Geçen haftaki “Mali Gündem” de iflas erteleme kurumundan
bahsetmiş ve düzenlemenin İcra-İflas Yasası'nın 179'uncu maddesinde yapıldığını
belirtmiştik.
İflasına karar verilen bir şirketin temsilcilerinden
veya alacaklılarından birinin şirketin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün
olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak, iflasın
ertelenmesini isteyebileceği ve mahkemenin sunulan projeyi ciddi ve gerçekçi bulduğu
takdirde iflasın ertelenmesine karar verebileceğini belirtmiştik.
İİK.nun 179/B. maddesinde, "İflasın
ertelenmesine karar verilen borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan
takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler
durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler
işlemez." Hükmü yer almaktadır. İflas ertelemesi alacaklıların
alacaklarını takip etmelerine bir süre engel olmakta ve bu alacakların teminat
altına alınması anlamına da gelmemektedir.
Bilindiği üzere, iflasına karar verilmiş bir
şirketten olan alacaklar için alacağın iflas masasına yazdırılmış olması
şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi için yeterlidir. İflas ertelemesinde ise
böyle bir şey söz konusu olmadığı için, iflası ertelenen şirketten olan alacak
aynen iflas durumundaki bir şirketten olan alacak gibi değerlendirilmek
durumundadır.
Bu nedenle iflası ertelenen şirketten tahsil
edilemeyen ve yasal olarak da takibine imkân bulunmayan alacak için şüpheli
alacak karşılığı ayırmak mümkündür.
Konuya ilişkin olarak Büyük Mükellefler Vergi
Dairesi Başkanlığı'nın, karşılık ayrılabilineceği yönündeki 23.7.2009
gün ve 25281 sayılı özelgesi şöyledir:
"İflasın ertelenmesi, şirketi idare veya
temsille görevlendirilmiş olanlar ya da alacaklılar tarafından iyileştirme
projesinin hazırlanıp mahkemeye ibrazı ve mahkemenin de bu projeyi inandırıcı
bulması halinde söz konusudur. Bu kararın verilmesi firmadan alacağı olanların
alacaklarını tahsil etme imkânını ortadan kaldırmamakta, sadece icra takipleri
engellenmektedir. Erteleme kararı dava açsın açmasın tüm alacaklılar bakımından
sonuç doğuracağından alacaklıların dava açmalarına ve icra takibi yapmalarına
gerek yoktur. Bu nedenle gerek alacaklı olunan şirket hakkında iflasın
ertelenmesi kararının verilmesi ile iflasa ilişkin şartların varlığının tamamen
ortadan kalktığından söz edilemeyecek olması, gerekse iflası ertelenen borçlu
şirketin takibinin İcra İflas Kanunu'nun (İİK) 179/b hükmü uyarınca
engellendiği hususları birlikte değerlendirildiğinde iflası ertelenen
şirketten tahsil edilemeyen ve kanunen takibine de imkân olmayan alacaklar için
mahkemece iflasın ertelenmesine ilişkin kararın verildiği hesap döneminde
şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmaktadır. Ancak, iflası
ertelenen borçlu şirketin daha sonra iflas veya iflastan kurtulma halleri söz
konusu olur ise ayrılan şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen
miktarlarının tahsil edildikleri dönemde kâr/zarar hesabına intikal
ettirileceği tabiidir."
Ancak bu konuda da farklı görüşler mevcut olup,
İdarenin vermiş olduğu aksi yönde özelge mevcuttur. Bu özelgede, "Bir
alacağın dava safhasında olduğunun kabulü için, mahkemece davaya başlanılmış
olması ve alacaklının da davayı ciddiyetle takip etmesi gerekir. Diğer
taraftan, bir alacağın icra safhasında sayılabilmesi için de, alacaklının
başvurusu üzerine İcra Müdürlüğünce "ödeme" emrinin gönderilmiş ve
bunun da borçlu tarafından tebellüğ edilmiş olması gerekir. Borçlu tarafından
tebellüğ edilemeyen bir ödeme emrine istinaden, alacağın icra safhasında olduğunu
kabul etmek mümkün değildir………Bu itibarla ... iflas erteleme kararı sonucunda
şüpheli alacak karşılığı ayrılması da mümkün bulunmamaktadır." Görüşü yer
almıştır. (Akın Gencer ŞENTÜRK-Avukat/SMMM)
Konu hakkında yargı ise, şüpheli alacak karşılığı
ayrılabileceği yönünde görüşler vermektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder