ANKARA
VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef
Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Tarih:25/02/2015
Sayı:38418978-125[30-14/7]-208
Konu:Kanada mukimi firmadan alınan
elektronik malzemelere ilişkin hizmetlerin vergilendirilmesi
İlgili
Kanun ve Madde:KVK 3,
22, 30
İlgide
kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizin Kanada mukimi .........
Corporation firmasıyla imzalanan “..............” sözleşmesi kapsamında
elektronik malzemeler alınacağı, söz konusu alımlara ilişkin dar mükellef kurum
tarafından yurt dışında ve Türkiye’de proje başlangıcı saha denetimi, eğitim
hizmetleri, teknik destek hizmetleri verileceği ve verilecek hizmetlerin 183
günü aşan bir süreye sirayet edeceği belirtilerek, şirketinizce dar mükellef
kuruma ödenen tutarların kurumlar vergisi kesintisine konu edilip edilmeyeceği
hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
5520 sayılı
Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun 1 inci
maddesinde sayılı kurumlardan, kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de
bulunmayanların sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden
vergilendirileceği hükme bağlanmış, dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum
kazançları aynı maddenin üçüncü fıkrasında bentler halinde sayılmış olup bu
fıkranın (c) bendinde “Türkiye’de elde edilen serbest meslek kazançları” dar
mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazançları arasında sayılmıştır.
Aynı Kanunun
22 nci maddesinin birinci fıkrasında; dar mükellef kurumların iş yeri veya
daimi temsilci vasıtasıyla elde ettikleri kazançlarının tespitinde, aksi
belirtilmediği takdirde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümlerin
uygulanacağı; ikinci fıkrasında ise dar mükellefiyete tabi kurumların ticari
veya zirai kazançlar dışında kalan kazanç ve iratları hakkında, Gelir Vergisi
Kanununun bu kazanç ve iratların tespitine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı,
ancak bu kazanç ve iratların Türkiye’de yapılmakta olan ticari veya zirai
faaliyet kapsamında elde edilmesi halinde, kurum kazancının bu maddenin birinci
fıkrasına göre tespit edileceği hüküm altına alınmıştır.
Yine aynı
Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasında; dar mükellefiyete tabi
kurumların anılan fıkrada bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden,
bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen
veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm
altına alınmış, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile serbest meslek
kazançları üzerinden yapılacak kurumlar vergisi kesinti oranı petrol arama
faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlardan % 5, diğer serbest meslek
kazançlarından % 20 olarak belirlenmiştir.
1 seri no.lu
Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “30.3. Dar mükellef kurumlar tarafından
Türkiye’de bulunan işyeri veya daimi temsilci vasıtasıyla elde edilen kazanç ve
iratlarda vergi kesintisi” başlıklı bölümünün beşinci ve altıncı
paragraflarında;
“Öte yandan,
dar mükellefiyete tabi kurumların, Türkiye›de bir işyeri veya daimi temsilci
bulundurmak suretiyle yaptıkları ticari ve zirai faaliyet kapsamında, bu
işyerleri veya daimi temsilcileri vasıtasıyla elde ettikleri serbest meslek
kazançları, gayrimenkul sermaye iratları (dar mükellef kooperatiflere ait
taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemeleri hariç) ve
menkul sermaye iratları (kâr payları ile Kanunun 15 inci maddesinin birinci
fıkrasında vergi kesintisine tabi tutulan menkul sermaye iratları hariç)
üzerinden anılan Kanunun 30 uncu maddesine göre vergi kesintisi
yapılmayacaktır.
Ancak, dar
mükellefiyete tabi kurumların Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilcisi
bulunmadan veya Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci bulunsa da bu
işyerlerinde yürüttükleri ticari faaliyetle bağlantılı olmamak suretiyle elde
ettikleri, serbest meslek kazançlarından, gayrimenkul sermaye iratlarından ve
kâr payları hariç menkul sermaye iratlarından Kanunun 30 uncu maddesine göre
vergi kesintisi yapılacağı tabiidir.”
açıklamaları
yer almaktadır.
Buna göre;
Kanada mukimi firmadan sözleşme karşılığında elektronik malzeme alımı
kapsamında verilecek teknik destek ve eğitim hizmeti serbest meslek faaliyeti
kapsamında olduğundan, bu hizmetler karşılığında şirketinizce yapılacak
ödemeler üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi gereğince %20
oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Diğer
taraftan, serbest meslek faaliyeti kapsamındaki hizmetlerin Türkiye’de bir iş
yeri veya daimi temsilci vasıtasıyla yapılması halinde, dar mükellef kurum
tarafından bu hizmetten dolayı elde edilecek kazançların tam mükellefler için
geçerli olan hükümler çerçevesinde yıllık kurumlar vergisi beyannamesi ile
beyan edilmesi gerektiğinden, dar mükellef kuruma yapılacak ödemeler üzerinden
kurumlar vergisi kesintisi yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
Ancak, dar
mükellefin Türkiye›de bir iş yerinin veya daimi temsilcisinin bulunup
bulunmadığının bilinmemesi durumunda ise kurumlar vergi kesintisi yapılması
gerekeceği tabiidir.
Öte yandan,
“Türkiye Cumhuriyeti ile Kanada Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması”
01.01.2012 tarihinden itibaren uygulanmaya başlamıştır.
Söz konusu
Anlaşma’nın “Serbest Meslek Faaliyetleri”ne ilişkin 14 üncü maddesinde yalnızca
gerçek kişilerin faaliyetlerine ilişkin düzenlemelere yer verildiğinden, Kanada
mukimi şirketler tarafından Türkiye’de ifa edilen serbest meslek
faaliyetlerinin, Anlaşma’nın “İşyeri”ne ilişkin 5 ve “Ticari Kazançlar”a
ilişkin 7 nci maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmekte olup,
Anlaşmanın 5 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında;
“3. İşyeri”
terimi aşağıdakileri de kapsayacaktır:
(a) Altı ayı
aşan bir süre devam eden bir inşaat şantiyesi, yapım, montaj veya kurma projesi
veya bunlara ilişkin gözetim faaliyetleri; ve
(b) Bir Akit
Devlet teşebbüsü tarafından, çalışanları veya teşebbüs tarafından bu amaçla
görevlendirilen diğer gerçek kişiler aracılığıyla diğer Akit Devlette ifa
edilen ve herhangi bir 12 aylık dönemde o Devlet içinde toplam 183 günü aşan
bir süre veya sürelerde devam eden, danışmanlık hizmetleri de dahil, hizmet tedarikleri
(aynı veya bağlı proje için).”
Ticari
Kazançlar’a ilişkin 7 nci maddesinin 1 inci fıkrasında ise;
“1. Bir Akit
Devlet teşebbüsüne ait kazanç, söz konusu teşebbüs diğer Akit Devlette yer alan
bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnızca bu Devlette
vergilendirilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari
faaliyette bulunursa, teşebbüsün kazancı, yalnızca bu işyerine atfedilebilen
miktarla sınırlı olmak üzere bu diğer Devlette vergilendirilebilir.”
hükümleri
öngörülmektedir.
Anlaşma’nın
yukarıda yer alan 5 inci maddesi hükmünden de anlaşılacağı üzere, Kanada mukimi
şirketler tarafından verilen hizmetlerin Türkiye’de vergilendirilebilmesi için
gerekli olan “işyeri” oluşturma ölçütü, yalnızca fiziki bir yerle sınırlı olmayıp,
şirketin personeli aracılığıyla Türkiye’de vereceği hizmetler de yukarıda
belirtilen süre şartına bağlı olarak bir işyeri oluşturabilmektedir.
Kanada mukimi
bir teşebbüsün Türkiye›de serbest meslek faaliyetinde bulunması durumunda
Türkiye›de bir işyerinin oluşup oluşmadığının belirlenmesi açısından gerekli
olan 183 günlük sürenin tespitinde;
-teşebbüsün,
Türkiye›de, Anlaşma›nın 5/3-b bendinde bahsedilen aynı veya bağlı projeler
kapsamında hizmet ifasında bulunması halinde sürenin bir bütün olarak, ayrı projeler
kapsamında hizmet ifasında bulunması halinde ise her bir proje süresinin ayrı
ayrı;
-her bir
projeye ilişkin faaliyetin, söz konusu teşebbüsün Türkiye›ye gönderdiği birden
fazla personel tarafından icra edilmesi halinde ise her bir personelin Türkiye›de
kaldıkları sürelerin toplamının
dikkate
alınması gerekmektedir.
Kanada mukimi
şirketin personeli vasıtasıyla Türkiye›de ifa edeceği hizmetlerin 12 aylık
dönemde toplam 183 günü aştığı belirtilmiş olduğundan, bu hizmetlerden elde
edilecek kazançlar üzerinden, Anlaşma›nın Ticari Kazançlara ilişkin 7 nci
maddesi kapsamında Türkiye’nin vergilendirme hakkı bulunmaktadır.
Diğer
taraftan, Kanada mukimi şirketin söz konusu faaliyetleri Anlaşma kapsamında
ticari kazanç olarak değerlendirilmekle birlikte, bu kazancın Türkiye›de
vergilendirilmesi gerektiği durumda, vergilemenin iç mevzuatımızdaki usul ve
esaslar çerçevesinde yapılacağı tabiidir.
Dolayısıyla;
şirketinizin, Kanada mukimi firması tarafından verilecek teknik destek ve
eğitim hizmeti karşılığında yapacağı ödemelerin iç mevzuatımıza göre
vergilendirilmesi gerektiğinden, bu ödemeler üzerinden Kurumlar Vergisi
Kanununun 30 uncu maddesi gereğince %20 oranında kurumlar vergisi kesintisi
yapılması gerekmektedir.
Ayrıca, söz
konusu faaliyetlerden elde edilen kazançlar dolayısıyla Türkiye›de ödenen
vergiler ise Anlaşma›nın “Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi”ne ilişkin 23 üncü
maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca Kanada’da mahsup edilebilecektir.
Bilgi
edinilmesini rica ederim.
(Vergi Sorunları Haziran 2015)
GELİR
İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA
VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef
Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı:
38418978-125[3-13/1]-419
Tarih :
17/04/2014
Konu :
Yurtdışında mukim şirketin Türkiye’de yaptığı inşaat işi nedeniyle işyeri
oluşup oluşmadığı.
İlgide
kayıtlı özelge talep formunda, ... mukimi ...’in Türkiye Ankara Şubesi olarak
dar mükellefiyet esasında kurumlar vergisi mükellefi olduğunuzu, 2010 yılında
... ilinde “...” alışveriş merkezi projesini gerçekleştirmek amacıyla ...
İnşaat Mühendislik ve San. Tic. Ltd. Şti. ile ... Adi Ortaklığını kurduğunuzu,
“... Alışveriş Merkezi İnşatı İşi”nin 01.09.2010 tarihinde başlayıp geçici
kabulünün 30.09.2011 tarihinde yapıldığını, işin tamamlanma süresinin 1 yıl 1
ay olduğunu belirterek, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ... Hükümeti Arasında
Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’na
göre Türkiye’de işyeri oluşup oluşmadığı hususunda tereddüte düştüğünüzü
belirterek konu hakkında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.
5520 sayılı
Kurumlar Vergisi Kanununun 3. maddesinin 2. fıkrasında; Kanunun birinci
maddesinde yazılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye
içinde bulunmayanların yalnız Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden
vergilendirileceği hükme bağlanmış, 3. fıkrasında ise dar mükellefiyet mevzuuna
giren kurum kazancının hangi kazanç ve iratlardan oluştuğu belirtilmiştir.
Anılan
maddenin 3. fıkrasının (a) bendinde de; Türkiye’de Vergi Usul Kanunu
hükümlerine uygun iş yeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı kurumlar
tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde
edilen ticari kazançların, dar mükellefiyet konusuna giren kurum kazancı olarak
vergilendirileceği hükme bağlanmıştır.
Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması, 01.01.2000 tarihinden
itibaren uygulanmakta olup, söz konusu Anlaşmanın “İş Yeri”ni düzenleyen 5.
maddesinde;
“1. Bu
Anlaşmanın amaçları bakımından “işyeri” terimi, bir Akit Devlet teşebbüsünün,
diğer Akit Devlette işlerini tamamen veya kısmen yürüttüğü işe ilişkin sabit
bir yer anlamına gelir.
2. “İşyeri”
terimi özellikle şunları kapsamına alır:
3. Bu
Anlaşmanın amaçları bakımından:
a) On sekiz
ayı aşan bir süre devam eden bir inşaat şantiyesi, yapım, montaj veya kurma
projesi veya bunlarla ilgili gözetim faaliyetleri bir işyeri oluşturur. Bir
şantiye, hazırlık çalışmaları da dahil olmak üzere, müteahhidin inşaatta
çalışmalarına başladığı tarihten itibaren oluşur. 18 aylık sürenin
hesaplanmasında, bu tür şantiye veya projenin geçici kabul tarihi, inşaat
şantiyesi veya projesinin bitim tarihi olarak dikkate alınır. Geçici kabul
tarihi ile bitim tarihi arasındaki süre, 18 aylık sürenin hesaplanmasında
dikkate alınmayacaktır.” hükmü yer almaktadır.
Anlaşmanın
“Ticari Kazançlar”ı düzenleyen 7’nci maddesinin birinci fıkrasında ise;
“1. Bir Akit
Devlette, diğer Akit Devletin bir teşebbüsünce elde edilen kazançlar, kazancın
bu Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla elde edilmesi halinde ve sadece
işyerinin faaliyetlerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere ilk
bahsedilen Devlette vergilendirilebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre,
Türkiye’de üstlenilen bir inşaat işinin süresinin 18 ayı aşması durumunda,
Türkiye’de bir iş yerine sahip olunduğu kabul edilecek ve elde edilen kazançlar
Anlaşmanın “Ticari Kazançlar”a ilişkin 7. maddesi çerçevesinde söz konusu iş
yerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere Türkiye’de de iç mevzuatımız
çerçevesinde vergilendirilebilecektir.
Bununla
birlikte, Anlaşmanın 5. maddesinin 3/a fıkrası hükümleri kapsamında üstlenilen
inşaat işinin süresi hesaplanırken müteahhidin yaptığı hazırlık çalışmalarının
da süreye dahil edilmesi ve üstlenilen inşaat işinin bir kısmının alt
yüklenicilere/taşeronlara devredilmiş olması durumunda taşeronların söz konusu
inşaat işini yapmak üzere geçirdikleri sürenin de asıl yüklenicinin süresine
eklenmesi gerektiği gibi hususların da dikkate alınması gerekmektedir.
Yukarıda
yapılan açıklamalar da göz önünde bulundurularak Türkiye’de üstlenilen inşaat
işinin süresi 18 ayı aşmıyorsa söz konusu iş dolayısıyla Türkiye’de bir iş
yerinin oluşmayacağı ve bu iş dolayısıyla elde edeceğiniz kazançların da
Türkiye’de vergilendirilmeyeceği tabiidir.
Diğer
taraftan, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmeniz için söz konusu ... mukimi
şirketinizin ...’da tam mükellef olduğunun ve tüm dünya kazançları üzerinden bu
ülkede vergilendirildiğinin ... yetkili makamlarından alınacak bir belge ile
kanıtlanması ve bu belgenin aslı ile noterce veya ...’daki Türk
Konsolosluklarınca tasdik edilen Türkçe tercümesinin bir örneğinin vergi
sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir.
Bilgi
edinilmesini rica ederim.
(Vergi
Dünyası Nisan 2015)
T.C. D A N
I Ş T A Y
Üçüncü
Daire
Esas No:
2011/5091
Karar No:
2013/4519
Özeti : Yurt dışından kiralanan uçaklar için
yapılan kira ödemelerinin, gelir elde eden dar mükellef kurumlar açısından
ticari kazanç hükmünde olduğu ve çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları
uyarınca vergilendirilemeyeceği ihtirazi kaydıyla verilen muhtasar beyanname
üzerinden tahakkuk eden kurum (stopaj) vergisine karşı açılan davanın reddinde,
hukuka aykırılık bulunmadığı hakkında.
(Vergi
Dünyası Nisan 2015)
TÜRKİYE’DEKİ HİZMET TEDARİKLERİNİN
ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI KAPSAMINDA İŞ YERİ OLUŞTURMASI
Bazı ülkeler
imzaladıkları çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarında ekonomik
pozisyonlarına göre kendi ülkelerinde yapılan hizmet ifasına ilişkin
faaliyetlerin (bu faaliyetler sabit bir yerde ifa edilmese dahi) iş yeri
oluşturduğuna yönelik hükümlere yer verme eğilimindedirler. Bu çerçevede
anlaşmalarda yer alan hükümler yoluyla, bir teşebbüs tarafından çalışanları
veya teşebbüs tarafından bu amaçla görevlendirilen diğer personel aracılığıyla
bir akit devlette ifa edilen ve herhangi bir 12 aylık dönemde toplam 6 ayı aşan
bir süre veya sürelerde devam eden (aynı veya bağlı proje için), danışmanlık
hizmetleri de dahil hizmet tedarikleri iş yeri oluşturmaktadır.
Serbest
meslek faaliyeti sabit bir yer olarak iş yerinde yürütülüyorsa veya bu faaliyet
sabit bir yerde yürütülmese bile anlaşmadaki özel hükümler yoluyla iş yeri
oluşturuyorsa, anlaşmada özel olarak Türkiye’nin tevkifat yoluyla vergileme
hakkı korunmadığında, anlaşma kapsamında ticari kazanç olarak vergilendirilen
serbest meslek faaliyeti kaynaklı gelir üzerinden Türkiye’de tevkifat yoluyla
vergileme yapılması mümkün değildir.
(Abdulkadir
Demirci Vergi Dünyası Temmuz 2014)
FRANSA’DA
MUKİM ŞİRKETTEN SATIN ALINAN GAYRİMADDİ HAK BEDELLERİ KARŞILIĞINDA YAPILAN
ÖDEMELERİN VERGİLENDİRİLMESİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
Bu
makalemizde üzerinde durduğumuz Fransa Anlaşmasına göre, Türkiye’de mukim
şirketlerin Fransa’da mukim şirketlerden Türkiye’de üretilen ürünlerin
üretiminde kullanılacak olan ve Fransa’da mukim şirket tarafından geliştirilen
tüm teknik belge, resim, bilgi ve teknolojik uygulamanın satın alınması
karşılığında yabancı şirkete yapılacak ödemeler üzerinden Fransa Anlaşması’nın
12’nci maddesinin 2’nci fıkrası hükmüne göre Türkiye’nin kaynak ülke olarak %10
oranında vergi alma yetkisi vardır.
Fransa
Anlaşması’nın bulunmaması veya mukimlik belgesinin ibraz edilmemesi gibi
nedenlerle bu Anlaşmanın uygulanamaması halinde, Fransa’da mukim şirketlere
yapılacak gayrimaddi hak bedeli ödemeleri üzerinden K.V.K.’nun 30’uncu
maddesinin (2) numaralı fıkra hükmüne göre ve bu maddenin (8) numaralı
fıkrasının vermiş olduğu yetkiye istinaden çıkarılmış olan 2009/14593 sayılı
B.K.K.’na göre %20 nispetinde kurumlar vergisi tevkifatı yapılması
gerekmektedir.
(Levent BAŞAK Vergi Sorunları Haziran 2014)
YURTDIŞINDAN
SAĞLANAN SERBEST MESLEK HİZMETLERİ VE
YENİ NESİL ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI :
Bilgi ve tecrübe aktarımı içeren hizmetlerin
niteliğinin belirlenmesinde uygulamada güçlük yaşanmakta, bir hizmetin serbest
meslek hizmeti mi gayrimaddi hak bedeli mi yoksa ticari kazanç mı olduğunun
tespiti zorlaşmaktadır. Serbest meslek olarak değerlendirilen alımlar için
gerçekleşen ödemeler üzerinden stopaj hesaplanmasına gerek yok iken-yukarıda
detayları verilen şartların sağlanmasına bağlı olarak- gayri maddi hak olarak değerlendirilen
alımlar için gerçekleşen ödemeler üzerinden stopaj hesaplanarak beyan
edilmektedir. Dolayısıyla yurt dışından
sağlanan hizmetin mahiyetinin doğru olarak tayin edilebilmesi için alınan
hizmetin niteliğinin doğru tanımlanması ve ifade edilmesi büyük önem arz
etmektedir.
(Hakan
KEKLİKÇİ - SMMM, Mazars-Denge Denetim YMM A.Ş – Müdür Yardımcı-Vergi Sorunları Dergisi Ocak 2014)
Yurtdışından alınan serbest meslek
hizmetleri
İzmir Vergi
Dairesi Başkanlığı Özelgesi
Sayı:
B.07.1.GİB.4.35.16.01/176300-ÖZ/258
Dilekçelerinizde,
Çakabey Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 609 006 4296 vergi numarasında kayıtlı
mükellefi olduğunuzu, şirketinizin gemi işletmeciliği ile iştigal eden bir
şirket olduğunu, bu sebeple yurt dışından krediler kullandığınızı ve kredi
veren kuruluşların talepleri gereğince kredi anlaşmalarının İngiltere’de mukim
hukukçular tarafından incelendiği ve kredi veren kuruşlar tarafından
ücretlerinin ödendiği, bu hizmet bedellerinin kredi veren kuruluşlar tarafından
şirketinize dekont edildiği ve banka havalesi yoluyla ödendiği belirtilerek,
hizmetini İngiltere’de ve Türkiye’ye hiç gelmeden anılan Kredi kuruluşuna veren
ve söz konusu kuruluş tarafından ödenip, tarafınıza dekont edilen avukatlık
ücretinin transferi esnasında dar mükellef serbest meslek tevkifatı yapılıp
yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.
5520 sayılı
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 3’üncü maddesinin ikinci fıkrasında; “Dar
mükellefiyet: Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanuni ve iş
merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanlar, sadece Türkiye’de elde
ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilirler.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre,
kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayan mükellefler
yalnızca Türkiye’de elde ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirilmektedir.
Eğer Türkiye’de şube ya da temsilci var ise verginin ödenmesinden bunlar
sorumlu olmaktadır. Yurt dışındaki firmanın Türkiye’de temsilci bulundurmadan
mal veya hizmeti kendisinin satması halinde de bu kurumun dar mükellef olma
özelliği değişmeyecek, verginin ödenmesinden mal veya hizmeti alan kurum
sorumlu olacaktır.
Aynı Kanunun
30’uncu maddesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların madde metninde sayılı
kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak
üzere nakden ve hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından (20/12/2006
tarih ve 2006/11447 sayılı Kararın 2. maddesiyle 01/01/2007 tarihinden geçerli
olmak üzere), serbest meslek kazançlarından % 20 oranında tevkifat yapılacağı
hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan,
25.10.1988 tarihinde yürürlüğe girerek 1.1.1989 tarihinden itibaren uygulanmaya
başlanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik
Krallığı Arasında Gelir ve Sermaye Değer Artış Kazançları Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşmasının “Serbest Meslek Faaliyetleri” başlıklı 14’üncü maddesinde;
“1. Bir Akit
Devlet mukiminin serbest meslek faaliyetleri veya bağımsız nitelikdeki diğer
faaliyetler dolayısıyla elde ettiği gelir, yalnız bu Devlette
vergilendirilebilecektir. Bununla beraber, eğer bu faaliyetler diğer Devlette
icra edilirse ve eğer:
a) Kişi bu
diğer Devlette bu faaliyetleri icra etmek için sürekli kullanabileceği bir
sabit yere sahip ise veya
b) Kişi bu
diğer Devlette, söz konusu faaliyetleri icra etmek amacıyla. 12 aylık herhangi
bir kesintisiz dönemde, bir veya birkaç seferde 183 gün veya daha fazla kalırsa
söz konusu gelir, aynı zamanda diğer Akit Devlette de vergilendirilebilir.
Böyle bir
durumda olayına göre, ya yalnızca söz konusu sabit yere atfedilebilen gelir, ya
da yalnızca bu diğer Devlette bulunulan süre içinde elde edilen gelir, bu diğer
Devlette vergilendirilebilir.
2. Bir Akit
Devlet teşebbüsünün serbest meslek faaliyetleri veya benzer nitelikteki diğer
faaliyetler dolayısıyla elde ettiği gelir, yalnız ilk bahsedilen Devlette
vergilendirilebilecektir. Bununla beraber, eğer bu faaliyetler diğer Devlette
icra edilirse ve eğer:
a) Teşebbüs,
bu faaliyetleri icra etmek üzere bu diğer Devlette bir işyerine sahip olursa
veya
b)
Faaliyetlerin icra edildiği süre veya süreler, herhangi bir kesintisiz 12 aylık
dönemde toplam 183 günü aşarsa, söz konusu gelir, aynı zamanda bu diğer Akit
Devlette de vergilendirilebilir.
Böyle bir
durumda olayına göre, ya yalnızca söz konusu işyerine atfedilebilen gelir, ya
da yalnızca bu diğer Devlette icra edilen faaliyetlere atfedilebilen gelir, bu
diğer Devlette vergilendirilebilir. Her iki durumda da bu teşebbüs, söz konusu
gelir dolayısıyla bu diğer Akit Devlette bu Anlaşmanın 7’nci Maddesi
hükümlerine göre vergilendirilmeyi, yani söz konusu gelir bu diğer Devlette
bulunan işyerine atfedilebilirmiş gibi vergilendirilmeyi tercih edebilir. Bu
tercih bu diğer Devletin söz konusu gelir üzerinden tevkifat suretiyle vergi
alma hakkını etkilemeyecektir.
3. “Serbest
meslek faaliyetleri” terimi, özellikle bağımsız olarak yürütülen bilimsel,
edebi, artistik, eğitici ve öğretici faaliyetleri, bunun yanısıra, doktorların,
avukatların, mühendislerin, mimarların, dişçilerin, muhasebecilerin bağımsız
faaliyetlerini ve özel mesleki bilgi ve maharet gerektiren diğer faaliyetleri
kapsamına alır.” hükümlerine yer verilmiştir.
Ayrıca,
13/02/2007 tarih ve ÇVÖA/2007-1 sayılı 1 seri no.lu Çifte Vergilemeyi Önleme
Anlaşmaları Sirkülerinin son paragrafında, “Bununla birlikte anlaşmaya taraf
diğer ülkede yerleşik (tam mükellef) olanların Türkiye’de elde ettikleri kazanç
veya iratların ilgili anlaşma çerçevesinde vergiye tabi tutulabilmesi için de
kendi ülkelerinin yetkili makamlarından mukimlik belgesi almaları ve bu
belgenin aslı ile noterce veya bu ülkelerdeki Türk konsolosluklarınca tasdik
edilecek Türkçe tercümesinin bir örneğini ilgili vergi dairesine veya
kendilerine yapılan ödeme üzerinden vergi sorumlularınca vergi tevkifatı
yapılması durumunda ise vergi sorumlularına ibraz etmeleri gerekmektedir. Vergi
sorumluları teslim aldıkları söz konusu mukimlik belgelerini gerektiğinde
yetkili makamlara ibraz etmek üzere muhafaza edeceklerdir. Mukimlik belgesinin
ibraz edilememesi durumunda ise ilgili anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat
hükümlerimiz uygulanacaktır.” açıklamaları yapılmıştır.
Anılan Çifte
Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nın 14/2’nci maddesinde belirtileri 183 gün
hesabında ingiltere’de mukim teşebbüs Türkiye’de birden fazla teşebbüse serbest
meslek faaliyeti sunuyorsa bu faaliyetlerin tümü ve serbest meslek faaliyetleri
kapsamındaki hizmetler, Türkiye’ye gönderilen birden fazla personel vasıtasıyla
icra edildiği takdirde, bunların Türkiye’de toplam kalma süreleri dikkate
alınacaktır.
Yukarıda
yapılan açıklamalara göre;
Şirketinizin
İngiltere mukimi bir bankadan kullanacağı krediler için, kredi veren
kuruluşlarla yapmış olduğu anlaşmaların, İngiltere’de mukim hukukçular
tarafından incelenmesi sonucu ortaya çıkan avukatlık ücretinin kredi veren
kuruluşlar tarafından bedelinin ödenip kredi tutarından ayrı olarak firmanıza
dekont edilmesi durumunda, faaliyetin Türkiye’ye hiç gelmeden İngiltere’de icra
edilmesi nedeniyle ve bu hizmeti veren kişi veya kurumun kendi ülkelerinin
yetkili makamlarından alacakları mukimlik belgesinin aslı ile noterce veya bu
ülkedeki Türk konsolosluklarınca tasdik edilen Türkçe tercümesinin bir
örneğinin ibraz edilmesi koşuluyla, “Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük Britanya ve
Kuzey irlanda Birleşik Krallığı Arasında Gelir ve Sermaye Değer Artış
Kazançları Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının “Serbest Meslek Faaliyetleri” başlıklı
14’üncü maddesine göre İngiltere’de vergilendirilmesi, ancak, firmanız
tarafından İngiltere’de mukim firmaya ödenen “avukatlık” hizmet bedelleri,
Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı
Arasında Gelir ve Sermaye Değer Artış Kazançları Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması’nın
“Serbest Meslek Faaliyetleri” başlıklı 14’üncü maddesinin 2’nci fıkrasında
belirtilen şartların gerçekleşmesi veya mukimlik belgesinin ibraz edilememesi
halinde Türkiye’de vergilendirilmesi gerekmektedir.
Kendilerine
yapılan ödemelerden vergi tevkifatı yapılan teşebbüsler anlaşma hükümleri
çerçevesinde bu ödemelerin Türkiye’de vergilendirilmemesi gerektiği durumda,
bizzat veya vekaletlerine haiz temsilcileri vasıtasıyla tevkif edilen
vergilerin iadesi için ilgili vergi dairesine başvurabileceklerdir.
Bilgi
edinilmesini rica ederim.
İtalyan personele ücret ödemesinin İtalya'dan yapılması
durumunda sosyal güvenlik priminin ne şekilde gider kaydedileceği.
Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı Özelgesi
Tarih : 31.03.2009 Sayı
:
B.07,1.GİB.04.99.16.01/2-MUK-451
İlgide kayıtlı dilekçeniz ile Başkanlığımızın
.............. vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz belirtilerek, ücretin
tamamını İtalya'da mukim grup firmanızdan alan İtalyan personeliniz için
İtalya'da ödenen ve tarafınıza yansıtılan sosyal güvenlik primlerinin işçi ve
işveren paylarının indirim konusu yapılıp yapılamayacağı konusunda
Başkanlığımızın görüşü talep edilmektedir.
Bilindiği gibi, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi
Kanunu'nun 3'üncü maddesinin ikinci fıkrasında "(2) Dar mükellefiyet:
Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iş merkezlerinin her
ikisi de Türkiye'de bulunmayanlar, sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları
üzerinden vergilendirilirler." hükmüne yer verilmiş, aynı Kanunun 30'uncu
maddesi ile de "Dar mükellefiyete tabi kurumların aşağıdaki kazanç ve
iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslarda dahil olmak üzere nakden
veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından %15 oranında kurumlar
vergisi kesintisi yapılır:
...
b) Serbest meslek kazançları.
i)Petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak
kazançlardan %5 (2009/14593 sayılı B.K.K. ile belirlenen alt bent. Yürürlük
03.02.2009)
ii)Diğerlerinden %20 (2009/14593 B.K.K. ile
belirlenen alt bent. Yürürlük 03.02.2009)" oranında kurumlar vergisi
kesintisi yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Konuya açıklık getirmek üzere yayımlanan 1 Seri
No'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "22.2.3. Serbest meslek
kazançları" başlıklı bölümünde;
"Serbest meslek faaliyeti, esas itibarıyla
gerçek kişilerce icra edilen ve Gelir Vergisi Kanununun 65'inci maddesinde
tanımlanan faaliyet türüdür. Dar mükellef kurumların bu tür kazanç elde
etmeleri ise istihdam ettikleri personelleri aracılığı ile olmaktadır.
Serbest meslek kazançlarının Türkiye'de elde edilmiş
sayılması için serbest meslek faaliyetinin Türkiye'de icra edilmesi veya
Türkiye'de değerlendirilmesi gerekir.
Türkiye'de değerlendirme, ödemenin Türkiye'de
yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa Türkiye'de ödeyenin veya nam
ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından
ayrılmasıdır.
Öte yandan, mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi
Kanununun 12' nci maddesinde, dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan
kazanç ve iratlar arasında sayılan "Türkiye'de elde edilen ücretlere 5520
sayılı Kanunda yer verilmemiştir. Yabancı kurumların Türkiye'de ücret geliri
elde etmesi, istihdam ettiği bir personeli Türkiye'de yapılacak bir iş için
tahsis etmesi, bu şahsın yabancı kuruma bağlı olarak Türkiye'de hizmet vermesi
veya ödemenin Türkiye'de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa
Türkiye'de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal
ettirilmesi veya kârından ayrılması suretiyle olmaktadır. Bu şekliyle dar
mükellef kurumların elde ettiği ücret ile serbest meslek kazancı arasında
genelde bir fark bulunmamaktadır. Dar mükellef kurumun, Türkiye'de hizmet
ettiği kurum ya da kişiye bağımlı olmasının mümkün olamayacağı dikkate alınarak
kurumun yalın anlamıyla ücret elde etmesi olanaksızdır. Dolayısıyla 5422 sayılı
Kanunun uygulanmasında ücret kazancı grubunda değerlendirilen kazançlar, 5520
sayılı Kanunun uygulanmasında serbest meslek kazancı olarak
değerlendirilecektir." açıklamalarına yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 27.07.1990 tarihinde imzalanarak
09.09.1993 tarih ve 21693 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve 01.01.1994
tarihinden itibaren uygulanmak üzere 01.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren
"Türkiye Cumhuriyeti İle İtalya Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Ve Vergi Kaçakçılığına Engel
Olma Anlaşması"nın "Serbest Meslek Faaliyetleri" başlıklı
14'üncü maddesine;
"...
2. Bir Akit Devlet teşebbüsünün serbest meslek
faaliyetleri veya benzer nitelikteki diğer faaliyetler dolayısıyla elde ettiği
gelir, yalnız bu Devlette vergilendirilebilecektir. Bununla beraber, eğer bu
faaliyetler diğer Devlette icra edilirse ve eğer:
a) Teşebbüs, bu hizmet veya faaliyetleri icra etmek
üzere bu diğer Devlette bir işyerine sahip olursa; veya
b) Hizmetlerin icra edildiği süre veya süreler,
herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde, 183 günü aşarsa,
söz konusu gelir, aynı zamanda bu diğer Akit
Devlette de vergilendirilebilir.
Böyle bir durumda olayına göre, ya yalnızca söz
konusu işyerine atfedilebilen gelir, ya da yalnızca bu diğer Devlette icra
edilen hizmet veya faaliyetlere atfedilebilen gelir, bu diğer Devlette
vergilendirilebilir. Her iki durumda da, bu teşebbüs, söz konusu gelir
dolayısıyla bu diğer Akit Devlette bu Anlaşmanın 7 nci maddesi hükümlerine göre
vergilendirilmeyi, yani söz konusu gelir bu diğer Devlette bulunan bir işyerine
atfedilebilirmiş gibi vergilendirilmeyi tercih edebilir. Bu tercih, bu diğer
Devletin söz konusu gelir üzerinden tevkif suretiyle vergi alma hakkını
etkilemeyecektir." denilmiştir.
1 No'lu Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları
Sirkülerinde;
"...
Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları hükümleri
anlaşmaya taraf ülkelerde mukim olanlara uygulandığından, anlaşmalardan
yararlanmak isteyenlerin tam mükellef oldukları ülkenin yetkili makamlarından
mukimlik belgesi almaları gerekmektedir.
...
Bununla birlikte anlaşmaya taraf diğer ülkede
yerleşik (tam mükellef) olanların Türkiye'de elde ettikleri kazanç veya
iratların ilgili anlaşma çerçevesinde vergiye tabi tutulabilmesi için de kendi
ülkelerinin yetkili makamlarından mukimlik belgesi almaları ve bu belgenin aslı
ile noterce veya bu ülkelerdeki Türk konsolosluklarınca tasdik edilecek Türkçe
tercümesinin bir örneğini ilgili vergi dairesine veya kendilerine yapılan ödeme
üzerinden vergi sorumlularınca vergi tevkif atı yapılması durumunda ise vergi
sorumlularına ibraz etmeleri gerekmektedir. Vergi sorumluları teslim aldıkları
söz konusu mukimlik belgelerini gerektiğinde yetkili makamlara ibraz etmek
üzere muhafaza edeceklerdir. Mukimlik belgesinin ibraz edilememesi durumunda
ise ilgili anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümlerimiz
uygulanacaktır." denilmektedir.
Konu ile ilgili olarak tarafınızdan talep edilen
bilgilere cevaben alınan 27/03/2009 tarihli ve 2009D/MUH/226 sayılı yazınızda
bankanızda çalışan yabancı personelin maaşları kişilere ödenmesi amacıyla
yurtdışına gönderildiği ve ücret ödemelerinin düzenlenen ücret bordrosuna
istinaden bankamızca gider olarak kayıtlara alındığı belirtilmektedir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, İtalya mukimi grup
firmanızdan şirketinize çalışmak üzere gelen personelin ücretinin tamamını
İtalya'dan alması ve sosyal güvenlik primlerinin faturalandırılarak tarafınıza
birebir yansıtılması nedeniyle ödediğiniz tutarların serbest meslek hizmeti
alımı karşılığı ödenen tutarlar olarak değerlendirilmesi gerekecektir.
Türkiye'de faaliyette bulunacak olan İtalya'da mukim şirketten alınacak hizmete
ilişkin yapılan ödemelerin Türkiye'de vergilendirilmesi için yukarıda
bahsedilen iki koşuldan birinin yerine getirilmesi yeterlidir. Bir başka
ifadeyle; İtalya'da mukim şirketin Türkiye'de icra edeceği serbest meslek
faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri gelirlerin Türkiye'de
vergilendirilebilmesi için;
a) İtalya'da mukim şirketin bu faaliyeti icra etmek
üzere Türkiye'de işyerine sahip olması veya,
b) İtalya'da mukim şirket tarafından Türkiye'de icra
edilen faaliyetin süresinin herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde, 183 günü
aşması gerekmektedir. İtalya'da mukim şirketin Türkiye'de işyerinin bulunmaması
ve faaliyetin süresinin herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde, 183 günü
aşmaması (yıl içinde bulundurulan toplam İtalyan personel sayısı dikkate
alınacaktır) halinde de Türkiye'de vergileme yapılmayacaktır. Ancak, anılan
firma tarafından 1 No'lu Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları Sirkülerinde
yapılan açıklamalar uyarınca İtalya yetkili makamlarından mukimlik belgesi
alınması ve bu belgenin aslı ile noterce veya İtalya'daki Türk
Konsolosluklarınca tasdik edilecek Türkçe tercümesinin bir örneğinin ilgili
vergi dairesine veya kendilerine yapılan ödeme üzerinden vergi tevkif atı
yapanlara ibraz etmeleri gerekmektedir. Vergi sorumluları da teslim aldıkları
söz konusu mukimlik belgelerini gerektiğinde yetkili makamlara ibraz etmek
üzere muhafaza edeceklerdir. Mukimlik belgesinin ibraz edilememesi durumunda
ilgili anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümlerimiz uygulanacaktır.
İtalya'da mukim şirketçe Türkiye'de icra edilen
faaliyetin süresinin herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde, 183 günü aşması
(aynı kişi olması şartı aranmaksızın 183 günden fazla İtalyan personel
bulunması) veya bu şirketin bu faaliyeti Türkiye'de icra etmek üzere bir
işyerinin bulunması halinde yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar uyarınca
yapılan ödemelerin gayri safi tutarı üzerinden % 20 oranında vergi kesintisi
yapılacaktır.
Türkiye'de görev yapan İtalyan personel için
İtalya'da ödenen ve tarafınıza fatura edilen sosyal güvenlik primlerinin,
Türkiye'nin de onayladığı Avrupa Sosyal Güvenlik sözleşmesini hükümlerine uygun
olması ve İtalya ile aramızda ikili anlaşma imzalanması gerektirmeyen sigorta
dallarına ait olması, Türkiye'de uygulanan prime esas azami ücret üzerinden
hesaplanan prim tutarı ile sınırlı olması ve belgelerle ödendiğinin tevsik
edilmesi kaydıyla, kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate
alınabilecektir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder