6183 sayılı Amme Alacakları'nın Tahsil Usulü
Hakkında Kanun'un 51. Maddesine göre; "Amme alacağının ödeme müddeti
içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı
ayrı % 4 (2009/15565 ile % 1,95) oranında gecikme zammı tatbik olunur."
Bunun yanısıra Vergi Usul Kanunu'nun 'Özel Ödeme
Zamanları' başlıklı 112. maddesinde, "ikmalen, resen ve idarece
tarhiyatlarda……………………………………………geçen süreler için 6183 sayılı Kanuna göre tespit
edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanır" hükmü bulunmaktadır.
Bu kapsamda gecikme zammı ve gecikme faizi
bakımından uygulanacak oran, 19 Kasım 2009 tarihinden önce aylık % 2,5, yıllık
% 30, bu tarihten sonra ise aylık % 1,95, yıllık % 23,40 olarak uygulanmaktadır.
Şu anda bankalarca uygulanan kredi faiz oranlarının
ortalama % 13-14 olduğunu göz önüne aldığımızda bu oranlar hala çok yüksektir.
Avrupa'da uygulanan bazı oranlar yıllık olarak,
Birleşik Krallık % 2,5; Hollanda %2,75; Romanya % 3; Fransa % 4,8; Almanya % 5
ve % 8; Belçika % 8; İrlanda % 8; Estonya % 9,5; Lüksemburg % 9,5; Polonya %
10; Yunanistan % 12; Macaristan % 16. (Hakan Üzeltürk/17.11.2009 Dünya
Gazetesi)
Gecikme faizi, re'sen, ikmalen ve idarece yapılan
tarhiyatlarda uygulanan, normal vade tarihinde beyan edilmeyen verginin normal
vade tarihinden ödendiği tarihe kadar hesaplanan, gecikme zammı oranına eşit
bir faizdir. Bu anlamda gecikme zammından farkı yoktur. Gecikme zammı ise tahakkuk etmiş ve ödeme
zamanı gelmiş olmasına rağmen ödenmeyen kamu alacaklarına uygulanan bir
faizdir.
Ülkemizde uygulanan oranların yüksek olması; faizin
kullanılan paranın kirası olmaktan çıkıp ceza uygulamasına dönüşmesi nedeniyle
eleştirilmektedir.
Geçtiğimiz yıldan itibaren ekonomik krize karşı
uygulanan ekonomi politikaları nedeniyle başta Merkez Bankası olmak üzere
çeşitli ekonomik birimler faiz indirimine gitmiştir.
Maliye Bakanlığı da gecikmeli olarak bu indirimleri
takip etmiş ve aylık % 2,5 olan oranı 19 Kasım 2009 dan itibaren % 1,95'e indirmiştir.
Yüksek gecikme zammı oranının Maliye Bakanlığı
cephesinden savunması, ödenmeyen verginin bir kredi aracı haline dönüştürülmesini
önlemektir. Bu sav bundan birkaç yıl önce geçerli bir neden olabilirdi; ancak
şimdi Gelir İdaresi’nin tahsilat konusundaki teknik imkanları çok artmıştır.
Gelir İdaresi vadesinde ödenmeyen vergi borçlarını kendi sisteminden anında
tespit edebilmekte ve bankaların bilgisayar sistemleriyle kurduğu bağlantıyla
mükelleflerin banka hesaplarına herhangi bir yazışmaya gerek kalmaksızın
e-haciz uygulayabilmektedir.
Banka hesaplarına haciz uygulanan mükellef için bu
durum neredeyse ticari hayatının sona ermesi ile eş anlamlıdır. Bu nedenle vergiyi
kredi olarak kullanmak basiretli bir tüccarın başvuracağı bir yöntem olmaktan
çıkmıştır. Ödenmeyen amme alacağına uygulanan gecikme zammının piyasada
uygulanan faiz oranlarına eşit veya yakın olması adaletli ve anlaşılabilir bir
hukuk sisteminin gereğidir.
İkmalen, resen ve idarece yapılan tarhiyatlarda uygulanan
gecikme faizinde oranın yüksekliği mükelleflerin anayasal hakkı olan
yargı hakkını kullanmasını engellemektedir. İdarenin vergi incelemesi
konusundaki zafiyeti (inceleme oranının düşük olması nedeniyle eşit ve adaletli bir inceleme
dağılımının olmaması, incelemelerin uzun sürmesi nedeniyle vergi, ceza
ve faiz tutarının inanılmaz rakamlara ulaşması, inceleme elemanlarının
incelemelerinin sonuçlarına ilişkin herhangi bir sorumluluklarının olmaması
ve performanslarının çok sayıda veya yüksek tutarlarda vergi ve ceza içeren
rapor yazmaları ile ölçülmesi nedeniyle tam delillendirilmemiş veya çok
tartışmalı olan konularda subjektif rapor yazmaları) nedeniyle yazılan
raporların vergi, ceza ve faiz tutarları toplamının yüksekliği yargıda hakkını
arayacak olan mükellefi çaresiz bırakmaktadır.
Gecikme faizi oranının yüksekliği, haklı olduğuna
inanan mükelleflerin yargı önünde kendilerini savunma hakkını kısıtlamaktadır.
Bu ise adaletli ve düzgün işleyen bir
hukuk sisteminde kabul edilemez bir durumdur.
Gecikme faizi oranlarının makul seviyelere
gelmesinin, cezalı tarhiyatlarda, düşünülenin aksine, yargıya gitme
eğilimini artırmayacağını, uzlaşma eğilimini artıracağını düşünüyoruz.
İdarenin uyguladığı takip usullerinin vergisini ödemeyen mükellefler için
yeterince caydırıcı ve cezalandırıcı olduğunu, gecikme zammı oranını
caydırıcı ve cezalandırıcı bir öğe olarak kullanmanın vergi toplamayı olumsuz
etkilediğini, makul oranların tahsilatı artıracağını düşünüyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder