15 Mart 2016 Salı

ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Tarih:25/02/2015
Sayı:38418978-125[30-14/7]-208
Konu:Kanada mukimi firmadan alınan elektronik malzemelere ilişkin hizmetlerin vergilendirilmesi
İlgili Kanun ve Madde:KVK 3, 22, 30
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizin Kanada mukimi ......... Corporation firmasıyla imzalanan “..............” sözleşmesi kapsamında elektronik malzemeler alınacağı, söz konusu alımlara ilişkin dar mükellef kurum tarafından yurt dışında ve Türkiye’de proje başlangıcı saha denetimi, eğitim hizmetleri, teknik destek hizmetleri verileceği ve verilecek hizmetlerin 183 günü aşan bir süreye sirayet edeceği belirtilerek, şirketinizce dar mükellef kuruma ödenen tutarların kurumlar vergisi kesintisine konu edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan, kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanların sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmış, dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazançları aynı maddenin üçüncü fıkrasında bentler halinde sayılmış olup bu fıkranın (c) bendinde “Türkiye’de elde edilen serbest meslek kazançları” dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazançları arasında sayılmıştır.
Aynı Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasında; dar mükellef kurumların iş yeri veya daimi temsilci vasıtasıyla elde ettikleri kazançlarının tespitinde, aksi belirtilmediği takdirde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümlerin uygulanacağı; ikinci fıkrasında ise dar mükellefiyete tabi kurumların ticari veya zirai kazançlar dışında kalan kazanç ve iratları hakkında, Gelir Vergisi Kanununun bu kazanç ve iratların tespitine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, ancak bu kazanç ve iratların Türkiye’de yapılmakta olan ticari veya zirai faaliyet kapsamında elde edilmesi halinde, kurum kazancının bu maddenin birinci fıkrasına göre tespit edileceği hüküm altına alınmıştır.
Yine aynı Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasında; dar mükellefiyete tabi kurumların anılan fıkrada bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmış, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile serbest meslek kazançları üzerinden yapılacak kurumlar vergisi kesinti oranı petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlardan % 5, diğer serbest meslek kazançlarından % 20 olarak belirlenmiştir.
1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “30.3. Dar mükellef kurumlar tarafından Türkiye’de bulunan işyeri veya daimi temsilci vasıtasıyla elde edilen kazanç ve iratlarda vergi kesintisi” başlıklı bölümünün beşinci ve altıncı paragraflarında;
“Öte yandan, dar mükellefiyete tabi kurumların, Türkiye›de bir işyeri veya daimi temsilci bulundurmak suretiyle yaptıkları ticari ve zirai faaliyet kapsamında, bu işyerleri veya daimi temsilcileri vasıtasıyla elde ettikleri serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları (dar mükellef kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemeleri hariç) ve menkul sermaye iratları (kâr payları ile Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasında vergi kesintisine tabi tutulan menkul sermaye iratları hariç) üzerinden anılan Kanunun 30 uncu maddesine göre vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Ancak, dar mükellefiyete tabi kurumların Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilcisi bulunmadan veya Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci bulunsa da bu işyerlerinde yürüttükleri ticari faaliyetle bağlantılı olmamak suretiyle elde ettikleri, serbest meslek kazançlarından, gayrimenkul sermaye iratlarından ve kâr payları hariç menkul sermaye iratlarından Kanunun 30 uncu maddesine göre vergi kesintisi yapılacağı tabiidir.”
açıklamaları yer almaktadır.
Buna göre; Kanada mukimi firmadan sözleşme karşılığında elektronik malzeme alımı kapsamında verilecek teknik destek ve eğitim hizmeti serbest meslek faaliyeti kapsamında olduğundan, bu hizmetler karşılığında şirketinizce yapılacak ödemeler üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi gereğince %20 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Diğer taraftan, serbest meslek faaliyeti kapsamındaki hizmetlerin Türkiye’de bir iş yeri veya daimi temsilci vasıtasıyla yapılması halinde, dar mükellef kurum tarafından bu hizmetten dolayı elde edilecek kazançların tam mükellefler için geçerli olan hükümler çerçevesinde yıllık kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerektiğinden, dar mükellef kuruma yapılacak ödemeler üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
Ancak, dar mükellefin Türkiye›de bir iş yerinin veya daimi temsilcisinin bulunup bulunmadığının bilinmemesi durumunda ise kurumlar vergi kesintisi yapılması gerekeceği tabiidir.
Öte yandan, “Türkiye Cumhuriyeti ile Kanada Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması” 01.01.2012 tarihinden itibaren uygulanmaya başlamıştır.
Söz konusu Anlaşma’nın “Serbest Meslek Faaliyetleri”ne ilişkin 14 üncü maddesinde yalnızca gerçek kişilerin faaliyetlerine ilişkin düzenlemelere yer verildiğinden, Kanada mukimi şirketler tarafından Türkiye’de ifa edilen serbest meslek faaliyetlerinin, Anlaşma’nın “İşyeri”ne ilişkin 5 ve “Ticari Kazançlar”a ilişkin 7 nci maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmekte olup, Anlaşmanın 5 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında;
“3. İşyeri” terimi aşağıdakileri de kapsayacaktır:
(a) Altı ayı aşan bir süre devam eden bir inşaat şantiyesi, yapım, montaj veya kurma projesi veya bunlara ilişkin gözetim faaliyetleri; ve
(b) Bir Akit Devlet teşebbüsü tarafından, çalışanları veya teşebbüs tarafından bu amaçla görevlendirilen diğer gerçek kişiler aracılığıyla diğer Akit Devlette ifa edilen ve herhangi bir 12 aylık dönemde o Devlet içinde toplam 183 günü aşan bir süre veya sürelerde devam eden, danışmanlık hizmetleri de dahil, hizmet tedarikleri (aynı veya bağlı proje için).”
Ticari Kazançlar’a ilişkin 7 nci maddesinin 1 inci fıkrasında ise;
“1. Bir Akit Devlet teşebbüsüne ait kazanç, söz konusu teşebbüs diğer Akit Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnızca bu Devlette vergilendirilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari faaliyette bulunursa, teşebbüsün kazancı, yalnızca bu işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere bu diğer Devlette vergilendirilebilir.”
hükümleri öngörülmektedir.
Anlaşma’nın yukarıda yer alan 5 inci maddesi hükmünden de anlaşılacağı üzere, Kanada mukimi şirketler tarafından verilen hizmetlerin Türkiye’de vergilendirilebilmesi için gerekli olan “işyeri” oluşturma ölçütü, yalnızca fiziki bir yerle sınırlı olmayıp, şirketin personeli aracılığıyla Türkiye’de vereceği hizmetler de yukarıda belirtilen süre şartına bağlı olarak bir işyeri oluşturabilmektedir.
Kanada mukimi bir teşebbüsün Türkiye›de serbest meslek faaliyetinde bulunması durumunda Türkiye›de bir işyerinin oluşup oluşmadığının belirlenmesi açısından gerekli olan 183 günlük sürenin tespitinde;
-teşebbüsün, Türkiye›de, Anlaşma›nın 5/3-b bendinde bahsedilen aynı veya bağlı projeler kapsamında hizmet ifasında bulunması halinde sürenin bir bütün olarak, ayrı projeler kapsamında hizmet ifasında bulunması halinde ise her bir proje süresinin ayrı ayrı;
-her bir projeye ilişkin faaliyetin, söz konusu teşebbüsün Türkiye›ye gönderdiği birden fazla personel tarafından icra edilmesi halinde ise her bir personelin Türkiye›de kaldıkları sürelerin toplamının
dikkate alınması gerekmektedir.
Kanada mukimi şirketin personeli vasıtasıyla Türkiye›de ifa edeceği hizmetlerin 12 aylık dönemde toplam 183 günü aştığı belirtilmiş olduğundan, bu hizmetlerden elde edilecek kazançlar üzerinden, Anlaşma›nın Ticari Kazançlara ilişkin 7 nci maddesi kapsamında Türkiye’nin vergilendirme hakkı bulunmaktadır.
Diğer taraftan, Kanada mukimi şirketin söz konusu faaliyetleri Anlaşma kapsamında ticari kazanç olarak değerlendirilmekle birlikte, bu kazancın Türkiye›de vergilendirilmesi gerektiği durumda, vergilemenin iç mevzuatımızdaki usul ve esaslar çerçevesinde yapılacağı tabiidir.
Dolayısıyla; şirketinizin, Kanada mukimi firması tarafından verilecek teknik destek ve eğitim hizmeti karşılığında yapacağı ödemelerin iç mevzuatımıza göre vergilendirilmesi gerektiğinden, bu ödemeler üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi gereğince %20 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Ayrıca, söz konusu faaliyetlerden elde edilen kazançlar dolayısıyla Türkiye›de ödenen vergiler ise Anlaşma›nın “Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi”ne ilişkin 23 üncü maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca Kanada’da mahsup edilebilecektir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(Vergi Sorunları Haziran 2015)

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı: 38418978-125[3-13/1]-419
Tarih : 17/04/2014
Konu : Yurtdışında mukim şirketin Türkiye’de yaptığı inşaat işi nedeniyle işyeri oluşup oluşmadığı.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, ... mukimi ...’in Türkiye Ankara Şubesi olarak dar mükellefiyet esasında kurumlar vergisi mükellefi olduğunuzu, 2010 yılında ... ilinde “...” alışveriş merkezi projesini gerçekleştirmek amacıyla ... İnşaat Mühendislik ve San. Tic. Ltd. Şti. ile ... Adi Ortaklığını kurduğunuzu, “... Alışveriş Merkezi İnşatı İşi”nin 01.09.2010 tarihinde başlayıp geçici kabulünün 30.09.2011 tarihinde yapıldığını, işin tamamlanma süresinin 1 yıl 1 ay olduğunu belirterek, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ... Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’na göre Türkiye’de işyeri oluşup oluşmadığı hususunda tereddüte düştüğünüzü belirterek konu hakkında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3. maddesinin 2. fıkrasında; Kanunun birinci maddesinde yazılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde bulunmayanların yalnız Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmış, 3. fıkrasında ise dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazancının hangi kazanç ve iratlardan oluştuğu belirtilmiştir.
Anılan maddenin 3. fıkrasının (a) bendinde de; Türkiye’de Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun iş yeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen ticari kazançların, dar mükellefiyet konusuna giren kurum kazancı olarak vergilendirileceği hükme bağlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması, 01.01.2000 tarihinden itibaren uygulanmakta olup, söz konusu Anlaşmanın “İş Yeri”ni düzenleyen 5. maddesinde;
“1. Bu Anlaşmanın amaçları bakımından “işyeri” terimi, bir Akit Devlet teşebbüsünün, diğer Akit Devlette işlerini tamamen veya kısmen yürüttüğü işe ilişkin sabit bir yer anlamına gelir.
2. “İşyeri” terimi özellikle şunları kapsamına alır:
3. Bu Anlaşmanın amaçları bakımından:
a) On sekiz ayı aşan bir süre devam eden bir inşaat şantiyesi, yapım, montaj veya kurma projesi veya bunlarla ilgili gözetim faaliyetleri bir işyeri oluşturur. Bir şantiye, hazırlık çalışmaları da dahil olmak üzere, müteahhidin inşaatta çalışmalarına başladığı tarihten itibaren oluşur. 18 aylık sürenin hesaplanmasında, bu tür şantiye veya projenin geçici kabul tarihi, inşaat şantiyesi veya projesinin bitim tarihi olarak dikkate alınır. Geçici kabul tarihi ile bitim tarihi arasındaki süre, 18 aylık sürenin hesaplanmasında dikkate alınmayacaktır.” hükmü yer almaktadır.
Anlaşmanın “Ticari Kazançlar”ı düzenleyen 7’nci maddesinin birinci fıkrasında ise;
“1. Bir Akit Devlette, diğer Akit Devletin bir teşebbüsünce elde edilen kazançlar, kazancın bu Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla elde edilmesi halinde ve sadece işyerinin faaliyetlerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere ilk bahsedilen Devlette vergilendirilebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, Türkiye’de üstlenilen bir inşaat işinin süresinin 18 ayı aşması durumunda, Türkiye’de bir iş yerine sahip olunduğu kabul edilecek ve elde edilen kazançlar Anlaşmanın “Ticari Kazançlar”a ilişkin 7. maddesi çerçevesinde söz konusu iş yerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere Türkiye’de de iç mevzuatımız çerçevesinde vergilendirilebilecektir.
Bununla birlikte, Anlaşmanın 5. maddesinin 3/a fıkrası hükümleri kapsamında üstlenilen inşaat işinin süresi hesaplanırken müteahhidin yaptığı hazırlık çalışmalarının da süreye dahil edilmesi ve üstlenilen inşaat işinin bir kısmının alt yüklenicilere/taşeronlara devredilmiş olması durumunda taşeronların söz konusu inşaat işini yapmak üzere geçirdikleri sürenin de asıl yüklenicinin süresine eklenmesi gerektiği gibi hususların da dikkate alınması gerekmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar da göz önünde bulundurularak Türkiye’de üstlenilen inşaat işinin süresi 18 ayı aşmıyorsa söz konusu iş dolayısıyla Türkiye’de bir iş yerinin oluşmayacağı ve bu iş dolayısıyla elde edeceğiniz kazançların da Türkiye’de vergilendirilmeyeceği tabiidir.
Diğer taraftan, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmeniz için söz konusu ... mukimi şirketinizin ...’da tam mükellef olduğunun ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğinin ... yetkili makamlarından alınacak bir belge ile kanıtlanması ve bu belgenin aslı ile noterce veya ...’daki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen Türkçe tercümesinin bir örneğinin vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(Vergi Dünyası Nisan 2015)

T.C. D A N I Ş T A Y
Üçüncü Daire
Esas No: 2011/5091
Karar No: 2013/4519
Özeti : Yurt dışından kiralanan uçaklar için yapılan kira ödemelerinin, gelir elde eden dar mükellef kurumlar açısından ticari kazanç hükmünde olduğu ve çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları uyarınca vergilendirilemeyeceği ihtirazi kaydıyla verilen muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden kurum (stopaj) vergisine karşı açılan davanın reddinde, hukuka aykırılık bulunmadığı hakkında.
(Vergi Dünyası Nisan 2015)

TÜRKİYE’DEKİ HİZMET TEDARİKLERİNİN ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI KAPSAMINDA İŞ YERİ OLUŞTURMASI
Bazı ülkeler imzaladıkları çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarında ekonomik pozisyonlarına göre kendi ülkelerinde yapılan hizmet ifasına ilişkin faaliyetlerin (bu faaliyetler sabit bir yerde ifa edilmese dahi) iş yeri oluşturduğuna yönelik hükümlere yer verme eğilimindedirler. Bu çerçevede anlaşmalarda yer alan hükümler yoluyla, bir teşebbüs tarafından çalışanları veya teşebbüs tarafından bu amaçla görevlendirilen diğer personel aracılığıyla bir akit devlette ifa edilen ve herhangi bir 12 aylık dönemde toplam 6 ayı aşan bir süre veya sürelerde devam eden (aynı veya bağlı proje için), danışmanlık hizmetleri de dahil hizmet tedarikleri iş yeri oluşturmaktadır.
Serbest meslek faaliyeti sabit bir yer olarak iş yerinde yürütülüyorsa veya bu faaliyet sabit bir yerde yürütülmese bile anlaşmadaki özel hükümler yoluyla iş yeri oluşturuyorsa, anlaşmada özel olarak Türkiye’nin tevkifat yoluyla vergileme hakkı korunmadığında, anlaşma kapsamında ticari kazanç olarak vergilendirilen serbest meslek faaliyeti kaynaklı gelir üzerinden Türkiye’de tevkifat yoluyla vergileme yapılması mümkün değildir.
(Abdulkadir Demirci Vergi Dünyası Temmuz 2014)

FRANSA’DA MUKİM ŞİRKETTEN SATIN ALINAN GAYRİMADDİ HAK BEDELLERİ KARŞILIĞINDA YAPILAN ÖDEMELERİN VERGİLENDİRİLMESİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
Bu makalemizde üzerinde durduğumuz Fransa Anlaşmasına göre, Türkiye’de mukim şirketlerin Fransa’da mukim şirketlerden Türkiye’de üretilen ürünlerin üretiminde kullanılacak olan ve Fransa’da mukim şirket tarafından geliştirilen tüm teknik belge, resim, bilgi ve teknolojik uygulamanın satın alınması karşılığında yabancı şirkete yapılacak ödemeler üzerinden Fransa Anlaşması’nın 12’nci maddesinin 2’nci fıkrası hükmüne göre Türkiye’nin kaynak ülke olarak %10 oranında vergi alma yetkisi vardır.
Fransa Anlaşması’nın bulunmaması veya mukimlik belgesinin ibraz edilmemesi gibi nedenlerle bu Anlaşmanın uygulanamaması halinde, Fransa’da mukim şirketlere yapılacak gayrimaddi hak bedeli ödemeleri üzerinden K.V.K.’nun 30’uncu maddesinin (2) numaralı fıkra hükmüne göre ve bu maddenin (8) numaralı fıkrasının vermiş olduğu yetkiye istinaden çıkarılmış olan 2009/14593 sayılı B.K.K.’na göre %20 nispetinde kurumlar vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.
(Levent BAŞAK Vergi Sorunları Haziran 2014)

YURTDIŞINDAN SAĞLANAN SERBEST MESLEK HİZMETLERİ  VE YENİ NESİL ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI :
Bilgi ve tecrübe aktarımı içeren hizmetlerin niteliğinin belirlenmesinde uygulamada güçlük yaşanmakta, bir hizmetin serbest meslek hizmeti mi gayrimaddi hak bedeli mi yoksa ticari kazanç mı olduğunun tespiti zorlaşmaktadır. Serbest meslek olarak değerlendirilen alımlar için gerçekleşen ödemeler üzerinden stopaj hesaplanmasına gerek yok iken-yukarıda detayları verilen şartların sağlanmasına bağlı olarak-  gayri maddi hak olarak değerlendirilen alımlar için gerçekleşen ödemeler üzerinden stopaj hesaplanarak beyan edilmektedir.   Dolayısıyla yurt dışından sağlanan hizmetin mahiyetinin doğru olarak tayin edilebilmesi için alınan hizmetin niteliğinin doğru tanımlanması ve ifade edilmesi büyük önem arz etmektedir.
(Hakan KEKLİKÇİ -   SMMM, Mazars-Denge Denetim YMM A.Ş – Müdür Yardımcı-Vergi Sorunları Dergisi Ocak 2014)

Yurtdışından alınan serbest meslek hizmetleri

İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı Özelgesi
Sayı: B.07.1.GİB.4.35.16.01/176300-ÖZ/258
Dilekçelerinizde, Çakabey Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 609 006 4296 vergi numarasında kayıtlı mükellefi olduğunuzu, şirketinizin gemi işletmeciliği ile iştigal eden bir şirket olduğunu, bu sebeple yurt dışından krediler kullandığınızı ve kredi veren kuruluşların talepleri gereğince kredi anlaşmalarının İngiltere’de mukim hukukçular tarafından incelendiği ve kredi veren kuruşlar tarafından ücretlerinin ödendiği, bu hizmet bedellerinin kredi veren kuruluşlar tarafından şirketinize dekont edildiği ve banka havalesi yoluyla ödendiği belirtilerek, hizmetini İngiltere’de ve Türkiye’ye hiç gelmeden anılan Kredi kuruluşuna veren ve söz konusu kuruluş tarafından ödenip, tarafınıza dekont edilen avukatlık ücretinin transferi esnasında dar mükellef serbest meslek tevkifatı yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 3’üncü maddesinin ikinci fıkrasında; “Dar mükellefiyet: Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanlar, sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilirler.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayan mükellefler yalnızca Türkiye’de elde ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirilmektedir. Eğer Türkiye’de şube ya da temsilci var ise verginin ödenmesinden bunlar sorumlu olmaktadır. Yurt dışındaki firmanın Türkiye’de temsilci bulundurmadan mal veya hizmeti kendisinin satması halinde de bu kurumun dar mükellef olma özelliği değişmeyecek, verginin ödenmesinden mal veya hizmeti alan kurum sorumlu olacaktır.
Aynı Kanunun 30’uncu maddesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların madde metninde sayılı kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden ve hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından (20/12/2006 tarih ve 2006/11447 sayılı Kararın 2. maddesiyle 01/01/2007 tarihinden geçerli olmak üzere), serbest meslek kazançlarından % 20 oranında tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan, 25.10.1988 tarihinde yürürlüğe girerek 1.1.1989 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Arasında Gelir ve Sermaye Değer Artış Kazançları Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının “Serbest Meslek Faaliyetleri” başlıklı 14’üncü maddesinde;
“1. Bir Akit Devlet mukiminin serbest meslek faaliyetleri veya bağımsız nitelikdeki diğer faaliyetler dolayısıyla elde ettiği gelir, yalnız bu Devlette vergilendirilebilecektir. Bununla beraber, eğer bu faaliyetler diğer Devlette icra edilirse ve eğer:
a) Kişi bu diğer Devlette bu faaliyetleri icra etmek için sürekli kullanabileceği bir sabit yere sahip ise veya
b) Kişi bu diğer Devlette, söz konusu faaliyetleri icra etmek amacıyla. 12 aylık herhangi bir kesintisiz dönemde, bir veya birkaç seferde 183 gün veya daha fazla kalırsa söz konusu gelir, aynı zamanda diğer Akit Devlette de vergilendirilebilir.
Böyle bir durumda olayına göre, ya yalnızca söz konusu sabit yere atfedilebilen gelir, ya da yalnızca bu diğer Devlette bulunulan süre içinde elde edilen gelir, bu diğer Devlette vergilendirilebilir.
2. Bir Akit Devlet teşebbüsünün serbest meslek faaliyetleri veya benzer nitelikteki diğer faaliyetler dolayısıyla elde ettiği gelir, yalnız ilk bahsedilen Devlette vergilendirilebilecektir. Bununla beraber, eğer bu faaliyetler diğer Devlette icra edilirse ve eğer:
a) Teşebbüs, bu faaliyetleri icra etmek üzere bu diğer Devlette bir işyerine sahip olursa veya
b) Faaliyetlerin icra edildiği süre veya süreler, herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşarsa, söz konusu gelir, aynı zamanda bu diğer Akit Devlette de vergilendirilebilir.
Böyle bir durumda olayına göre, ya yalnızca söz konusu işyerine atfedilebilen gelir, ya da yalnızca bu diğer Devlette icra edilen faaliyetlere atfedilebilen gelir, bu diğer Devlette vergilendirilebilir. Her iki durumda da bu teşebbüs, söz konusu gelir dolayısıyla bu diğer Akit Devlette bu Anlaşmanın 7’nci Maddesi hükümlerine göre vergilendirilmeyi, yani söz konusu gelir bu diğer Devlette bulunan işyerine atfedilebilirmiş gibi vergilendirilmeyi tercih edebilir. Bu tercih bu diğer Devletin söz konusu gelir üzerinden tevkifat suretiyle vergi alma hakkını etkilemeyecektir.
3. “Serbest meslek faaliyetleri” terimi, özellikle bağımsız olarak yürütülen bilimsel, edebi, artistik, eğitici ve öğretici faaliyetleri, bunun yanısıra, doktorların, avukatların, mühendislerin, mimarların, dişçilerin, muhasebecilerin bağımsız faaliyetlerini ve özel mesleki bilgi ve maharet gerektiren diğer faaliyetleri kapsamına alır.” hükümlerine yer verilmiştir.
Ayrıca, 13/02/2007 tarih ve ÇVÖA/2007-1 sayılı 1 seri no.lu Çifte Vergilemeyi Önleme Anlaşmaları Sirkülerinin son paragrafında, “Bununla birlikte anlaşmaya taraf diğer ülkede yerleşik (tam mükellef) olanların Türkiye’de elde ettikleri kazanç veya iratların ilgili anlaşma çerçevesinde vergiye tabi tutulabilmesi için de kendi ülkelerinin yetkili makamlarından mukimlik belgesi almaları ve bu belgenin aslı ile noterce veya bu ülkelerdeki Türk konsolosluklarınca tasdik edilecek Türkçe tercümesinin bir örneğini ilgili vergi dairesine veya kendilerine yapılan ödeme üzerinden vergi sorumlularınca vergi tevkifatı yapılması durumunda ise vergi sorumlularına ibraz etmeleri gerekmektedir. Vergi sorumluları teslim aldıkları söz konusu mukimlik belgelerini gerektiğinde yetkili makamlara ibraz etmek üzere muhafaza edeceklerdir. Mukimlik belgesinin ibraz edilememesi durumunda ise ilgili anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümlerimiz uygulanacaktır.” açıklamaları yapılmıştır.
Anılan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nın 14/2’nci maddesinde belirtileri 183 gün hesabında ingiltere’de mukim teşebbüs Türkiye’de birden fazla teşebbüse serbest meslek faaliyeti sunuyorsa bu faaliyetlerin tümü ve serbest meslek faaliyetleri kapsamındaki hizmetler, Türkiye’ye gönderilen birden fazla personel vasıtasıyla icra edildiği takdirde, bunların Türkiye’de toplam kalma süreleri dikkate alınacaktır.
Yukarıda yapılan açıklamalara göre;
Şirketinizin İngiltere mukimi bir bankadan kullanacağı krediler için, kredi veren kuruluşlarla yapmış olduğu anlaşmaların, İngiltere’de mukim hukukçular tarafından incelenmesi sonucu ortaya çıkan avukatlık ücretinin kredi veren kuruluşlar tarafından bedelinin ödenip kredi tutarından ayrı olarak firmanıza dekont edilmesi durumunda, faaliyetin Türkiye’ye hiç gelmeden İngiltere’de icra edilmesi nedeniyle ve bu hizmeti veren kişi veya kurumun kendi ülkelerinin yetkili makamlarından alacakları mukimlik belgesinin aslı ile noterce veya bu ülkedeki Türk konsolosluklarınca tasdik edilen Türkçe tercümesinin bir örneğinin ibraz edilmesi koşuluyla, “Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük Britanya ve Kuzey irlanda Birleşik Krallığı Arasında Gelir ve Sermaye Değer Artış Kazançları Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının “Serbest Meslek Faaliyetleri” başlıklı 14’üncü maddesine göre İngiltere’de vergilendirilmesi, ancak, firmanız tarafından İngiltere’de mukim firmaya ödenen “avukatlık” hizmet bedelleri, Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Arasında Gelir ve Sermaye Değer Artış Kazançları Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması’nın “Serbest Meslek Faaliyetleri” başlıklı 14’üncü maddesinin 2’nci fıkrasında belirtilen şartların gerçekleşmesi veya mukimlik belgesinin ibraz edilememesi halinde Türkiye’de vergilendirilmesi gerekmektedir.
Kendilerine yapılan ödemelerden vergi tevkifatı yapılan teşebbüsler anlaşma hükümleri çerçevesinde bu ödemelerin Türkiye’de vergilendirilmemesi gerektiği durumda, bizzat veya vekaletlerine haiz temsilcileri vasıtasıyla tevkif edilen vergilerin iadesi için ilgili vergi dairesine başvurabileceklerdir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.

İtalyan personele ücret ödemesinin İtalya'dan yapılması durumunda sosyal güvenlik priminin ne şekilde gider kaydedileceği.

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı Özelgesi
Tarih      : 31.03.2009 Sayı        : B.07,1.GİB.04.99.16.01/2-MUK-451                                  

İlgide kayıtlı dilekçeniz ile Başkanlığımızın .............. vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz belirtilerek, ücretin tamamını İtalya'da mukim grup firmanızdan alan İtalyan personeliniz için İtalya'da ödenen ve tarafınıza yansıtılan sosyal güvenlik primlerinin işçi ve işveren paylarının indirim konusu yapılıp yapılamayacağı konusunda Başkanlığımızın görüşü talep edilmektedir.
Bilindiği gibi, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 3'üncü maddesinin ikinci fıkrasında "(2) Dar mükellefiyet: Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayanlar, sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilirler." hükmüne yer verilmiş, aynı Kanunun 30'uncu maddesi ile de "Dar mükellefiyete tabi kurumların aşağıdaki kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslarda dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından %15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılır:
...
b) Serbest meslek kazançları.
i)Petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlardan %5 (2009/14593 sayılı B.K.K. ile belirlenen alt bent. Yürürlük 03.02.2009)
ii)Diğerlerinden %20 (2009/14593 B.K.K. ile belirlenen alt bent. Yürürlük 03.02.2009)" oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Konuya açıklık getirmek üzere yayımlanan 1 Seri No'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "22.2.3. Serbest meslek kazançları" başlıklı bölümünde;
"Serbest meslek faaliyeti, esas itibarıyla gerçek kişilerce icra edilen ve Gelir Vergisi Kanununun 65'inci maddesinde tanımlanan faaliyet türüdür. Dar mükellef kurumların bu tür kazanç elde etmeleri ise istihdam ettikleri personelleri aracılığı ile olmaktadır.
Serbest meslek kazançlarının Türkiye'de elde edilmiş sayılması için serbest meslek faaliyetinin Türkiye'de icra edilmesi veya Türkiye'de değerlendirilmesi gerekir.
Türkiye'de değerlendirme, ödemenin Türkiye'de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa Türkiye'de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılmasıdır.
Öte yandan, mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 12' nci maddesinde, dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar arasında sayılan "Türkiye'de elde edilen ücretlere 5520 sayılı Kanunda yer verilmemiştir. Yabancı kurumların Türkiye'de ücret geliri elde etmesi, istihdam ettiği bir personeli Türkiye'de yapılacak bir iş için tahsis etmesi, bu şahsın yabancı kuruma bağlı olarak Türkiye'de hizmet vermesi veya ödemenin Türkiye'de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa Türkiye'de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılması suretiyle olmaktadır. Bu şekliyle dar mükellef kurumların elde ettiği ücret ile serbest meslek kazancı arasında genelde bir fark bulunmamaktadır. Dar mükellef kurumun, Türkiye'de hizmet ettiği kurum ya da kişiye bağımlı olmasının mümkün olamayacağı dikkate alınarak kurumun yalın anlamıyla ücret elde etmesi olanaksızdır. Dolayısıyla 5422 sayılı Kanunun uygulanmasında ücret kazancı grubunda değerlendirilen kazançlar, 5520 sayılı Kanunun uygulanmasında serbest meslek kazancı olarak değerlendirilecektir." açıklamalarına yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 27.07.1990 tarihinde imzalanarak 09.09.1993 tarih ve 21693 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve 01.01.1994 tarihinden itibaren uygulanmak üzere 01.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren "Türkiye Cumhuriyeti İle İtalya Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması"nın "Serbest Meslek Faaliyetleri" başlıklı 14'üncü maddesine;
"...
2. Bir Akit Devlet teşebbüsünün serbest meslek faaliyetleri veya benzer nitelikteki diğer faaliyetler dolayısıyla elde ettiği gelir, yalnız bu Devlette vergilendirilebilecektir. Bununla beraber, eğer bu faaliyetler diğer Devlette icra edilirse ve eğer:
a) Teşebbüs, bu hizmet veya faaliyetleri icra etmek üzere bu diğer Devlette bir işyerine sahip olursa; veya
b) Hizmetlerin icra edildiği süre veya süreler, herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde, 183 günü aşarsa,
söz konusu gelir, aynı zamanda bu diğer Akit Devlette de vergilendirilebilir.
Böyle bir durumda olayına göre, ya yalnızca söz konusu işyerine atfedilebilen gelir, ya da yalnızca bu diğer Devlette icra edilen hizmet veya faaliyetlere atfedilebilen gelir, bu diğer Devlette vergilendirilebilir. Her iki durumda da, bu teşebbüs, söz konusu gelir dolayısıyla bu diğer Akit Devlette bu Anlaşmanın 7 nci maddesi hükümlerine göre vergilendirilmeyi, yani söz konusu gelir bu diğer Devlette bulunan bir işyerine atfedilebilirmiş gibi vergilendirilmeyi tercih edebilir. Bu tercih, bu diğer Devletin söz konusu gelir üzerinden tevkif suretiyle vergi alma hakkını etkilemeyecektir." denilmiştir.
1 No'lu Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları Sirkülerinde;
"...
Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları hükümleri anlaşmaya taraf ülkelerde mukim olanlara uygulandığından, anlaşmalardan yararlanmak isteyenlerin tam mükellef oldukları ülkenin yetkili makamlarından mukimlik belgesi almaları gerekmektedir.
...
Bununla birlikte anlaşmaya taraf diğer ülkede yerleşik (tam mükellef) olanların Türkiye'de elde ettikleri kazanç veya iratların ilgili anlaşma çerçevesinde vergiye tabi tutulabilmesi için de kendi ülkelerinin yetkili makamlarından mukimlik belgesi almaları ve bu belgenin aslı ile noterce veya bu ülkelerdeki Türk konsolosluklarınca tasdik edilecek Türkçe tercümesinin bir örneğini ilgili vergi dairesine veya kendilerine yapılan ödeme üzerinden vergi sorumlularınca vergi tevkif atı yapılması durumunda ise vergi sorumlularına ibraz etmeleri gerekmektedir. Vergi sorumluları teslim aldıkları söz konusu mukimlik belgelerini gerektiğinde yetkili makamlara ibraz etmek üzere muhafaza edeceklerdir. Mukimlik belgesinin ibraz edilememesi durumunda ise ilgili anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümlerimiz uygulanacaktır." denilmektedir.
Konu ile ilgili olarak tarafınızdan talep edilen bilgilere cevaben alınan 27/03/2009 tarihli ve 2009D/MUH/226 sayılı yazınızda bankanızda çalışan yabancı personelin maaşları kişilere ödenmesi amacıyla yurtdışına gönderildiği ve ücret ödemelerinin düzenlenen ücret bordrosuna istinaden bankamızca gider olarak kayıtlara alındığı belirtilmektedir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, İtalya mukimi grup firmanızdan şirketinize çalışmak üzere gelen personelin ücretinin tamamını İtalya'dan alması ve sosyal güvenlik primlerinin faturalandırılarak tarafınıza birebir yansıtılması nedeniyle ödediğiniz tutarların serbest meslek hizmeti alımı karşılığı ödenen tutarlar olarak değerlendirilmesi gerekecektir. Türkiye'de faaliyette bulunacak olan İtalya'da mukim şirketten alınacak hizmete ilişkin yapılan ödemelerin Türkiye'de vergilendirilmesi için yukarıda bahsedilen iki koşuldan birinin yerine getirilmesi yeterlidir. Bir başka ifadeyle; İtalya'da mukim şirketin Türkiye'de icra edeceği serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri gelirlerin Türkiye'de vergilendirilebilmesi için;
a) İtalya'da mukim şirketin bu faaliyeti icra etmek üzere Türkiye'de işyerine sahip olması veya,
b) İtalya'da mukim şirket tarafından Türkiye'de icra edilen faaliyetin süresinin herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde, 183 günü aşması gerekmektedir. İtalya'da mukim şirketin Türkiye'de işyerinin bulunmaması ve faaliyetin süresinin herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde, 183 günü aşmaması (yıl içinde bulundurulan toplam İtalyan personel sayısı dikkate alınacaktır) halinde de Türkiye'de vergileme yapılmayacaktır. Ancak, anılan firma tarafından 1 No'lu Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları Sirkülerinde yapılan açıklamalar uyarınca İtalya yetkili makamlarından mukimlik belgesi alınması ve bu belgenin aslı ile noterce veya İtalya'daki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilecek Türkçe tercümesinin bir örneğinin ilgili vergi dairesine veya kendilerine yapılan ödeme üzerinden vergi tevkif atı yapanlara ibraz etmeleri gerekmektedir. Vergi sorumluları da teslim aldıkları söz konusu mukimlik belgelerini gerektiğinde yetkili makamlara ibraz etmek üzere muhafaza edeceklerdir. Mukimlik belgesinin ibraz edilememesi durumunda ilgili anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümlerimiz uygulanacaktır.
İtalya'da mukim şirketçe Türkiye'de icra edilen faaliyetin süresinin herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde, 183 günü aşması (aynı kişi olması şartı aranmaksızın 183 günden fazla İtalyan personel bulunması) veya bu şirketin bu faaliyeti Türkiye'de icra etmek üzere bir işyerinin bulunması halinde yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar uyarınca yapılan ödemelerin gayri safi tutarı üzerinden % 20 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.
Türkiye'de görev yapan İtalyan personel için İtalya'da ödenen ve tarafınıza fatura edilen sosyal güvenlik primlerinin, Türkiye'nin de onayladığı Avrupa Sosyal Güvenlik sözleşmesini hükümlerine uygun olması ve İtalya ile aramızda ikili anlaşma imzalanması gerektirmeyen sigorta dallarına ait olması, Türkiye'de uygulanan prime esas azami ücret üzerinden hesaplanan prim tutarı ile sınırlı olması ve belgelerle ödendiğinin tevsik edilmesi kaydıyla, kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder