13 Temmuz 2009 Pazartesi

MALİ GÜNDEM (13.07.2009)


MEVZUATTA GEÇEN HAFTA

  1. AR-GE FAALİYETLERİ KAPSAMINDAKİ DAMGA VERGİSİ İSTİSNASI
07 Temmuz 2009 Tarihli Resmi Gazetede 5746 sayılı Ar-ge Kanununa ilişkin 3 nolu Tebliğ yayımlanmıştır. Tebliğde ar-ge teşviği kapsamındaki damga vergisi istisnası uygulaması açıklanmıştır.
5746 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca, Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri ile ilgili olarak düzenlenen kağıtlar damga vergisinden müstesnadır.
Bu çerçevede, Kanun ve yönetmelik kapsamındaki Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinde istihdam edilen personele münhasıran bu görevleri ile ilgili olarak yapılan ücret ödemeleri nedeniyle düzenlenen kağıtlara da istisna uygulanacaktır.
Diğer taraftan, noter, resmi daireler, diğer kamu kurum ve kuruluşları gibi kurum ve kuruluşlarca, 5746 sayılı Kanun kapsamında Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri ile ilgili olarak düzenlenen kağıtlara damga vergisi istisnası uygulanabilmesi için, kamu kurum ve kuruluşları, Teknoloji Geliştirme Merkezi (TEKMER) Müdürlüğü veya TÜBİTAK tarafından onaylı listenin, mükellef tarafından işlem esnasında bu işlemi yapacak kurum ve kuruluşlara ibraz edilmesi yeterli olup söz konusu kurum ve kuruluşlarca başkaca bir belge aranmayacaktır. 

  1. GENEL BÜTÇELİ İDARELER İLE KİŞİLER ARASINDA DÖVİZ CİNSİNDEN DÜZENLENECEK KAĞITLARA AİT DAMGA VERGİSİNDE KUR FARKLARI DİKKATE ALINMAYACAKTIR:
52 nolu Damga Vergisi Genel Tebliğnde, genel bütçeli idarelerle kişiler arasında yabancı para cinsinden düzenlenen kağıtlara (ihale kararları hariç) ait damga vergisinin ödenmesine yönelik açıklamalar yapılmıştır.
44 nolu Damga Vergisi Genel Tebliğinde, genel bütçeli daireler ile kişiler arasında düzenlenen kağıtlara (ihale kararları hariç) ait damga vergisinin, anılan dairece kağıdın mahiyeti ve nispi veya maktu vergi tutarını gösteren formüle edilmiş bir yazıyla, kişinin tabi olduğu ödeme usulüne bakılmaksızın, kişiler tarafından, kağıdın düzenlenmesinden önce peşin olarak, genel bütçeli idarelere hizmet veren saymanlıklara veya mükellefin gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesine makbuz karşılığı ödenmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak, yabancı para cinsinden düzenlenecek söz konusu kağıtlara ilişkin olarak, kağıdın düzenlenme tarihi itibarıyla oluşacak kur farkı nedeniyle tereddütler oluşmuştur. 
52 nolu Damga Vergisi Genel Tebliğinde, genel bütçeli idareler ile kişiler arasında yabancı para cinsinden düzenlenecek ihale kararları dışındaki kağıtlara ait damga vergisinin, 44 Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde belirtilen esaslar çerçevesinde, kağıdın düzenlenmesinden önce ödemenin yapıldığı tarihteki T.C. Merkez Bankası döviz satış kuru esas alınarak belirlenen matrah üzerinden hesaplanması ve kişiler tarafından makbuz karşılığı ödenmesi gerektiği açıklanmıştır. Diğer bir deyişle, sonradan imzalanmak suretiyle tekemmül eden kağıdın düzenlenme tarihi itibarıyla oluşacak kur farkları nedeniyle damga vergisi yönünden herhangi bir işlem tesis edilmeyecektir.

























VERGİDE TARTIŞILAN RİSKLER VE FIRSATLAR

  1. ÖNEMLİ FIRSAT: VARLIK BARIŞINDA SÜRE UZATILMIŞ VE KAPSAM GENİŞLETİLMİŞTİR; SAHTE VEYA MUHTEVİYATI İTİBARİYLE YANILTICI BELGE KULLANMA NEDENİYLE YAPILAN TARHİYATLARDA AFTAN YARARLANACAKTIR:
Bilindiği üzere 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun ile yurt içi ve yurt dışında bulunan bazı varlıkların % 5 veya % 2 oranında vergi ödenmek suretiyle yurda getirilmesi ve kayda alınması imkanı tanınmıştır.
Kanunun getirdiği imkanlar özetle şöyleydi:
  1. 1.10.2008 tarihi itibariyle gerçek ve tüzel kişiler tarafından yurt dışında sahip olunan para, döviz, altın, menkul kıymet, diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazların 2.3.2009 akşamına kadar bankalara bildirilmesi veya vergi dairesine beyan edilmesi ve bu değerler üzerinden % 2 oranında verginin ödenmesi,
  2. Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince Türkiye’de sahip<olunan ancak 1.10.2008 itibariyle yasal defter kayıtlarında yer almayan para, döviz, altın, menkul kıymet, diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazların 2.3.2009 akşamına kadar vergi dairesine beyan edilmesi ve beyan edilen değerler üzerinden % 5 oranında verginin ödenmesi,
Koşuluyla bildirilen ve beyan edilen varlıklar nedeniyle 1.1.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacağı gibi diğer nedenlerle 1.1.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak yapılan vergi incelemeleri sonucu gelir, kurumlar ve KDV yönünden bulunan matrah farklarından bu Kanun kapsamında beyan edilen değerler mahsup edilecekti. Bu geçmişte benzer uygulamaları yapılan matrah artırımı yoluyla vergi affı anlamına geliyordu.
Buradaki en büyük zaaf KDV indiriminin reddinden kaynaklanan tarhiyatların Kanundan yararlandırılmaması idi.
10 Temmuz 2009 tarihli resmi Gazetede yayımlanan 5917 sayılı Kanun 5811 sayılı kanunda değişiklikler yaparak süreyi uzatmış kapsamı genişletmiştir. Yapılan düzenlemelerin en önmelisi KDV indiriminin reddinden kaynaklanan tarhiyatların kapsam içine alınması olmuştur. Yapılan düzenlemeler özetle şöyledir:
  1. 5811 sayılı Kanundan yararlanmak için beyan ve bildirimde bulunma süresi 30.9.2009 tarihine kadar uzatılmıştır.
  2. Değişiklikten önce 1.10.2008 tarihinden önce sahip olunan varlıkların bildirim ve beyanı söz konusu iken, değişiklikten sonra 1.6.2009 tarihi itibariyle sahip olunan varlıkların bildirim ve beyanına imkan tanınmıştır
  3. Beyan edilen veya bildirilen varlıkların değerinin tarhiyattan mahsup edilebilmesi için beyan edilen veya bildirilen varlık değerleri üzerinden tarh edilen vergilerin vadesinde ödenmesi şartı getirilmiştir. Öte yandan eski hükümlere göre başvuru yapıp adlarına tarhedilen vergileri henüz ödemeyen mükellefler de bu vergileri gecikme zammı ile birlikte 30.9.2009 tarihine kadar ödemeleri koşuluyla tarhiyattan mahsup imkanından yararlanacaklardır.
  4. KDV indiriminin reddinden kaynaklanan tarhiyatlara da mahsup imkanı getirilmiştir. Eski hükümlere göre 2.3.2009 tarihine kadar beyan ve bildirimde bulunanlar bu imkandan yararlanamayacaklardır. Bunu da eşitsizlik olarak değerlendirdiğimizi söylemek durumundayız.
  5. Yurt dışında elde edilen bazı kazançlara ilişkin olarak 5811 sayılı Kanunla getirilen geçici istisnaların süresi uzatılmıştır.
Haklarında 19.6.2009 tarihinden önce vergi incelemesine başlanmış olanlar yeni düzenlemenin tarhiyattan mahsup imkanından yararlanamayacaklardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder