Döviz
Cinsinden Düzenlenmiş Çeklerin Ciro Edilmesi Halinde Ortaya Çıkan Kur Farkının
KDV Karşısındaki Durumu
Her ne kadar
çek görüldüğünde ödenmesi gereken bir ödeme aracı olsa da vadeli çek
düzenlemesi oldukça yaygın bir uygulamadır. Çekin ciro silsilesi ile el
değiştirmesi halinde fatura düzenlemesi nasıl olacaktır? Her ciranta birbirine
fatura mı düzenleyecek yoksa faturalaşma ödemeyi yapan ile hamil arasında mı
olacak? Konu ile ilgili Gelir İdaresi Başkanlığı’nca verilen 02.11.2011 tarihli
özelgede, bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği
işlemlerde mal teslimi ve hizmet ifasının gerçekleştiği ilk safhada vergiyi
doğuran olay ile ödeme tarihi arasında ortaya çıkan kur farkı için lehine kur
farkı ortaya çıkan (alıcı veya satıcı) tarafından bu farkın oluştuğu tarihte
fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Kur farkından kaynaklı faturalaşma vergiye
tabi işleme doğrudan taraf olanlar arasında yapılacak, ciro silsilesindeki
diğer cirantalar arasında kur farkları nedeniyle bir faturalaşma söz konusu
olmayacaktır.
Kur farkı KDV
matrahının bir unsuru iken döviz cinsinden düzenlenen vadeli çeklerde kur
farkından oluşan KDV matrah değişikliğine ilişkin faturalaşma işlemi hamil ile
keşideci arasında gerçekleşecek, düzenlenecek faturada KDV oranı verginin
doğduğu tarihte işlemin tabi olduğu oran üzerinden gerçekleşecektir. Dönem
içerisinde tahsilatın yapılmaması halinde vadeli çek VUK alacak senetlerinin
değerlemesine ilişkin hükümler esas alınarak değerlenecek, tahsilat tarihine
kadar KDV hesaplanmayacaktır.
(Neşe DURMUŞ Yaklaşım / Mayıs 2015)
KDV GENEL UYGULAMA TEBLİĞİNİN,
KONUTLARDA NET ALAN HESABINA İLİŞKİN BÖLÜMÜNÜN YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASI
Danıştay
4. Dairesi
Tarih
: 10.12.2014
Esas No
: 2014/4835
KDVK Md.
29
Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin, net alanı 150 m2’nin
altında kalan ve indirimli KDV oranına tabi olan konutların net alan hesabına
ilişkin bölümü ile KDV iade hesabına dahil edilecek yüklenilen KDV’ye ilişkin 2
No.lu Örneğin yürürlüğünün durdurulması hk.
(Yaklaşım / Mart 2015)
TAPUDA
KONUT OLARAK GEÇEN FİİLEN İŞYERİ OLARAK KULLANILAN
GAYRİMENKULÜN SATIŞINDA KDV ORANI
GAYRİMENKULÜN SATIŞINDA KDV ORANI
Maliye
Bakanlığı Özelgesi
Tarih
: 21.08.2013
Sayı : 93767041-130[28-2012/86]-160
Taşınmaz teslimlerinde teslime konu taşınmazın işlem tarihi itibariyle
geçerli fiili durumunun dikkate alınacağı, buna göre tapuda konut olarak geçen
ancak fiilen işyeri olarak kullanılan firma aktifinde kayıtlı taşınmazın
tesliminde metrekare büyüklüğüne bakılmaksızın genel oranda (%18) KDV
hesaplanması gerekmektedir. Söz konusu taşınmaz satışı, firmanın aktifinde en
az iki tam yıl süreyle kalma şartını sağlaması halinde ise KDV Kanunu’nun
17/4-r maddesine istinaden KDV’den istisna olacaktır.
(Yaklaşım / Haziran 2014)
Ciro
Primlerinin KDV Karşısındaki Durumuna İlişkin Sorunlar KDV Uygulama Genel
Tebliği İle de Çözülemedi
Maliye Bakanlığı, ciro pirimi ödemelerinin KDV karşısındaki durumuna
ilişkin 26 seri no’lu KDV Genel Tebliği ile açıkladığı ve çeyrek asırdır
koruduğu“hizmet ifası kapsamında KDV’ye tabi olma” yönündeki
görüşünü 116 seri no’lu KDV Genel Tebliği ile değiştirmiş ve konuyu farklı bir
pencereden ele almış, son olarak 26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmî
Gazete’de yayınlanan KDV Uygulama Genel Tebliği’nde de aynı açıklamaya yer
vermiştir.
Buna göre Bakanlık, ciro primi ödemelerini Kanunun 35. maddesi kapsamında, asıl
işleme ilişkin KDV matrahının değişmesi olarak değerlendirmiş ve
düzeltme yapılması gerektiğini, düzeltme işleminin alıcı tarafından satıcı
adına fatura ve benzeri belge düzenlemek suretiyle yapılacağını, bu amaçla
düzenlenecek belgede, KDV matrahında değişikliğe neden
olan iskonto tutarına ilk teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu
işlem için geçerli olan KDV oranının uygulanacağını belirtmiştir.
Ancak ciro primi ödemelerinin satılan mal ve hizmetlerle ilgisi
bulunmamaktadır. Zira, ciro primi ödemelerinin, satılan her mal ve bunlara
ilişkin faturalarla bağlantısının kurulması ve bunlara dayandırılması mümkün
değildir. Bu doğrultuda farklı oranlara tabi çeşitli malların satılması
durumunda alınan ciro primleri için düzenlenecek faturada esas alınacak KDV
oranının ne olacağı belirsizdir. Bu gibi durumlar için ilk akla gelen çözüm,
ciro primine hak kazanan alıcının her farklı KDV oranına tabi alımlarının
toplam alımları içindeki payını tespit edip ciro primi karşılığında
düzenleyeceği faturada yazan bedeli bu doğrultuda ayrıştırmak ve farklı KDV
oranlarına tabi tutmak olsa da, ciro primine hak kazanılmasına neden olan
alımlara konu olan mal ve hizmetlerin farklı kârlılık oranına sahip ve farklı
KDV oranlarına tabi olması mümkündür. Bu yapı içerisinde kazanılan ciro
primleri için karmaşık hesaplamalar yapılıyor da olabilir. Örneğin, kâr marjı
yüksek olan mal alımları için yüksek, düşük olan mal alımları için düşük bir
katsayı belirlenip daha önce tespit edilmiş olan belirli bir rakama
ulaşıldığında ciro primine hak kazanılıyor olabilir. Bu husus ciro primi
ödemelerinin satın alınan mal ve hizmetlerle doğrudan ilişkilendirilmesini ve
bunlarla bağlantısının kurulmasını güçleştirmektedir. Dolayısıyla bu gibi
durumlarda kazanılan ciro primlerinin tabi olacağı KDV oranını tespit etmek
kolay olmayacaktır.
Maliye Bakanlığı’nın, bu hususları ve yargı organlarının yerleşik hale
gelmiş bulunan kararlarını dikkate alarak yeni bir açıklama yapması, olası
ihtilafların en aza indirilmesi açısından faydalı ve hatta gereklidir.
(Bülent SEZGİN E-Yaklaşım / Haziran 2014)
Geceleme
Hizmetini Kapsayacak Şekilde Kongre ve Seminer Organizasyon Hizmeti Sunumunun
KDV Karşısındaki Durumu
Görüleceği üzere, kongre ve seminer hizmeti veren organizasyon
şirketlerinin geceleme hizmetlerini de kapsayacak şekilde toplam bedel
üzerinden indirimli oranda (%8) KDV hesaplaması vergi ziyaına neden olacaktır.
Yine bu organizasyon şirketlerinden kongre ve seminer hizmeti alan tevkifat
yapmakla yükümlü kurum ve kuruluşların da tevkifat oranını doğru uygulasalar
dahi KDV’nin yanlış hesaplanması nedeniyle vergi ziyaına neden olabilecekleri
göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle bu kapsamda hizmet veren mükellefler ile bu
mükelleflerden hizmet alan tevkifat yapmakla yükümlü kurum ve kuruluşların
cezalı tarhiyatla karşılaşmamaları için yukarıda değinilen hususlara dikkat
etmeleri gerekmektedir.
(Yusuf BOĞUŞ Yaklaşım / Nisan 2014)
Banka
ve Sigorta Şirketlerinin Mal ve Hizmet İadesinde KDV Düzeltmesi Yapılacak mı?
Yukarıda yapılan açıklamalardan da fark edileceği üzere, banka ve sigorta
şirketlerinin satıcılar adına 116 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nde belirtilen
çerçevede dekont vb. belge düzenleyerek mal iadelerini gerçekleştirmeleri,
satıcıların ise bu belgelerde gösterilen KDV dahil bedel içindeki KDV’yi iç
yüzde yöntemiyle ayırarak indirim konusu yapmak suretiyle KDV düzeltmelerini
yapmaları mümkün bulunmaktadır. Mal iadesi için, satıcıların ayrıca gider
pusulası düzenlemelerine gerek bulunmamaktadır. Hizmet ifalarında düzeltme
işlemi ise ancak faturanın işin başında peşin olarak düzenlendiği durumlar ile
dövizli işlemler gibi matrahta düzeltme yapılmasını gerektiren bazı hususlarda
söz konusu olabilecektir. Tamamlanan yani biten bir hizmetin iadesi söz konusu
olamaz. Hizmet iadesi, hizmetin kısmen ya da tamamen gerçekleşmemesi veya
hizmetten, hizmet ifası başlamadan veya bir kısım hizmet ifa edildikten sonra
vazgeçilmesi vb. durumlarda söz konusu olabilmektedir. Bu gibi durumlarda da,
mal iadelerinde olduğu şekilde işlem yapılması gerekmektedir.
(Abdullah TOLU Yaklaşım / Nisan 2014)
DANIŞTAY
KARARLARI IŞIĞINDA KATMA DEĞER VERGİSİNDE KUR FARKI:
Öteden beri
kur farkı katma değer vergisinde vade farkı-fiyat farkı kabul olarak
değerlendirilmekte ve kur farkları vergi matrahına dahil edilmektedir. Ancak
Danıştay kararları ile KDV Genel Tebliği hükümlerinin farklılık arz ettiği
görülmektedir.Bu farklılık şüphesiz mükellefleri vergi uygulamalarında
zorlayacak bir durumdur. Mükelleflerin dövizli işlemler nedeniyle lehlerine
oluşan kur farklarını KDV matrahlarına dahil etmemeleri durumunda, KDV Genel
Tebliği ve sirküler hükümleri halen geçerliyken eleştiri konusu olacağı
açıktır. Öte yandan Danıştay kararları baz alındığında mükellef ve idare
arasında ihtilaf olacağı öngörülebilir.
(Lokman
YELİVEN-Vergi Sorunları Dergisi Mart 2014)
Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih : 18.09.2013
Sayı : 84974990-130[28-2013-12]-1033
NATAMAM İNŞAAT DEVRİNDE UYGULANACAK KDV ORANI
Natamam vaziyetteki inşaatın devri işlemi Katma Değer Vergisi Kanunu’nun
1/1. maddesi uyarınca KDV’ye tabi olup, genel oranda (%18) KDV hesaplanması
gerektiği hk.
(Yaklaşım / Aralık 2013)
Konut
ve İşyeri Satışlarında KDV Uygulaması Değişti: KDV Oranı, Artık Taşınmazın
Fiili Kullanımına Bakılarak Tespit Edilecek!
Yukarıda yapılan açıklamalardan
da fark edileceği üzere, Maliye Bakanlığı taşınmaz satışlarında
uygulanacak KDV oranı konusunda önemli bir görüş değişikliğine giderek, uzun yıllardan bu yana süregelen
uygulamasını değiştirmiş olup, uygulanacak KDV oranının tespitinde
taşınmazların yapı ruhsatı ile tapu kayıtlarında ne şekilde gösterildiğinden
çok, fiilen ne amaçla kullanıldığı/kullanılacağı hususuna bakılacağını
açıklamıştır.
Bakanlığın
yeni düzenlemesine göre; proje,
yapı ruhsatı veya tapuda rezidans, işyeri, apart otel olarak gözüken net alanı
150 m2’ye kadar olan taşınmazların fiilen konut olarak teslime konu
edilmesi halinde % 1 (büyükşehirlerdeki konutlar için getirilen yeni düzenleme kapsamına
girenlerde ise tabi oldukları oranda), 150 m2 ve üzerinde ise % 18 KDV
hesaplanacaktır. Tapuda konut olarak gösterilen taşınmazlar fiilen
işyeri/büro olarak kullanılıyorsa/kullanılacaksa, teslimlerinde % 18 KDV
hesaplanacaktır. Fiilen konut ya da işyeri olarak kullanılacak bu taşınmazların
tapuda veya yapı ruhsatında ne olarak gözüktüğünün bir önemi bulunmamaktadır.
Abdullah TOLU
(Yaklaşım Aralık 2013)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder