Reddi
Miras Yapılması Halinde Hak Sahiplerine Aylık Bağlanma Durumu
Ülkemizde yapılan
araştırmalar sonucunda borçlu vatandaş sayısının giderek artmakta olduğu
görülmektedir. Kendilerini mirasçı konumuna getiren borçlu yakınlarının ölümü
halinde ise borçlu kişiler daha fazla mağduriyet yaşayabilmektedir. Bu durumda
mirasçılar 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile kendilerine tanınmış olan reddi
miras hakkını kullanarak borç yükünden kurtulabilmektedir. Sosyal Güvenlik
Mevzuatı açısından belirtilen şartları taşımaları halinde mirasçıların reddi
mirasta bulunmaları, kendilerine dul veya yetim aylığı bağlanmasına engel
olmamaktadır.
Ölen kişinin reddi
mirasta bulunan mirasçılarına maaş bağlanabilmesi için;
- 5510 sayılı Kanun’da
belirtilen hak sahibi tanımı kapsamında bulunmaları,
- En az 1800 gün
malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü
borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün
malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
- Ölen kişinin 4/b
(Bağ-Kur) kapsamında olması halinde genel sağlık sigortası primi dahil kendi
sigortalılığından dolayı prim ve prime ilişkin her türlü borcunun olmaması veya
ödenmesi
gerekmektedir.
Sosyal güvenlik borçları içerisinde reddi miras yapanların
kendilerine aylık bağlanabilmesi için ödemeleri gereken tek borç ölen kişinin
4/b (Bağ-Kur) kapsamındaki borcudur. 6645 sayılı Torba Kanun ile 30.04.2015
tarihi itibari ile 12 ay ve daha fazla 4/b prim borcu olanlar için borçlarını
sildirme hakkı getirilmiştir. Böylece reddi miras yapılsa dahi aylık
bağlanabilmesi için ödenmesi gereken 4/b (Bağ-Kur) borçları için hak sahipleri
adına önemli bir kazanım sağlanarak bu durumda olanlara müracaatları halinde
ölen kişilere ait borçlar silinerek aylık bağlanabilecektir.
(Fatma ÇALIŞKAN Yaklaşım / Ekim 2015)
5510 Sayılı Kanun’da Hak Sahipliği Kavramı ve Ölüm Aylığı Konusunda Borçlanma Sorunsalı
Sonuç itibariyle ölüm aylığı konusunda hem hak sahipleri açısından hem de
sigortalı açısından bir takım şartların yerine getirilmesi Kanun’da
öngörülmüştür. Buna göre sigortalı için aranan şartlar 5 yıllık sigortalılık
süresi ve 900 gün prim ödeme gün sayısıdır. Bu iki şartın bir arada var olması
gerekmektedir. 5 yıllık sigortalılık süresinin borçlanma yoluyla
tamamlanamayacağı noktasında tereddüt bulunmamaktadır. Uygulamada yaşanılan
tereddüt 900 prim ödeme gün sayısının borçlanma yoluyla tamamlanıp
tamamlanamayacağı noktasında yaşanmaktadır. Kanun’un lafzı yoruma açık bir
durum sergilemektedir. Bu açıdan Yüksek Mahkeme’nin getirmiş olduğu yorum
farklılığını da normal karşılamak gerekir. Bu yönüyle uygulama birliği için
Kanun’un ilgili maddesinin yeniden yorum farklılıklarına mahal vermeyecek bir
şekilde düzenlenmesi temennimizdir.
(Süleyman UZUNOĞLU E-Yaklaşım / Mayıs 2014)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder