Yargıtay 19. Ceza Dairesi
Tarih : 27.05.2015
Esas No : 2015/3176
Karar No : 2015/2006
VUK Md. 359
SAHTE FATURA DÜZENLEME SUÇUNUN OLUŞUMU
Sahte fatura düzenleme suçunun oluşabilmesi için düzenlenen sahte faturaların Yasa’da öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerektiği, ancak sanığın düzenlediği iddia olunan faturaların aslı veya onaylı örnekleri dosya içinde bulunmadığı gibi fatura bilgilerinin de yer almaması karşısında; faturaların asılları ve onaylı suretleri varsa getirtilerek Yasa’da öngörülen zorunlu bilgileri içerip içermediğinin incelenmesi, faturaları kullananlar belirlenip sanıktan alınıp alınmadığı hususunda ifadelerine başvurulması, yine faturalardaki imza ve yazılar ile şirkete ait başka belgeler üzerindeki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığı hususunda imza incelemesi yaptırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik incelemeyle mahkumiyetine karar verilmesinin kanuna aykırı olduğu hk.
(Yaklaşım Kasım 2015)
Faturanın gerçekten bir emtia teslimine dayandığı; teslimin konusu, birim fiyatı, tutarı ve teslimin faturayı düzenleyen ile kayıtlarına dahil eden arasında yapıldığının doğrulanmasıyla kabul edilebilir
Tarih : 27.05.2015
Esas No : 2015/3176
Karar No : 2015/2006
VUK Md. 359
SAHTE FATURA DÜZENLEME SUÇUNUN OLUŞUMU
Sahte fatura düzenleme suçunun oluşabilmesi için düzenlenen sahte faturaların Yasa’da öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerektiği, ancak sanığın düzenlediği iddia olunan faturaların aslı veya onaylı örnekleri dosya içinde bulunmadığı gibi fatura bilgilerinin de yer almaması karşısında; faturaların asılları ve onaylı suretleri varsa getirtilerek Yasa’da öngörülen zorunlu bilgileri içerip içermediğinin incelenmesi, faturaları kullananlar belirlenip sanıktan alınıp alınmadığı hususunda ifadelerine başvurulması, yine faturalardaki imza ve yazılar ile şirkete ait başka belgeler üzerindeki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığı hususunda imza incelemesi yaptırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik incelemeyle mahkumiyetine karar verilmesinin kanuna aykırı olduğu hk.
(Yaklaşım Kasım 2015)
Faturanın gerçekten bir emtia teslimine dayandığı; teslimin konusu, birim fiyatı, tutarı ve teslimin faturayı düzenleyen ile kayıtlarına dahil eden arasında yapıldığının doğrulanmasıyla kabul edilebilir
T.C.
DANIŞTAY Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No : 2008/878
Karar No : 2010/145
Özeti: 1- Faturanın gerçekten bir emtia
teslimine dayandığı; teslimin konusu, birim fiyatı, tutarı ve teslimin faturayı
düzenleyen ile kayıtlarına dahil eden arasında yapıldığının doğrulanmasıyla
kabul edilebileceğinden, belgesiz alışları belgelendirmek amacıyla temin edilen
faturalarda gösterilen emtia bedellerinin gerçekten yüklenilen maliyetin
varlığına kanıt teşkil etmeyeceği,
2- Kayıtlara dahil edilen faturalarda
gösterilen miktarda akaryakıt harcaması yapılıp yapılamayacağının davacı
tarafından kanıtlanması gerektiğinden, davacıdan kanıt sunması istendikten ve
sunulursa incelendikten sonra karar verilmesi gerektiği hakkında.
(VD Ağustos 2014)
SAHTE
BELGE DÜZENLEMEDE TEMİNAT UYGULAMASI :
VUK’un 153/A maddesinde sahte belge düzenleme
fiilinin önlenmesi amacıyla teminat gösterme zorunluluğu getirilmiş, meslek
mensuplarına yönelik ceza hükümleri konulmuştur. Madde kapsamındaki
mükelleflerin vergisel teşvik ve desteklerden yararlanılamayacağı ifade edilmiş
son olarak VUK’un 359’uncu madde de hükmolunan bazı fiilleri işleyen
mükelleflerin duyurulacağı belirtilmiştir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin
usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir. Bu kapsamda yakın bir
gelecekte Vergi Usul Kanunu genel tebliği yayınlanarak, konuya ilişkin usul ve
esasların belirlenmesi beklenmektedir.
(Faruk
GÖNKAYALI /Erol ÇOLAK E. Stajyer
Gelirler Kontrolörü, Vergi Müfettiş Yardımcısı -Vergi Sorunları Dergisi Ocak 2014)
T.C. D A N I Ş T A Y Dokuzuncu Daire
Esas No: 2009/9251
Karar No: 2012/5154
Özeti: Alış
faturalarında katma değer vergisinin 2/3'ünü kesip yatıran davacının bu
faturaların sahte olduğu ve komisyon karşılığı alındığından bahisle yapılan
cezalı tarhiyata karşı açtığı davada, 1/3'lük katma değer vergisinin ödenmemesinin
davacıya menfaat sağlamayacağı şeklindeki genel kabulün ve gerekçenin hukuka
uygun olmadığı ve işin esasının incelenerek bir karar verilmesi icabettiği
hakkında.
(Vergi Dünyası Ocak 2014)
T.C. D A N I Ş T A Y Dokuzuncu Daire
Esas No : 2009/9251 Karar No : 2012/5154
Özeti : Alış
faturalarında katma değer vergisinin 2/3'ünü kesip yatıran davacının bu
faturaların sahte olduğu ve komisyon karşılığı alındığından bahisle yapılan
cezalı tarhiyata karşı açtığı davada, 1/3'lük katma değer vergisinin
ödenmemesinin davacıya menfaat sağlamayacağı şeklindeki genel kabulün ve
gerekçenin hukuka uygun olmadığı ve işin esasının incelenerek bir karar
verilmesi icabettiği hakkında.
(Vergi Dünyası Kasım 2013)
Faturanın alındığı şirket hakkında fatura alındıktan 3
yıl sonra yapılan tespitlerin, faturanın sahte olduğuna karine teşkil
etmeyeceği.
Danıştay 9. Dairesi
Tarih
: 04.02.2009 Esas No : 2008/179 Karar
No : 2009/617
İstemin
Özeti: (…) Ltd.
Şti.’nden alınan faturaların sahte olduğundan bahisle katma değer vergisi
indiriminin reddi suretiyle davacı şirket adına 2003/Ocak, Mart, Nisan, Mayıs,
Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım dönemleri için salınan vergi ziyaı
cezalı katma değer vergisinin terkini istemiyle açılan davayı; davacı şirketin
fatura aldığı (…) Ltd. Şti. hakkında düzenlenen (…) tarih ve (…) sayılı vergi
tekniği raporunda yer alan tespitler değerlendirildiğinde, davacı şirketin 2003
yılında adı geçen şirketten çek karşılığı yaptığı (…) TL’lik alımın gerçek
olduğunun kabulü gerektiği, bunun üzerinde tespit edilen ve geriye kalan nakit
ödenen fatura tutarı olan (…) TL’lik alımın ise, alım miktarı ve ödeme şekli
göz önünde alındığında ticari icaplara uygun olmadığı, dolayısıyla gerçek bir
alım olmadığı sonucuna varıldığı bu nedenle cezalı katma değer vergisi tarhiyatının
(…) TL’lik fatura tutarına isabet eden kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı; (…)
TL’lik fatura tutarına isabet eden kısmında ise hukuka aykırılık görülmediği
gerekçesiyle kısmen kabul eden kısmen reddeden (…) Vergi Mahkemesinin
kararının; davacı tarafından ve banka ve çekle yapılan ödeme tutarının yanlış
hesaplandığı, tespitlerin somut olmadığı, davalı idare tarafından ise cezalı
tarhiyatın yasal olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Karar: Uyuşmazlıkta, davacı şirketin (…)
Ltd. Şti.’nden alınan faturaların sahte olduğundan bahisle katma değer vergisi
indiriminin reddi suretiyle 2003/Ocak, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz,
Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım dönemleri için salınan vergi cezalı katma değer
vergisinin terkini istemiyle açılan davayı kısmen kabul eden kısmen reddeden
Vergi Mahkemesi kararının taraflarca temyizen incelenerek bozulması
istenilmektedir.
Vergi
Mahkemesi kararının, salınan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin (…)
TL’lik fatura tutarına isabet eden kısmının terkinine yönelik hüküm fıkrası
yönünden davalı idare tarafından ileri sürülen iddialar kararın buna ilişkin
hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Vergi
Mahkemesi kararının, cezalı tarhiyatın (…) TL’lik fatura tutarına isabet eden
kısmına ilişkin olarak davanın reddine yönelik hüküm fıkrasına gelince;
3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin (a) bendinde
mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma
değer vergisinden kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla
hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer
vergisini indirebilecekleri belirtilmiştir.
213
sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinin (B) bendinde ifade edildiği üzere
vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek
mahiyeti esastır. Bu kuralın gereği olarak yükümlülerin Katma Değer Vergisi
Kanunu’nun yukarıda sözü edilen 29. maddesi hükmünden yararlanabilmelerinin ön
şartı fatura ve benzeri vesikaların gerçeği yansıtmasıdır.
Anılan
madde hükümlerinin değerlendirilmesinden, vergilendirme işlemi yapılırken,
Kanuna uygun olarak biçimlendirilen muamelelerin bu biçimselliğinin ötesine
geçmiş muamelelerin tarafları arasında oluşan maddi ve hukuki ilişkinin gerçek
mahiyetinin araştırılması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Kanun, gerçek
mahiyetin ortaya çıkarılmasında yemin hariç her türlü delil izni vermiştir. Bu
deliller tarafların ikrarı, vergiyi doğuran olayla ilişkisi doğal ve açık
bulunan tanık ifadesi, muamelenin taraflarının ekonomik ve ticari konumları,
işyerlerinin durumu, arandığında bulunup bulunamamasına ilişkin tespitler
olabilir.
Dosyanın
incelenmesinden, davacı şirketin fatura aldığı (…) Ltd. Şti. hakkında
düzenlenen (...2005) tarih ve (…) sayılı Vergi Tekniği Raporu ile adı geçen
şirketin (…2001) tarihinde kimyevi maddeler toptan ticareti yapmak üzere
mükellefiyet tesis ettirdiği, (...2001) tarihinde yapılan işe başlama
yoklamasında işyeri büyüklüğünün 100 m2 civarında, aylık kirasının
ise 100 TL olduğu, işçi çalıştırmadığı, şirketin kimyevi madde alım satımı işi
yaptığı, demirbaş olarak üç adet masasının, üç adet koltuğunun, bir adet koltuk
takımının, iki adet sehpasının, iki adet evrak dolabının bir adet fotokopi
makinesinin, bir adet bilgisayarının bulunduğu, (...2003) tarihinde işyeri
adresinde yapılan yoklamada benzeri demirbaşların bulunduğu, bunlara ilave
olarak üç işçi çalıştırdığının görüldüğü, (...2004) tarihinde yapılan yoklamada
bir önceki yoklamadaki durumlara ilave olarak beş işçi çalıştırdığı, (...2006)
tarihli yoklamada adı geçen şirketin 2004 yılında belirtilen adresten ayrıldığı
ve bu adreste başka bir şirketin faaliyette olduğu, 30.01.2006 ve 02.03.2006
tarihlerinde yapılan yoklamalarda şirketin ortağı ve müdürü olarak (GD) isimli
şahsın ikametgah adreslerinde kaydının bulunmadığı hususlarının tespiti
üzerine, adı geçen şirketin düzenlediği faturaların komisyon karşılığı
düzenlenen sahte faturalar olduklarının kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Dosyadaki
belgelerin incelenmesinden (…) Ltd. Şti. hakkında düzenlenen vergi tekniği
raporunda davacı şirkete düzenlenen faturaların sahte ve yanıltıcı olduğu
yolunda hukuken geçerli ve somut nitelikte herhangi bir tespit bulunmadığı
gibi, vergisi ihtilaf konusu dönemin 2003 yılına ilişkin olduğu dikkate
alındığında, 2006 yılında adı geçen şirket hakkında yapılan yoklamalara ilişkin
tespitlerin 2003 yılında davacı şirkete düzenlenen faturalarının sahte olduğuna
karine teşkil etmeyeceği de tabiidir.
Bu
durumda, anılan şirket tarafından davacı şirkete düzenlenen faturalar yönünden
yapılan tespitler, bu faturaların sahte olduklarını ispatlamak için yeterli
görülmediğinden ve hukuken geçerli ve somut nitelikte herhangi bir tespit de
bulunmadığından, söz konusu faturalar nedeniyle davacı şirket adına salınan
vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin tespiti gerekirken yazılı gerekçeyle
tarhiyatın (…) TL’lik kısmının onanması yönündeki Vergi Mahkemesi kararının bu
kısmındaki hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan
nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin reddine, davacı şirketin temyiz
isteminin kabulüne (…) Vergi Mahkemesinin kararının, vergi ziyaı cezalı katma
değer vergisinin (…) TL’lik fatura tutarına isabet eden kısmına yönelik hüküm
fıkrasının onanmasına, (…) TL’lik fatura tutarına isabet eden kısmına yönelik
hüküm fıkrasının bozulmasına, oybirliği ile karar verildi.
SAHTE VE MUHTEVİYATI
İTİBARİYLE YANILTICI BELGE DÜZENLEME VE KULLANMA FİİLLERİNE BAĞLI KAÇAKÇILIK
SUÇU VE CEZASI
YARGI
KARARLARI:
Danıştay
4. Dairesinin 26.10.1998 tarih E.1997/3304, K.1998/3842 sayılı kararında,
defter kayıtlarına mal alışı olarak kaydedilen sahte ve muhteviyatı itibariyle
yanıltıcı olduğu ileri sürülen faturanın gerçek bir mal alımı karşılığı
düzenlenip düzenlemediğinin kaydi envanter yapılmak suretiyle tespit
edilebileceği belirtilmiştir.
Danıştay
4. Dairesinin 09.05.2001 tarih E.2000/1327, K.2001/1962 sayılı kararında, sahte
olduğu ileri sürülen faturalardan dolayı tarhiyat yapılabilmesi için fatura
içeriği emtianın gerçekte alınıp alınmadığının, yapılan işte kullanılıp
kullanılmadığının ve söz konusu giderlerin işin niteliği ve büyüklüğüyle
orantılı olup olmadığının Vergi Usul Kanununun 134' üncü maddesine uygun bir
incelemeyle ortaya konulması gerektiği belirtilmiştir.
Danıştay
7. Dairesinin E.2000/7368, K.2001/ 220 sayılı kararında, bir faturanın gerçek
durumu yansıtmadığının söylenebilmesi için, düzenleyenin ekonomik durumu,
iştigal konusu, davacı kuruma satmış göründüğü emtia bakımından organizasyonu,
işçi çalıştırıp çalıştırmadığı, emtia alışlarının niteliği, alım-satım için
zorunlu veya bu işlemin doğal sonucu olan diğer işlemlerin gerçekleştirilme
biçimi ile vergi ödevlerinin yerine getirilmesindeki özen gibi unsurlardan
hareketle gerçek bir emtia akışının varlığının ortaya konulması gerektiği
belirtilmiştir.
Yargıtay
11. Ceza Dairesinin 18.06.2001 tarih, E:2001/6048, K:2001/6948 sayılı
kararında, faturaların gerçek alım-satıma dayalı olup olmadığının belirlenmesi
yönünden, sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri araştırılıp
ödeme şekillerinin, ticari yaşam gözlemlerine ve teamüle uygunluğunun
değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Danıştay
3. Dairesinin 14.05.2003 tarih, E.2000/4292, K.2003/3080 sayılı kararında, tüm
alış faturalarının sahte olduğu sabit
bulunan davacının satışlarının gerçek olduğu
iddiasını ispatlayamamış olması, bu satışlara ilişkin faturaların
komisyon karşılığı düzenlendiğinin
kabulünü gerektirdiği belirtilmiştir.
Yargıtay
11. Ceza Dairesinin 13.06.2001 tarih, E.2001/6053, K.2001/6820 sayılı
kararında, belgesiz yapılan satın almanın bir başka mükellefin faturasıyla
belgelendirilmesi halinde, bu faturaların, düzenleyip verenle gerçek bir
alım-satım olmadığından sahte olarak kabulü gerektiği belirtilmiştir.
Danıştay
9. Dairesinin 16.02.1999 tarih E.1997/5603, K.1999/591 sayılı kararında yapılan
mal alımları gerçek olsa dahi faturasının sahte fatura olması halinde, KDV
indiriminin kabul edilmeyeceği belirtilmiştir.
Danıştay
Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun 17.05.1996 tarih K:1996/233, E.1995/79
sayılı kararında, emtia alımına ilişkin faturanın Vergi Usul Kanunu hükümlerine
uygun olarak düzenlenmiş olmasının, gerçek bir ticari ilişkinin varlığı için
yeterli birkarine sayılamayacağı ve gerçeğe aykırı faturalarda yer alan katma
değer vergisinin indirime konu yapılamayacağı belirtilmiştir.
Danıştay
Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun 12.01.1996 tarih K.1996/9 E.1995/162
sayılı kararına göre, faturaların biçimsel kurallara uygun olması, sevk
irsaliyesi ve çek düzenlenmesi, borsada tescil yapılması gibi işlemler,
faturalarda gösterilen emtianın gerçekten faturaların düzenleyicisi görünen
kimselerden satın alındığını kanıtlamaya yeterli değildir. Esasen gerçeğe
aykırı fatura gibi sevk irsaliyesi düzenlenerek de işlemlere gerçek görüntüsü
verilebileceği için kimi kişilere çekle ödeme yapılıp, tahsil edilen paranın
geri alınması da mümkün olmaktadır. Borsada tescil de kural olarak üzerine
tescil yükümlülüğü düşen tarafın başvurusu üzerine gerçekleştirilen beyana
dayalı bir işlem olduğundan, tescil konusu emtianın gerçekten satın alındığına
kesin bir kanıt sayılamaz.
Danıştay
7. Dairesi, 15.03.2005 tarih K.2005/ 372 E.2003/1347 sayılı kararı ile, beyan
ettikleri yüksek cirolar elde edecek sermayeye ve iş organizasyonuna sahip
olmayan, yüksek cirolar beyan etmelerine karşın düşük tutarlı katma değer
vergisi ödeyen ya da hiç ödemeyen, işyeri bulunmayan, alışlarının gerçek
olmadığı yetkililerince de kabul edilen şirketler tarafından düzenlenen
faturaların gerçek dışı olduğu, bu nedenle, söz konusu faturalarda yer alan
katma değer vergilerinin indiriminin reddi suretiyle yapılan tarh ceza kesme
işlemlerinde hukuka aykırılık bulunmadığına karar vermiştir.
SONUÇ:
Vergi
Usul Kanununun 359. maddesi ile düzenlenmesi veya kullanılması kaçakçılık suçu
sayılan, sahte belge ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge, nitelik
itibariyle birbirinden farklı özellikler taşımaktadır. Vergi Usul Kanununun
359. maddesinde, sahte belge kullanma veya düzenleme halinde üç yıldan beş yıla
kadar hapis cezası öngörülmekte, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge
düzenlenmesi veya kullanılması halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası
öngörülmektedir. Vergi ziyaı cezası ise her iki halde de üç kat olarak
uygulanmaktadır.
Kaçakçılık
suçunun oluşması için kastın varlığı gerekmektedir. Kastın varlığının
belirlenmesinde ise sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge
düzenlemek ile kullanmak arasında önemli farklılık bulunmaktadır.
Sahte
veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesi, kastın karinesi
olduğundan suçun oluşumu için ayrıca kastın varlığı aranmamaktadır. Oysa sahte
veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanılması halinde kastın varlığı
ortaya konulmalıdır. Söz konusu belgeler bilerek kullanılmışsa yani kasıt varsa
kaçakçılık suçu kapsamında değerlendirilmelidir.
Musa
YILDIRIM (Gelirler Başkontrolörü) MDERGI/Temmuz 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder