin bir yıllık sigorta primleri Hazine tarafından karşılanacak.
5 Mayıs 2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar
Kurulu Kararı ile;
Kadın çalışanların kreş harcamaları için kreşlere yapılan
ödemelerin, her bir çocuk için aylık asgari ücretin % 50 sini aşmayan kısmı çalışana
verilmiş ücret sayılmayacak, gelir vergisine tabi tutulmayacak.
Bazı alkollü içkilere ilişkin ÖTV asgari maktu vergi tutarları
yeniden belirlendi.
Sanayi sicil belgesi sahibi mükelleflerce alınan makine
ve teçhizatın,amortisman oran ve süreleri, faydalı ömür sürelerinin yarısı
dikkate alınmak suretiyle hesaplanabilecek ve KDV Kanunun geçici 39 uncu
maddesine göre katma değer vergisi istisnasına tabi olacak.
Gayrimenkullerin alım satımında, devir eden ve devir alan
için ayrı ayrı ödenmesi gereken “binde 20” nispetinde alınan tapu harcı
31/10/2018 tarihine kadar “binde 15” olacak.
Teslimi %18 oranında KDV’ye tabi olan konutların
31/10/2018 tarihine kadar teslimlerinde uygulanacak KDV oranı %8’e düşürüldü.
Bunlar gibi genişletici maliye
politikaları devam ederken, Merkez Bankası, 25 Nisanda, geç likidite penceresi
borç verme faiz oranını 75 baz puan artışla yüzde 12,75 den 13,50'ye yükseldi.
Merkez Bankası, geç likidite
penceresi faizini, yaklaşık 4 ay önce 50 baz puan artırmıştı, ancak
anlaşılan tekrar artırma gereği duyd.
Bilindiği üzere Merkez Bankası
piyasayı bu faiz oranından fonlamakta ve bu nedenle, geç likidite
penceresi faiz oranı, Bankanın para politikasında kullandığı en önemli araç
olarak görülmektedir..
Merkez Bankası Para Politikası
Kurulu yaptığı açıklamada, faiz artırımının nedenini, iç ve dış talebin
büyümeye devam etmesi olarak açıklamıştır.
Açıklamada, enflasyon ve
enflasyon beklentilerinin bulunduğu yüksek seviyeler ile ithalat fiyatlarındaki
yükselişin enflasyon riskini artırdığı, fiyat istikrarını desteklemek amacıyla
ölçülü bir parasal sıkılaştırma yapılmasına karar verildiği, ihtiyaç duyulması
halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabileceği belirtilmiştir.
Bu seviyedeki faiz oranı
artışının iç talebi frenleyip frenlemediğini söylemek için henüz erken, ancak
25 Nisandan bu yana ABD Doları 4,10 TL’dan 4,31 TL’na, Euro ise 5 TL’dan 5,14
TL’na yükselmiştir. Diğer bir deyişle yapılan faiz oranı artışı dövize olan
talebi durdurmamış, enflasyon üzerindeki maliyet baskısı artarak devam
etmiştir.
Diğer bir deyişle, bir yandan piyasanın ateşini söndürmek
amacıyla, TCMB faiz artışı yapmakta, öte yandan, 24 Haziran seçimleri
nedeniyle, piyasayı canlandıracak adımlar atılmaktadır.
IMF RAPORU
IMF RAPORU
Mülkiyeden hocam sayın Korkut Boratav, 11 Mayıs tarihinde
yayınlanan makalesinde, IMF’nin Türkiye için hazırladığı 2018 ekonomik raporunda,
bazı önemli tespit ve önerilerde bulunduğunu belirtmiştir.
Rapor’un Mart 2018’deki ekonomik sorunlarla ilgili
teşhisleri şöyledir: Kamu
maliyesinin beslediği ve gevşek para politikalarıyla desteklenen iç talep
artışları, ekonomiyi 2017’de aşırı ısındırmış; enflasyonun ve cari açığın
artmasına yol açmıştır. Konut ve inşaat sektörlerinde aşırı üretim söz konusudur.
Bugünkü finansal kırılganlıklar sürdükçe genişletici maliye ve para
politikalarında ısrar etmek sonuçsuz kalır; tehlikeli olabilir.
Raporda,büyüme sürecini kısıtlayan kırılganlıklara
ilişkin göstergeler şöyle sayılmıştır:
Yıllık dış
finansman gereksiniminde artış,
Dış finansmanda
“sıcak”, istikrarsız kalemlerin artan önemi,.
Net uluslararası
yatırım pozisyonun sürekli bozulması ve “eksi” yüzde 53 ile benzer ülkelerden
çok daha kötü duruma gelmesi,
Artış eğilimi
gösteren cari işlem açığının 2017’de yüzde 5,5’e çıkmış olması,
Dış borç / millî
gelir oranı,
Rezervlerin
yetersizliği.
Rapor, şu sonuca ulaşıyor: “İleri ekonomilerde para
politikalarının [politika faizlerinin] normalleşmesi veya yükselen piyasalarda
artan risk primi dış finansman maliyetini yükselttiğinde Türkiye ekonomisi bu
kırılganlıklar nedeniyle daha da kötü etkilenecektir.”
IMF Raporu, 2017’de ekonomiyi aşırı ısındıran genişleyici
maliye ve para politikalarına bu yıl son verilmesini ısrarla öneriyor.
IMF Raporu’na göre, aşırı ısınma tespitleri, uluslar
arası yatırımcıları olumsuz doğrultuda etkilerse, Türkiye’den hızlı sermaye
çıkışları beklenir. O zaman, 2019’da iktidarda kim olursa olsun, IMF’ye kredi
talebiyle yönelmek, pratik bir seçenek olarak gündeme gelecektir. Bugünlerde
Arjantin, benzer nedenlerle IMF’ye başvurmuştur.
Rapor’daki politika önerileri olası bir 2019 kredi
anlaşmasının koşulları hakkında fikir vermektedir.
Maliye politikasında, geleneksel kamu açığı oranlarında
sert daralma öneriliyor: Faiz dışı kamu fazlası 2018’de (yüzde olarak) eksi
1,5’tir, 2019’da artı 0,5’e dönüşmelidir. Önerilen kemer sıkma, milli gelirin
yüzde 2’sine ulaşıyor.
IMF Raporu, ısrarla Kamu-Özel Ortaklığı ve Varlık Fonu
uygulamalarında, hesap vermede, denetimde berraklık talebine bulunuyor.
Para politikasında TCMB özerkliği ve etkili parasal
daralma vurgulanıyor. Katı enflasyon hedeflemesi sürdürülüyor; geç likidite
penceresi faiz oranının 1-3 puan arası (yani yüzde 14,5-16,5’e) artırılması
öneriliyor.
Son olarak, “işgücü piyasasının esnekleşmesi” önerileri
somutlaştırılıyor: Kıdem
tazminatının reformu [yani tasfiyesi], asgari ücretlerin ve memur maaşlarının
enflasyona endekslenmesine son verilmesi, geçici istihdam uygulamalarının
yaygınlaştırılması, gönüllü özel emeklilik sisteminin zorunlu hale getirilmesi gibi…
Sayın Korkut Boratav’ın makalesinde değindiği IMF raporu
hayli karamsar bir tablo çiziyor. Ekonomiye ilişkin rakamlar raporu teyit
ediyor. Sonuç olarak, seçimlerden sonra, hep birlikte acı ilaç içmeye hazır
olalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder