17 Mart 2016 Perşembe

TRANSFER FİYATLANDIRMASI

ŞİRKET ORTAKLARINA BORÇ PARA VERME İŞLEMİNDE FAİZ ORANI
Kanaatimizce, sermaye şirketlerinin ortaklarına faizsiz ya da düşük faiz ile borç para vermek ya da kullandırmak suretiyle finansman hizmeti sağlamaları ve dolayısıyla transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımında bulunmaları durumunda, otomatik olarak T.C. Merkez Bankası’nca kısa vadeli avans işlemleri için uygulanan faiz oranlarının dikkate alınması yerine, ortada iç emsal olup olmadığı ve böyle bir emsal yoksa uygun başka bir dış emsal bulunup bulunmadığı araştırılmalı, bu araştırmalardan bir sonuç alınamaması halinde daha gerçekçi olacağı düşüncesiyle bir yaklaşım olarak yine T.C. Merkez Bankasının internet sitesinde ilân olunan faiz istatistiklerinden işlemin mahiyetine uygun olanının göz önünde bulundurulması yerinde olacaktır.
(Süleyman GÜÇLÜ Vergi Sorunları Haziran 2015)

Transfer Yolu İle Örtülü Kazanç Dağıtımı İle İlgili Yapılacak Düzeltme İşlemlerinde KDV Karmaşası
Transfer fiyatlandırılması yolu ile örtülü kazanç düzenlemesi esasında bir vergi güvenlik müessesesi olup; amacı ilişkili kişilerce yapılan örtülü kazanç dağıtımlarının vergi dışında kalmasını önlemektir. Bu açıdan bakıldığında örtülü kazançların matrah farkı olarak değerlendirilmeyeceği esasında bu farkların kâr dağıtımı olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Zaten Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinin (6) numaralı bendinde de örtülü kazancın kâr payı olduğu belirtilmiştir. Hatta aynı Kanun’un 11. maddesinin (c) bendinde de söz konusu kâr payı tutarının dağıtan kurum açısından kanunen kabul edilmeyen gider olarak ilgili dönem beyannamesine eklenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Bununla birlikte Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinin (6) numaralı bendinde örtülü kazancın gelir ve kurumlar vergileri açısından hesap dönemi sonu itibariyle dağıtılmış kâr payı veya dar mükelleflerce ana merkeze aktarılan tutar olarak belirtilmesi uygulamanın diğer vergi türleri açısından kâr payı/ana merkeze aktarılan tutar olarak değerlendirilmemesi gibi bir sonuç ortaya çıkarmaktadır. Böyle bir sonuç ise mükelleflerin aynı konu nedeniyle Katma Değer Vergisi yönünden hem indirilecek KDV hem de hesaplanan KDV nedeniyle tarhiyata muhatap olmasına neden olacaktır. Ayrıca yapılacak bu işlemde emsal bedelin ne olacağı da ayrı bir tartışma konusu olacaktır. Bu nedenle söz konusu düzenlemenin tüm vergi türlerini kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekmektedir.
(Necmettin GÜNDÜZ E-Yaklaşım / Mayıs 2015)

Ortakların Şirketten Para Çekmeleri ve Faiz Ödememeleri Nedeniyle, Ortaya Çıkan Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımında KDV’nin Durumu
Yukarıdaki ayrıntılı açıklamalarımızdan anlaşılacağı üzere, görüşümüz, örtülü kazanç dağıtımı konusu olan faiz üzerinden KDV’nin hesaplanmamasıdır. Bu görüşümüzü üç esas temele dayandırıyoruz. Birincisi; örtülü kazanç dağıtımı konusu olan faizin, artık hukuki olarak bir hizmet teslimi karşılığı olmadığı, dolaysıyla, hukuken hizmet tanımına girmeyen bu durum için, KDV yönünden vergi doğuran olayın meydana gelmediğidir. İkincisi de; KVK’nın 13. maddesinin 6. fıkrasında, idare tarafından Kanun’a göre hesaplanan bu faizin artık, olağan durumda tahakkuk ettirilerek, aynı zamanda finansman hizmeti karşılığı olarak da KDV’nin konusunu teşkil eden faizden farklı bir tanımının yapıldığıdır. Bu tanıma göre de, söz konusu faizin, örtülü kazanç dağıtımı konusu olarak, ortaklara hesap dönemi sonunda dağıtılmış kâr payı sayılmasıdır. Dağıtılmış sayılan kâr payları, KDVK’nın 1. maddesinde vergi konusunu teşkil eden işlemler kapsamında sayılmadığı için katma değer vergisine tabi olmamasıdır.
Üçüncüsü de; örtülü kazanç dağıtımı konusu olan faiz üzerinden KDV hesaplanması halinde, bu faizin aynı zamanda kanunen kabul edilmeyen gider niteliğinde olması nedeniyle, bu faiz üzerinden hesaplanan KDV’de indirim konusu yapılamayacaktır. Bu durum; “KDV sisteminin temelini oluşturan ve indirim mekanizması aracılığı ile sağlanan her aşamada sadece yaratılan ilave değeri vergilendirerek, vergi yükünün vergiye tabi mal veya hizmetin nihai tüketicisi üzerinde kalmasını hedeflemek” şeklinde özetlenebilecek zincir sisteminin de bozulmasına yol açmaktadır. Diğer bir deyişle, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı konusu olan faiz üzerinden KDV hesaplamak ve bu KDV’nin indirim konusu yapılamaması, KDV sisteminin işleyiş mekanizması ile uyuşmamaktadır.
Görülüyor ki, gerek Kurumlar Vergisi Kanunu’ndaki yasal düzenleme, gerekse, KDV Kanunu’nun işlerliği, örtülü kazanç üzerinden KDV alınmasını mümkün kılmamaktadır. Zaten, örtülü kazanç dağıtımının, yukarıda belirtilen vergilendirilmelere (KV + GVK stopaj) ek olarak, bir de KDV ile vergilendirilmesi ve bu KDV’nin de yürürlükteki mevzuata göre indirim konusu yapılamaması, vergi güvenlik müessesesi ile amaç edinilen caydırıcılığın çok ötesinde bir sonuç, haksız bir vergi yükü doğurur. Bu durum hukuka uygun olmadığı gibi, vergilendirmede kanunilik ilkesine de aykırı olacaktır. Yorumla, vergi ihdas etmek gibi bir durumu ortaya çıkaracaktır.
(Ferhat FAHRAN Yaklaşım / Aralık 2014) 

İç Emsal Olduğu Durumlarda Piyasada Gerçekleşen Fiyatın Araştırılması Gerekir mi?
Bu çalışmada, ilişkili kişilerle işlemlerini kontrol dışındaki işlemlerle karşılaştırırken iç emsal verisine ulaşabilen mükelleflerin pazar araştırması yapmak suretiyle piyasada oluşan fiyatları tespit etmelerine gerek olup olmadığı hususundaki görüşümüze yer verilmiştir.  
Mevcut olması halinde öncelikle iç emsal verilerinin kullanılacağı ve kontrol altında oluşmamış olan iç emsallerin de piyasada, fiyatı veya bedeli etkileyecek faktörler olmaksızın belirlendiği dikkate alındığında işletmenin kendi kayıtlarından elde ettikleri emsal sonuçlarının yanında dış emsal verisi bulmalarının zorunlu olmadığı değerlendirilmektedir.
(Fuat USTA Yaklaşım / Eylül 2014)

TRANSFER FİYATLANDIRMASINDA GİZLİ EMSAL
Transfer fiyatlandırması incelemelerinde, dış emsalin kullanılması sonucu ortaya çıkan gizli emsal uygulaması, tebliğde yapılan açıklamalara ve verilen örneklere bire bir uygundur. İnceleme elemanları, V.U.K.’nun 140. Maddesinde belirtildiği üzere, tebliğlere uygun rapor düzenlemek zorunda olduklarından yapılan işlem kanunu da uygundur.
Gizli emsal uygulamasının mükelleflerin savunma hakkını kısıtladığı da bir gerçektir.
Çözüm, veri ambarı oluşturulması ve buradaki verilere herkesin ulaşabilmesidir. Gelir İdaresi teknolojik gelişmeleri yakından takip eden bilgisayar teknolojisini en iyi kullanan kurumlarda biridir. Birçok farklı yerden alınan veriler ve mükelleflerin beyanları, elektronik ortamda Gelir İdaresinin bilgisine girmektedir. Örneğin, en yüksek beyanda bulunan 1000 mükellef veya net satışları en yüksek olan 1000 mükellef örnek olarak seçilebilir. Bunların ilişkisiz kişilerle olan ilişkilerinden doğan net karlılık oranları, en az, en çok, ağırlıklı ortalama veya aralık şeklinde açıklanabilir. Yine bu mükelleflerin, ilişkisiz kişilere ödedikleri know-how veya royalty bedellerinin net satışlara oranını veya bu mükelleflerin ilişkisiz kişilerden satın aldıkları danışmanlık, yönetim hizmeti, müşavirlik, gibi hizmetlerin net satışlara oranı aynı şekilde en az, en çok, ağırlıklı ortalama veya aralık şeklinde açıklanabilir. Mükellefler bu verileri değerlendirerek beyanlarını düzeltebilirler; inceleme elemanları bu verileri kullanarak, incelemelerini yapabilirler. Burada önemli olan, her iki tarafında aynı verileri kullanmasıdır. Hatta tüm inceleme elemanları aynı verileri kullanacağı için, farklı inceleme elemanlarının, farklı verileri kullanarak, farklı sonuçlar elde etmesinin sakıncaları da ortadan kaldırılmış olur.
(Olcay KOLOTOĞLU Vergi Sorunları Haziran 2014)

TRANSFER FİYATLANDIRMASI YOLUYLA ÖRTÜLÜ KAZANÇ DAĞITIMINDA HAZİNE ZARARININ BULUNMAMASI KATMA DEĞER VERGİSİ TARHİYATINA ENGEL MİDİR?
Kurumlar vergisi mevzuatında yer alan “Transfer Fiyatlandırması ve Hazine Zararı” hükümlerinin katma değer vergisi açısından herhangi bir hüküm ve sonucu bulunmamaktadır. Bu nedenle, katma değer vergisine tabi transfer fiyatlandırmasına konu işlemlerin emsali aşan bedele isabet eden katma değer vergilerinin kurumlar vergisi tarhiyatından bağımsız olarak eleştiri konusu yapılabilmesi mümkündür.  Katma değer vergisi tarhiyatının yapılmasının kanunen mümkün olduğunu belirttiğimiz bu durumlarda Hazine zararı oluşmadığından bahisle yapılamayacağının öngörülmesi ve bu suretle katma değer vergisi tarhiyatlarının yapılabilirliliğinin de Hazine kaybının oluşumuna bağlanması, transfer fiyatlandırması müessesinin, kurumlar vergisi (ve gelir vergisi) yönünden bir vergi güvenlik müessesesi olmaktan ziyade katma değer vergisi yönünden vergisel avantajlar sağlayan bir müesseseye dönüştürülmesine, böylelikle ilişkili kişilerce vergi ayarlamalarıyla müessesenin suiistimal edilmesine ve haksız rekabet yaratılmasına sebebiyet verebilecektir.
(Y. Handan KILIÇ Vergi Sorunları Dergisi Mayıs 2014)

TRANSFER FİYATLANDIRMASI YOLUYLA ÖRTÜLÜ KAZANÇ DAĞITIMINDA HAZİNE ZARARININ BULUNMAMASI KATMA DEĞER VERGİSİ TARHİYATINA ENGEL MİDİR ?
Transfer fiyatlandırası yoluyla örtülü kazanç müessesesi, KVK’nun 13’ncü maddesinde kurumlar (ve gelir) vergisine tabi kazancın aşındırılmasını engellemeye yönelik hükümler içeren bir tür vergi güvenlik müessesesidir. İlişkili kişiler arasındaki işlemlerde toplam vergi yükünün değiştirmediğinin göstergesi olarak ihdas edilen Hazine zararı bulunmaması halinin varlığında, mükerrer vergilemeyi önlemek üzere emsale uygunluk ilkesine aykırı olarak belirlenen transfer fiyatlamaları kurumlar vergisi yönünden eleştirilemeyecektir. Kurumlar vergisi mevzuatında yer alan “Transfer Fiyatlandırması ve Hazine Zararı” hükümlerinin katma değer vergisi açısından herhangi bir hüküm ve sonucu bulunmamaktadır. Bu nedenle, katma değer vergisine tabi transfer fiyatlandırmasına konu işlemlerin emsali aşan bedele isabet eden katma değer vergilerinin kurumlar vergisi tarhiyatından bağımsız olarak eleştiri konusu yapılabilmesi mümkündür. Böylelikle, Hazine zararı oluşturmayacak sınıra kadar emsale aykırı düşük transfer fiyatlamalarıyla vergi ayarlamaları yaparak müessesenin suiistimal edilmesi ve haksız rekabet yaratılması önlenebilecektir.
(Y.Handan KILIÇ Vergi Sorunları Dergisi Nisan 2014)

"HAZİNE ZARARI" TESPİTİNDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR

Mükellefler, genellikle, hazine zararının oluşmadığını tespit ettiklerinde emsale aykırı bedelle tespit ettikleri işlemlerde herhangi bir düzeltmeye gitmemektedirler. Ancak, hazine zararının ortaya çıkması her zaman önceden öngörülememektedir. Bu durum, mükellefleri zamanaşımı süresince risk altında tutacaktır.
(Nadir GÜLHAN- Eski Hesap Uzmanı- Vergi Dünyası Mart 2014)
GRUP ŞİRKETLERİNDE BİREBİR KREDİLERİN TRANSFER FİYATLANDIRMASI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ:

Banka ve diğer finansal kuruluşlardan temin edilerek grup içi şirketler arasında aynen kredi aktarılması işleminin grup içi hizmet olduğu, mahiyet olarak ise “kredi temini suretiyle risk üstlenme (kredi temini ve kefaleti)” hizmeti niteliğinde olduğu belirtilmiştir. Söz konusu hizmete dış emsal olabilecek nitelikteki işlemlerden, Kredi Garanti Fonu tarafından kefalet bakiyesi üzerinden her yıl kredinin nakdi, gayri-nakdi veya diğer özelliklerine göre alınan %1 ile %2 oranları arasındaki komisyon ücretinin işlemin mahiyetine en uygun dış emsali vereceği kanaatindeyiz. Dolayısıyla, şirketlerin banka ve diğer finans kuruluşlarından temin ederek aynı şartlarla ilişkili kişilere kullandırdığı krediler için,  her yıl devreden kredi bakiyesi üzerinden tespit edecekleri emsal komisyon bedelini kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate almaları ve tahakkuk ettirilen bu bedel üzerinden katma değer vergisi hesaplamaları gerektiği düşünülmektedir.
(Burak CANGİR, Fatih DAKMAZ Vergi Sorunları Dergisi Şubat 2014)


VERGİ MEVZUATIMIZA GÖRE GRUP İÇİ HİZMETLERİN TRANSFER FİYATLANDIRMASINDA HİZMETİN YAPILIP YAPILMADIĞININ TESPİTİ

Kanun, tebliğ ve OECD düzenlemelerine göre hizmetlerin transfer fiyatlandırmasında “emsallere uygunluk ilkesi” ne uyulmalıdır. Hizmetler bazı hallerde görünmez olduklarından düzenlemesi de mallardan farklıdır. İlişkili kişilerden alınan hizmetlerin vergi matrahından indirilebilmesi için hizmetlerden faydalanıldığının gösterilmesi gerekir. Bu faydalanma mutlak olarak gerçekleşmeyebilir ancak hizmet alındığında böyle bir fayda ihtimalinin yakın olması gerekir. Alınmayan hazırda olan hizmetler, sahiplik faaliyetleri ve hizmetlerin mükerrer olması halinde hizmetten faydalanılmadığı, hizmetin alınmadığı kabul edilecektir.
(Arif BİLİR Vergi Sorunları Dergisi Şubat 2014)

"HAZİNE ZARARI" TESPİTİNDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR

Mükellefler, genellikle, hazine zararının oluşmadığını tespit ettiklerinde emsale aykırı bedelle tespit ettikleri işlemlerde herhangi bir düzeltmeye gitmemektedirler. Ancak,hazine zararının ortaya çıkması her zaman önceden öngörülememektedir. Bu durum, mükellefleri zamanaşımı süresince risk altında tutacaktır.
Aynı durumda bulunan ve aynı fiyatı uygulayan iki farklı mükelleften her ikisinin fiyatı da emsale aykırı olduğu halde bunlardan sadece hazine zararına yol açan mükellefin eleştiriye maruz kalması ve hazine zararının tespitinin öngörülebilir olmaması; başlangıçta mükelleflere kolaylık sağlayacağı düşünülen bu müesseseyi giderek riskli ve öngörülemez hale itmektedir. İdarenin konuya ilişkin daha ayrıntılı açıklamalarda bulunmasının var olan tartışmaları ve riskleri azaltacağı kanaatindeyiz. ”
(Nadir GÜLHAN- E. Hesap Uzmanı - Vergi Dünyası Şubat 2014)

Adi Ortaklıktaki Nakit Fazlalarının Ortaklara Kullandırılması İşleminin Transfer Fiyatlandırması ve KDV Boyutu

Yukarıda yapılan açıklamalardan da fark edileceği üzere, Maliye Bakanlığı, adi ortaklıklardaki nakit fazlalarının ortaklar tarafından ortaklıktaki pay oranına uygun olarak kullanılması halinde transfer fiyatlandırması kapsamında işlem yapılamayacağı, emsal faiz oranından faiz faturası düzenlenmeyeceği ve KDV hesaplanmayacağı, ancak, nakit fazlalarının ortaklıktaki pay oranından farklı oranlarda kullanılması halinde ise bu durumun transfer fiyatlandırması kapsamına girdiği ve ortaklık tarafından bu şekilde kullanımda bulunan ortağa emsal faiz oranı dikkate alınarak faiz faturası düzenleneceği ve KDV hesaplanacağı görüşündedir. Uygulama bu doğrultuda yönlendirilmekte ve yürütülmektedir. Kişisel görüşümüz ise, sadece ortaklıktaki nakit fazlasının pay oranı dikkate alınmaksızın kullanıldığı durumlarda, bu işlemin transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı kapsamına girdiği, ancak emsal faiz oranındaki faiz faturasının düzenlenmesi ve KDV hesaplanması işleminin adi ortaklık tarafından değil, diğer ortak/ortaklar tarafından düzenlenmesi gerektiği doğrultusundadır. 
Engin ÖZER (Yaklaşım / Şubat 2014) 
ÖZEL HESAP DÖNEMİ TAYİN EDİLEN KURUMLARIN TRANSFER FİYATLANDIRMASI YOLUYLA ÖRTÜLÜ KAZANÇ DAĞITIMINDA HAZİNE ZARARI
Özel hesap dönemine tabi olan kurumların kendilerinden farklı hesap dönemine sahip olan kurumlarla yapılan yurt içi işlemlerinde, örtülü kazancın aktarıldığı kuruma göre toplam vergide geç tahakkuk etme durumu söz konusu olacağı için hazine zararının doğması kendiliğinden gerçekleşecektir. Dolayısıyla bu gibi durumlarda özel hesap dönemi tayin edilen kurumlar ile bu kurumlarla yurtiçinde mal veya hizmet alım-satımı yapan kurumlar vergisi mükelleflerinin transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımında hazine zararı doğduğundan, bu mükelleflerin ileride bir tarhiyata muhatap olmamak için emsallere uygunluk ilkesine göre hareket etmeleri gerekmektedir.
(Halil İbrahim ATAY-             E. Gelirler Kontrolörü, Vergi Müfettişi-Vergi Sorunları Dergisi Ocak 2014)

VADE FARKLARI VE VADE KAYNAKLI ÖRTÜLÜ KAZANÇ DAĞITIMI

Bununla birlikte ilişkili kişilerle yapılarak mal ve hizmet alım-satımından kaynaklanan teslim ve ifalara ilişkin bedellerin geç ödenmesi ya da hiç ödenmeyişinden kaynaklanan Vade farkı (Ödeme Süresinin Aşılmasıyla Ortaya Çıkan Vade farkları) bir finansman hizmeti niteliğinde olup, bu hizmete ait fiyat ya da bedelin transfer fiyatlamasına konu olması gerekmektedir. Bu durumda ortaya çıkan vade farkı ya da faiz bedelleri emsallere uygunluk ilkesine uygun olarak tespit edilmeli ve uygulanmalıdır. Aksi halde bu bedellerin hiç hesaplanmayışı ya da eksik olarak tespit edilişi transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımına sebebiyet verecektir.
(Fatih BİNGÖL- E.Gelirler Kontrolörü, Vergi Müfettişi- Vergi Sorunları Dergisi Aralık 2013)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder