15 Mart 2016 Salı

GİDERLER

Ecrimisil İndirilebilir Bir Gider midir?
Sonuç olarak ecrimisil ödemesi kişilerin kusurundan kaynaklanan bir tazminattır ve vergi mevzuatı açısından kira ödemelerine benzerlik gösteriyor olsa bile milli emlak mevzuatı açısından değerlendirildiğinde tamamen farklı bir kavram olduğu görülecektir. Bu tazminatın gider olarak kabul edilmesi, kişilerin kusurundan kaynaklanan diğer tazminatlarında gider olarak kabul edilmesi sonucunu doğurabilecektir.
(Arif YAŞAR Vergi Dünyası Kasım 2015)

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
 Sayı: .4.35.16.01-176300-225
Tarih: 09/06/2011
Konu: Tasfiye sonucunda değersiz hale gelen iştirak tutarının, şirkete ait kurum gelirinin hesaplanmasında gider olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; şirketinizin münfesih ... Tic. ve San. Ltd. Şti.'ne 19.522,40-TL iştiraki olduğu, iştirak ettiğiniz söz konusu şirketin 2009 yılında tasfiye kararı aldığı, tasfiye sürecini 29.04.2010 tarihinde tamamlayarak Ticaret Sicilinden ve Vergi Dairesinden kaydını terkin ettirdiği, şirketin tasfiyesinin zararla sonuçlandığı ve iştirakinizin değersiz hale geldiği belirtilerek, tasfiye sonucunda değersiz hale gelen iştirak tutarınızın, şirketinize ait kurum gelirinin hesaplanmasında gider olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususu sorulmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun geçici 25 inci maddesinin (l) bendinde,
"Bu madde uyarınca düzeltilen kalemlerin elden çıkarılması halinde, bunlara ilişkin enflasyon düzeltme farkları maliyet bedeli addolunur. Şu kadar ki, amortismana tâbi olmayan kıymetlerin düzeltilmiş değerinin altında bir bedelle satılması halinde, düzeltilmiş değerle düzeltme öncesi değer arasındaki farka isabet eden zarar, gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınmaz."
hükmüne yer verilmiştir.
Bu hüküm uyarınca, düzeltilen kalemlerin elden çıkarılması halinde, bunlara ilişkin enflasyon düzeltme farklarının maliyet bedeli olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup amortismana tâbi olmayan kıymetlerin düzeltilmiş değerinin altında bir bedelle satılması halinde, düzeltilmiş değerle düzeltme öncesi değer arasındaki farka isabet eden zararın, gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınmaması gerekmektedir.
Öte yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun başlıklı 38 inci maddesinde ise bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet fark olduğu, bu dönem zarfında işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise bu farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu surette tespit edilmesi sırasında Vergi Usul Kanunun değerlemeye ait hükümleri ile aynı Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükmüne yer verilmiştir.
Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinde kazancın tespitinde indirilecek giderler sayılmış olup Vergi Usul Kanununun Üçüncü Kitabında "Değerleme" hükümlerine yer verilmiştir.
Anılan maddelerde iştirak hisselerinin, iştirakin tasfiyesi sonucu değerinin kalmaması nedeniyle doğan zararın kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabileceğine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu itibarla, gerek şirketinizin iştirakinin tasfiyesi nedeniyle doğan zararın gerekse bu iştirake ilişkin enflasyon düzeltmesi farkının kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(Yaklaşım / Temmuz 2015) 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı
 (Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)
Sayı : 67854564-1741-458                              01.08.2014
Konu :Fuar katılım bedellerinin banka dekontu ile gider yazılıp yazılmayacağı hk.
..............................
Anılan madde hükümlerinden de anlaşılacağı gibi firmanızın katıldığı yurt dışı fuar organizasyonları için ihracatçı birliğine ödenen tutarlarla ilgili olarak ihracatçı birliğin kurumlar vergisi veya KDV mükellefiyetinin bulunması halinde, ödenen bedel üzerinden şirketiniz adına azami yedi gün içinde fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

İhracatçı birliğinin kurumlar vergisi ve KDV mükellefiyetinin bulunmaması halinde ise, birliğin tabi olduğu mevzuata göre şirketiniz adına düzenleyeceği belge ekine, yurt dışı fuar katılım bedelini aktardığı organizasyon firmasının birlik adına düzenlediği fatura ile dağılım tablosunu eklemesi şartıyla bu belgenin tevsik edici belge olarak kabul edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(MDERGI Kasım 2014)

Yurt Dışına Ödenen Tazminatların Gider Kaydı ve KDV’si
Yukarıda yapılan açıklamalardan da fark edileceği üzere, yurt dışındaki firmalara ödenen tazminatlar; işle ilgili olması, sözleşmeye, ilama veya kanun emrine istinaden ödenmesi ve söz konusu zararın teşebbüs sahibinin kusurundan doğmamış olması şartlarıyla gider olarak dikkate alınabilmektedir. Ancak, söz konusu tazminatların yabancı mahkeme kararlarına istinaden ödenmesinde dikkat edilmesi gereken özel bir durum söz konusudur. Yabancı mahkemeler tarafından verilen tazminat kararlarının iç hukukumuz bakımından uygulanabilir hale gelebilmesi için, bu kararlarla ilgili olarak Türkiye’deki yetkili mahkemeler tarafından tenfiz kararı verilmesi gerekmektedir. Yabancı mahkemeler tarafından yurt dışındaki şirketlere ödenmesine hükmolunan tazminatların kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirilecek gider olarak dikkate alınabilmesi için, bu mahkeme kararları ile ilgili olarak Türkiye’de yetkili mahkeme tarafından tenfiz kararı verilmesi gerekmektedir. Tenfiz kararı olmaksızın mahkeme kararına istinaden ödenen tazminat tutarlarının ilgili dönem kurum kazancının tespitinde indirilecek gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca, sözleşme feshi, sözleşmeden cayılması vb. nedenlerle yurt dışındaki firmalara ödenen tazminatlar, bir teslim veya hizmetin karşılığını oluşturmadığından KDV’ye tabi bulunmamaktadır.
(Yılmaz SEZER Yaklaşım / Ekim 2014) 

Konu :Tahkim kararına istinaden ödenen tazminatın kurum kazancının tespitinde gider olarak yazılıp yazılamayacağı hk.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Adana Vergi Dairesi Başkanlığı
Sayı : 19341373-125[ÖZELGE-2013/11]-35                        28.04.2014
Buna göre, yurt dışı firmanın zarara uğradığını ileri sürerek İngiltere'de aleyhinize açtığı dava sonucunda şirketinizin tazminat ödemesi yönündeki Tahkim Kurulu Kararı ile ilgili  olarak Türkiye'de yetkili mahkeme tarafından tenfiz kararı verilmesi gerekmekte olup tenfiz kararı olmaksızın Tahkim Kurulu Kararına  istinaden şirketinizce düzenlenen uzlaşma sözleşmesine göre ödenen tazminat tutarının Gelir Vergisi Kanunun 40'ıncı maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi kapsamında ilgili dönem kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması  mümkün bulunmamaktadır.
(MDERGI Eylül 2014)

SGK Tarafından Hesaplanan Fark İşçilik Giderinin Kurumlar Vergisi Açısından Gider Yazılıp Yazılamayacağı Mevzuu
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uyarınca işverenler adına eksik bildirilen işçilikler nedeniyle işveren adına fark işçilik tutarları üzerinden tahakkuk ettirilen SGK işçilik primleri ile bunlara isabet eden para cezası, gecikme faizi ve gecikme zamları ile ilgili olarak, söz konusu ödemelerin 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu açısından değerlendirildiğinde:
SGK’ca işverenler adına fark işçilik bedeli üzerinden tahakkuk ettirilen SGK primleri, söz konusu primlerin işverence ödendiği dönemde kurumlar vergisi açısından gider olarak kabul edilmesi;
Fark işçilik sigorta primlerine ilişkin olarak adı geçen kuruma ödenen para cezaları ile gecikme zamları ve faizlerin kurumlar vergisi yönünden safi kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınmaması, ödenen bu para cezaları ile gecikme zamları ve faizlerinin kurum kazancının tespitinde kanunen kabul edilmeyen gider olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
(İlhan ÇETİN E-Yaklaşım / Temmuz 2014)

YURTDIŞINDA YAPILAN SPONSORLUK HARCAMALARININ KURUM KAZANCINDAN İNDİRİMİ
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10/1-b maddesine göre 3289 Sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 3813 Sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ve Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Sponsorluk Yönetmeliği kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının amatör spor dalları için %100’nün, profesyonel spor dalları içinse %50’sinin kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkündür. Ancak bu kapsama girmeyen yurtdışı sponsorluk harcamalarının kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekmekte olup beyanname üzerinde indirim olarak dikkate alınması da mümkün değildir. Yurtdışında yapılan bu harcamalarının özü itibariyle kısmen veya tamamen reklam harcaması niteliğinde olması durumunda ise, söz konusu tutarlar kurum kazancının tespitine doğrudan gider olarak dikkate alınabilecektir. Bununla birlikte; yurtdışı sponsorluk harcamalarının kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılmasının parafiskal etiklerinin de göz önüne alınarak, 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10/1-b maddesinin yurtdışı sponsorluk harcamalarını da kapsayacak şekilde değiştirilmesinin faydalı olacağı kanaatindeyiz.
(Görkem PEHLİVAN Vergi Dünyası Temmuz 2014)

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
BÜYÜK VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
Tarih: 64597866-125[6-2013]-127 16/08/2013
Yukarıda yer alan hükümlere göre, şirketiniz tarafından mahkeme kararına istinaden ödenen ihbar tazminatı, ayrımcılık tazminatı, işe başlatmama tazminatı, işe iade sonucu işçinin çalışmadığı süre için ödenen ücretler ve diğer haklar ile bu ödemelere ilişkin işlemiş yasal faizlerin ve yargılama giderlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan, işe başlatmama tazminatının Gelir Vergisi Kanununun 25 inci maddesi hükmü uyarınca gelir vergisinden istisna edilmesi, vekalet ücreti ile çalışanın işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aylık ücret, ihbar tazminatı, ayrımcılık tazminatı ve diğer haklarının ise ücret olarak Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması gerekmektedir.
Ancak, mahkeme kararına istinaden, ücret ödemelerine ilişkin olarak hesaplanan kanuni faizler alacak faizi niteliğinde olup, gelir vergisi tevkifatı kapsamında bulunmamaktadır.
(Vergi Sorunları Dergisi Nisan 2014)

TASFİYESİ ZARARLA SONUÇLANAN İŞTİRAKE İLİŞKİN KAYITLI BEDELLER MALİ KÂRIN TESPİTİNDE DİKKATE ALINABİLİR Mİ?
Mükelleflerin vergiye esas kazançlarını tespit ederken tereddüte düştüğü hususlardan bir tanesi olan tasfiyesi zararla sonuçlanan iştirake ilişkin kayıtlı bedellerin nasıl bir işleme tabi tutulacağı hususu uygulamada da tartışma konusu olmuştur. Bu bedellerin mali karın tespitinde dikkate alınması gerektiği yönündeki görüşünü yakın zamanda değiştiren Maliye İdaresi vermiş olduğu özelgelerde anılan bedellerin ticari (kurum) kazançtan indirilmesinin vergi kanunlarında özel bir hüküm bulunması halinde mümkün olacağını ifade etmiştir. Bununla birlikte bu görüşe, mükelleflerce katlanılan bu zararın ticari hayatın olağan akışı içinde olduğu bu nedenle de ticari faaliyetin idame ettirilmesi için yapılan bir gider niteliği taşıdığı dolayısıyla da vergiye esas karın belirlenmesinde dikkate alınması gerektiği yönünde görüş bildiren kimseler de bulunmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus ticari hayatta yaşanabilecek her türlü durumun mali karın tespiti noktasında bir etkisi olmayabileceği ve sermayenin kendisinde yaşanan kayıpların vergi kanunlarınca özel bir hüküm vazedilmediği sürece zarar olarak kabul edilmemesi zorunluluğudur.
(Serdar TAŞDÖKEN Vergi Sorunları Dergisi Nisan 2014)

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Tarih: 62030549-120[40-2013/ 477]- 164904/ 10/ 2013

Konu: Performans artışı amacıyla personele yaptırılan tatil mesleki faaliyetle ilgili bir gider olmaması nedeniyle serbest meslek kazancının tespitinde indirim konusu yapılamaması hakkında.
(Vergi Sorunları Dergisi Şubat 2014)

T.C. D A N I Ş T A Y Vergi Daireleri Kurulu
Esas No : 2007/143 Karar No : 2007/290

Özeti Döviz cinsinden kâr dağıtım kararı alındıktan sonra dağıtılacak kâr payları için ileride oluşan kur farklarının gider kabul edilemeyeceği, genel kurul kararı ile dağıtılmasına karar verilecek olan ancak yıl sonunda henüz tahakkuk etmemiş ücretler için karşılık ayrılarak gider yazılamayacağı hakkında.
(Vergi Sorunları Dergisi Şubat 2014)

T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire
Esas No : 2008/5243 Karar No : 2011/1545

Özeti Pişmanlık talebiyle verilen beyannameler üzerine hesaplanan pişmanlık zammının kanunen kabul edilmeyen gider olduğu hakkında.
(Vergi Sorunları Dergisi Şubat 2014)

DAMGA VERGİSİNİN TİCARİ KAZANÇ VE SERBEST MESLEK KAZANCININ TESPİTİNDE İNDİRİM KONUSU YAPILIP YAPILMAYACAĞI

Damga Vergisi, kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olduğu sürece hem Gelir  Vergisi Kanunu hem de Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca kazancın tespitinde indirimi kabul edilen bir giderdir. Ancak, serbest meslek kazancının tespitinde tahsil esası geçerli olduğundan damga vergisinin indirim konusu yapılabilmesi ödenmiş olmasına bağlıdır. Ticari kazançlarda ise beyanname yoluyla tahakkuk ettirilen damga vergisi ödenmemiş olsa dahi kazançtan indirilebilir.
(Cihangir ÖZKÖK Vergi Sorunları Dergisi Şubat 2014)

CİRO PRİMİNİN GELİR/MALİYET NİTELİĞİ

116 seri nolu KDV Genel Tebliğiyle yapılan düzenleme öncesinde ciro primleri doğrudan ilgili olduğu yılın gelir ve giderleri arasına ithal ediliyordu. Anılan tebliğde yapılan yeni idari yorumda ciro primleri, malın fatura değerini dolayısıyla maliyet/satış bedelini değiştiren bir işlem olarak kabul edilmiştir. VUK uyarınca “maliyet bedeli” ile değerlenmesi gereken ticari mallara ilişkin hesaplanmış olan ciro primi, maliyet bedelini azaltıcı bir unsur olarak dikkate alınacaktır. Ciro priminin maliyet bedelinden düşülmesi doğal olarak stokta bulunan mallar için söz konusudur. Hesaplandığı dönemde, satılmış olması nedeniyle stoklarda bulunmayan kıymetlere ilişkin olan ciro primi kısmı ise satılan ticari mal maliyetinden düşülmek suretiyle doğrudan sonuç hesaplarına yansıtılmalıdır.
(Muzaffer KÜÇÜK YMM  -Eski Baş Hesap Uzmanı- Vergi Dünyası Şubat 2014)
Hazineye ait gayrımenkul için ödenen ecrimisilin kurum kazancının tespitinde hangi dönemde indirim konusu yapılacağı ve KDV uygulaması hk.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Tarih: 21/05/2013 Sayı : 62030549-125[8-2012/108]-749
Konu: Hazineye ait gayrımenkul için ödenen ecrimisilin kurum kazancının tespitinde hangi dönemde indirim konusu yapılacağı ve KDV uygulaması
İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ile konuya ilişkin olarak alınan ek dilekçenizden ... ... Vergi Dairesi Müdürlüğünün ... vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, 1/11/2005 tarihinden itibaren kiracı olarak işlettiğiniz ... ili, ... İlçesi, ... Mh. ... Mevkiinde bulunan ... Hotel ... 'nin tamamı Hazineye ait olan 3000 m2 taşınmazın 2926 m2 lik kısmı üzerinde iskele, beton kayrak zemin, WC binası, voleybol sahası, güneşlenme terası, yeşil alan yapılarak fuzuli işgali nedeniyle 1/10/2009-19/3/2012 dönemi için 256.807,40 TL ve yine Hazineye ait 2.613,81 m2 yüzölçümlü taşınmazın 1.841,08 m2 lik kısmı üzerinde bina, yeşil alan ve kullanım alanı yapılarak fuzuli işgali nedeniyle 1/10/2009-13/3/2012 dönemi için 421.565,28 TL olmak üzere toplam 678.472,68 TL ecrimisilin ... Mal Müdürlüğü tarafından Şirketiniz adına tarh edildiği; yine ... Mal Müdürlüğünce ... A.Ş. adına tarh edilen 1/11/2005-28/5/2009 dönemine ait 95.068,48 TL tutarındaki ecrimisilin şirketiniz kiralama dönemlerine tekabül eden kısmının ... A.Ş. tarafından Şirketinize aynen fatura ile yansıtıldığı belirtilerek ;            
- ... Mal Müdürlüğü tarafından, Şirketiniz adına tarh edilen ecrimisil bedeli ile kiralayan ... A.Ş. adına tarh edilen ve kiralayan tarafından ödenerek aynen Şirketinize yansıtılan kira (ecrimisil) bedelinin ödendiği dönemde kurum kazancından indirim konusu yapılıp yapılamayacağı ile 
-  ... A.Ş. adına tarh edilen ve bu şirket tarafından birebir yansıtılan, kiralama döneminize ait ecimisil bedellerinin KDV'ye tabi olup olmadığı 
hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.
I- Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden: 
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde  elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safî kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmış olup anılan Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı  bendinde; ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Kurumlar Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde ise bu Kanuna göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları,  vergi  cezaları, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizlerinin kurum kazancının tespitinde indirilmesinin mümkün olmadığı hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan, 19/6/2007 tarih ve 26557 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde; "Ecrimisil: Hazine taşınmazının, İdarenin izni dışında gerçek veya tüzel kişilerce işgal veya tasarruf edilmesi sebebiyle, İdarenin bir zarara uğrayıp uğramadığına veya işgalcinin kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın İdarece talep edilen tazminattır." hükmüne; aynı Yönetmeliğin "İşgalin Devamı" başlıklı 88 inci maddesinde de; " Fuzuli şagilin işgal veya tasarruf ettiği taşınmazdan tahliyesinin herhangi bir nedenle sağlanamamış olması, aynı taşınmazdan ikinci ve müteakip defa ecrimisil istenmesine engel teşkil etmez. ..." hükmüne yer verilmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre; ... Mal Müdürlüğü tarafından, Hazineye ait gayrımenkulün Şirketinizce fuzuli işgali yoluyla sağlanmış olan menfaatin parasal karşılığı olarak adınıza tahakkuk ettirilen ecrimisil bedellerinin ödendikleri dönem kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır. ... Mal Müdürlüğü tarafından ... A.Ş. adına tahakkuk ettirilen ve bu Şirket tarafından Şirketinize yansıtılan kira (ecrimisil) bedellerinin ise yansıtıldığı dönem kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.
Öte yandan, bahse konu bedellere ait olan ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen gecikme zammının kurum kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılamayacağı tabiidir.
II- Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden 
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin, 1/3-f maddesinde de Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin KDV'ye tabi olduğu, 1/3-g maddesinde ise genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetlerinin, katma değer vergisine tabi olduğu,
17/4-p maddesinde de; Hazinece yapılan taşınmaz teslimi ve kiralamaları, irtifak hakkı tesisi, kullanma izni ve ön izin verilmesi işlemleri ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca yapılan arsa ve arazi teslimlerinin KDV'den müstesna olduğu,
hükme bağlanmıştır.
Konu ile ilgili düzenlemelerin yer aldığı 8/8/2011 tarih ve KDVK-60/2011-1 sayılı 60 no.lu KDV Sirkülerinin "1.4. Kiralama İşlemleri" başlıklı bölümünde;
"1.4.1. KDV Kanununun 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin; 1/3-f maddesinde, Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin KDV'nin konusuna girdiği hüküm altına alınmıştır. 
Aynı Kanunun 17/4-d maddesinde ise iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemleri KDV'den müstesnadır. 
Buna göre, iktisadi işletmelerin her türlü kiralama işlemleri KDV Kanununun 1/1 inci maddesine göre KDV'ye tabidir. 
Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde sayılan mal ve hakların kiralanması işlemleri KDV Kanununun 1/3-f maddesine göre KDV'ye tabi olmakla birlikte iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemleri KDV'den müstesnadır. 
Bu çerçevede, gelir vergisi açısından gayrimenkul sermaye iradı olarak tanımlansa dahi bir işletme veya müessesenin belirli bir bedel ve süre dahilinde başkasının kullanımına bırakılması şeklindeki işletme hakkının kiralanması işlemleri Kanunun 1/3-f maddesine göre KDV'ye tabi tutulacaktır. 
..." açıklamaları yer almaktadır.
Buna göre, ... Mal Müdürlüğü tarafından Şirketiniz ile ... A.Ş. adına tarh edilen ecrimisil bedelleri Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-p maddesine göre KDV'den müstesna olup, ... A.Ş. adına tarh edilen ve kiralama sözleşmesine istinaden Şirketinize yansıtılan aslı KDV'den müstesna olan ecrimisil bedellerinin de KDV'den müstesna olacağı tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.


Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih   : 05.08.2013
Sayı : 18008620-2011-721-8-79
ASGARİ İŞÇİLİK FARKI ÜZERİNDEN ÖDENEN PRİMLERİN GİDER KAYDI
Asgari işçilik farkı üzerinden SGK tarafından re’sen tahakkuk ettirilen sigorta primlerinin, fiilen ödendiği tarihte kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabileceği, ancak bu şekilde hesaplanan sigorta primleri nedeniyle ödenen para cezaları ile gecikme zamları ve faizlerin kurum kazancından indirilmesinin mümkün olmadığı hk.
(Yaklaşım / Aralık 2013)

Halka Arz Giderlerinin Vergisel Mahiyeti
Halka arz kapsamında satılan payların tamamen sermaye artırımı suretiyle sağlanması halinde giderlerin tamamının kurum kazancından indirilmesi mümkünken, bu payların primli satılması halinde ise KVK’nın 5/3. maddesindeki hüküm nedeniyle kurum kazancından indirilmesi bu defa mümkün değildir. Bu giderlere ilişkin KDV’ler ise payların primli satılıp satılmadığına bakılmaksızın indirilecek KDV olarak dikkate alınır.
İlyas Meriç (Yaklaşım Aralık 2013)

İş Kazası Geçiren Personelin Tedavisi İçin Yapılan Sağlık Harcamalarının Gider Kaydı ve KDV İndirimi
İş kazası geçiren personelin tedavisi için yapılan sağlık harcamalarının, bu harcamalara ilişkin faturaların işveren şirketler adına düzenlenmesi koşuluyla “tedavi ve ilaç giderleri” kapsamında kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi ve bu faturalarda gösterilen KDV’lerin indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın görüşleri de bu doğrultudadır. 
YMM, GÜNCEL&LAVIALE TÜRKİYE Yönetim Kurulu Başkanı (Yaklaşım Kasım 2013)

ÖZELGE:
Şirketin genel merkez bahçesinde bulunan Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne ait arsanın Şirket tarafından kullanılması yoluyla sağlanmış olan menfaatin parasal karşılığı olarak tahakkuk ettirilen ve Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelikte tazminat olarak tanımlanan ecrimisil ödemesi, kira ödemesi niteliği taşıdığından, kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan, ecrimisil bedeline ilişkin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen gecikme zammı, kurum kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılamaz. (07.09.2011 tarihli özelge)

YAPIM SÖZLEŞMESİ GEREĞİNCE CEZA KESİNTİSİNİN KURUM KAZANCININ TESPİTİNDE GİDER OLARAK KABUL EDİLİP EDİLMEYECEĞİ
Gelir İdaresi Başkanlığı Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü’nün, B.07. .GİB.4.41.15.01.190-11-1/ sayılı Özelgesi’nde “… Ticari işletmeler tarafından ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider kaydedilebilmesi için, ödemenin; mukavelenameye, ilama veya kanun emrine istinaden ödenmiş olması zorunludur. Mukavelename, ilam veya kanun emri olmaksızın rıza en ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar bu kapsamda gider yazılamaz.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin 3 numaralı bendinde geçen mukavele kavramı, işletmenin faaliyet konusuna göre akdedilen iş mukavelelerini kapsar.
Bu mukavelede akit taraflardan biri, bir şeyi yapmayı, bir şeyi vermeyi, ya da bir harekette bulunmayı diğerine karşı taahhüt eder. Taraflar arasında edimin gerçekleşmemesi halinde, ya bir tazminat veya muayyen bir cezai şart kararlaştırılmış olabilir. Bu müeyyidenin bir sonucu olarak ödenen tazminatların gider yazılması mümkündür.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Kabul Edilmeyen İndirimler” ballıklı 11. maddesinin (g) bendinde: Sözleşmelerde ceza şanı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarına, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevî zarar tazminat giderlerinin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılamayacağı hüküm altına alınmıştır.”
Buna göre, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na göre ihalesi yapılan ve Yapım İşlerine Ait Tip Sözleşme’nin 26. maddesi gereğince gecikme cezası kesilen isteklinin (Tüzel Kişilik) ödediği bu ceza, ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
 M.RasihALTINKÜLÇE (Yaklaşım Haziran 2009)

TİCARİ İŞLETMELERDE TAZMİNAT ÖDEMELERİ VE GİDER İLİŞKİSİ
Danıştay’ın bu konu ile ilgili vermiş olduğu bazı kararların özetleri aşağıdaki gibidir.
“Gazetede neşren hakaret nedeni ile mahkeme kararına dayanılarak ödenen tazminat, yayıncılık mesleği ile ilgili bulunduğu açık olduğundan, ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilebilir.” (Danıştay’ın 22.09.1987 tarih, E. 1985/1622, K. 1987/2581 No.lu Kararı; Aynı Karar için Bkz. Şükrü KIZILOT, Danıştay Kararları ve Muktezalar-I, Yaklaşım Yayınları, Ankara 1993, s. 451)
“Tır kamyonu işleten yükümlünün kaza sonucu ölümüne neden olduğu kişinin mirasçılarına ödenen tazminat gider olarak dikkate alınabilir. Ancak kaza ile ilgili mahkemenin mirasçılara verilmesine karar verdiği tutarın dikkate alınması gerektiği tabidir. Yani kaza,dan hemen sonra kazada ölen kişinin mirasçılarına bir mahkeme karan olmaksızın ödenen tutarların gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.” (Danıştay’ın 26.11.1984 tarih, E. 1984/111, K. 1984/4286 No.lu Kararı)
Danıştay’ın Kararı’na (Danıştay’ın 01.12.1974 tarih, E. 1974/1377, K. 1974/4429 No.lu Kararı) göre; işten çıkartılan işçiler adına tahakkuk ettirilip henüz nakden ödenmemiş kıdem tazminatı gider olarak dikkate alınabilir. Konuyla ilgili olarak verilen bir Karar’da;
“Kıdem tazminatı 1475 Sayılı İş Kanunu’nun 14, 16, 17, 77., 854 Sayılı Deniz İş Kanunu’nun 14 ve 20., 5953 Sayılı Basın - İş Kanunu’nun da 6 ve 7. maddelerinde düzenlenmiştir. Basın İş Kanunu kapsamında yapılan kıdem tazminatı ödemelerinde, herhangi bir sınırlama söz konusu değildir. Ancak 1475 ve 854 Sayılı Kanunlar çerçevesinde yapılan kıdem tazminatı ödemelerinde yasal bir sınır söz konusudur. Kıdem tazminatının yıllık miktarı Devlet Memurları Kanunu’na tabi en yüksek devlet memuruna, 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanunu’na göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez.”
şeklinde görüş bildirilmiştir (Dn. 4. D.’nin, 05.1970 tarih, E. 1969/2568 K. 1970/4725 No.lu Kararı; Aynı Karar için Bkz. Tek Düzen Muhasebe Sistemi, Maliye Eski Gelirler Kontrolörleri Yardımlaşma ve Eğitim Vakfı Yayını, Yayın No: 3, s. 142)
Nakliyeci firmaların taşıdıkları malın hasara uğraması nedeni ile mal sahibine ödedikleri tazminatlar bir mukavelenameye veya mahkeme kararına dayanması şartı ile gider olarak dikkate alınabilir
Danıştay’ın bu konu ile ilgili vermiş olduğu bazı kararların özetleri aşağıdaki gibidir:
“Nakliyecilikle uğraşan mükellefin, kullanmış olduğu kamyon ile yapınış olduğu kaza nedeni ile, kazada zarar gören tarafa mahkeme ilamına dayanarak ödenen tazminatı gider olarak dikkate alması mümkündür.” (Danıştay’ın, 27.01.1980 tarih ve 1.2126-2950 Sayılı Kararı)
“Mukaveleye dayanılarak ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak indirilmesi mümkündür.” (Danıştay’ın, 1l.12.1985 tarih, E. 1984/4535, K. 1985/3601 Sayılı Kararı)
“Çalınan mal bedellerinin, mahkemeden alınan ilama dayanılarak ticari kazançtan indirilmesi mümkün değildir. Çünkü vergi sistemimizde çalınan değerlerin zarar, ziyan olarak dikkate alınması mümkün değildir. Hırsızlık sonucu çalınan emtia, para veya sabit kıymetler sermayede vukua gelen eksilme sayıldığı için gider olarak nazara alınamaz. Hırsızlık normal ticari faaliyetin yürütülmesi ile bir olay değildir. Bu nedenle hırsızlık sonucu doğan zarar ticari faaliyetlerin icapları dahilinde gerçekleşmemiş sayılmaz. Bu nedenle çalınan emtia, para veya sabit kıymetin gider olarak kanuni defterlere intikali mümkün değildir.” (Danıştay’ın, 03.10.1979 tarih ve E. 1979/48, K. 1979/2429 Sayılı Kararı)
“İlama istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar, vergi matrahının tespitinde gider
Maliye Bakanlığı’nın aşağıda özeti verilen özelgesinde (M.B’nin 18.03.1993 tarih ve 073/113-1502 Sayılı Özelgesi (Özelge’nin tam metni için Bkz. Mehmet MAÇ, Kurumlar Vergisi, Denet Yayıncılık AŞ, İstanbul 1999, s. 505) açıklamalar yapılmıştır.
“... müessesenizde çalışmakta iken meslek hastalığı veya geçirmiş olduğu iş kazası sonucu emekliye ayrılan işçilerin ve bunların ölümünü müteakkipte varisleri tarafından açılan davalarla ilgili olarak verilen kararlarda müessesemiz kusurlu bulunarak tazminat ödemeye hükmolunduğu anlaşılmıştır. Bu durumda mahkeme kararlarına göre işçilerinize ödenen tazminat ve faizlerinin müessesenizin kusurlu bulunduğu orana tekabül eden kısmının safi kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün değildir. Ancak söz konusu ödemelerin mahkeme kararlarından işçilerin kusurlu bulunduğu orana tekabül eden kısmın gider olarak indirebileceği tabidir.”
İstanbul Defterdarlığınca verilen özelgede (İstanbul Defterdarlığı’nın 26.02.1997 tarih ve 1326 Sayılı Özelgesi (Özelge’nin tam metni için Bkz. MAÇ, a.g.e., s. 508)
“... işletmenizin aktifine kayıtlı nakil vasıtanızın bir binek otomobile çarparak zarar vermesi nedeni ile Trafik raporuna dayanılarak aracın şirketimizce tamir ettirilmesi halinde fatura bedelinin GVK’nın 40/3 maddesi hükmü uyarınca gider yazılması mümkün bulunmaktadır.”
Ancak söz konusu aracın yola çıkmadan önce  noksanlıklarının ve  bakımının tam olarak yapılmış olması, eksikliğinin bulunmaması; ayrıca sürücünün ehliyetli bulunması ve taşıtın fenni muayenesinin yapılmış olması gerekeceği tabidir.
Söz konusu kazanın yukarıda sayılanlar ve benzeri noksanlıklar veya hukuki eksikliklerden kaynaklandığının, kaza raporunda belirtilmesi halinde ise, GVK’nın 41/5 maddesi uyarınca teşebbüs sahibinin şahsi kusurundan doğan bir tazminat niteliğinde olacağından gider olarak kayıt edilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan şirketinize ödenen araca ait kasko bedelinin ise gelir olarak kayıt edilmesi gerekeceği ise tabidir.”
şeklinde görüş bildirilmiştir.
İşyerinde meydana gelen kazalar nedeni ile işçilerin ya da diğer üçüncü şahısların bedeni, maddi ve manevi zararlara uğramaları mümkündür. Örneğim üretim işi ile uğraşan bir imalathanede çalışan bir işçinin kendi dikkatsizliği sonucu bir iş kazası geçirmiş olduğunu kabul edelim. Bu kaza ile ilgili görülen mahkemede, işveren tazminat ödemeye mahkum edilmiş ise,  İş Kanunu hükümlerine göre ödenen bu tazminat tutarının gider olarak dikkate alınması mümkündür. Danıştay’ın Kararı da bu yöndedir (Dn. 3. D.’nin 05.04.1995 tarih ve E: 1994/2892, K: 1995/1147 Sayılı Kararı (MAÇ, a.g.e., s. 508)
Ancak Maliye Bakanlığı bu konu ile ilgili vermiş olduğu özelgelerde; mahkemelerin bilirkişiler vasıtası ile tespit ettirip ilamda bahsettiği işverenin kusur oranına özellikle dikkat etmektedir. Buna göre bir iş kazası nedeni mahkeme kararına göre ödenen  tazminat ve  faizlerin  işverenin  kusurlu olduğu orana tekabül eden kısmının gider olarak dikkate alınmaması gerektiği yönünde uygulamaların bulunmaktadır.
Danıştay’ın bu konu ile ilgili vermiş olduğu bazı kararların özetleri aşağıdaki gibidir:
“Zamanında ödemediği ticari borçları nedeni ile ödemek zorunda kaldığı mahkeme masraflarını gider olarak yazmak olanağına sahip olan yükümlü kusurlu hareketi sonucu ödediği avukatlık ücreti ve gecikme faizini gider olarak dikkate alamaz.” (Danıştay’ın 09.04.1976 tarih ve E: 1975/2270, K: 1976/882 Sayılı Kararı)
Konuyla ilgili olarak verilen bir kararda;
“Bankalar mevduat munzam karşılıklarını süresi içinde Merkez Bankasına yatırmamaları nedeni ile TC Merkez Bankası Kanunun 40. maddesi uyarınca ödedikleri cezai faizi gider olarak yazamazlar.”
şeklinde görüş bildirilmiştir (Danıştay’ın 08.01.1986 tarih ve E: 1984/3169, K: 1986/25 Sayılı Kararı)
D. Erkan ATEŞLİ Maliye Bakanlığı Gelirler Kontrolörü

İş kazası nedeniyle işçiye ödenen tazminatların kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hk.  

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01/KVK-6-7908                 11.01.2008 * 717

İlgi'de kayıtlı dilekçeleriniz ve ekinde yer alan mahkeme kararının incelenmesinde, ... Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün ... vergi kimlik numarasında kayıtlı mükellefi olduğunuz, firmanızda meydana gelen iş kazası sonucu ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince firmanızın % 60 oranında, firmanızda çalışan ...'ün ise % 40 oranında kusurlu bulunarak firmanız tarafından adı geçene yasal faizi ile birlikte maddi ve manevi tazminat ödenmesine hükmedildiği belirtilerek, firmanız tarafından adı geçene yasal faizi ile birlikte ödenecek olan maddi ve manevi tazminatın kurum kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılıp yapılamayacağı, yapılacaksa ne kadarının indirim konusu yapılacağı ile ödemenin yapıldığı tarihte mi yoksa mahkeme kararının kesinleştiği tarihte mi gider kaydedileceği konularında görüşümüz sorulmaktadır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 6. maddesinin birinci fıkrasıyla kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş, maddenin ikinci fıkrasıyla da safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu'nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun bilanço esasında ticari kazancın tespiti ile ilgili 38. maddesinde,

"Bilanço esasına göre ticari kazanç teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce;
1- İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir.
2- İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.
Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında Vergi Usul Kanunu'nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41. maddeleri hükümlerine uyulur." hükmü yer almaktadır.
Yine aynı Kanun'un "İndirilecek Giderler" başlıklı 40. maddesinin 3. bendinde; işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği, 41. maddenin 6. bendinde ise, her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatların gider olarak indirilemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Ödenen tazminatların gider yazılabilmesi için işle ilgili olması ve sözleşmeye, ilama ve kanun emrine bağlı bulunması şarttır. İşle ilgili olamayan ve işle ilgisi olsa dahi işletme sahibinin şahsi kusuru nedeniyle ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar ise gider olarak yazılamayacaktır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, ..... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen ...2006 tarih Esas No: 2006/... Karar No: 2006/... sayılı karara göre kurumunuzun kazada % 60 oranında kusurlu bulunması nedeniyle .....'e ödenecek maddi ve manevi tazminat ile yasal faizlerin % 60 oranına tekabül eden tutarının Gelir Vergisi Kanunu'nun 41/6. maddesine göre safi kurum kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün değildir. Ancak, anılan mahkeme kararına göre, .....'ün kazada % 40 oranında kusurlu bulunması nedeniyle, şirketiniz tarafından adı geçene ödenecek maddi ve manevi tazminat ile yasal faizlerin % 40 oranında, (şirketinizce adı geçene ödemenin yapıldığı  dönemde), Gelir Vergisi Kanunu'nun 40/3. maddesine göre kurum kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkündür.
Bilgi edinilmesini rica ederim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder