17 Mart 2016 Perşembe

SMİYB

Yargıtay 19. Ceza Dairesi

Tarih    : 27.05.2015

Esas No : 2015/3176

Karar No : 2015/2006

VUK Md. 359

SAHTE FATURA DÜZENLEME SUÇUNUN OLUŞUMU


Sahte fatura düzenleme suçunun oluşabilmesi için düzenlenen sahte faturaların Yasa’da öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerektiği, ancak sanığın düzenlediği iddia olunan faturaların aslı veya onaylı örnekleri dosya içinde bulunmadığı gibi fatura bilgilerinin de yer almaması karşısında; faturaların asılları ve onaylı suretleri varsa getirtilerek Yasa’da öngörülen zorunlu bilgileri içerip içermediğinin incelenmesi, faturaları kullananlar belirlenip sanıktan alınıp alınmadığı hususunda ifadelerine başvurulması, yine faturalardaki imza ve yazılar ile şirkete ait başka belgeler üzerindeki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığı hususunda imza incelemesi yaptırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik incelemeyle mahkumiyetine karar verilmesinin kanuna aykırı olduğu hk.
(Yaklaşım Kasım 2015)

Faturanın gerçekten bir emtia teslimine dayandığı; teslimin konusu, birim fiyatı, tutarı ve teslimin faturayı düzenleyen ile kayıtlarına dahil eden arasında yapıldığının doğrulanmasıyla kabul edilebilir
T.C. DANIŞTAY Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No : 2008/878
Karar No : 2010/145
Özeti: 1- Faturanın gerçekten bir emtia teslimine dayandığı; teslimin konusu, birim fiyatı, tutarı ve teslimin faturayı düzenleyen ile kayıtlarına dahil eden arasında yapıldığının doğrulanmasıyla kabul edilebileceğinden, belgesiz alışları belgelendirmek amacıyla temin edilen faturalarda gösterilen emtia bedellerinin gerçekten yüklenilen maliyetin varlığına kanıt teşkil etmeyeceği,
2- Kayıtlara dahil edilen faturalarda gösterilen miktarda akaryakıt harcaması yapılıp yapılamayacağının davacı tarafından kanıtlanması gerektiğinden, davacıdan kanıt sunması istendikten ve sunulursa incelendikten sonra karar verilmesi gerektiği hakkında.
(VD Ağustos 2014)

SAHTE BELGE DÜZENLEMEDE TEMİNAT UYGULAMASI :
VUK’un 153/A maddesinde sahte belge düzenleme fiilinin önlenmesi amacıyla teminat gösterme zorunluluğu getirilmiş, meslek mensuplarına yönelik ceza hükümleri konulmuştur. Madde kapsamındaki mükelleflerin vergisel teşvik ve desteklerden yararlanılamayacağı ifade edilmiş son olarak VUK’un 359’uncu madde de hükmolunan bazı fiilleri işleyen mükelleflerin duyurulacağı belirtilmiştir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir. Bu kapsamda yakın bir gelecekte Vergi Usul Kanunu genel tebliği yayınlanarak, konuya ilişkin usul ve esasların belirlenmesi beklenmektedir.
(Faruk GÖNKAYALI /Erol ÇOLAK   E. Stajyer Gelirler Kontrolörü, Vergi Müfettiş Yardımcısı -Vergi Sorunları Dergisi Ocak 2014)

T.C. D A N I Ş T A Y Dokuzuncu Daire
Esas No: 2009/9251
Karar No: 2012/5154
Özeti: Alış faturalarında katma değer vergisinin 2/3'ünü kesip yatıran davacının bu faturaların sahte olduğu ve komisyon karşılığı alındığından bahisle yapılan cezalı tarhiyata karşı açtığı davada, 1/3'lük katma değer vergisinin ödenmemesinin davacıya menfaat sağlamayacağı şeklindeki genel kabulün ve gerekçenin hukuka uygun olmadığı ve işin esasının incelenerek bir karar verilmesi icabettiği hakkında.
(Vergi Dünyası Ocak 2014)

T.C. D A N I Ş T A Y Dokuzuncu Daire
Esas No : 2009/9251 Karar No : 2012/5154

Özeti : Alış faturalarında katma değer vergisinin 2/3'ünü kesip yatıran davacının bu faturaların sahte olduğu ve komisyon karşılığı alındığından bahisle yapılan cezalı tarhiyata karşı açtığı davada, 1/3'lük katma değer vergisinin ödenmemesinin davacıya menfaat sağlamayacağı şeklindeki genel kabulün ve gerekçenin hukuka uygun olmadığı ve işin esasının incelenerek bir karar verilmesi icabettiği hakkında.
(Vergi Dünyası Kasım 2013)

Faturanın alındığı şirket hakkında fatura alındıktan 3 yıl sonra yapılan tespitlerin, faturanın sahte olduğuna karine teşkil etmeyeceği.

Danıştay 9. Dairesi
Tarih         : 04.02.2009 Esas No   : 2008/179 Karar No  : 2009/617
İstemin Özeti: (…) Ltd. Şti.’nden alınan faturaların sahte olduğundan bahisle katma değer vergisi indiriminin reddi suretiyle davacı şirket adına 2003/Ocak, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım dönemleri için salınan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin terkini istemiyle açılan davayı; davacı şirketin fatura aldığı (…) Ltd. Şti. hakkında düzenlenen (…) tarih ve (…) sayılı vergi tekniği raporunda yer alan tespitler değerlendirildiğinde, davacı şirketin 2003 yılında adı geçen şirketten çek karşılığı yaptığı (…) TL’lik alımın gerçek olduğunun kabulü gerektiği, bunun üzerinde tespit edilen ve geriye kalan nakit ödenen fatura tutarı olan (…) TL’lik alımın ise, alım miktarı ve ödeme şekli göz önünde alındığında ticari icaplara uygun olmadığı, dolayısıyla gerçek bir alım olmadığı sonucuna varıldığı bu nedenle cezalı katma değer vergisi tarhiyatının (…) TL’lik fatura tutarına isabet eden kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı; (…) TL’lik fatura tutarına isabet eden kısmında ise hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle kısmen kabul eden kısmen reddeden (…) Vergi Mahkemesinin kararının; davacı tarafından ve banka ve çekle yapılan ödeme tutarının yanlış hesaplandığı, tespitlerin somut olmadığı, davalı idare tarafından ise cezalı tarhiyatın yasal olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Karar: Uyuşmazlıkta, davacı şirketin (…) Ltd. Şti.’nden alınan faturaların sahte olduğundan bahisle katma değer vergisi indiriminin reddi suretiyle 2003/Ocak, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım dönemleri için salınan vergi cezalı katma değer vergisinin terkini istemiyle açılan davayı kısmen kabul eden kısmen reddeden Vergi Mahkemesi kararının taraflarca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Vergi Mahkemesi kararının, salınan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin (…) TL’lik fatura tutarına isabet eden kısmının terkinine yönelik hüküm fıkrası yönünden davalı idare tarafından ileri sürülen iddialar kararın buna ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Vergi Mahkemesi kararının, cezalı tarhiyatın (…) TL’lik fatura tutarına isabet eden kısmına ilişkin olarak davanın reddine yönelik hüküm fıkrasına gelince;
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin (a) bendinde mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri belirtilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinin (B) bendinde ifade edildiği üzere vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Bu kuralın gereği olarak yükümlülerin Katma Değer Vergisi Kanunu’nun yukarıda sözü edilen 29. maddesi hükmünden yararlanabilmelerinin ön şartı fatura ve benzeri vesikaların gerçeği yansıtmasıdır.
Anılan madde hükümlerinin değerlendirilmesinden, vergilendirme işlemi yapılırken, Kanuna uygun olarak biçimlendirilen muamelelerin bu biçimselliğinin ötesine geçmiş muamelelerin tarafları arasında oluşan maddi ve hukuki ilişkinin gerçek mahiyetinin araştırılması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Kanun, gerçek mahiyetin ortaya çıkarılmasında yemin hariç her türlü delil izni vermiştir. Bu deliller tarafların ikrarı, vergiyi doğuran olayla ilişkisi doğal ve açık bulunan tanık ifadesi, muamelenin taraflarının ekonomik ve ticari konumları, işyerlerinin durumu, arandığında bulunup bulunamamasına ilişkin tespitler olabilir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin fatura aldığı (…) Ltd. Şti. hakkında düzenlenen (...2005) tarih ve (…) sayılı Vergi Tekniği Raporu ile adı geçen şirketin (…2001) tarihinde kimyevi maddeler toptan ticareti yapmak üzere mükellefiyet tesis ettirdiği, (...2001) tarihinde yapılan işe başlama yoklamasında işyeri büyüklüğünün 100 m2 civarında, aylık kirasının ise 100 TL olduğu, işçi çalıştırmadığı, şirketin kimyevi madde alım satımı işi yaptığı, demirbaş olarak üç adet masasının, üç adet koltuğunun, bir adet koltuk takımının, iki adet sehpasının, iki adet evrak dolabının bir adet fotokopi makinesinin, bir adet bilgisayarının bulunduğu, (...2003) tarihinde işyeri adresinde yapılan yoklamada benzeri demirbaşların bulunduğu, bunlara ilave olarak üç işçi çalıştırdığının görüldüğü, (...2004) tarihinde yapılan yoklamada bir önceki yoklamadaki durumlara ilave olarak beş işçi çalıştırdığı, (...2006) tarihli yoklamada adı geçen şirketin 2004 yılında belirtilen adresten ayrıldığı ve bu adreste başka bir şirketin faaliyette olduğu, 30.01.2006 ve 02.03.2006 tarihlerinde yapılan yoklamalarda şirketin ortağı ve müdürü olarak (GD) isimli şahsın ikametgah adreslerinde kaydının bulunmadığı hususlarının tespiti üzerine, adı geçen şirketin düzenlediği faturaların komisyon karşılığı düzenlenen sahte faturalar olduklarının kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Dosyadaki belgelerin incelenmesinden (…) Ltd. Şti. hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda davacı şirkete düzenlenen faturaların sahte ve yanıltıcı olduğu yolunda hukuken geçerli ve somut nitelikte herhangi bir tespit bulunmadığı gibi, vergisi ihtilaf konusu dönemin 2003 yılına ilişkin olduğu dikkate alındığında, 2006 yılında adı geçen şirket hakkında yapılan yoklamalara ilişkin tespitlerin 2003 yılında davacı şirkete düzenlenen faturalarının sahte olduğuna karine teşkil etmeyeceği de tabiidir.
Bu durumda, anılan şirket tarafından davacı şirkete düzenlenen faturalar yönünden yapılan tespitler, bu faturaların sahte olduklarını ispatlamak için yeterli görülmediğinden ve hukuken geçerli ve somut nitelikte herhangi bir tespit de bulunmadığından, söz konusu faturalar nedeniyle davacı şirket adına salınan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin tespiti gerekirken yazılı gerekçeyle tarhiyatın (…) TL’lik kısmının onanması yönündeki Vergi Mahkemesi kararının bu kısmındaki hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin reddine, davacı şirketin temyiz isteminin kabulüne (…) Vergi Mahkemesinin kararının, vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin (…) TL’lik fatura tutarına isabet eden kısmına yönelik hüküm fıkrasının onanmasına, (…) TL’lik fatura tutarına isabet eden kısmına yönelik hüküm fıkrasının bozulmasına, oybirliği ile karar verildi.

SAHTE VE MUHTEVİYATI İTİBARİYLE YANILTICI BELGE DÜZENLEME VE KULLANMA FİİLLERİNE BAĞLI KAÇAKÇILIK SUÇU VE CEZASI

YARGI KARARLARI:
Danıştay 4. Dairesinin 26.10.1998 tarih E.1997/3304, K.1998/3842 sayılı kararında, defter kayıtlarına mal alışı olarak kaydedilen sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı olduğu ileri sürülen faturanın gerçek bir mal alımı karşılığı düzenlenip düzenlemediğinin kaydi envanter yapılmak suretiyle tespit edilebileceği belirtilmiştir.
Danıştay 4. Dairesinin 09.05.2001 tarih E.2000/1327, K.2001/1962 sayılı kararında, sahte olduğu ileri sürülen faturalardan dolayı tarhiyat yapılabilmesi için fatura içeriği emtianın gerçekte alınıp alınmadığının, yapılan işte kullanılıp kullanılmadığının ve söz konusu giderlerin işin niteliği ve büyüklüğüyle orantılı olup olmadığının Vergi Usul Kanununun 134' üncü maddesine uygun bir incelemeyle ortaya konulması gerektiği belirtilmiştir.
Danıştay 7. Dairesinin E.2000/7368, K.2001/ 220 sayılı kararında, bir faturanın gerçek durumu yansıtmadığının söylenebilmesi için, düzenleyenin ekonomik durumu, iştigal konusu, davacı kuruma satmış göründüğü emtia bakımından organizasyonu, işçi çalıştırıp çalıştırmadığı, emtia alışlarının niteliği, alım-satım için zorunlu veya bu işlemin doğal sonucu olan diğer işlemlerin gerçekleştirilme biçimi ile vergi ödevlerinin yerine getirilmesindeki özen gibi unsurlardan hareketle gerçek bir emtia akışının varlığının ortaya konulması gerektiği belirtilmiştir.
Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 18.06.2001 tarih, E:2001/6048, K:2001/6948 sayılı kararında, faturaların gerçek alım-satıma dayalı olup olmadığının belirlenmesi yönünden, sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri araştırılıp ödeme şekillerinin, ticari yaşam gözlemlerine ve teamüle uygunluğunun değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Danıştay 3. Dairesinin 14.05.2003 tarih, E.2000/4292, K.2003/3080 sayılı kararında, tüm alış faturalarının sahte olduğu  sabit bulunan davacının satışlarının gerçek olduğu  iddiasını ispatlayamamış olması, bu satışlara ilişkin faturaların komisyon karşılığı  düzenlendiğinin kabulünü gerektirdiği belirtilmiştir.
Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 13.06.2001 tarih, E.2001/6053, K.2001/6820 sayılı kararında, belgesiz yapılan satın almanın bir başka mükellefin faturasıyla belgelendirilmesi halinde, bu faturaların, düzenleyip verenle gerçek bir alım-satım olmadığından sahte olarak kabulü gerektiği belirtilmiştir.
Danıştay 9. Dairesinin 16.02.1999 tarih E.1997/5603, K.1999/591 sayılı kararında yapılan mal alımları gerçek olsa dahi faturasının sahte fatura olması halinde, KDV indiriminin kabul edilmeyeceği belirtilmiştir.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun 17.05.1996 tarih K:1996/233, E.1995/79 sayılı kararında, emtia alımına ilişkin faturanın Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun olarak düzenlenmiş olmasının, gerçek bir ticari ilişkinin varlığı için yeterli birkarine sayılamayacağı ve gerçeğe aykırı faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirime konu yapılamayacağı belirtilmiştir.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun 12.01.1996 tarih K.1996/9 E.1995/162 sayılı kararına göre, faturaların biçimsel kurallara uygun olması, sevk irsaliyesi ve çek düzenlenmesi, borsada tescil yapılması gibi işlemler, faturalarda gösterilen emtianın gerçekten faturaların düzenleyicisi görünen kimselerden satın alındığını kanıtlamaya yeterli değildir. Esasen gerçeğe aykırı fatura gibi sevk irsaliyesi düzenlenerek de işlemlere gerçek görüntüsü verilebileceği için kimi kişilere çekle ödeme yapılıp, tahsil edilen paranın geri alınması da mümkün olmaktadır. Borsada tescil de kural olarak üzerine tescil yükümlülüğü düşen tarafın başvurusu üzerine gerçekleştirilen beyana dayalı bir işlem olduğundan, tescil konusu emtianın gerçekten satın alındığına kesin bir kanıt sayılamaz.
Danıştay 7. Dairesi, 15.03.2005 tarih K.2005/ 372 E.2003/1347 sayılı kararı ile, beyan ettikleri yüksek cirolar elde edecek sermayeye ve iş organizasyonuna sahip olmayan, yüksek cirolar beyan etmelerine karşın düşük tutarlı katma değer vergisi ödeyen ya da hiç ödemeyen, işyeri bulunmayan, alışlarının gerçek olmadığı yetkililerince de kabul edilen şirketler tarafından düzenlenen faturaların gerçek dışı olduğu, bu nedenle, söz konusu faturalarda yer alan katma değer vergilerinin indiriminin reddi suretiyle yapılan tarh ceza kesme işlemlerinde hukuka aykırılık bulunmadığına karar vermiştir.
SONUÇ:
Vergi Usul Kanununun 359. maddesi ile düzenlenmesi veya kullanılması kaçakçılık suçu sayılan, sahte belge ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge, nitelik itibariyle birbirinden farklı özellikler taşımaktadır. Vergi Usul Kanununun 359. maddesinde, sahte belge kullanma veya düzenleme halinde üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörülmekte, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesi veya kullanılması halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir. Vergi ziyaı cezası ise her iki halde de üç kat olarak uygulanmaktadır.
Kaçakçılık suçunun oluşması için kastın varlığı gerekmektedir. Kastın varlığının belirlenmesinde ise sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlemek ile kullanmak arasında önemli farklılık bulunmaktadır.
Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesi, kastın karinesi olduğundan suçun oluşumu için ayrıca kastın varlığı aranmamaktadır. Oysa sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanılması halinde kastın varlığı ortaya konulmalıdır. Söz konusu belgeler bilerek kullanılmışsa yani kasıt varsa kaçakçılık suçu kapsamında değerlendirilmelidir.
Musa YILDIRIM (Gelirler Başkontrolörü) MDERGI/Temmuz 2009


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder