5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda yer
alan transfer fiyatlandırması uygulamasına 1.1.2007 tarihinden itibaren başlanmıştır.
Bilindiği üzere KVK’na göre kurumların, ilişkili
kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya
fiyat üzerinden mal veya hizmet alım satımında bulunması halinde, tamamen
veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı yapılmış
sayılmaktadır.
Örtülü olarak dağıtılan kazanç alım satımın
yapıldığı hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kar payı veya dar
mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılır. Buna göre daha önce her
iki şirkette yapılan kayıtlar ve vergilendirmeler buna göre düzeltilir.
Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç
dağıtımının ya düşük bedel ile satış yapan ilişkili kişinin diğer şirkete
kazanç aktarımı yapması ya da yüksek bedelle satış yapan ilişkili kişiden alımı yapan şirketin diğerine kazanç
aktarması şeklinde yapıldığı kabul edilmektedir.
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 11/1-c bendinde transfer
fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançların Kanunen Kabul
Edilmeyen Gider kapsamında oldukları belirtilmiş olup, bu hükmün uygulaması ile
ilgili mükelleflerdeki algılama, emsal bedel ile fiilen ödenen bedel arasındaki
farkın ancak gider yazılmış olması halinde yani kazançtan indirilmiş olması
halinde matrah farkının oluşacağı yönündedir. Bu şekildeki algılama, matrah
farkının, mallarda ve diğer iktisadi kıymetlerde ancak satış veya amortisman
yoluyla gider yazılan dönemlerde ortaya çıkacağı anlamına gelmektedir. Ancak
mevcut düzenlemeye göre bu mümkün değildir. Çünkü KVK’nun 13’ncü maddesine göre
örtülü kazanç dağıtımı şartların (ilişkili kişilerle emsallere uygunluk
ilkesine aykırı olarak yapılan alım satımın) gerçekleştiği hesap döneminin son
günü itibariyle yapılmış sayılır ve o dönem hesaplarının düzeltilmesi gerekir.
Vergicilerin bir kısmı yapılan ödemenin
muhasebede gider olarak kaydedilmese dahi ilgili yıl kazancına eklenerek
üzerinden vergi alınması gerektiğini düşünmektedirler. Örneğin 500.000 TL emsal
bedelli arsayı ilişkili kişiden 1.000.000 TL na satın alan şirket arsanın
bedelini muhasebede ne direkt olarak ne de amortisman yoluyla masraf yazmasa
dahi ilişkili kişiye dağıttığı kabul edilen 500.000 TL kazancı alım satımın
yapıldığı dönem kazancına ekleyerek üzerinden vergi hesaplayacaktır.
Bilindiği üzere KVK’nun 13’ncü maddesine 2008
yılından itibaren uygulanmak üzere kazancın örtülü olarak dağıtılması için hazine
zararının doğması şartı konulmuştur. Hazine zararının tanımı ise, emsallere
uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen fiyat ve bedeller nedeniyle kurum
ve ilişkili kişiler adına tahakkuk ettirilmesi gereken her türlü vergi
toplamının eksik veya geç tahakkuk ettirilmesi şeklinde yapılmıştır.
Bu görüşü savunanlar, yapılan işleme ilişkin
emsal bedel ile uygulanan bedel arasındaki farkın her halükarda, yani gider
olarak yazılıp yazılmadığına bakılmaksızın taraflardan birinin kazancına
eklenirken diğerinin kazancından düşülmesi şeklinde uygulama yapılması
gerektiğini belirtmektedirler. Bu düşünce tarzı uygulamada peşin vergileme
anlamına gelmekte ve kağıt üzerinde Hazine zararının çıkmasına yol açmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder