16 Mart 2016 Çarşamba

KISMİ BÖLÜNME ve BÖLÜNME

Kurumlar Vergisi Kanunu Açısından Üretim ve Hizmet İşletmelerinde Kısmi Bölünme (E-Yaklaşım)
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun gerekçesinde de belirtildiği üzere kısmi bölünme ile işletmelerin yeni oluşturulacak üretim ve hizmet işletmelerinin belli alanlarda yoğunlaşarak uzmanlaşmasını sağlayarak verimli ve kârlı kuruluşlar haline getirilebilmesi amaçlanmaktadır. Bu nedenle üretim ve hizmet işletmelerinin bölünmesinde özellikle birden fazla işletme haline gelecek işletmelerin birbirinden bağımsız olarak ticari faaliyetlerini devam ettirecek nitelikleri haiz olmasına dikkat edilmelidir. Kısacası bölünme öncesinde bölünecek işletme ile bölünen işletmenin faaliyetlerine devam eden iki ayrı işletme gibi bir şirket adı altında çalışıyor olması gerekmektedir.

(Kaan NARİN E-Yaklaşım / Kasım 2015) 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)
Sayı: 64597866-125[19-2013]-155
Tarih: 24/09/2013
Konu: Kısmi bölünme nedeniyle sermaye azaltılmasında, daha önce sermayeye ilave edilmiş olan olağanüstü yedeklerin işletmeden çekiş olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizce 2012 hesap dönemi kapanış bilançosunda yer alan olağanüstü yedeklerin bir kısmının sermayeye ilave edileceği, ödenmiş sermayenizin artırılan bu tutar dahil olarak tescil ettirileceği, şirketinizin yeniden yapılandırma çalışmalarında kısmi bölünmesinin düşünüldüğü ve yapılacak kısmi bölünmede şirketinizin aktifinde kayıtlı iştirak hisselerinin sermaye olarak devredilmesiyle yeni bir şirket kurulacağı, bu bölünmenin gereği olarak yeni kurulacak şirketin hisselerinin şirketiniz ortaklarına verilmesi durumunda aktiften çıkan hisseler tutarında şirketiniz sermayesinin azaltılacağı belirtilerek, azaltılacak sermaye tutarının olağanüstü yedekleri de ihtiva etmesi sebebiyle, sermayeyeeklenmiş olan olağanüstü yedeklerin ortaklarca işletmeden çekiş olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği konusunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Devir, bölünme ve hisse değişimi" başlıklı 19 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde; "Kısmî bölünme: Tam mükellef bir sermaye şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye'deki iş yeri veya daimî temsilcisinin bilânçosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri üzerinden aynî sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devretmesi, bu Kanunun uygulanmasında kısmî bölünme hükmündedir. Ancak, üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmî bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu bent kapsamında devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur."; dördüncü fıkrasında, "Bu maddeye göre yapılacak bölünmelerde aktifi ve pasifi düzenleyici hesaplar, ilgili olduğu aktif veya pasif hesapla birlikte devrolunur." hükümlerine yer verilmiştir.
Aynı Kanunun "Devir, bölünme ve hisse değişimi hallerinde vergilendirme" başlıklı 20 nci maddesinin 3 üncü fıkrasında ise; "Bu Kanunun 19 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde belirtilen işlemlerden doğan kârlar hesaplanmaz ve vergilendirilmez. 19 uncu maddenin üçüncü fıkrasının (b) bendine göre gerçekleştirilen kısmî bölünme işlemlerinde, bölünen kurumun bölünme tarihine kadar tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarından bölünen kurumun varlıklarını devralan kurumlar, devraldıkları varlıkların emsal bedeli ile sınırlı olarak müteselsilen sorumlu olurlar." hükmü yer almaktadır.
 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "19.2.2.3. İştirak hisselerinin ortaklara verilmesi" başlıklı bölümünde;
"Kısmi bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendine göre devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur.
...
... devredilen kıymetlere karşılık edinilen devralan şirket hisselerinin ortaklara verilmesi halinde, bölünen şirkette sermaye azaltımına gidileceği tabiidir.
Öte yandan, devralan şirketin hisselerinin devreden şirkette kalması halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin pasif kıymetlerin (borçların) devri ihtiyaridir."
açıklamalarına yer verilmiştir.
Konu ile ilgili olarak 16.09.2003 tarih ve 25231 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anonim ve Limited Şirketlerin Kısmi Bölünme İşlemlerinin Usul ve Esaslarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğin "2-Sermaye Azaltılması" başlıklı bölümünde;
" ... ayni sermaye karşılığı iktisap edilen hisseler, ayni sermaye koyan şirkette kalabileceği gibi, bu şirketin ortaklarına da verilebilecektir. Ayni sermaye konulması karşılığında alınan hisselerin ayni sermaye koyan şirkette kalması yerine, bu şirketin ortaklarına intikal ettirilmesi halinde, şirketin esas sermayesinde azaltma ihtiyacı ortaya çıkabilir. Bu durumda, kısmi bölünmede bölünen mal varlığı parçaları mevcut veya yeni kurulacak şirketlere kayıtlı değerleri üzerinden ayni sermaye olarak konulur. Bölünen şirketin bu payları kendi pay sahiplerine verebilmesi için sermayesini azaltması gerekir. Bu azaltma, pay sahiplerine verilecek payların değeri kadardır.
Kısmi bölünme dolayısıyla yapılacak sermaye azaltılmasında Türk Ticaret Kanununun 396 ncı maddesi (Değişik 6102 sayılı T.T.K.nun 473 üncü maddesi) hükümleri uygulanacaktır. ..." 
açıklamalarına yer verilmiştir.
Öte yandan, yapılacak sermaye azaltımının; öncelikle kurumlar vergisine ve vergi sonrası dağıtılan kazancın ise kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak hesaplardan karşılanması sonra sadece kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak hesapların kullanılması, son olarak ise işletmeden çekilmesi halinde vergilendirilmeyecek ayni ve nakdi sermayenin işletmeden çekildiğinin kabulü gerekmektedir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre; sermaye azaltımında yukarıda belirtilen sıraya göre sermaye hesaplarının işletmeden çekildiği kabul edilecek, olağanüstü yedeklerin işletmeden çekilmesi halinde ise ortakların statüsüne göre kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılacaktır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(Yaklaşım / Temmuz 2015) 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)
Tarih:03/03/2015
Sayı:64597866-125[19-2015]-25
Konu:Yurtdışı şube faaliyetinin kısmi bölünmeye konu olup olamayacağı
İlgili Kanun ve Madde:KVK19.
İlgi (a)’da kayıtlı özelge talep formu ile ilgi (b)’de kayıtlı dilekçenizde; şirketinizin Pakistan şubesinin metrobüs işletmeciliği, çöp toplama ve taşınması ile halk otobüsü işletmeciliği alanlarında faaliyette bulunduğu, söz konusu şubenin kısmi bölünme sonucu Bakırköy Vergi Dairesi Müdürlüğünün .................... vergi kimlik numaralı mükellefi olan (tam mükellef) ...... İnşaat Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne devredileceği belirtilerek; bu şubenin kısmi bölünme yoluyla devrinin mümkün olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde; “Kısmi bölünme:Tam mükellef bir sermaye şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye’deki iş yeri veya daimi temsilcisinin bilançosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip olduklarıüretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri üzerinden ayni sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devretmesi, bu Kanunun uygulanmasında kısmi bölünme hükmündedir. Ancak, üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmi bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu bent kapsamında devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur.” hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “19.2.2.1. Üretim ve hizmet işletmelerinin ayni sermaye olarak konulması” başlıklı bölümünde; üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesinin zorunlu olduğu; kısmi bölünme sonucu hem bölünen işletmenin hem de bölünme sonucunda varlıkları devralan işletmenin faaliyetine devam etmesinin esas olduğu; bu kapsamda, söz konusu işletmelerin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli taşınmaz, her türlü tesis, makine ve teçhizat, alet, edevat, taşıtlar, gayrimaddi haklar ile hammadde, mamul, yarı mamul mallar gibi aktif kıymetler ile ilgili pasif kıymetlerin tümünün devredilmesinin zorunlu olduğu şeklinde açıklamalara yer verilmiştir.
Anılan düzenlemelerle getirilen kısmi bölünme müessesesinin temel amacı, şirketlerin yeniden yapılanma yoluyla verimlilik ve kârlılıklarını artırmalarına imkân sağlamak olup, kısmi bölünmenin bir üretim tesisinin veya hizmet işletmesinin parça parça elden çıkarılması sonucunu doğurmaması gerekir. Dolayısıyla üretim tesisi ve hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, kısmi bölünme işleminde hizmet işletmelerinin bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli taşınmaz, her türlü tesis, makine ve teçhizat, alet, edevat, taşıtlar, gayrimaddi haklar gibi aktif kıymetler ile ilgili pasif kıymetlerin tümünün devredilmesi ve Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinde yer alan şartların da sağlanması kaydıyla, Pakistan İslam Cumhuriyetinde bulunan şubenizde metrobüs işletmeciliği, çöp toplama ve taşınması ile halk otobüsü işletmeciliği alanlarında faaliyet gösteren hizmet işletmelerinizin, tam mükellef bir sermaye şirketi olan ......... İnşaat Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne kısmi bölünme yoluyla devri mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan; kısmi bölünmeye yurt dışındaki şubenizin değil, söz konusu şube tarafından icra edilen faaliyetlerle ilgili hizmet işletmelerinin gireceği tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(Vergi Dünyası Mayıs 2015)

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : 62030549-125[19-2013/45]-863
Tarih: 11.04.2014
Konu : Tam bölünme durumunda bölünen şirketin sermaye düzeltmesi olumlu farklarının, yasal yedeklerin,özel fonlar ve geçmiş yıl karlarının işletmeden çekilme sayılıp sayılmayacağı hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin tam bölünme yöntemiyle kayıtlı değerleri üzerinden bütün aktif ve pasifinin kül halinde yeni kurulacak 3 ayrı şirkete devredileceği belirtilmiş olup, bölünen şirketin öz kaynaklarında yer alan sermaye düzeltmesi olumlu farkları, yasal yedekler, özel fonlar ve geçmiş yıl karlarının, tam bölünme gerçekleştirilmesi halinde işletmeden çekilme olarak sayılıp sayılmayacağı ile devreden ve devralan şirketlerin vergilendirilip vergilendirilmeyeceği hususlarında Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde, “Tam bölünme: Tam mükellef bir sermaye şirketinin tasfiyesiz olarak infisah etmek suretiyle bütün mal varlığını, alacaklarını ve borçlarını kayıtlı değerleri üzerinden mevcut veya yeni kurulacak iki veya daha fazla tam mükellef sermaye şirketine devretmesi ve karşılığında devredilen sermaye şirketinin ortaklarına devralan sermaye şirketinin sermayesini temsil eden iştirak hisseleri verilmesi, bu Kanunun uygulanmasında tam bölünme hükmündedir. Devredilen şirketin ortaklarına verilecek iştirak hisselerinin itibarî değerinin %10 una kadarlık kısmının nakit olarak ödenmesi, işlemin bölünme sayılmasına engel değildir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 20. maddesinin ikinci fıkrasında ise, Kanunun 19. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendine göre gerçekleştirilen bölünmelerde, maddede yer alan şartlara uyulduğu takdirde bölünme suretiyle münfesih kurumun sadece bölünme tarihine kadar elde ettiği kazançların vergilendirileceği, bölünmeden doğan kârların ise hesaplanmayacağı ve vergilendirilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Vergi Usul Kanununun Mükerrer 298. maddesinin (A) fıkrasının (5) numaralı bendinde; “... Pasif kalemlere ait enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tabi tutulur. Ancak, öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebilir; bu işlemler kar dağıtımı sayılmaz.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, şirketinizce yapılan bölünme işleminin Kurumlar Vergisi Kanununun 19 ve 20. maddeleri çerçevesinde yapılması halinde, sadece bölünme tarihine kadar elde edilen kazançlar vergilendirilecek olup bölünmeden doğan kârlar hesaplanmayacak ve vergilendirilmeyecektir.
Öte yandan, tam bölünme sonucunda kurulacak şirketlerin, şirketinizin aktif ve pasifinde yer alan kalemleri bölünme tarihindeki kayıtlı değerleri üzerinden devralmaları ve aynen bilançolarına geçirmeleri gerekeceğinden, sermaye düzeltmesi olumlu farkları, yasal yedekler, özel fonlar ve geçmiş yıl karları da kayıtlı değerleriyle yeni kurulacak şirketlere devrolunacak ve bu işlem işletmeden çekiş olarak değerlendirilmeyerek vergiye tabi tutulmayacaktır.
Ancak devralan şirketlerde, sermaye düzeltmesi olumlu farkları, yasal yedekler, özel fonlar ve geçmiş yıl karlarının, bir başka hesaba nakledilmesi veya işletmeden çekilmesi ya da sermaye azaltımına gidilmesi halinde, bu işlemlerin yapıldığı tarihte işletmeden çekiş olarak değerlendirilecek ve hesabın niteliğine göre vergilendirme yapılacaktır.
Ayrıca, bölünme tarihindeki aktif ve pasifteki artış veya azalışların da dikkate alınmak suretiyle devredilen varlıklara karşılık iktisap edilen hisselerin ortaklarınıza, şirketinizdeki hisselerine isabet eden servet değeri ile orantılı olarak dağıtılması gerektiği tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(Vergi Dünyası Nisan 2015)

KISMİ BÖLÜNME’DE AMORTİSMAN UYGULAMASI
Kısmi bölünmeye uğrayan işletmelerin, yeni kurulacak veya mevcut şirketlere amortismana tabi iktisadi kıymetlerini devrederken, 1 Seri Numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ve Vergi Usul Kanunu hükümleri gereğinceişletme bütünlüğünü koruyacak şekilde devir tarihine kadar kısmi amortisman ayırması gerekmektedir. Burada ay kesrinin tam ay sayılmayacağı hususuna dikkat edilmelidir.
Devralan şirket ise söz konusu ATİK’leri Vergi Usul Kanunu gereğince, amortismanın yıllık uygulanması kuralından hareketle, devraldığı şirketin “aktifindeki kayıtlı değer” üzerinden aktifine alacak ve söz konusu amortismana tabi iktisadi kıymetler için, devreden şirketin eksik ayırdığı amortisman kadar amortisman ayıracaktır. Böylelikle işletme bütünlüğü korunmuş olacak ve amortismanın yıllık ayrılması kuralı ihlal edilmemiş olacaktır.
Kısmi bölünme işlemlerinde, kıst amortisman uygulanması gerektiğine dair açıklayıcı ve yol gösterici açıklamalar 1 Seri No›lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde ziyade Maliye Bakanlığı tarafından verilen ve yukarıda örnekleri gösterilen özelgelerde yapılmıştır. Bu nedenle uygulamada işletmeler kısmi bölünme sonrası amortisman ayırma aşamasında hatalara düşebilmektedir. Bunun önüne geçebilmesi için 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na konu ile alakalı bir hüküm eklenmesi ve1 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde daha açıklayıcı ve yol gösterici düzenlemelerin yapılması, gerekirse amortisman uygulamasına dair örneklerin verilmesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra kısmi bölünmede yeni bir iktisap söz konusu değildir, bu açıdan devredilen ve devralınan iktisadi kıymetler için amortisman ayrılmasında bu durumun göz önünde bulundurularak, devir tarihine kadar geçen süre için devreden şirketin; bu tarihten itibaren ilgili hesap dönemi sonuna ve izleyen dönemler için de devralan şirketin amortisman ayırması gerekmektedir.
(Çiğdem GÜNEŞ Tugay MANAV VSD Ocak 2015)

Kısmi bölünme nedeniyle sermaye azaltılmasında, daha önce sermayeye ilave edilmiş olan olağanüstü yedeklerin işletmeden çekiş olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hk.
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)
Sayı : 64597866-125[19-2013]-155                              24.09.2013
Bu hüküm ve açıklamalara göre; sermaye azaltımında yukarıda belirtilen sıraya göre sermaye hesaplarının işletmeden çekildiği kabul edilecek, olağanüstü yedeklerin işletmeden çekilmesi halinde ise ortakların statüsüne göre kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılacaktır.
(LY Mevzuat Dergisi Haziran 2014)


Kısmi bölünme nedeniyle sermaye azaltılmasında, daha önce sermayeye ilave edilmiş olan olağanüstü yedeklerin işletmeden çekiş olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği.

BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
64597866-125[19-2013]-155  24/09/2013
Öte yandan, yapılacak sermaye azaltımının; öncelikle kurumlar vergisine ve vergi sonrası dağıtılan kazancın ise kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak hesaplardan karşılanması sonra sadece kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak hesapların kullanılması, son olarak ise işletmeden çekilmesi halinde vergilendirilmeyecek ayni ve nakdi sermayenin işletmeden çekildiğinin kabulü gerekmektedir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre; sermaye azaltımında yukarıda belirtilen sıraya göre sermaye hesaplarının işletmeden çekildiği kabul edilecek, olağanüstü yedeklerin işletmeden çekilmesi halinde ise ortakların statüsüne göre kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılacaktır.
(Vergi Dünyası Mayıs 2014)

KISMİ BÖLÜNMEYE BAĞLI SERMAYE AZALTIMINDA ENFLASYON DÜZELTMESİ FARKLARI VE GEÇMİŞ YIL KÂRLARI
Kısmi bölünme işlemi, şirketlerin yeniden yapılanarak daha etkin ve verimli çalışmasını sağlamak amacıyla getirilmiş, vergisiz olarak fakat vergi potansiyelini koruyarak gerçekleştirilen yeniden yapılandırma modelidir. Kısmi bölünme işleminde, devredilen kıymetlere karşılık edinilen devralan şirket hisselerinin ortaklara verilmesi durumunda, zorunlu olarak yapılan sermaye azaltımında sermayeye eklenmiş bulunan enflasyon düzeltmesi farkları ve geçmiş yıl kârlarının, devralan şirketin özkaynakları arasında yaşaması şartıyla, vergilendirilmemesi gerekmektedir.
Gelir İdaresi’nin konu hakkında son dönemlerde vermiş olduğu muktezalarda; kısmi bölünmede sermaye azaltımından önce sermayeye eklenmiş olan enflasyon düzeltmesi farkları ile geçmiş yıl kârlarının, devralan şirkette yapılacak sermaye artışıyla sermayenin bir unsuru olarak yaşaması şartıyla, işletmeden çekiş olarak değerlendirilmeyeceği ve vergiye tabi tutulmayacağı görüşüne yer verilmiştir. Bu görüş kısmi bölünme işleminin temelinde yatan vergi potansiyelini koruyarak vergi ertelenmesi uygulaması ile de uyumludur.
Erdem ERDOĞAN (Vergi Dünyası Mayıs 2014)

KISMİ BÖLÜNME İŞLEMLERİNDE KDV UYGULAMASI

Bir işletmenin aktifinde yer alan varlıkların kısmi bölünme yoluyla başka bir şirkete aktarılması işlemi, KDVK’nun 2 nci maddesinde yapılan tanımlama uyarınca KDV’ye tabi bulunmaktadır. Ancak bu işlemlerin KDV’ye tabi tutulması, bu uygulamadan öngörülen ekonomik amacın gerçekleşmesine zarar vereceği için, KVK’nda yer alan hükümlere uygun olarak gerçekleştirilen kısmi bölünme işlemleri ve bu işlemler sonucundaki varlık devirleri, KDVK’nun 17/4-c maddesinde yapılan düzenleme ile KDV’den de istisna edilmiştir. KDVK’nda istisna uygulamasının şartları, KVK’nda yapılan düzenlemelere bağlandığından, anılan işlemler için KDV açısından yapılacak uygulama da KVK uygulaması ile paralellik göstermekte ve KVK konusunda yapılan düzenlemeler, KDV uygulamasına da ışık tutmaktadır.
(Nihat UZUNOĞLU- Eski Baş Hesap Uzmanı- Vergi Dünyası Mart 2014)
Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih   : 06.09.2013
Sayı    : 27575268-105[Mük257-2012-9388]-949
KVK Md. 19
İŞTİRAK HİSSELERİNİN YENİ KURULACAK BİR ŞİRKETE AYNİ SERMAYE OLARAK KONULMASI YOLUYLA KISMİ BÖLÜNME
İki yıldan uzun süredir şirket aktifinde yer alan iştirak hisselerinin mevcut veya yeni kurulacak bir şirkete ayni sermaye olarak konulması mümkün bulunmakla birlikte, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca söz konusu iştirak hisselerinin bir bütün olarak kısmi bölünme işlemine tabi tutulması gerektiği hk.
Yaklaşım/Şubat 2014

Şirketin aktifinde yer alan iştirak hisselerinin bir bölümünün kısmi bölünme suretiyle yeni kurulacak bir şirkete devrolunması ve yeni şirketin hisse senetlerinin de ortaklara verilmesi neticesinde sermaye azaltımına gidilmesi durumunda vergilemenin nasıl yapılacağı hk
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
MÜKELLEF HİZMETLERİ GELİR VERGİLERİ GRUP MÜDÜRLÜĞÜ
Sayı : B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-791 17/08/2012
Konu :Şirketin aktifinde yer alan iştirak hisselerinin bir bölümünün kısmi bölünme suretiyle yeni kurulacak bir şirkete devrolunması ve yeni şirketin hisse senetlerinin de ortaklara verilmesi neticesinde sermaye azaltımına gidilmesi durumunda vergilemenin nasıl yapılacağı

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ile Şirketiniz aktifinde yer alan iştirak hisselerinin bir bölümünün kısmi bölünme suretiyle yeni kurulacak bir şirkete devrolunmasının planlandığı, yeni şirketin hisse senetlerinin ortaklarınıza verileceği, bu işlem neticesinde de Şirketinizde sermaye azaltımına gidileceği, şirketiniz genel kurulunca alınacak karara göre sermaye azaltımının nakit sermaye, sermayeye ilave edilen geçmiş yıl karları, gayrimenkul satış kazancından kaynaklanan fon ve enflasyon düzeltmesi farkları gibi kaynaklardan karşılanacağı belirtilerek kısmi bölünme kapsamında yapılacak sermaye azaltımı sonucunda vergilemenin nasıl olacağına ilişkin Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Devir, bölünme ve hisse değişimi" başlıklı 19 uncu maddesinde;
            "(3) Aşağıdaki  işlemler bölünme ve hisse değişimi hükmündedir:
            ...
            b) Kısmî bölünme: Tam mükellef bir sermaye şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye'deki iş yeri veya daimî temsilcisinin bilânçosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri üzerinden aynî sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devretmesi, bu Kanunun uygulanmasında kısmî bölünme hükmündedir. Ancak, üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmî bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu bent kapsamında devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur.
            ...
            (4) Bu maddeye göre yapılacak bölünmelerde aktifi ve pasifi düzenleyici hesaplar, ilgili olduğu aktif veya pasif hesapla birlikte devrolunur."
            hükümlerine yer verilmiştir.
            Aynı Kanunun "İstisnalar" başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde ise kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75'lik kısmının kurumlar vergisinden istisna tutulacağı; istisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen ya da dar mükellef kurumlarca ana merkeze aktarılan kısım için uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılacağı hükme bağlanmıştır.
            Öte yandan, 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "19.2.2.3. İştirak hisselerinin ortaklara verilmesi" başlıklı bölümünde;
            "Kısmi bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin  Kurumlar  Vergisi  Kanununun  19 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendine göre devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur.
            ...
            ... devredilen kıymetlere karşılık edinilen devralan şirket hisselerinin ortaklara verilmesi halinde, bölünen şirkette sermaye azaltımına gidileceği tabiidir.
            Öte yandan, devralan şirketin hisselerinin devreden şirkette kalması halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin pasif kıymetlerin (borçların) devri ihtiyaridir."
            açıklamaları yer almaktadır.
            Konu ile ilgili olarak 16 Eylül 2003 tarih ve 25231 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anonim ve Limited Şirketlerin Kısmi Bölünme İşlemlerinin Usul ve Esaslarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğin "2-Sermaye Azaltılması" başlıklı bölümünde;
            "...
            Kısmi bölünme dolayısıyla yapılacak sermaye azaltılmasında Türk Ticaret Kanununun 396 ncı maddesi hükümleri uygulanacaktır.
            ... ayni sermaye karşılığı iktisap edilen hisseler, ayni sermaye koyan şirkette kalabileceği gibi, bu şirketin ortaklarına da verilebilecektir. Ayni sermaye konulması karşılığında alınan hisselerin ayni sermaye koyan şirkette kalması yerine, bu şirketin ortaklarına intikal ettirilmesi halinde,  şirketin esas sermayesinde azalma ihtiyacı ortaya çıkabilir. Bu durumda, kısmi bölünme bölünen mal varlığı parçaları mevcut ya da yeni kurulacak şirketlere kayıtlı değerleri üzerinden ayni sermaye olarak konulur. Bölünen şirketin bu payları kendi pay sahiplerine verebilmesi için sermayesini azaltması gerekir. Bu azaltma, pay sahiplerine verilecek payların değeri kadardır.
            ..."
            açıklamalarına yer verilmiştir.
            Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun Mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının (5) numaralı bendinde; "... Pasif kalemlere ait enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tabi tutulur. Ancak, öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebilir; bu işlemler kar dağıtımı sayılmaz." hükümlerine;
            Aynı Kanunun Geçici 25 nci maddesinin (g) bendinde de;
            "31.12.2003 tarihli bilançonun düzeltilmiş aktif toplamından düzeltilmiş sermaye, düzeltilmiş hisse senetleri ihraç primleri ve düzeltilmiş hisse senedi iptal kârları ile borç toplamının çıkarılması sonucu bulunan fark, geçmiş yıllar kâr/zararı hesabında gösterilir. Bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl kârı vergiye tâbi tutulmaz, geçmiş yıl zararı ise zarar olarak kabul edilmez.
            Pasif kalemlere ait enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tâbi tutulur. Ancak öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebilir; bu işlemler kâr dağıtımı sayılmaz."
            hükümlerine yer verilmektedir.
            Dolayısıyla, kısmi bölünme sonucunda konulan ayni sermaye karşılığı iktisap edilen hisselerin devrinde sermaye azaltımından önce devredilen iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri gerekmektedir.
            Ayrıca, devredilen iştirak hisselerine ait enflasyon fark tutarının da aktarımı zorunlu olup  devralan şirkette bu tutarın sermayenin bir unsuru olarak yer alması şartıyla işletmeden çekiş olarak değerlendirilmeyecek ve vergiye tabi tutulmayacaktır. Ancak, kısmi bölünmeye konu kıymetlere isabet eden enflasyon farklarının, devralan şirkette bir başka hesaba nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya sermaye azaltımına gidilmesi halinde bu işlemlerin yapıldığı tarihte işletmeden çekiş olarak değerlendirilip bu işlemlerin yapıldığı dönemin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin aynı dönemde vergilendirileceği tabiidir.
            Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre;
            - Daha önce sermayeye eklenmiş olan enflasyon düzeltme farklarının, şirketinizin sermaye azaltımına gitmesi nedeniyle işletmeden çekilmiş sayılması ve işletmeden çekilen bu tutarlann öncelikle kurumlar vergisine tabi tutulması, vergi sonrası dağıtılan kazancın da kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulması,
            - Sermaye azaltımının Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında istisna edilen kazançtan (beş yıllık süre içinde) karşılanması halinde, istisna kazanç işletmeden çekilmiş sayılacağından, istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin ziyaa uğramış sayılarak Vergi Usul Kanunu uyarınca vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte şirketinizden tahsil edilmesi ve kar dağıtımı hükümleri çerçevesinde ortakların statüsüne göre vergi kesintisi yapılması,
            - Daha önceki yıllarda şirket sermayesine eklenen geçmiş yıl karlarının sermaye azaltımı dolayısıyla ortaklara dağıtılması durumunda kar dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılması,
            - Şirket ortakları tarafından nakden veya aynen konulan sermaye ticari kazancın bir unsuru olmadığından, sermaye azaltımına konu edilen tutar üzerinden vergi kesintisi yapılmaması,
            gerekmektedir.
            Öte yandan, şirketinizce yapılacak sermaye azaltımında öncelikle enflasyon düzeltme farklarının, söz konusu istisna kazançlardan kaynaklanan fonların ve geçmiş yıl kârlarının işletmeden çekildiği kabul edilecek, azaltılan sermaye tutarının bunlara ilişkin toplam tutardan fazla olması halinde fazlalılığın şirket ortakları tarafından konulan sermayeden karşılandığı kabul edilecektir.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
Tarih:27575268-105[Mük257-2012-9388]-94 906/09/2013
Konu:İştirak hisselerinin yeni kurulacak bir şirkete ayni sermaye olarak konulması işleminin kısmi bölünme kapsamında değerlendirilmesi ve aktif ve pasifi düzenleyici hesapların neler olduğu hk
(Vergi Sorunları Dergisi Ocak 2014)

KISMİ BÖLÜNMEDE SERMAYE AZALTIMI VE AZALTILACAK SERMAYE TUTARININ KAYNAĞININ VERGİLENDİRMEYE ETKİSİ
Kısmi bölünme yoluyla varlıklarını devreden yani bölünen şirketin sermaye azaltımında hangi kaynaklar ile bu azaltımı gerçekleştirdiğinin tespiti vergilendirmede önem taşıyacaktır. Bilançolarında geçmiş yıl karları, enflasyon düzeltme farkları, vergi istisnalarından kaynaklı özel fonlar olan ve bu iç kaynaklarını sermayeye ilave etmiş Şermaye Şirketlerinde kısmi bölünme yapılması durumunda sermaye azaltımının kaynağı özellikle vergilendirme yapılıp yapılmamasını tayin edecektir.
(Mustafa TAN-E. Gelirler Baş kontrolörü, Yeminli Mali Müşavir, Mazars/Denge Vergi Ortağı-Vergi Sorunları Dergisi Ocak 2014)

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Sayı : 27575268-105[Mük257-2012-9388]-949 06/09/2013
Konu : İştirak hisselerinin yeni kurulacak bir şirkete ayni sermaye olarak konulması işleminin kısmi bölünme kapsamında değerlendirilmesi ve aktif ve pasifi düzenleyici hesapların neler olduğu hk.
İlgide kayıtlı mukteza talep formunuzda; ... Vergi Dairesi Müdürlüğünün ... vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz belirtilerek, şirketinizin aktifinde yer alan ve iki yıldan uzun süredir elde tutulan iki ayrı anonim şirkete ait iştirak hisselerinden %80 oranında iştirak edilen şirket hisselerinin tamamının, %99,99 oranında iştirak edilen şirket hisselerinin ise %50'sinin yeni kurulacak anonim şirkete ayni sermaye olarak devredilmesi işleminin kısmi bölünme olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ile aktif ve pasifi düzenleyici hesaplardan ne anlaşılması gerektiği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.
            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Devir, bölünme ve hisse değişimi" başlıklı 19 uncu maddesinde;
            "(3) Aşağıdaki işlemler bölünme veya hisse değişimi hükmündedir:
            ...
            (b) Kısmî bölünme: Tam mükellef bir sermaye şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye'deki iş yeri veya daimi temsilcisinin bilançosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya bir kaçını kayıtlı değerleri üzerinden aynî sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devretmesi kısmî bölünme hükmündedir. Ancak, üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmî bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu bent kapsamında devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur.
            ...
            (4) Bu maddeye göre yapılacak bölünmelerde aktifi ve pasifi düzenleyici hesaplar, ilgili olduğu aktif ve pasif hesapla birlikte devrolunur."
            hükümlerine yer verilmiştir.
            Kısmi bölünme müessesesinin temel amacı, şirketlerin yeniden yapılanma yoluyla verimlilik ve kârlılıklarını artırmalarına imkan sağlamak olup kısmi bölünmenin bir şirkete ait iştirak hisselerinin parça parça elden çıkarılması sonucunu doğurmaması gerekmektedir.
            Buna göre, iki yıldan uzun süredir şirket aktifinde yer alan iştirak hisselerinin mevcut veya yeni kurulacak bir şirkete ayni sermaye olarak konulması mümkün bulunmakla birlikte Kanunun 19 uncu maddesi uyarınca söz konusu iştirak hisselerinin de bir bütün olarak kısmi bölünme işlemine tabi tutulması gerekmektedir.
            Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 175 inci ve mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak; muhasebenin temel kavramları, muhasebe politikalarının açıklanması, mali tablolar ilkeleri, mali tabloların düzenlenmesi ve sunulması, tekdüzen hesap çerçevesi, hesap planı ve işleyişine ilişkin açıklamalar, 26/12/1992 tarihli ve 21447 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ve daha sonra bu konuda yayımlanan diğer tebliğlerde yapılmış bulunmaktadır.
            Aktifi düzenleyici hesaplar; Birikmiş Amortismanlar, Birikmiş Tükenme Payları, Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı, Stok Değer Düşüklüğü Karşılığı, Menkul Kıymet Değer Düşüklüğü Karşılığı, Alacak Senetleri Reeskontu, Verilen Çekler ve Ödeme Emirleri gibi esas itibariyle pasif karakterli olan ve alacak bakiyesi veren; ancak, düzenleyici rolü nedeniyle aktif kısımda yer alan hesaplardır.
            Pasifi düzenleyici hesaplar ise Borç Senetleri Reeskontu, Ödenmemiş Sermaye, Dönem Net Zararı, Geçmiş Yıllar Zararları, Menkul Kıymet İhraç Farkı gibi esas itibariyle aktif karakterli olan ve borç bakiyesi veren; ancak, düzenleyici rolü nedeniyle pasif kısımda yer alan hesaplardır.
            Bu hüküm ve açıklamalara göre, aktifinizde iki yıldan uzun süredir yer alan  %80 ve %99,99 oranlarında iştirak ettiğiniz şirketlere ait iştirak hisseleri, iştirak edilen her şirket itibarıyla bir bütün olarak kısmi bölünme işlemine tabi tutulabilecektir. Ancak, özelge talep formunuzda belirtilen ve %99,99 oranında iştirak ettiğiniz şirketin hisselerinin %50'sinin kısmi bölünme kapsamında devri, bir şirkete ait olup aktifinizde yer alan iştirak hisselerinin parça parça elden çıkarılması sonucunu doğuracağından, anılan işlemin kısmi bölünme kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
            Ayrıca, iştirak hisselerinin kısmi bölünme kapsamında devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunlu olup aktif ve pasifi düzenleyici hesaplardan ise yukarıda belirtilenlerden ilgili olanların anlaşılması gerekmektedir.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.
(Vergi Dünyası Ocak 2014)

KISMİ BÖLÜNME UYGULAMASINA KONU VARLIKLARDA MEYDANA GELEN EKSİLME VE ARTIŞLARIN DURUMU
Devre konu malvarlığında meydana gelen fazlalıklar mutlaka KAYITLI DEĞERLERİ üzerinden ve karşılığında AYNİ SERMAYEYİ TEMSİLEN İŞTİRAK PAYI alınarak devredilmelidir.
1 Seri No.lu KVK Genel Tebliğ uyarınca varlıklarda meydana gelen eksilmelerin karşılığında nakit verilerek de taahhüt edilen sermaye konulabilir. Ancak bu şekilde hareket edilebilmesi için karşı tarafın da (sermaye taahhüt edilen) bu durumu kabul etmesi gerekir.
Yine 1 Seri No.lu KVK Genel Tebliğe göre, varlıklarda meydana gelen fazlalıkların devredilmeden işletmede tutulması da işletme bütünlüğünün korunmasını şart koşan kısmi bölünme müessesesini zedelemeyecektir.
Bize göre, kısmi bölünme sürecinde devre konu kıymetlerde meydana gelebilecek FAZLALIKLAR için aşağıdaki yöntemlerden birisinin uygulanması gerekir;
- Devredilmeden işletmede tutularak kısmi bölünme işleminin tamamlanması (1 Seri No.lu KVK Genel Tebliğ imkan verdiğinden),
- Kısmi bölünme işleminin unsurları zedelenmeden (ayni sermaye konulacak şekilde) devredilerek işleminin tamamlanması,
- Kısmi Bölünme müessesesinin dışında gerçek değerleri (emsal değerleri) üzerinden devredilerek işleminin tamamlanması.
Sunay ŞEN Eski Hesap Uzmanı (Vergi Dünyası Ocak 2014)


AKTİFTE BULUNAN TAŞITLARIN BİR KISMI KISMİ BÖLÜNMEYE KONU OLABİLİR Mİ?
Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı Özelgesi:
Sayı: B.07.1.GİB.4.07.16.01/KVK.2010.ÖZ.1
İlgide kayıtlı dilekçenizin incelenmesinden; şirketinizin aktifinde bulunan 38 adet çekiciden 12 adetini ve 69 adet römorktan 12 adetini kısmi bölünme yoluyla yeni kurulacak bir anonim şirkete devir etmek istediğiniz belirtilerek hizmet işletmesi sayılmanız nedeniyle söz konusu maddeye istinaden bölünme yoluyla araçlarınızı yeni şirkete devir edip edemeyeceğiniz konusunda özelge talep edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Devir, Bölünme ve Hisse Değişimi” başlıklı 19. maddesinin 3/b bendinde; “Kısmî bölünme: Tam mükellef bir sermaye şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye’deki iş yeri veya daimî temsilcisinin bilânçosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri üzerinden aynî sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devretmesi, bu Kanunun uygulanmasında kısmî bölünme hükmündedir. Ancak, üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmî bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu bent kapsamında devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur.” hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan, konuyla ilgili açıklamaların yapıldığı 1 seri nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “Üretim ve hizmet işletmelerinin ayni sermaye olarak konulması” başlıklı 19.2.2.1. bölümünde; “Üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmi bölünme sonucu hem bölünen işletmenin hem de bölünme sonucunda varlıkları devralan işletmenin faaliyetine devam etmesi esastır. Bu kapsamda, söz konusu işletmelerin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli taşınmaz, her türlü tesis, makine ve teçhizat, alet, edevat, taşıtlar, gayrimaddi haklar ile hammadde, mamul, yarı mamul mallar gibi aktif kıymetler ile ilgili pasif kıymetlerin tümünün devredilmesi zorunludur.
…………….” açıklamaları yer almış; “Üretim ve hizmet işletmelerinin belli bir kısmının kısmi bölünmeye konu edilmesi” başlıklı 19.2.2.1.3. bölümünde de;
“Üretim ve hizmet işletmelerinin belli bir kısmının sermaye şirketlerine ayni sermaye olarak konulması mümkün olmayıp işletme bütünlüğünün korunması gerekmektedir.
……………..
Tek bir üretim veya hizmet işletmesi bulunan kurumun, taşınmazlar ve iştirak hisselerini kısmi bölünmeye konu etmesi mümkün olup anılan işletmeyi ise kısmi bölünme kapsamında devretmesi mümkün değildir.
Birbirinden ayrı varlık ifade eden ve birbirinden ayrı olarak bir ticari faaliyeti devam ettirebilecek nitelikte olan varlıklardan oluşan işletmelerin, bu varlıkları kısmi bölünmeye konu edilebilecektir.
…………….” açıklamaları yapılmıştır.
Yukarıdaki açıklamalara göre, şirketinizin aktifine kayıtlı ve bölünme işlemine konu olan taşıtların birbirinden ayrı varlık ifade eden ve birbirinden ayrı olarak bir ticari faaliyeti devam ettirebilecek nitelikte olmaları nedeniyle kısmi bölünme kapsamında bir kısmının yeni kurulacak şirkete devredilmesi mümkün bulunmaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kısmı Bölünme Müessesine İlişkin Değerlendirmeler ve Özellik Arz Eden Bir Durum
KVK'nun 19. maddesinde kısmi bölünmeye konu olacak işletmeler "üretim ve hizmet işletmeleri" olarak belirtilmiştir. Kanun koyucu devre konu olacak işletmelerle ilgili sınırlı bir düzenleme yapmıştır. Öyle olmasaydı "üretim veya hizmet işletmeleri" ifadesi yerine "sahip oldukları işletmeleri" ifadesi kullanılırdı. Holding şirketlerin faaliyetleri herhangi bir üretim veya hizmet faaliyetinde bulunmak olmadığından sahip oldukları işletmelerin kısmi bölünme kapsamında devredilmesi kanun lafzına uygun düşmemektedir. Kanun metninde her ne kadar devre konu olacak varlıklar sayılmış olsa da bu varlıklara ilişkin net bir açıklama bulunmamaktadır. Bu nedenle kanun maddesinin genişletici bir şekilde yorumlanması bu müesseseden beklenen amaca uygun olmayacaktır.
İSMAİL BARINIR Hesap Uzman Yrd. (VD 2009/7)

KISMİ BÖLÜNMEDE DEVRALAN ORTAKLIKTA SERMAYE ARTIŞI

Yukarıda tartıştığımız; “kısmi bölünmede devralan ortaklıkta, devralınan varlıklar karşılığında, bölünen ortaklığa ya da onun ortaklarına verilecek devralan ortaklık hisse senetleri için yapılacak sermaye artışında; devralınan varlıkların net defter değeri mi yoksa piyasa değerine göre bulunacak değişim oranı dikkate alınarak hesaplanacak miktar mı dikkate alınmalıdır”, konusunda vardığımız görüşü şu şekilde özetleyebiliriz: gerek vergi kanunu ve gerekse iki bakanlığın ortak görüşünü yansıtan genel tebliğde, hukuki açıdan bu işlemin bir ayni sermaye artışı olduğu belirtildiğine göre, Mahkemenin, değerleme konusunda tamamen TTK hükümlerini göz önünde bulundurarak karar vermesi gerekmektedir. Bu konudaki içtihatlar bellidir; yeni bir uygulamaya gidilmesine gerek ve olanak da yoktur. Vergi İdaresine düşen; sermaye artışının ne olması gerektiğini belirlemek ve yargı kararlarını etkilemek değil, yapılacak bu hukuki işlemin; vergi kanunlarının amaçladığı vergi istisnasının dışında, vergi planlaması için kullanılmasını önlemek olabilir. Bu onun en doğal hakkı ve görevidir. Bu nedenle yukarıda hisse senetlerinin elde edilmesinden, satışına ya da ortaklıkların tasfiyesi sonunda hisse senetlerinin geri ödenmesi nihai aşamasına kadar yaptığımız çalışmada da görüleceği üzere; her iki şekildeki sermaye artışının vergisel sonuçları arasında bir fark bulunmamaktadır. Bu nedenle; sermaye artışını, devir alınan varlıkların net defter değeri ile sınırlamada ısrar edilmesinin vergisel bir anlamı yoktur.

ErdoğanÖCAL (E- Yaklaşım Nisan 2009)  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder