T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ
BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)
Sayı: 64597866-125[19-2014]-117
Tarih: 22.07.2014
Konu:
İştirak edilen şirketin devralınması durumunda iştirak hissesi alımıyla ilgili
finansman giderlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp
alınamayacağı.
Îlgide
kayıtlı özelge talep formunuzda, 2008 yılında ... Akaryakıt Dağıtım A.Ş.’nin
hisselerinin şirketinizce satın alındığı, satın almaya ilişkin faiz ve kur
farkı giderlerinin Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5’inci maddesinin üçüncü fıkrası
hükmü gereğince kanunen kabul edilebilir gider olarak dikkate alındığı ve
ortağı bulunduğunuz ... A.Ş.’nin şirketinizce devralınarak tüm faaliyetin tek
şirket eliyle yürütülmesinin düşünüldüğü belirtilmiş olup;
- Devralınan
şirket hisselerinin edinilmesi nedeniyle oluşan ve halen devam eden
borçlanmanıza ilişkin faizlerin ve kur farklarının devralma sonrasında da gider
olarak dikkate alınıp alınamayacağı,
- Hisselerin
satın alındığı tarih ile devralma işleminin tescil ettirileceği tarih arasında,
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5’inci maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında gider
olarak indirim konusu yapılan kur farkları ve faizlerin kanunen kabul edilmeyen
gidere dönüşüp dönüşmeyeceği konularında Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.
Kurumlar
Vergisi Kanunu’nun 6’ncı maddesinin birinci fıkrasıyla kurumlar vergisinin,
mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı
üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş, maddenin ikinci fıkrasıyla da safi kurum
kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki
hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca tespit edilecek
kurum kazancından, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8’inci maddesi ile Gelir Vergisi
Kanunu’nun 40’ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.
Öte yandan,
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5’inci maddesinin üçüncü fıkrasında, iştirak
hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların
kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya
istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının istisna dışı kurum
kazancından indirilemeyeceği hükmü yer almıştır. Ancak anılan Kanunda, iştirak
hisseleri alımıyla ilgili finansman giderlerinin Kanunun 19’uncu maddesine göre
gerçekleştirilecek devir işlemi sonrasında kazancın tespitinde gider olarak
dikkate alınmasını düzenleyen herhangi bir hükme yer verilmemiştir.
Bu hüküm ve
açıklamalara göre, iştirakiniz olan ... A.Ş.’nin Kurumlar Vergisi Kanunu’nun
19’uncu maddesinde belirtilen şartlar dahilinde devralınması durumunda
şirketiniz tarafından iştirak hissesi alımıyla ilgili olarak yapılmış bir
finansman giderinden söz edilemeyeceğinden, ... A.Ş’nin hisselerinin satın
alınması dolayısıyla yaptığınız borçlanmalar için yüklenilen finansman
giderlerinin, devir işleminden sonra şirketinizce gider olarak dikkate alınması
mümkün değildir.
Öte yandan,
devir tarihine kadar yaptığınız ve finansman gideri olarak dikkate aldığınız
tutarların devir işleminden sonra düzeltilmesine gerek yoktur.
Bilgi
edinilmesini rica ederim.
(Vergi
Dünyası Mart 2015)
SERMAYE ŞİRKETİNİN ŞAHIS
İŞLETMESİNE DÖNÜŞMESİNDE KURUMLAR VERGİSİ VE KATMA DEĞER VERGİSİ
Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih : 08.04.2014
Sayı : 52796708-130-1
KVK Md. 19,
20
KDVK Md.
17/4-c
Limited
Şirketin tüm aktif ve pasifleriyle devredilerek şahıs işletmesine
dönüştürülmesi işlemi, KVK’nın 19 ve 20. maddeleri kapsamında “devir” olarak
değerlendirilemeyeceğinden, söz konusu nev’i değişikliğinden doğan kârların
kurumlar vergisine tabi tutulacağı ve bu işlemin KDV Kanunu’nun 17/4-c maddesi
kapsamında KDV’den istisna tutulmasının mümkün olmadığı hk.
(Yaklaşım /
Aralık 2014)
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri
Grup Müdürlüğü
Tarih:38418978-125[10-12/6]-80830/07/2013
Konu:Tekno girişim sermaye desteğinden
yararlanan şirketin devri halinde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın
uygun görmesi halinde özel fon hesabının işletmeden çekilmiş sayılmayacağı
hakkında
(Vergi Sorunları Dergisi Ocak 2014)
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup
Müdürlüğü
Tarih:11395140-105[262-2012/VUK-1- . .
.]- 12 95 23/ 08/2013
Konu:kurumunuzun Türk Ticaret Kanunu
hükümlerine göre başka bir şirketle birleşeceği, söz konusu Kanun uyarınca
yapılacak birleşmelerde kaydi değil gerçek değerlere göre hesaplanmış özvarlık
toplamının dikkate alındığı, şirketiniz aktifinde gerçek değerine nazaran çok
daha düşük değerde kayıtlı bir gayrimenkulün bulunduğu, ticaret sicilinde
yapılacak birleşmeye ilişkin tescil işlemine esas alınacak özvarlık tespiti ile
ilgili YMM raporlarının gayrimenkulün expertiz raporu sonucunda ortaya çıkan
rayiç değeri dikkate aldığını, bu durumun şirketiniz aktifinde bulunan
gayrimenkulün kaydi değerini önemli miktarda yükselttiğini dolayısıyla özvarlık
tutarının arttığını belirterek; birleşme amacıyla yapılan özvarlık tespitine
ilişkin değerlemede kayıtlı değer ile gerçek değer arasında ortaya çıkan farkın
devir bilançosunda ilgili hesaplara kaydedilerek yeniden değerlemenin mümkün
olmadığı,iktisadi işletmelere dahil gayrimenkullerin maliyet bedeli ile
değerlenmesi esas olup, piyasa fiyatıyla değerleme yapılamayacağından, değerleme
sonucu sermayeye ilavesi gereken bir fonun ortaya çıkmasının söz konusu
olmadığı hakkında
(Vergi Sorunları Dergisi Ocak 2014)
ŞİRKET BİRLEŞMELERİNDE DEĞİŞİM ORANININ TESPİTİ VE
VERGİSİZ BİRLEŞMEYE ETKİSİ
Halka açık şirketlerde küçük
yatırımcıların haklarının korunması anlamında SPK mevzuatının öngörmüş olduğu
düzenlemeler önem arz etmektedir. Esasen Sermaye Piyasası mevzuatına göre
yapılacak bir birleşme vergi kanunlarımızdaki vergisiz birleşme diye
nitelendirdiğimiz devrin şartlarının ihlali gibi görünse de hem KVK’nın
gerekçesi hem de KVK 1 nolu tebliğde değişim oranına ilişkin yapılan
açıklamalar bunun bir ihlal anlamına gelmeyeceğini göstermektedir.
(Ayşe
GÜLÇİÇEK-E.Gelirler kontrolörü, Vergi Müfettişi-Vergi Sorunları Dergisi Ocak
2014)
ZARARLI
ŞİRKETLERİN DEVİR YOLUYLA BİRLEŞMESİNDE KARŞILAŞILAN BİR ÇELİŞKİ
Karlı ve zararlı iki şirketin birleşmesinde;
karlı şirket üzerinde gerçekleşen birleşmede, zarar mahsubunda sınır ve şartlar bulunmakta iken, zararlı şirket
üzerinde gerçekleşen birleşmelerde,
zararın mahsubu konusunda, zamanaşımı süresi hariç, herhangi bir sınır ve şart bulunmamaktadır.
(Selahattin
GÖKMEN-E.Gelirler Baş kontrolörü, Vergi Başmüfettişi-Vergi Sorunları Dergisi
Ocak 2014)
BİRBİRLERİNE
İŞTİRAKİ OLAN ŞİRKETLERİN DEVİR YOLUYLA BİRLEŞMESİ
Şirketlerin
vergisiz birleşmesi, kurumlar vergisi kanunun 19 ve 20. maddelerinde
düzenlenmiştir. Birbirlerine iştiraki olan kurumların birleşmelerinde tereddüt
edilen hususlara ilişkin 1 seri numaralı kurumlar vergisi genel tebliğinde,
açıklamalar yapılmış ve yapılacak sermaye artışının söz konusu iştirak
paylarına isabet eden tutarda daha az gerçekleşmesinin Kurumlar Vergisi
Kanununun 19. maddesinde belirtilen şartları ihlal etmeyeceği belirtilmiştir.
Yine, aynı tebliğde, denkleştirme işlemlerinin yapılabilmesi için, geçici
hesapların kullanılmasının ve bu geçici hesapların vergiye tabi kurum
kazancının tespiti ile ilişkilendirilmeksizin kurum kayıtlarında sona
erdirilmesinin de mümkün olduğu açıklanmıştır.
(Olcay
KOLOTOĞLU-E.Gelirler Baş kontrolörü, Vergi Başmüfettişi-Vergi Sorunları Dergisi
Ocak 2014)
TÜRK
TİCARET KANUNU AÇISINDAN ŞİRKET BİRLEŞMELERİ
Türk
Ticaret Kanuna göre, devralma suretiyle birleşmelerde, devralan şirket gerekli
ölçüde sermayesini artırmak zorundadır. Mezkûr Kanunda, şirket birleşmelerinde
şirket değerleri ile değiştirme oranının taraflar arasında serbestçe tespit
edilmesi yöntemini benimsenmiştir. Kanunun ayni sermayeye ilişkin hükümleri,
şirket birleşmelerinde uygulanmayacaktır.
(Süleyman
GÜÇLÜ- E. Gelirler Baş kontrolörü, Vergi Başmüfettişi- Vergi Sorunları Dergisi
Ocak 2014)
Anonim
ve Limited Şirketlerde Birleşme Hükümlerine Genel Bakış
6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nda birleşmeye ait
birçok hüküm, 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nda yer almamış olmakla
birlikte, korunan hükümlerde de kısmi değişiklikler yapılmıştır. Getirilen en
önemli yeniliklerden biri, mülga Türk Ticaret Kanunu’nda birleşmenin aynı
neviden olan
şirketler arasında olmasına son verilmesidir. Yeni düzenlemede, türler
arası birleşme serbestisi ilkesi getirilmiştir. Mülga Türk Ticaret
Kanunu’nda yer almayan bir diğer yenilik, tasfiye halindeki şirketler de malvarlıklarının
dağıtılmasına başlanmamışsa ve devrolunan
şirket olmaları
şartıyla birleşmeye katılabileceklerdir. Diğer yandan, sermayesiyle
kanuni yedek akçeleri toplamının yarısı zararlarla kaybolan veya borca batık durumda bulunan şirketlerin de
kaybolan sermayeyi veya gerekiyorsa borca batıklık durumunu karşılayabilecek
tutarda serbestçe, tasarruf edebilen özvarlığa sahip bulunan şirketler ile
birleşmelerine de imkan verilmiştir.
Serbay MORAY (Yaklaşım / Aralık 2013)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder