12 Kasım 2009 Perşembe

MALİ GÜNDEM (12.11.2009)


      MEVZUATTA GEÇEN HAFTA

  1. 2010 YILINA AİT EMLAK (BİNA) VERGİ  DEĞERİNİN HESABINDA ESAS ALINACAK BİNA METREKARE NORMAL İNŞAAT MALİYET BEDELİNİ GÖSTERİR CETVEL İLAN EDİLMİŞTİR:
28 Ekim 2009 Tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 55 nolu Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde, 2010 yılına ait emlak (bina) vergi değerinin hesabında esas alınacak bina metrekare normal inşaat maliyet bedelini gösterir cetvel ilan edilmiştir.
Emlak Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, binalar için vergi değerinin, Maliye ve Bayındırlık ve İskan Bakanlıklarınca müştereken tespit ve ilan edilecek bina metrekare normal inşaat maliyetleri ile aynı maddenin (a) bendinde belirtilen esaslara göre bulunacak arsa veya arsa payı değeri esas alınarak 31 inci madde uyarınca hazırlanmış bulunan tüzük  hükümlerinden yararlanmak suretiyle hesaplanan bedel olduğu hükme bağlanmıştır.
Bu hüküm uyarınca, “2010 Yılı İçin Binaların Metrekare Normal İnşaat Maliyet Bedellerini Gösterir Cetvel” Tebliğ ekinde yayımlanmıştır.















VERGİDE TARTIŞILAN RİSKLER VE FIRSATLAR

  1. ANAYASA MAHKEMESİ KARARINDAN SONRA DEVREDEN YATIRIM İNDİRİMİ BULUNAN MÜKELLEFLER BU TUTARI KAZANÇLARINDAN NE ZAMAN İNDİRECEKLER?
Anayasa Mahkemesinin, 15 Ekim tarihli toplantısında, başta yatırım indirimi süresinin sınırlandırılması gibi 5749 sayılı Kanunla getirilen bazı hükümleri iptal etmesi, bu hükümlerden etkilenen mükellefleri sevindirmiş, vergi hukukçularını da vergi gibi idare hukukunun en zorlu alanlarından birinde hukukun üstünlüğünün belgelenmesi adına ümitlendirmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 5749 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanunu'nun geçici 69. maddesinde yer alan "sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait" ibaresinin iptal edilerek yatırım indiriminden yararlanma hakkının sınırlandırılmasını anayasaya aykırı bulmuştur.
Bu iptal kararı, kararın yayınlanması ile birlikte yürürlüğe girecektir.
Anayasa Mahkemesi ayrıca 5479 sayılı kanununun yatırım indirimi düzenlemesini 1.1.2006 tarihinde yürürlükten kaldıran düzenlemesini de iptal etmiş ve yatırım indirimi istisnasının yürürlükten kalkma tarihi 5479 sayılı kanunun yürürlük tarihi olan 8.4.2006 tarihi olmuştur. Bu durumda mükelleflerin 8.4.2006 tarihine kadar yapmış oldukları Gelir Vergisi Kanunu'nun 19. maddesi kapsamındaki yatırımları, 1.1.2006 tarihinden önce başlayan yatırımlarla bir bütünlük oluşturmasa dahi yatırım indiriminden yararlanacaktır.
Anayasa Mahkemesinin bu kararları karşısında iptal edilen hükümlerden etkilenen mükellefler ne yapacaktır.
Geçmişte bazı mükellefler iptal edilen hükümlere karşı yargıya başvurmuşlardır.
Vergi hukukçularına göre, bu kararlar, yatırım indirimi konusunda, görülmekte olan davalarda hemen uygulanabilecektir. Bu hukukçular tarafından, Anayasa Mahkemesi kararlarında kararın yürürlüğe giriş tarihinin ileri bir tarih olarak belirlenmesinin, bu kararların görülmekte olan davalarda hemen uygulanmasına engel olmadığı, idari yargı anlayışının da "mahkemelerin anayasaya aykırılığı sabit olmuş hükümlerin kararlara esas olamayacağı" yönünde olduğu belirtilmektedir. (Bumin Doğrusöz, Veysi Seviğ, Hakan Uzeltürk)
Anayasa Mahkemesi 15 Ekim'de yaptığı toplantısında vergi mevzuatında yer alan ve pek çok kişiyi ilgilendiren bazı hükümleri iptal etti. Değerlendirmey...
İptal edilen hükümlere karşı geçmişte dava açmayanlar dava açmak için Anayasa Mahkemesi Kararlarının Resmi Gazetede yayınlanmasını beklemek zorundalar mıdır? Örneğin önümüzdeki üçüncü Geçici Vergi beyannamesinde, 2008 yılı sonu itibariyle indirilememiş, devreden yatırım indirimi harcama tutarlarının endekslenmiş şekliyle indirim konusu yapılabilmesi için bazı yazarlar Anayasa Mahkemesi kararlarının yayımının beklenmesi gerektiği veya en azından idarenin bu konuda açıklama yapması gerektiği, bazı yazarlarsa iptal edilen hükümlerin hemen uygulanabileceği görüşündedirler.
Bu yazarlar geçici vergi beyannamesinde devreden yatırım indiriminin kazançtan indirilmesi halinde, idarenin yapacağı cezalı tarhiyatın vergi mahkemelerince iptal edileceği tahmin edilmektedir. Gerekçe olarak da hem adli yargı hem de idari yargıda mahkemelerin anayasaya aykırılığı tescil edilmiş olan hükümleri, Anayasa Mahkemesi kararının yürürlüğe girmediği gerekçesiyle uygulamalarının mümkün olmadığı savını öne sürmektedirler.
Ancak beklenen, İdarenin bir genel tebliğ veya bir sirkülerle konuyu hemen açıklaması ve mükellefleri rahatlatmasıdır.

  1. MALİYE’NİN LİSTELERİNE GİRMEK KOLAY, ÇIKMAK ZOR:
Son zamanlarda tartışılan konulardan biri de Maliye Bakanlığının bazı şirketleri dahil ettiği kod gruplarıdır. Koda alınan şirketlerden mal veya hizmet alan şirketlerin iade veya mahsup talepleri, idare tarafından reddedilmektedir. İdare iade veya mahsup talebini ancak söz konusu şirkete ödenen tutarın iade veya mahsup tutarından indirilmesi şartıyla karşılamaktadır.
İdarenin kullandığı kod numaralarının açılımı şöyledir:
KOD 1
Vergi inceleme raporuna göre sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği tespit edilen mükellefler ile bunların ortakları ve kanuni temsilcilerinin kurdukları veya ortak oldukları şirketler
KOD 2
Vergi inceleme raporuna göre sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullananlar
KOD 3
Sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği konusunda haklarında rapor bulunan mükelleflerin ortakları veya kanuni temsilcileri.
KOD 4 
Bastırdığı belgelerin zayi-çalındığı veya kaybolduğunu bildirenler
KOD 5-1 
Haklarında rapor bulunmamakla birlikte SMİYB düzenlediği konusunda tespit bulunan mükellefler. (Haklarında rapor bulunmamakla birlikte SMİYB düzenlediği vergi inceleme raporuyla tespit edilen şirketlerin ortakları ve kanuni temsilcileri tarafından kurulan şirketler, işçi sayısı, makine teçhizat ve işyeri durumu yetersiz olmasına rağmen KDV matrahları yüksek olan bu nedenle beyanları gerçeği yansıtmayan ve buna benzer tespitler nedeniyle SMİYB düzenleme ihtimali olan mükellefler.)
KOD 5-2 
Haklarında rapor bulunmamakla birlikte SMİYB kullandığı konusunda tespit bulunan mükellefler.
KOD 5-3 
Adresinde bulunamayanlar ile sarih adresi tespit edilemeyenler.
KOD 5-4 
Defter, belge ibraz etmeyen veya incelemeye sevk edilenler ile fazla döneme ilişkin olarak KDV beyannamesini (süresinden sonra verenler hariç) vermeyen mükellefler.
KOD 6 
Vergi numarası ve unvanı gibi mükellefiyet bilgileri kullanılarak başkaları tarafından belgeleri taklit edilen mükellefler.
KOD 7 
Vergi mükellefiyeti olmadığı halde SMİYB düzenlediği vergi inceleme raporları ya da benzer yöntemlerle tespit edilen şahıslar. (Sahte belge organizasyonu içerisinde bulunanlar ve SMİYB ticareti yapanlar)
KOD 8 
2004/13 sayılı iç genelgede belirtilen esaslar çerçevesinde vergi dairelerince mükellefiyeti re'sen terk ettirilen mükellefler.
KOD 9-1 
SMİYB Düzenlediği konusunda hakkında rapor bulunan ve Bakanlık Makamı tarafından oluşturulan olumsuz mükellefler listesinde yer alan mükellefler
KOD 9-2 
SMİYB Kullandığı konusunda hakkında rapor bulunan ve Bakanlık Makamı tarafından oluşturulan olumsuz mükellefler listesinde yer alan mükellefler
Bu listeler İdarenin çeşitli birimleri tarafından tutulmakta ve listelerde Türkiye’nin önde gelen büyük kurumları da yer almaktadır. Bu işin bir ölçüsü, makulü bulunmamaktadır. Listeye alınmanın sonuçları, ticari hayatta itibarın önemi de düşünülürse çok ağır olabilmektedir.
Listeye bir kez girildiğinde çıkmak da çok güçtür. Bir çok yazışmalarla prosedür uzamaktadır. Oysa kodlamalara bakılırsa listeye alınan mükelleflerin daha çok şüphelilik durumu nedeniyle listeye alınması söz konusudur. Hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunanlar hariç, diğer durumlarda İdarenin listeye alınan mükellefler ve onlardan mal ve hizmet alan mükelleflerle yaptığı işlemlerde daha objektif kıstasları temel alması gerekmektedir. Bu hukuk Devleti olmanın bir gereğidir.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder