Ecrimisil İndirilebilir Bir Gider
midir?
Sonuç olarak
ecrimisil ödemesi kişilerin kusurundan kaynaklanan bir tazminattır ve vergi
mevzuatı açısından kira ödemelerine benzerlik gösteriyor olsa bile milli emlak
mevzuatı açısından değerlendirildiğinde tamamen farklı bir kavram olduğu
görülecektir. Bu tazminatın gider olarak kabul edilmesi, kişilerin kusurundan
kaynaklanan diğer tazminatlarında gider olarak kabul edilmesi sonucunu
doğurabilecektir.
(Arif YAŞAR Vergi
Dünyası Kasım 2015)
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İZMİR
VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef
Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Sayı: .4.35.16.01-176300-225
Tarih: 09/06/2011
Konu: Tasfiye sonucunda değersiz hale
gelen iştirak tutarının, şirkete ait kurum gelirinin hesaplanmasında gider
olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği.
İlgide
kayıtlı özelge talep formunuzda; şirketinizin münfesih ... Tic. ve San. Ltd.
Şti.'ne 19.522,40-TL iştiraki olduğu, iştirak ettiğiniz söz konusu şirketin
2009 yılında tasfiye kararı aldığı, tasfiye sürecini 29.04.2010 tarihinde
tamamlayarak Ticaret Sicilinden ve Vergi Dairesinden kaydını terkin ettirdiği,
şirketin tasfiyesinin zararla sonuçlandığı ve iştirakinizin değersiz hale
geldiği belirtilerek, tasfiye sonucunda değersiz hale gelen iştirak
tutarınızın, şirketinize ait kurum gelirinin hesaplanmasında gider olarak
değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususu sorulmaktadır.
213 sayılı
Vergi Usul Kanununun geçici 25 inci maddesinin (l) bendinde,
"Bu
madde uyarınca düzeltilen kalemlerin elden çıkarılması halinde, bunlara ilişkin
enflasyon düzeltme farkları maliyet bedeli addolunur. Şu kadar ki, amortismana
tâbi olmayan kıymetlerin düzeltilmiş değerinin altında bir bedelle satılması
halinde, düzeltilmiş değerle düzeltme öncesi değer arasındaki farka isabet eden
zarar, gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınmaz."
hükmüne yer
verilmiştir.
Bu hüküm
uyarınca, düzeltilen kalemlerin elden çıkarılması halinde, bunlara ilişkin
enflasyon düzeltme farklarının maliyet bedeli olarak değerlendirilmesi
gerekmekte olup amortismana tâbi olmayan kıymetlerin düzeltilmiş değerinin
altında bir bedelle satılması halinde, düzeltilmiş değerle düzeltme öncesi
değer arasındaki farka isabet eden zararın, gelir veya kurumlar vergisi matrahının
tespitinde dikkate alınmaması gerekmektedir.
Öte yandan,
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin
mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı
üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi
Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına
alınmıştır.
193 sayılı
Gelir Vergisi Kanununun başlıklı 38 inci maddesinde ise bilanço esasına göre
ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki
değerleri arasındaki müsbet fark olduğu, bu dönem zarfında işletmeye ilave
olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise bu
farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu surette tespit edilmesi sırasında Vergi
Usul Kanunun değerlemeye ait hükümleri ile aynı Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri
hükümlerine uyulacağı hükmüne yer verilmiştir.
Gelir Vergisi
Kanununun 40 ıncı maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinde
kazancın tespitinde indirilecek giderler sayılmış olup Vergi Usul Kanununun
Üçüncü Kitabında "Değerleme" hükümlerine yer verilmiştir.
Anılan
maddelerde iştirak hisselerinin, iştirakin tasfiyesi sonucu değerinin kalmaması
nedeniyle doğan zararın kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabileceğine
ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu itibarla,
gerek şirketinizin iştirakinin tasfiyesi nedeniyle doğan zararın gerekse bu
iştirake ilişkin enflasyon düzeltmesi farkının kurum kazancının tespitinde
gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.
Bilgi
edinilmesini rica ederim.
(Yaklaşım / Temmuz 2015)
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı
(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)
Sayı : 67854564-1741-458 01.08.2014
Konu :Fuar
katılım bedellerinin banka dekontu ile gider yazılıp yazılmayacağı hk.
..............................
Anılan madde
hükümlerinden de anlaşılacağı gibi firmanızın katıldığı yurt dışı fuar
organizasyonları için ihracatçı birliğine ödenen tutarlarla ilgili olarak ihracatçı
birliğin kurumlar vergisi veya KDV mükellefiyetinin bulunması halinde, ödenen
bedel üzerinden şirketiniz adına azami yedi gün içinde fatura düzenlenmesi
gerekmektedir.
İhracatçı
birliğinin kurumlar vergisi ve KDV mükellefiyetinin bulunmaması halinde ise,
birliğin tabi olduğu mevzuata göre şirketiniz adına düzenleyeceği belge ekine,
yurt dışı fuar katılım bedelini aktardığı organizasyon firmasının birlik adına
düzenlediği fatura ile dağılım tablosunu eklemesi şartıyla bu belgenin tevsik
edici belge olarak kabul edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Bilgi
edinilmesini rica ederim.
(MDERGI Kasım
2014)
Yurt
Dışına Ödenen Tazminatların Gider Kaydı ve KDV’si
Yukarıda
yapılan açıklamalardan da fark edileceği üzere, yurt dışındaki
firmalara ödenen tazminatlar; işle ilgili olması, sözleşmeye, ilama veya
kanun emrine istinaden ödenmesi ve söz konusu zararın teşebbüs sahibinin
kusurundan doğmamış olması şartlarıyla gider olarak dikkate alınabilmektedir.
Ancak, söz konusu tazminatların yabancı mahkeme kararlarına istinaden
ödenmesinde dikkat edilmesi gereken özel bir durum söz konusudur. Yabancı
mahkemeler tarafından verilen tazminat kararlarının iç hukukumuz bakımından
uygulanabilir hale gelebilmesi için, bu kararlarla ilgili olarak Türkiye’deki
yetkili mahkemeler tarafından tenfiz kararı verilmesi gerekmektedir. Yabancı
mahkemeler tarafından yurt dışındaki şirketlere ödenmesine hükmolunan
tazminatların kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirilecek gider olarak
dikkate alınabilmesi için, bu mahkeme kararları ile ilgili olarak Türkiye’de
yetkili mahkeme tarafından tenfiz kararı verilmesi gerekmektedir. Tenfiz kararı
olmaksızın mahkeme kararına istinaden ödenen tazminat tutarlarının ilgili dönem
kurum kazancının tespitinde indirilecek gider olarak dikkate alınması mümkün
bulunmamaktadır. Ayrıca, sözleşme feshi, sözleşmeden cayılması vb. nedenlerle
yurt dışındaki firmalara ödenen tazminatlar, bir teslim veya hizmetin
karşılığını oluşturmadığından KDV’ye tabi bulunmamaktadır.
(Yılmaz SEZER Yaklaşım / Ekim 2014)
Konu :Tahkim kararına istinaden ödenen
tazminatın kurum kazancının tespitinde gider olarak yazılıp yazılamayacağı hk.
GELİR İDARESİ
BAŞKANLIĞI
Adana Vergi
Dairesi Başkanlığı
Sayı :
19341373-125[ÖZELGE-2013/11]-35 28.04.2014
Buna göre,
yurt dışı firmanın zarara uğradığını ileri sürerek İngiltere'de aleyhinize
açtığı dava sonucunda şirketinizin tazminat ödemesi yönündeki Tahkim Kurulu
Kararı ile ilgili olarak Türkiye'de
yetkili mahkeme tarafından tenfiz kararı verilmesi gerekmekte olup tenfiz
kararı olmaksızın Tahkim Kurulu Kararına
istinaden şirketinizce düzenlenen uzlaşma sözleşmesine göre ödenen
tazminat tutarının Gelir Vergisi Kanunun 40'ıncı maddesinin birinci fıkrasının
(3) numaralı bendi kapsamında ilgili dönem kurum kazancının tespitinde gider
olarak dikkate alınması mümkün
bulunmamaktadır.
(MDERGI Eylül
2014)
SGK
Tarafından Hesaplanan Fark İşçilik Giderinin Kurumlar Vergisi Açısından Gider
Yazılıp Yazılamayacağı Mevzuu
5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uyarınca işverenler adına
eksik bildirilen işçilikler nedeniyle işveren adına fark işçilik tutarları
üzerinden tahakkuk ettirilen SGK işçilik primleri ile bunlara isabet eden para
cezası, gecikme faizi ve gecikme zamları ile ilgili olarak, söz konusu
ödemelerin 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu açısından değerlendirildiğinde:
SGK’ca
işverenler adına fark işçilik bedeli üzerinden tahakkuk ettirilen SGK primleri,
söz konusu primlerin işverence ödendiği dönemde kurumlar vergisi açısından
gider olarak kabul edilmesi;
Fark işçilik
sigorta primlerine ilişkin olarak adı geçen kuruma ödenen para cezaları ile
gecikme zamları ve faizlerin kurumlar vergisi yönünden safi kurum kazancının
tespitinde gider olarak dikkate alınmaması, ödenen bu para cezaları ile gecikme
zamları ve faizlerinin kurum kazancının tespitinde kanunen kabul edilmeyen
gider olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
(İlhan ÇETİN E-Yaklaşım / Temmuz 2014)
YURTDIŞINDA YAPILAN SPONSORLUK
HARCAMALARININ KURUM KAZANCINDAN İNDİRİMİ
5520 Sayılı
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10/1-b maddesine göre 3289 Sayılı Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 3813 Sayılı
Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ve Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğü Sponsorluk Yönetmeliği kapsamında yapılan sponsorluk
harcamalarının amatör spor dalları için %100’nün, profesyonel spor dalları
içinse %50’sinin kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek
şartıyla kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkündür. Ancak
bu kapsama girmeyen yurtdışı sponsorluk harcamalarının kanunen kabul edilmeyen
gider olarak dikkate alınması gerekmekte olup beyanname üzerinde indirim olarak
dikkate alınması da mümkün değildir. Yurtdışında yapılan bu harcamalarının özü
itibariyle kısmen veya tamamen reklam harcaması niteliğinde olması durumunda
ise, söz konusu tutarlar kurum kazancının tespitine doğrudan gider olarak
dikkate alınabilecektir. Bununla birlikte; yurtdışı sponsorluk harcamalarının
kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılmasının parafiskal etiklerinin
de göz önüne alınarak, 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10/1-b
maddesinin yurtdışı sponsorluk harcamalarını da kapsayacak şekilde
değiştirilmesinin faydalı olacağı kanaatindeyiz.
(Görkem
PEHLİVAN Vergi Dünyası Temmuz 2014)
GELİR
İDARESİ BAŞKANLIĞI
BÜYÜK
VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef
Hizmetleri Grup Müdürlüğü
Tarih:
64597866-125[6-2013]-127 16/08/2013
Yukarıda yer
alan hükümlere göre, şirketiniz tarafından mahkeme kararına istinaden ödenen
ihbar tazminatı, ayrımcılık tazminatı, işe başlatmama tazminatı, işe iade
sonucu işçinin çalışmadığı süre için ödenen ücretler ve diğer haklar ile bu
ödemelere ilişkin işlemiş yasal faizlerin ve yargılama giderlerinin kurum
kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün
bulunmaktadır.
Öte yandan,
işe başlatmama tazminatının Gelir Vergisi Kanununun 25 inci maddesi hükmü
uyarınca gelir vergisinden istisna edilmesi, vekalet ücreti ile çalışanın işe
iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve
kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aylık ücret, ihbar tazminatı, ayrımcılık
tazminatı ve diğer haklarının ise ücret olarak Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü
maddesine göre gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması gerekmektedir.
Ancak,
mahkeme kararına istinaden, ücret ödemelerine ilişkin olarak hesaplanan kanuni
faizler alacak faizi niteliğinde olup, gelir vergisi tevkifatı kapsamında
bulunmamaktadır.
(Vergi
Sorunları Dergisi Nisan 2014)
TASFİYESİ ZARARLA SONUÇLANAN İŞTİRAKE
İLİŞKİN KAYITLI BEDELLER MALİ KÂRIN TESPİTİNDE DİKKATE ALINABİLİR Mİ?
Mükelleflerin
vergiye esas kazançlarını tespit ederken tereddüte düştüğü hususlardan bir
tanesi olan tasfiyesi zararla sonuçlanan iştirake ilişkin kayıtlı bedellerin
nasıl bir işleme tabi tutulacağı hususu uygulamada da tartışma konusu olmuştur.
Bu bedellerin mali karın tespitinde dikkate alınması gerektiği yönündeki
görüşünü yakın zamanda değiştiren Maliye İdaresi vermiş olduğu özelgelerde
anılan bedellerin ticari (kurum) kazançtan indirilmesinin vergi kanunlarında
özel bir hüküm bulunması halinde mümkün olacağını ifade etmiştir. Bununla
birlikte bu görüşe, mükelleflerce katlanılan bu zararın ticari hayatın olağan
akışı içinde olduğu bu nedenle de ticari faaliyetin idame ettirilmesi için
yapılan bir gider niteliği taşıdığı dolayısıyla da vergiye esas karın
belirlenmesinde dikkate alınması gerektiği yönünde görüş bildiren kimseler de
bulunmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus ticari hayatta
yaşanabilecek her türlü durumun mali karın tespiti noktasında bir etkisi
olmayabileceği ve sermayenin kendisinde yaşanan kayıpların vergi kanunlarınca
özel bir hüküm vazedilmediği sürece zarar olarak kabul edilmemesi
zorunluluğudur.
(Serdar
TAŞDÖKEN Vergi Sorunları Dergisi Nisan 2014)
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri
Grup Müdürlüğü
Tarih: 62030549-120[40-2013/ 477]-
164904/ 10/ 2013
Konu: Performans artışı amacıyla personele yaptırılan
tatil mesleki faaliyetle ilgili bir gider olmaması nedeniyle serbest meslek
kazancının tespitinde indirim konusu yapılamaması hakkında.
(Vergi
Sorunları Dergisi Şubat 2014)
T.C. D A N I Ş T A Y Vergi Daireleri
Kurulu
Esas No : 2007/143 Karar No :
2007/290
Özeti Döviz cinsinden kâr dağıtım kararı alındıktan sonra
dağıtılacak kâr payları için ileride oluşan kur farklarının gider kabul
edilemeyeceği, genel kurul kararı ile dağıtılmasına karar verilecek olan ancak
yıl sonunda henüz tahakkuk etmemiş ücretler için karşılık ayrılarak gider
yazılamayacağı hakkında.
(Vergi
Sorunları Dergisi Şubat 2014)
T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire
Esas No : 2008/5243 Karar No :
2011/1545
Özeti Pişmanlık talebiyle verilen beyannameler üzerine
hesaplanan pişmanlık zammının kanunen kabul edilmeyen gider olduğu hakkında.
(Vergi
Sorunları Dergisi Şubat 2014)
DAMGA VERGİSİNİN TİCARİ KAZANÇ VE
SERBEST MESLEK KAZANCININ TESPİTİNDE İNDİRİM KONUSU YAPILIP YAPILMAYACAĞI
Damga
Vergisi, kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olduğu sürece
hem Gelir Vergisi Kanunu hem de Kurumlar
Vergisi Kanunu uyarınca kazancın tespitinde indirimi kabul edilen bir giderdir.
Ancak, serbest meslek kazancının tespitinde tahsil esası geçerli olduğundan
damga vergisinin indirim konusu yapılabilmesi ödenmiş olmasına bağlıdır. Ticari
kazançlarda ise beyanname yoluyla tahakkuk ettirilen damga vergisi ödenmemiş
olsa dahi kazançtan indirilebilir.
(Cihangir
ÖZKÖK Vergi Sorunları Dergisi Şubat 2014)
CİRO PRİMİNİN GELİR/MALİYET NİTELİĞİ
116 seri nolu KDV Genel Tebliğiyle
yapılan düzenleme öncesinde ciro primleri doğrudan ilgili olduğu yılın gelir ve
giderleri arasına ithal ediliyordu. Anılan tebliğde yapılan yeni idari yorumda
ciro primleri, malın fatura değerini dolayısıyla maliyet/satış bedelini değiştiren
bir işlem olarak kabul edilmiştir. VUK uyarınca “maliyet bedeli” ile
değerlenmesi gereken ticari mallara ilişkin hesaplanmış olan ciro primi,
maliyet bedelini azaltıcı bir unsur olarak dikkate alınacaktır. Ciro priminin
maliyet bedelinden düşülmesi doğal olarak stokta bulunan mallar için söz
konusudur. Hesaplandığı dönemde, satılmış olması nedeniyle stoklarda bulunmayan
kıymetlere ilişkin olan ciro primi kısmı ise satılan ticari mal maliyetinden
düşülmek suretiyle doğrudan sonuç hesaplarına yansıtılmalıdır.
(Muzaffer KÜÇÜK YMM -Eski Baş Hesap Uzmanı- Vergi Dünyası Şubat
2014)
Hazineye ait gayrımenkul için ödenen
ecrimisilin kurum kazancının tespitinde hangi dönemde indirim konusu yapılacağı
ve KDV uygulaması hk.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Tarih: 21/05/2013 Sayı :
62030549-125[8-2012/108]-749
Konu: Hazineye ait gayrımenkul için
ödenen ecrimisilin kurum kazancının tespitinde hangi dönemde indirim konusu
yapılacağı ve KDV uygulaması
İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ile
konuya ilişkin olarak alınan ek dilekçenizden ... ... Vergi Dairesi
Müdürlüğünün ... vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, 1/11/2005
tarihinden itibaren kiracı olarak işlettiğiniz ... ili, ... İlçesi, ... Mh. ...
Mevkiinde bulunan ... Hotel ... 'nin tamamı Hazineye ait olan 3000
m2 taşınmazın 2926 m2 lik kısmı üzerinde iskele, beton kayrak zemin,
WC binası, voleybol sahası, güneşlenme terası, yeşil alan yapılarak fuzuli
işgali nedeniyle 1/10/2009-19/3/2012 dönemi için 256.807,40 TL ve yine Hazineye
ait 2.613,81 m2 yüzölçümlü taşınmazın 1.841,08 m2 lik kısmı üzerinde
bina, yeşil alan ve kullanım alanı yapılarak fuzuli işgali nedeniyle
1/10/2009-13/3/2012 dönemi için 421.565,28 TL olmak üzere toplam 678.472,68 TL
ecrimisilin ... Mal Müdürlüğü tarafından Şirketiniz adına tarh edildiği; yine
... Mal Müdürlüğünce ... A.Ş. adına tarh edilen 1/11/2005-28/5/2009 dönemine
ait 95.068,48 TL tutarındaki ecrimisilin şirketiniz kiralama dönemlerine
tekabül eden kısmının ... A.Ş. tarafından Şirketinize aynen fatura ile
yansıtıldığı belirtilerek
;
- ... Mal Müdürlüğü tarafından,
Şirketiniz adına tarh edilen ecrimisil bedeli ile kiralayan ... A.Ş. adına tarh
edilen ve kiralayan tarafından ödenerek aynen Şirketinize yansıtılan kira
(ecrimisil) bedelinin ödendiği dönemde kurum kazancından indirim konusu yapılıp
yapılamayacağı ile
- ... A.Ş. adına tarh edilen ve bu
şirket tarafından birebir yansıtılan, kiralama döneminize ait ecimisil
bedellerinin KDV'ye tabi olup olmadığı
hususlarında Başkanlığımız görüşü talep
edilmiştir.
I- Kurumlar Vergisi Kanunu
Yönünden:
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6
ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi
içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safî
kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki
hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmış olup anılan Kanunun 40 ıncı
maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde; ticari kazancın elde
edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi kazancın
tespitinde gider olarak indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Kurumlar Vergisi Kanununun 11 inci
maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde ise bu Kanuna göre hesaplanan
kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi
cezaları, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi
Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizlerinin kurum kazancının
tespitinde indirilmesinin mümkün olmadığı hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan, 19/6/2007 tarih ve 26557
sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında
Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (d) bendinde; "Ecrimisil: Hazine taşınmazının,
İdarenin izni dışında gerçek veya tüzel kişilerce işgal veya tasarruf edilmesi
sebebiyle, İdarenin bir zarara uğrayıp uğramadığına veya işgalcinin kusurlu
olup olmadığına bakılmaksızın İdarece talep edilen tazminattır." hükmüne;
aynı Yönetmeliğin "İşgalin Devamı" başlıklı 88 inci maddesinde
de; " Fuzuli şagilin işgal veya tasarruf ettiği taşınmazdan
tahliyesinin herhangi bir nedenle sağlanamamış olması, aynı taşınmazdan ikinci
ve müteakip defa ecrimisil istenmesine engel teşkil etmez. ..."
hükmüne yer verilmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre; ... Mal
Müdürlüğü tarafından, Hazineye ait gayrımenkulün Şirketinizce fuzuli işgali
yoluyla sağlanmış olan menfaatin parasal karşılığı olarak adınıza tahakkuk
ettirilen ecrimisil bedellerinin ödendikleri dönem kurum kazancının tespitinde
gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır. ... Mal Müdürlüğü
tarafından ... A.Ş. adına tahakkuk ettirilen ve bu Şirket tarafından
Şirketinize yansıtılan kira (ecrimisil) bedellerinin ise yansıtıldığı dönem
kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.
Öte yandan, bahse konu bedellere ait
olan ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen
gecikme zammının kurum kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu
yapılamayacağı tabiidir.
II- Katma Değer Vergisi Kanunu
Yönünden
3065 sayılı Katma Değer Vergisi
Kanununun 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de
ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan
teslim ve hizmetlerin, 1/3-f maddesinde de Gelir Vergisi Kanununun 70 inci
maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin KDV'ye tabi
olduğu, 1/3-g maddesinde ise genel ve katma bütçeli idarelere, il özel
idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere,
üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya
tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile
döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin
ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetlerinin, katma
değer vergisine tabi olduğu,
17/4-p maddesinde de; Hazinece yapılan
taşınmaz teslimi ve kiralamaları, irtifak hakkı tesisi, kullanma izni ve ön
izin verilmesi işlemleri ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca yapılan arsa ve
arazi teslimlerinin KDV'den müstesna olduğu,
hükme bağlanmıştır.
Konu ile ilgili düzenlemelerin yer
aldığı 8/8/2011 tarih ve KDVK-60/2011-1 sayılı 60 no.lu KDV
Sirkülerinin "1.4. Kiralama İşlemleri" başlıklı bölümünde;
"1.4.1. KDV
Kanununun 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve
serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin; 1/3-f
maddesinde, Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve
hakların kiralanması işlemlerinin KDV'nin konusuna girdiği hüküm altına
alınmıştır.
Aynı Kanunun 17/4-d
maddesinde ise iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması
işlemleri KDV'den müstesnadır.
Buna göre, iktisadi
işletmelerin her türlü kiralama işlemleri KDV Kanununun 1/1 inci maddesine göre
KDV'ye tabidir.
Gelir Vergisi
Kanununun 70 inci maddesinde sayılan mal ve hakların kiralanması işlemleri KDV
Kanununun 1/3-f maddesine göre KDV'ye tabi olmakla birlikte iktisadi
işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemleri KDV'den
müstesnadır.
Bu çerçevede, gelir
vergisi açısından gayrimenkul sermaye iradı olarak tanımlansa dahi bir işletme
veya müessesenin belirli bir bedel ve süre dahilinde başkasının kullanımına
bırakılması şeklindeki işletme hakkının kiralanması işlemleri Kanunun 1/3-f
maddesine göre KDV'ye tabi tutulacaktır.
..." açıklamaları yer almaktadır.
Buna göre, ... Mal Müdürlüğü tarafından
Şirketiniz ile ... A.Ş. adına tarh edilen ecrimisil bedelleri Katma Değer
Vergisi Kanununun 17/4-p maddesine göre KDV'den müstesna olup, ... A.Ş. adına
tarh edilen ve kiralama sözleşmesine istinaden Şirketinize yansıtılan aslı
KDV'den müstesna olan ecrimisil bedellerinin de KDV'den müstesna olacağı
tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih : 05.08.2013
Sayı : 18008620-2011-721-8-79
ASGARİ İŞÇİLİK FARKI ÜZERİNDEN ÖDENEN PRİMLERİN GİDER KAYDI
Asgari işçilik farkı üzerinden
SGK tarafından re’sen tahakkuk ettirilen sigorta primlerinin, fiilen ödendiği
tarihte kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabileceği, ancak
bu şekilde hesaplanan sigorta primleri nedeniyle ödenen para cezaları ile
gecikme zamları ve faizlerin kurum kazancından indirilmesinin mümkün olmadığı
hk.
(Yaklaşım / Aralık 2013)
Halka
Arz Giderlerinin Vergisel Mahiyeti
Halka arz
kapsamında satılan payların tamamen sermaye artırımı suretiyle sağlanması
halinde giderlerin tamamının kurum kazancından indirilmesi mümkünken, bu
payların primli satılması halinde ise KVK’nın 5/3. maddesindeki hüküm nedeniyle
kurum kazancından indirilmesi bu defa mümkün değildir. Bu giderlere ilişkin
KDV’ler ise payların primli satılıp satılmadığına bakılmaksızın indirilecek KDV
olarak dikkate alınır.
İlyas Meriç
(Yaklaşım Aralık 2013)
İş Kazası Geçiren Personelin Tedavisi İçin Yapılan Sağlık
Harcamalarının Gider Kaydı ve KDV İndirimi
İş
kazası geçiren personelin tedavisi için yapılan sağlık harcamalarının, bu
harcamalara ilişkin faturaların işveren şirketler adına düzenlenmesi
koşuluyla “tedavi ve ilaç giderleri” kapsamında kurum
kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi ve bu faturalarda
gösterilen KDV’lerin indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır. Gelir
İdaresi Başkanlığı’nın görüşleri de bu doğrultudadır.
YMM, GÜNCEL&LAVIALE TÜRKİYE Yönetim Kurulu
Başkanı (Yaklaşım Kasım 2013)
ÖZELGE:
Şirketin
genel merkez bahçesinde bulunan Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne ait arsanın Şirket
tarafından kullanılması yoluyla sağlanmış olan menfaatin parasal karşılığı
olarak tahakkuk ettirilen ve Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında
Yönetmelikte tazminat olarak tanımlanan ecrimisil ödemesi, kira ödemesi niteliği
taşıdığından, kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması
mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan,
ecrimisil bedeline ilişkin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
hükümlerine göre ödenen gecikme zammı, kurum kazancınızın tespitinde gider
olarak indirim konusu yapılamaz. (07.09.2011 tarihli özelge)
YAPIM SÖZLEŞMESİ GEREĞİNCE CEZA KESİNTİSİNİN KURUM
KAZANCININ TESPİTİNDE GİDER OLARAK KABUL EDİLİP EDİLMEYECEĞİ
Gelir
İdaresi Başkanlığı Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Grup
Müdürlüğü’nün, B.07. .GİB.4.41.15.01.190-11-1/ sayılı Özelgesi’nde “… Ticari
işletmeler tarafından ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider
kaydedilebilmesi için, ödemenin; mukavelenameye, ilama veya kanun emrine
istinaden ödenmiş olması zorunludur. Mukavelename, ilam veya kanun emri
olmaksızın rıza en ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar bu kapsamda gider
yazılamaz.
Gelir
Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin 3 numaralı bendinde geçen mukavele kavramı,
işletmenin faaliyet konusuna göre akdedilen iş mukavelelerini kapsar.
Bu
mukavelede akit taraflardan biri, bir şeyi yapmayı, bir şeyi vermeyi, ya da bir
harekette bulunmayı diğerine karşı taahhüt eder. Taraflar arasında edimin gerçekleşmemesi
halinde, ya bir tazminat veya muayyen bir cezai şart kararlaştırılmış olabilir.
Bu müeyyidenin bir sonucu olarak ödenen tazminatların gider yazılması
mümkündür.
5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Kabul Edilmeyen İndirimler” ballıklı 11.
maddesinin (g) bendinde: Sözleşmelerde ceza şanı olarak konulan tazminatlar
hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarına, yöneticilerinin ve
çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevî zarar tazminat giderlerinin
kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılamayacağı hüküm altına
alınmıştır.”
Buna
göre, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na göre ihalesi yapılan ve Yapım İşlerine
Ait Tip Sözleşme’nin 26. maddesi gereğince gecikme cezası kesilen isteklinin
(Tüzel Kişilik) ödediği bu ceza, ticari kazancın tespitinde gider olarak
dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
M.RasihALTINKÜLÇE (Yaklaşım Haziran 2009)
TİCARİ İŞLETMELERDE TAZMİNAT ÖDEMELERİ VE GİDER İLİŞKİSİ
Danıştay’ın bu konu ile ilgili vermiş olduğu bazı
kararların özetleri aşağıdaki gibidir.
“Gazetede
neşren hakaret nedeni ile mahkeme kararına dayanılarak ödenen tazminat,
yayıncılık mesleği ile ilgili bulunduğu açık olduğundan, ticari kazancın
tespitinde gider olarak indirilebilir.” (Danıştay’ın
22.09.1987 tarih, E. 1985/1622, K. 1987/2581 No.lu Kararı; Aynı Karar için Bkz.
Şükrü KIZILOT, Danıştay Kararları ve Muktezalar-I, Yaklaşım Yayınları,
Ankara 1993, s. 451)
“Tır
kamyonu işleten yükümlünün kaza sonucu ölümüne neden olduğu kişinin
mirasçılarına ödenen tazminat gider olarak dikkate alınabilir. Ancak kaza ile
ilgili mahkemenin mirasçılara verilmesine karar verdiği tutarın dikkate
alınması gerektiği tabidir. Yani kaza,dan hemen sonra kazada ölen kişinin
mirasçılarına bir mahkeme karan olmaksızın ödenen tutarların gider olarak
dikkate alınması mümkün değildir.” (Danıştay’ın 26.11.1984 tarih, E. 1984/111, K.
1984/4286 No.lu Kararı)
Danıştay’ın Kararı’na (Danıştay’ın
01.12.1974 tarih, E. 1974/1377, K. 1974/4429 No.lu Kararı) göre; işten çıkartılan
işçiler adına tahakkuk ettirilip henüz nakden ödenmemiş kıdem tazminatı gider
olarak dikkate alınabilir. Konuyla ilgili olarak verilen bir Karar’da;
“Kıdem
tazminatı 1475 Sayılı İş Kanunu’nun 14, 16, 17, 77., 854 Sayılı Deniz İş
Kanunu’nun 14 ve 20., 5953 Sayılı Basın - İş Kanunu’nun da 6 ve 7. maddelerinde
düzenlenmiştir. Basın İş Kanunu kapsamında yapılan kıdem tazminatı
ödemelerinde, herhangi bir sınırlama söz konusu değildir. Ancak 1475 ve 854
Sayılı Kanunlar çerçevesinde yapılan kıdem tazminatı ödemelerinde yasal bir
sınır söz konusudur. Kıdem tazminatının yıllık miktarı Devlet Memurları
Kanunu’na tabi en yüksek devlet memuruna, 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanunu’na
göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez.”
şeklinde görüş bildirilmiştir (Dn. 4. D.’nin,
05.1970 tarih, E. 1969/2568 K. 1970/4725 No.lu Kararı; Aynı Karar için
Bkz. Tek Düzen Muhasebe Sistemi, Maliye Eski Gelirler Kontrolörleri
Yardımlaşma ve Eğitim Vakfı Yayını, Yayın No: 3, s. 142)
Nakliyeci firmaların taşıdıkları malın hasara
uğraması nedeni ile mal sahibine ödedikleri tazminatlar bir mukavelenameye veya
mahkeme kararına dayanması şartı ile gider olarak dikkate alınabilir
Danıştay’ın bu konu ile ilgili vermiş olduğu bazı
kararların özetleri aşağıdaki gibidir:
“Nakliyecilikle
uğraşan mükellefin, kullanmış olduğu kamyon ile yapınış olduğu kaza nedeni ile,
kazada zarar gören tarafa mahkeme ilamına dayanarak ödenen tazminatı gider
olarak dikkate alması mümkündür.” (Danıştay’ın,
27.01.1980 tarih ve 1.2126-2950 Sayılı Kararı)
“Mukaveleye
dayanılarak ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak indirilmesi
mümkündür.” (Danıştay’ın, 1l.12.1985 tarih, E. 1984/4535, K.
1985/3601 Sayılı Kararı)
“Çalınan
mal bedellerinin, mahkemeden alınan ilama dayanılarak ticari kazançtan
indirilmesi mümkün değildir. Çünkü vergi sistemimizde çalınan değerlerin zarar,
ziyan olarak dikkate alınması mümkün değildir. Hırsızlık sonucu çalınan emtia,
para veya sabit kıymetler sermayede vukua gelen eksilme sayıldığı için gider
olarak nazara alınamaz. Hırsızlık normal ticari faaliyetin yürütülmesi ile bir
olay değildir. Bu nedenle hırsızlık sonucu doğan zarar ticari faaliyetlerin
icapları dahilinde gerçekleşmemiş sayılmaz. Bu nedenle çalınan emtia, para veya
sabit kıymetin gider olarak kanuni defterlere intikali mümkün değildir.” (Danıştay’ın, 03.10.1979 tarih ve E. 1979/48,
K. 1979/2429 Sayılı Kararı)
“İlama
istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar, vergi matrahının tespitinde gider
Maliye Bakanlığı’nın aşağıda özeti verilen
özelgesinde (M.B’nin 18.03.1993 tarih ve 073/113-1502 Sayılı Özelgesi
(Özelge’nin tam metni için Bkz. Mehmet MAÇ, Kurumlar Vergisi, Denet Yayıncılık
AŞ, İstanbul 1999, s. 505) açıklamalar yapılmıştır.
“...
müessesenizde çalışmakta iken meslek hastalığı veya geçirmiş olduğu iş kazası
sonucu emekliye ayrılan işçilerin ve bunların ölümünü müteakkipte varisleri
tarafından açılan davalarla ilgili olarak verilen kararlarda müessesemiz
kusurlu bulunarak tazminat ödemeye hükmolunduğu anlaşılmıştır. Bu durumda
mahkeme kararlarına göre işçilerinize ödenen tazminat ve faizlerinin
müessesenizin kusurlu bulunduğu orana tekabül eden kısmının safi kurum
kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün değildir. Ancak söz
konusu ödemelerin mahkeme kararlarından işçilerin kusurlu bulunduğu orana
tekabül eden kısmın gider olarak indirebileceği tabidir.”
İstanbul Defterdarlığınca verilen özelgede (İstanbul Defterdarlığı’nın 26.02.1997 tarih ve 1326 Sayılı Özelgesi
(Özelge’nin tam metni için Bkz. MAÇ, a.g.e., s. 508)
“...
işletmenizin aktifine kayıtlı nakil vasıtanızın bir binek otomobile çarparak
zarar vermesi nedeni ile Trafik raporuna dayanılarak aracın şirketimizce tamir
ettirilmesi halinde fatura bedelinin GVK’nın 40/3 maddesi hükmü uyarınca gider
yazılması mümkün bulunmaktadır.”
Ancak
söz konusu aracın yola çıkmadan önce
noksanlıklarının ve bakımının tam
olarak yapılmış olması, eksikliğinin bulunmaması; ayrıca sürücünün ehliyetli
bulunması ve taşıtın fenni muayenesinin yapılmış olması gerekeceği tabidir.
Söz
konusu kazanın yukarıda sayılanlar ve benzeri noksanlıklar veya hukuki
eksikliklerden kaynaklandığının, kaza raporunda belirtilmesi halinde ise,
GVK’nın 41/5 maddesi uyarınca teşebbüs sahibinin şahsi kusurundan doğan bir
tazminat niteliğinde olacağından gider olarak kayıt edilmesi mümkün
bulunmamaktadır.
Öte
yandan şirketinize ödenen araca ait kasko bedelinin ise gelir olarak kayıt
edilmesi gerekeceği ise tabidir.”
şeklinde görüş bildirilmiştir.
İşyerinde meydana gelen kazalar nedeni ile işçilerin
ya da diğer üçüncü şahısların bedeni, maddi ve manevi zararlara uğramaları
mümkündür. Örneğim üretim işi ile uğraşan bir imalathanede çalışan bir işçinin
kendi dikkatsizliği sonucu bir iş kazası geçirmiş olduğunu kabul edelim. Bu
kaza ile ilgili görülen mahkemede, işveren tazminat ödemeye mahkum edilmiş
ise, İş Kanunu hükümlerine göre ödenen
bu tazminat tutarının gider olarak dikkate alınması mümkündür. Danıştay’ın
Kararı da bu yöndedir (Dn. 3. D.’nin 05.04.1995 tarih ve E:
1994/2892, K: 1995/1147 Sayılı Kararı (MAÇ, a.g.e., s. 508)
Ancak Maliye Bakanlığı bu konu ile ilgili vermiş
olduğu özelgelerde; mahkemelerin bilirkişiler vasıtası ile tespit ettirip
ilamda bahsettiği işverenin kusur oranına özellikle dikkat etmektedir. Buna
göre bir iş kazası nedeni mahkeme kararına göre ödenen tazminat ve
faizlerin işverenin kusurlu olduğu orana tekabül eden kısmının
gider olarak dikkate alınmaması gerektiği yönünde uygulamaların
bulunmaktadır.
Danıştay’ın bu konu ile ilgili vermiş olduğu bazı
kararların özetleri aşağıdaki gibidir:
“Zamanında
ödemediği ticari borçları nedeni ile ödemek zorunda kaldığı mahkeme
masraflarını gider olarak yazmak olanağına sahip olan yükümlü kusurlu hareketi
sonucu ödediği avukatlık ücreti ve gecikme faizini gider olarak dikkate
alamaz.” (Danıştay’ın 09.04.1976 tarih ve E: 1975/2270, K:
1976/882 Sayılı Kararı)
Konuyla ilgili olarak verilen bir kararda;
“Bankalar
mevduat munzam karşılıklarını süresi içinde Merkez Bankasına yatırmamaları
nedeni ile TC Merkez Bankası Kanunun 40. maddesi uyarınca ödedikleri cezai
faizi gider olarak yazamazlar.”
şeklinde görüş bildirilmiştir (Danıştay’ın
08.01.1986 tarih ve E: 1984/3169, K: 1986/25 Sayılı Kararı)
İş kazası nedeniyle işçiye ödenen tazminatların kurum
kazancının tespitinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hk.
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01/KVK-6-7908 11.01.2008 * 717
İlgi'de kayıtlı dilekçeleriniz ve ekinde yer alan
mahkeme kararının incelenmesinde, ... Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün ... vergi
kimlik numarasında kayıtlı mükellefi olduğunuz, firmanızda meydana gelen iş
kazası sonucu ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince firmanızın % 60 oranında,
firmanızda çalışan ...'ün ise % 40 oranında kusurlu bulunarak firmanız
tarafından adı geçene yasal faizi ile birlikte maddi ve manevi tazminat
ödenmesine hükmedildiği belirtilerek, firmanız tarafından adı geçene yasal
faizi ile birlikte ödenecek olan maddi ve manevi tazminatın kurum kazancınızın
tespitinde gider olarak indirim konusu yapılıp yapılamayacağı, yapılacaksa ne
kadarının indirim konusu yapılacağı ile ödemenin yapıldığı tarihte mi yoksa
mahkeme kararının kesinleştiği tarihte mi gider kaydedileceği konularında
görüşümüz sorulmaktadır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 6.
maddesinin birinci fıkrasıyla kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap
dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı
belirtilmiş, maddenin ikinci fıkrasıyla da safi kurum kazancının tespitinde
Gelir Vergisi Kanunu'nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı
hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun
bilanço esasında ticari kazancın tespiti ile ilgili 38. maddesinde,
"Bilanço esasına göre ticari kazanç
teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri
arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce;
1- İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan
indirilir.
2- İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave
olunur.
Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında
Vergi Usul Kanunu'nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41.
maddeleri hükümlerine uyulur." hükmü yer almaktadır.
Yine aynı Kanun'un "İndirilecek Giderler"
başlıklı 40. maddesinin 3. bendinde; işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye
veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların
ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği, 41. maddenin 6. bendinde
ise, her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin
suçlarından doğan tazminatların gider olarak indirilemeyeceği hükme
bağlanmıştır.
Ödenen tazminatların gider yazılabilmesi için işle
ilgili olması ve sözleşmeye, ilama ve kanun emrine bağlı bulunması şarttır.
İşle ilgili olamayan ve işle ilgisi olsa dahi işletme sahibinin şahsi kusuru
nedeniyle ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar ise gider olarak yazılamayacaktır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, ..... 1. Asliye Hukuk
Mahkemesince verilen ...2006 tarih Esas No: 2006/... Karar No: 2006/... sayılı
karara göre kurumunuzun kazada % 60 oranında kusurlu bulunması nedeniyle
.....'e ödenecek maddi ve manevi tazminat ile yasal faizlerin % 60 oranına
tekabül eden tutarının Gelir Vergisi Kanunu'nun 41/6. maddesine göre safi kurum
kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün değildir.
Ancak, anılan mahkeme kararına göre, .....'ün kazada % 40 oranında kusurlu
bulunması nedeniyle, şirketiniz tarafından adı geçene ödenecek maddi ve manevi
tazminat ile yasal faizlerin % 40 oranında, (şirketinizce adı geçene ödemenin
yapıldığı dönemde), Gelir Vergisi
Kanunu'nun 40/3. maddesine göre kurum kazancınızın tespitinde gider olarak
indirim konusu yapılması mümkündür.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder