15 Mart 2016 Salı

BİRLEŞME DEVİR

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)
Sayı: 64597866-125[19-2014]-117
Tarih: 22.07.2014
Konu: İştirak edilen şirketin devralınması durumunda iştirak hissesi alımıyla ilgili finansman giderlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı.
Îlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, 2008 yılında ... Akaryakıt Dağıtım A.Ş.’nin hisselerinin şirketinizce satın alındığı, satın almaya ilişkin faiz ve kur farkı giderlerinin Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5’inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü gereğince kanunen kabul edilebilir gider olarak dikkate alındığı ve ortağı bulunduğunuz ... A.Ş.’nin şirketinizce devralınarak tüm faaliyetin tek şirket eliyle yürütülmesinin düşünüldüğü belirtilmiş olup;
- Devralınan şirket hisselerinin edinilmesi nedeniyle oluşan ve halen devam eden borçlanmanıza ilişkin faizlerin ve kur farklarının devralma sonrasında da gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı,
- Hisselerin satın alındığı tarih ile devralma işleminin tescil ettirileceği tarih arasında, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5’inci maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında gider olarak indirim konusu yapılan kur farkları ve faizlerin kanunen kabul edilmeyen gidere dönüşüp dönüşmeyeceği konularında Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6’ncı maddesinin birinci fıkrasıyla kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş, maddenin ikinci fıkrasıyla da safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8’inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.
Öte yandan, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5’inci maddesinin üçüncü fıkrasında, iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının istisna dışı kurum kazancından indirilemeyeceği hükmü yer almıştır. Ancak anılan Kanunda, iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderlerinin Kanunun 19’uncu maddesine göre gerçekleştirilecek devir işlemi sonrasında kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınmasını düzenleyen herhangi bir hükme yer verilmemiştir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, iştirakiniz olan ... A.Ş.’nin Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19’uncu maddesinde belirtilen şartlar dahilinde devralınması durumunda şirketiniz tarafından iştirak hissesi alımıyla ilgili olarak yapılmış bir finansman giderinden söz edilemeyeceğinden, ... A.Ş’nin hisselerinin satın alınması dolayısıyla yaptığınız borçlanmalar için yüklenilen finansman giderlerinin, devir işleminden sonra şirketinizce gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.
Öte yandan, devir tarihine kadar yaptığınız ve finansman gideri olarak dikkate aldığınız tutarların devir işleminden sonra düzeltilmesine gerek yoktur.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(Vergi Dünyası Mart 2015)

SERMAYE ŞİRKETİNİN ŞAHIS  İŞLETMESİNE DÖNÜŞMESİNDE KURUMLAR VERGİSİ VE KATMA DEĞER VERGİSİ
Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih   : 08.04.2014
Sayı : 52796708-130-1
KVK Md. 19, 20
KDVK Md. 17/4-c 
Limited Şirketin tüm aktif ve pasifleriyle devredilerek şahıs işletmesine dönüştürülmesi işlemi, KVK’nın 19 ve 20. maddeleri kapsamında “devir” olarak değerlendirilemeyeceğinden, söz konusu nev’i değişikliğinden doğan kârların kurumlar vergisine tabi tutulacağı ve bu işlemin KDV Kanunu’nun 17/4-c maddesi kapsamında KDV’den istisna tutulmasının mümkün olmadığı hk.
(Yaklaşım / Aralık 2014) 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Tarih:38418978-125[10-12/6]-80830/07/2013
Konu:Tekno girişim sermaye desteğinden yararlanan şirketin devri halinde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın uygun görmesi halinde özel fon hesabının işletmeden çekilmiş sayılmayacağı hakkında
(Vergi Sorunları Dergisi Ocak 2014)

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
Tarih:11395140-105[262-2012/VUK-1- . . .]- 12 95 23/ 08/2013
Konu:kurumunuzun Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre başka bir şirketle birleşeceği, söz konusu Kanun uyarınca yapılacak birleşmelerde kaydi değil gerçek değerlere göre hesaplanmış özvarlık toplamının dikkate alındığı, şirketiniz aktifinde gerçek değerine nazaran çok daha düşük değerde kayıtlı bir gayrimenkulün bulunduğu, ticaret sicilinde yapılacak birleşmeye ilişkin tescil işlemine esas alınacak özvarlık tespiti ile ilgili YMM raporlarının gayrimenkulün expertiz raporu sonucunda ortaya çıkan rayiç değeri dikkate aldığını, bu durumun şirketiniz aktifinde bulunan gayrimenkulün kaydi değerini önemli miktarda yükselttiğini dolayısıyla özvarlık tutarının arttığını belirterek; birleşme amacıyla yapılan özvarlık tespitine ilişkin değerlemede kayıtlı değer ile gerçek değer arasında ortaya çıkan farkın devir bilançosunda ilgili hesaplara kaydedilerek yeniden değerlemenin mümkün olmadığı,iktisadi işletmelere dahil gayrimenkullerin maliyet bedeli ile değerlenmesi esas olup, piyasa fiyatıyla değerleme yapılamayacağından, değerleme sonucu sermayeye ilavesi gereken bir fonun ortaya çıkmasının söz konusu olmadığı hakkında
(Vergi Sorunları Dergisi Ocak 2014)

 

ŞİRKET BİRLEŞMELERİNDE DEĞİŞİM ORANININ TESPİTİ VE VERGİSİZ BİRLEŞMEYE ETKİSİ

Halka açık şirketlerde küçük yatırımcıların haklarının korunması anlamında SPK mevzuatının öngörmüş olduğu düzenlemeler önem arz etmektedir. Esasen Sermaye Piyasası mevzuatına göre yapılacak bir birleşme vergi kanunlarımızdaki vergisiz birleşme diye nitelendirdiğimiz devrin şartlarının ihlali gibi görünse de hem KVK’nın gerekçesi hem de KVK 1 nolu tebliğde değişim oranına ilişkin yapılan açıklamalar bunun bir ihlal anlamına gelmeyeceğini göstermektedir.
(Ayşe GÜLÇİÇEK-E.Gelirler kontrolörü, Vergi Müfettişi-Vergi Sorunları Dergisi Ocak 2014)


ZARARLI ŞİRKETLERİN DEVİR YOLUYLA BİRLEŞMESİNDE KARŞILAŞILAN BİR ÇELİŞKİ
Karlı ve zararlı iki şirketin birleşmesinde; karlı şirket üzerinde gerçekleşen birleşmede, zarar    mahsubunda sınır ve şartlar bulunmakta iken, zararlı şirket üzerinde gerçekleşen          birleşmelerde, zararın mahsubu konusunda, zamanaşımı süresi hariç, herhangi bir sınır ve şart          bulunmamaktadır.
(Selahattin GÖKMEN-E.Gelirler Baş kontrolörü, Vergi Başmüfettişi-Vergi Sorunları Dergisi Ocak 2014)


BİRBİRLERİNE İŞTİRAKİ OLAN ŞİRKETLERİN DEVİR YOLUYLA BİRLEŞMESİ
Şirketlerin vergisiz birleşmesi, kurumlar vergisi kanunun 19 ve 20. maddelerinde düzenlenmiştir. Birbirlerine iştiraki olan kurumların birleşmelerinde tereddüt edilen hususlara ilişkin 1 seri numaralı kurumlar vergisi genel tebliğinde, açıklamalar yapılmış ve yapılacak sermaye artışının söz konusu iştirak paylarına isabet eden tutarda daha az gerçekleşmesinin Kurumlar Vergisi Kanununun 19. maddesinde belirtilen şartları ihlal etmeyeceği belirtilmiştir. Yine, aynı tebliğde, denkleştirme işlemlerinin yapılabilmesi için, geçici hesapların kullanılmasının ve bu geçici hesapların vergiye tabi kurum kazancının tespiti ile ilişkilendirilmeksizin kurum kayıtlarında sona erdirilmesinin de mümkün olduğu açıklanmıştır.
(Olcay KOLOTOĞLU-E.Gelirler Baş kontrolörü, Vergi Başmüfettişi-Vergi Sorunları Dergisi Ocak 2014)

TÜRK TİCARET KANUNU AÇISINDAN ŞİRKET BİRLEŞMELERİ
Türk Ticaret Kanuna göre, devralma suretiyle birleşmelerde, devralan şirket gerekli ölçüde sermayesini artırmak zorundadır. Mezkûr Kanunda, şirket birleşmelerinde şirket değerleri ile değiştirme oranının taraflar arasında serbestçe tespit edilmesi yöntemini benimsenmiştir. Kanunun ayni sermayeye ilişkin hükümleri, şirket birleşmelerinde uygulanmayacaktır.
(Süleyman GÜÇLÜ- E. Gelirler Baş kontrolörü, Vergi Başmüfettişi- Vergi Sorunları Dergisi Ocak 2014)

Anonim ve Limited Şirketlerde Birleşme Hükümlerine Genel Bakış
6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nda birleşmeye ait birçok hüküm, 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nda yer almamış olmakla birlikte, korunan hükümlerde de kısmi değişiklikler yapılmıştır. Getirilen en önemli yeniliklerden biri, mülga Türk Ticaret Kanunu’nda birleşmenin aynı neviden olan şirketler arasında olmasına son verilmesidir. Yeni düzenlemede, türler arası birleşme serbestisi ilkesi getirilmiştir. Mülga Türk Ticaret Kanunu’nda yer almayan bir diğer yenilik, tasfiye halindeki şirketler de malvarlıklarının dağıtılmasına başlanmamışsa ve devrolunan şirket olmaları şartıyla birleşmeye katılabileceklerdir. Diğer yandan, sermayesiyle kanuni yedek akçeleri toplamının yarısı zararlarla kaybolan veya borca batık durumda bulunan şirketlerin de kaybolan sermayeyi veya gerekiyorsa borca batıklık durumunu karşılayabilecek tutarda serbestçe, tasarruf edebilen özvarlığa sahip bulunan şirketler ile birleşmelerine de imkan verilmiştir.
Serbay MORAY (Yaklaşım / Aralık 2013)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder