15 Mart 2016 Salı

KDV MATRAH VE ORAN

Döviz Cinsinden Düzenlenmiş Çeklerin Ciro Edilmesi Halinde Ortaya Çıkan Kur Farkının KDV Karşısındaki Durumu
Her ne kadar çek görüldüğünde ödenmesi gereken bir ödeme aracı olsa da vadeli çek düzenlemesi oldukça yaygın bir uygulamadır. Çekin ciro silsilesi ile el değiştirmesi halinde fatura düzenlemesi nasıl olacaktır? Her ciranta birbirine fatura mı düzenleyecek yoksa faturalaşma ödemeyi yapan ile hamil arasında mı olacak? Konu ile ilgili Gelir İdaresi Başkanlığı’nca verilen 02.11.2011 tarihli özelgede, bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde mal teslimi ve hizmet ifasının gerçekleştiği ilk safhada vergiyi doğuran olay ile ödeme tarihi arasında ortaya çıkan kur farkı için lehine kur farkı ortaya çıkan (alıcı veya satıcı) tarafından bu farkın oluştuğu tarihte fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Kur farkından kaynaklı faturalaşma vergiye tabi işleme doğrudan taraf olanlar arasında yapılacak, ciro silsilesindeki diğer cirantalar arasında kur farkları nedeniyle bir faturalaşma söz konusu olmayacaktır.
Kur farkı KDV matrahının bir unsuru iken döviz cinsinden düzenlenen vadeli çeklerde kur farkından oluşan KDV matrah değişikliğine ilişkin faturalaşma işlemi hamil ile keşideci arasında gerçekleşecek, düzenlenecek faturada KDV oranı verginin doğduğu tarihte işlemin tabi olduğu oran üzerinden gerçekleşecektir. Dönem içerisinde tahsilatın yapılmaması halinde vadeli çek VUK alacak senetlerinin değerlemesine ilişkin hükümler esas alınarak değerlenecek, tahsilat tarihine kadar KDV hesaplanmayacaktır.
(Neşe DURMUŞ Yaklaşım / Mayıs 2015)

KDV GENEL UYGULAMA TEBLİĞİNİN, KONUTLARDA NET ALAN HESABINA İLİŞKİN BÖLÜMÜNÜN YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASI
Danıştay 4. Dairesi
Tarih    : 10.12.2014
Esas No   : 2014/4835
KDVK Md. 29
Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin, net alanı 150 m2’nin altında kalan ve indirimli KDV oranına tabi olan konutların net alan hesabına ilişkin bölümü ile KDV iade hesabına dahil edilecek yüklenilen KDV’ye ilişkin 2 No.lu Örneğin yürürlüğünün durdurulması hk.   
(Yaklaşım / Mart 2015)

TAPUDA KONUT OLARAK GEÇEN FİİLEN İŞYERİ OLARAK KULLANILAN
GAYRİMENKULÜN SATIŞINDA KDV ORANI
Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih   : 21.08.2013
Sayı : 93767041-130[28-2012/86]-160
Taşınmaz teslimlerinde teslime konu taşınmazın işlem tarihi itibariyle geçerli fiili durumunun dikkate alınacağı, buna göre tapuda konut olarak geçen ancak fiilen işyeri olarak kullanılan firma aktifinde kayıtlı taşınmazın tesliminde metrekare büyüklüğüne bakılmaksızın genel oranda (%18) KDV hesaplanması gerekmektedir. Söz konusu taşınmaz satışı, firmanın aktifinde en az iki tam yıl süreyle kalma şartını sağlaması halinde ise KDV Kanunu’nun 17/4-r maddesine istinaden KDV’den istisna olacaktır.
(Yaklaşım / Haziran 2014) 

Ciro Primlerinin KDV Karşısındaki Durumuna İlişkin Sorunlar KDV Uygulama Genel Tebliği İle de Çözülemedi
Maliye Bakanlığı, ciro pirimi ödemelerinin KDV karşısındaki durumuna ilişkin 26 seri no’lu KDV Genel Tebliği ile açıkladığı ve çeyrek asırdır koruduğu“hizmet ifası kapsamında KDV’ye tabi olma” yönündeki görüşünü 116 seri no’lu KDV Genel Tebliği ile değiştirmiş ve konuyu farklı bir pencereden ele almış, son olarak 26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan KDV Uygulama Genel Tebliği’nde de aynı açıklamaya yer vermiştir.
Buna göre Bakanlık, ciro primi ödemelerini Kanunun 35. maddesi kapsamında, asıl işleme ilişkin KDV matrahının değişmesi olarak değerlendirmiş ve düzeltme yapılması gerektiğini, düzeltme işleminin alıcı tarafından satıcı adına fatura ve benzeri belge düzenlemek suretiyle yapılacağını, bu amaçla düzenlenecek belgede, KDV matrahında değişikliğe neden olan iskonto tutarına ilk teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlem için geçerli olan KDV oranının uygulanacağını belirtmiştir.
Ancak ciro primi ödemelerinin satılan mal ve hizmetlerle ilgisi bulunmamaktadır. Zira, ciro primi ödemelerinin, satılan her mal ve bunlara ilişkin faturalarla bağlantısının kurulması ve bunlara dayandırılması mümkün değildir. Bu doğrultuda farklı oranlara tabi çeşitli malların satılması durumunda alınan ciro primleri için düzenlenecek faturada esas alınacak KDV oranının ne olacağı belirsizdir. Bu gibi durumlar için ilk akla gelen çözüm, ciro primine hak kazanan alıcının her farklı KDV oranına tabi alımlarının toplam alımları içindeki payını tespit edip ciro primi karşılığında düzenleyeceği faturada yazan bedeli bu doğrultuda ayrıştırmak ve farklı KDV oranlarına tabi tutmak olsa da, ciro primine hak kazanılmasına neden olan alımlara konu olan mal ve hizmetlerin farklı kârlılık oranına sahip ve farklı KDV oranlarına tabi olması mümkündür. Bu yapı içerisinde kazanılan ciro primleri için karmaşık hesaplamalar yapılıyor da olabilir. Örneğin, kâr marjı yüksek olan mal alımları için yüksek, düşük olan mal alımları için düşük bir katsayı belirlenip daha önce tespit edilmiş olan belirli bir rakama ulaşıldığında ciro primine hak kazanılıyor olabilir. Bu husus ciro primi ödemelerinin satın alınan mal ve hizmetlerle doğrudan ilişkilendirilmesini ve bunlarla bağlantısının kurulmasını güçleştirmektedir. Dolayısıyla bu gibi durumlarda kazanılan ciro primlerinin tabi olacağı KDV oranını tespit etmek kolay olmayacaktır.
Maliye Bakanlığı’nın, bu hususları ve yargı organlarının yerleşik hale gelmiş bulunan kararlarını dikkate alarak yeni bir açıklama yapması, olası ihtilafların en aza indirilmesi açısından faydalı ve hatta gereklidir.
(Bülent SEZGİN E-Yaklaşım / Haziran 2014) 

Geceleme Hizmetini Kapsayacak Şekilde Kongre ve Seminer Organizasyon Hizmeti Sunumunun KDV Karşısındaki Durumu
Görüleceği üzere, kongre ve seminer hizmeti veren organizasyon şirketlerinin geceleme hizmetlerini de kapsayacak şekilde toplam bedel üzerinden indirimli oranda (%8) KDV hesaplaması vergi ziyaına neden olacaktır. Yine bu organizasyon şirketlerinden kongre ve seminer hizmeti alan tevkifat yapmakla yükümlü kurum ve kuruluşların da tevkifat oranını doğru uygulasalar dahi KDV’nin yanlış hesaplanması nedeniyle vergi ziyaına neden olabilecekleri göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle bu kapsamda hizmet veren mükellefler ile bu mükelleflerden hizmet alan tevkifat yapmakla yükümlü kurum ve kuruluşların cezalı tarhiyatla karşılaşmamaları için yukarıda değinilen hususlara dikkat etmeleri gerekmektedir.
(Yusuf BOĞUŞ Yaklaşım / Nisan 2014)
Banka ve Sigorta Şirketlerinin Mal ve Hizmet İadesinde KDV Düzeltmesi Yapılacak mı?
Yukarıda yapılan açıklamalardan da fark edileceği üzere, banka ve sigorta şirketlerinin satıcılar adına 116 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nde belirtilen çerçevede dekont vb. belge düzenleyerek mal iadelerini gerçekleştirmeleri, satıcıların ise bu belgelerde gösterilen KDV dahil bedel içindeki KDV’yi iç yüzde yöntemiyle ayırarak indirim konusu yapmak suretiyle KDV düzeltmelerini yapmaları mümkün bulunmaktadır. Mal iadesi için, satıcıların ayrıca gider pusulası düzenlemelerine gerek bulunmamaktadır. Hizmet ifalarında düzeltme işlemi ise ancak faturanın işin başında peşin olarak düzenlendiği durumlar ile dövizli işlemler gibi matrahta düzeltme yapılmasını gerektiren bazı hususlarda söz konusu olabilecektir. Tamamlanan yani biten bir hizmetin iadesi söz konusu olamaz. Hizmet iadesi, hizmetin kısmen ya da tamamen gerçekleşmemesi veya hizmetten, hizmet ifası başlamadan veya bir kısım hizmet ifa edildikten sonra vazgeçilmesi vb. durumlarda söz konusu olabilmektedir. Bu gibi durumlarda da, mal iadelerinde olduğu şekilde işlem yapılması gerekmektedir.
(Abdullah TOLU Yaklaşım / Nisan 2014)
DANIŞTAY KARARLARI IŞIĞINDA KATMA DEĞER VERGİSİNDE KUR FARKI:
Öteden beri kur farkı katma değer vergisinde vade farkı-fiyat farkı kabul olarak değerlendirilmekte ve kur farkları vergi matrahına dahil edilmektedir. Ancak Danıştay kararları ile KDV Genel Tebliği hükümlerinin farklılık arz ettiği görülmektedir.Bu farklılık şüphesiz mükellefleri vergi uygulamalarında zorlayacak bir durumdur. Mükelleflerin dövizli işlemler nedeniyle lehlerine oluşan kur farklarını KDV matrahlarına dahil etmemeleri durumunda, KDV Genel Tebliği ve sirküler hükümleri halen geçerliyken eleştiri konusu olacağı açıktır. Öte yandan Danıştay kararları baz alındığında mükellef ve idare arasında ihtilaf olacağı öngörülebilir.
(Lokman YELİVEN-Vergi Sorunları Dergisi Mart 2014)
Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih   : 18.09.2013
Sayı : 84974990-130[28-2013-12]-1033
NATAMAM İNŞAAT DEVRİNDE UYGULANACAK KDV ORANI
Natamam vaziyetteki inşaatın devri işlemi Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1. maddesi uyarınca KDV’ye tabi olup, genel oranda (%18) KDV hesaplanması gerektiği hk.
(Yaklaşım / Aralık 2013)
Konut ve İşyeri Satışlarında KDV Uygulaması Değişti: KDV Oranı, Artık Taşınmazın Fiili Kullanımına Bakılarak Tespit Edilecek!
Yukarıda yapılan açıklamalardan da fark edileceği üzere, Maliye Bakanlığı taşınmaz satışlarında uygulanacak KDV oranı konusunda önemli bir görüş değişikliğine giderek, uzun yıllardan bu yana süregelen uygulamasını değiştirmiş olup, uygulanacak KDV oranının tespitinde taşınmazların yapı ruhsatı ile tapu kayıtlarında ne şekilde gösterildiğinden çok, fiilen ne amaçla kullanıldığı/kullanılacağı hususuna bakılacağını açıklamıştır.
Bakanlığın yeni düzenlemesine göre; proje, yapı ruhsatı veya tapuda rezidans, işyeri, apart otel olarak gözüken net alanı 150 m2’ye kadar olan taşınmazların fiilen konut olarak teslime konu edilmesi halinde % 1 (büyükşehirlerdeki konutlar için getirilen yeni düzenleme kapsamına girenlerde ise tabi oldukları oranda), 150 m2 ve üzerinde ise % 18 KDV hesaplanacaktır.  Tapuda konut olarak gösterilen taşınmazlar fiilen işyeri/büro olarak kullanılıyorsa/kullanılacaksa, teslimlerinde % 18 KDV hesaplanacaktır. Fiilen konut ya da işyeri olarak kullanılacak bu taşınmazların tapuda veya yapı ruhsatında ne olarak gözüktüğünün bir önemi bulunmamaktadır.
Abdullah TOLU (Yaklaşım Aralık 2013)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder