15 Mart 2016 Salı

DEĞER ARTIŞ KAZANÇLARI VE ARIZİ KAZANÇLAR

Gayrimenkullerin Sermaye Şirketine Ayni Sermaye Olarak Konulmasının Gelir Vergisi Açısından Değerlendirilmesi

Gayrimenkullerin elden çıkarılmasından sağlanan kazançların vergilendirilmesinde “elden çıkarma” deyimi, gayrimenkullerin; satılmasını, bir ivaz (bedel) karşılığında devir ve temlikini, trampa edilmesini, takasını, kamulaştırılmasını, devletleştirilmesini, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder(9). Sahip olunan gayrimenkullerin bir kısmının bir veya birden fazla şirketin sermayesine aynı tarihte ilave edilmesi karşılığında elde edilen kazanç (safi değer artışı) değer artış kazancı olarak vergilendirilecektir.
Gayrimenkullerin sermaye şirketine ayni sermaye olarak konulmasından elde edilen kazancın niteliğinin belirlenmesinde ilk önemli unsur faaliyetteki “devamlılıktır.” Devamlılık unsurunu belirleyen en belirleyici ölçüt ise “kazanç doğuran işlem sayısındaki çokluktur.” İşlem sayısındaki çokluk gayrimenkullerin aynı takvim yılı içerisinde birden fazla veya takip eden birden fazla takvim yılında art arda satılmış olmasına (elden çıkarılmasına) göre belirlenecektir. Alım satım işlemlerinin birden fazla olması halinde kazanç şeklinin belirlenebilmesi için ikinci önemli unsur olan “satışın hangi amaçla yapıldığı”nın tespit edilmesi gerekmektedir. Gayrimenkul alım satımı kazanç elde etmek için yapılıyorsa söz konusu alım-satım işlemi ticari kazanç kapsamında değerlendirilecektir. Gayrimenkul alım satımında ticari bir amaç yoksa şahsi ihtiyacın karşılanması ya da servetin korunması amacıyla yapılıyorsa elde edilen kazanç değer artış kazancı olarak değerlendirilecektir. Gayrimenkul alım satım işinden elde edilen gelirin niteliğinin belirlenmesinde üçüncü önemli unsur ise “ticari bir organizasyonun varlığı”dır. Gayrimenkul alım satımı, şekli ve maddi şartları ile kurulmuş bir ticari organizasyon içinde yapılıyorsa elde edilen kazanç ticari kazançtır. Ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurları ile açıkça belli olmadığı hallerde ise kazanç türü “faaliyetteki devamlılık” ve “satışın hangi amaçla yapıldığı” unsurlarına göre tespit edilecektir.
Neslihan İÇTEN İNCE Yaklaşım / Şubat 2017

Miras Yoluyla İktisap Edilen Gayrimenkulün Satılmasının Doğuracağı Vergisel Sonuçlar
Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar çerçevesinde, miras yoluyla intikal eden gayrimenkul satılması halinde, bu gayrimenkul“ivazsız olarak iktisap edilen gayrimenkul” olarak değerlendirileceğinden elde edilen kazanç değer artışı kazancı kapsamında vergilendirilmeyecektir. Ancak bu satışların ticari kazanç kapsamına girmeyecek boyutta olması gerekmektedir. Eğer miras yoluyla iktisap edilen gayrimenkul birden fazla ve satışında satış işlemin devamlılığı söz konusu ise, vergi idaresi ve yargı kararları bu satışlardan elde edilen gelirleri ticari kazanç olarak değerlendirmektedir. Bu durumda ise miras yoluyla iktisap edilen gayrimenkullerin ivazsız iktisap edilmesi bir önem arz etmeyecek satışından elde edilen gelir ticari kazanç olarak vergilendirilecektir.
Miras veya bağış yoluyla edinilen arsanın; cins (nev’i) değişikliğine uğramadan, bir başka deyişle, üzerine herhangi bir yapı inşa edilmeden aynen satılması halinde (parsellenip satılmadığı sürece), edinme ve elden çıkarma tarihinin bir önemi bulunmamakta ve ivazsız iktisap edildiği için ne zaman ve hangi bedele satılırsa satılsın gelir vergisine tabi olmayacaktır.
Diğer taraftan miras yoluyla veya ivazsız intikal yoluyla iktisap edilen arsanın/arazinin üzerine herhangi bir yapı inşa edilmesi veya kat karşılığı teslimi mukabilinde elde edilen gayrimenkullerin satışı durumunda vergilendirilmesine ilişkin olarak 25.03.2011 tarih ve 76 seri no.lu Gelir Vergisi Sirküleri ile idare görüş değiştirmiş, miras yoluyla intikal eden arsanın kat karşılığı olarak inşaat şirketine verilmesi neticesinde kendi payına düşen gayrimenkullerin satılması halinde, bu gayrimenkuller “ivazsız olarak iktisap edilen gayrimenkul” olarak değerlendirileceğinden elde edilen kazanç değer artışı kazancı kapsamında vergilendirilmeyeceği görüşünü benimsemiştir.
İdarenin 25.03.2011 tarih ve 76 seri no.lu Gelir Vergisi Sirküleri ile görüş değişikliği, ivazsız intikal eden arsa bir servet unsuru olması bu servet unsurunun iktisabı esnasında, veraset ve intikal vergisi alınması suretiyle bir defa vergilendirme yapılması, üzerinden vergi alınmış bu servetin arsa karşılığı bağımsız bölüm edinilerek biçim değiştirmesi halinde, söz konusu bağımsız bölümlerin satışında bir başka vergi türü olan gelir vergisine tâbi tutulmasının ise mükerrer vergilendirmeye neden olacağından, olumlu olmuştur.

(Fatih Adıgüzel GÜLER Serdal ARSLAN Yaklaşım / Kasım 2015)

GERÇEK KİŞİLER TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLEN GAYRİMENKUL SATIŞLARININ MÜKELLEFİYET AÇISINDAN TİCARİ KAZANÇ VE DEĞER ARTIŞ KAZANCI YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ
Asıl itibariyle gayrimenkullerin gerçek kişiler tarafından alımı ve satımı işlemlerinin ticari kazancın kapsam ve sınırları açısından sadece lâfzî bir değerlendirmeye tabi tutulması durumunda, GVK’nın 37/2(4). maddesinin lafzında; alım, satım ve inşa faaliyeti ile devamlı uğraşılması dışında ticari kazancın kabulüne ilişkin hiçbir şart koşulmamış ve konuya ilişkin başkaca bir emredici hükme yer verilmemiştir. Ancak Danıştay’ın konuya ilişkin vermiş olduğu kararlarda istisnasız olarak; gerek Türk Ticaret Kanunu gerekse de Vergi Kanunları açısından, ticari işin/faaliyetin ve ticari kazancın değerlendirilmesinde olayın mahiyetine ilişkin unsurların değerlendirmeye tabi tutulması ve yapılan işin gerçek niteliğinin ortaya konulması yönünde değerlendirmelerde bulunduğunu gözlemlemekteyiz.
Bu durumda gerçek kişiler tarafından gerçekleştirilen gayrimenkul satışlarının ve devirlerinin ticari kazanç kapsamında değerlendirilmesinde, her ne kadar vergi yargısı ve mali idare devamlılık unsuruna ilişkin yaklaşımını istikrarlı bir şekilde ortaya koymuş olsa da, konuya ilişkin vergilemede basitlik ve kanunların belirliliği ilkesi çerçevesinde mutlak bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Diğer bir taraftan Danıştay’ın istikrar kazanmış kararlarından da anlaşılacağı üzere, ilgililerin gayrimenkul alım satım faaliyetlerinin sadece devamlılık unsuru açısından değerlendirmesi yeterli görülmemiş, geliştirilen perspektif çerçevesinde ticari faaliyet ve ticari kazancın niteliğine ilişkin esaslı değerlendirmelerin de yapılması önem arz eder hale gelmiştir. Ancak konuya ilişkin olarak açık düzenlemeler doğrudan kanun yoluyla ihdas edilene kadar keyfi değerlendirmelerin, uygulamaların ve kararların son bulması ve konuya ilişkin tereddütlerin giderilmesi mümkün olmayacaktır.
(ÜZEYİR GÜLLÜ BEKİR ÇELİK Vergi Dünyası Eylül 2015)

İvazsız İntikal Eden Gayrimenkullerde Vergilendirme Sorunu
İvazsız intikal eden gayrimenkullerin aynen satılması halinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80. maddesinin 1. fıkrasının 6. bendinin parantez içi hükmü uyarınca gelir vergisinin konusuna girmemektedir. Ancak, ivazsız olarak intikal eden söz konusu gayrimenkullerin şekil değiştirerek 5 yıl içinde satılması halinde elde edilen kazanç 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80. maddesinin 1. fıkrasının 6. bendi uyarınca değer artış kazancı olarak gelir vergisinin konusuna girmektedir. Ayrıca, ivazsız olarak intikal etse de gayrimenkul satış faaliyetinin bir organizasyon dahilinde, aynı yıl veya farklı yıllarda devamlı olarak yapılması halinde ise ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.
(Selami DİLER E-Yaklaşım / Haziran 2015)

Değer Artış Kazancı Kapsamında Gayrimenkullerin Maliyet Bedelinin Tespitinde Kredi Faizlerinin Durumu
Gerçek kişilerin ticari bir organizasyon niteliğinde olmadan ve devamlılık arz etmeyecek bir şekilde gayrimenkullerini iktisap tarihinden itibaren beş yıl içinde elden çıkarılmaları halinde elde ettikleri kazançlar değer artış kazancı olarak vergilendirilmektedir. Değer artış kazançlarında vergiye esas kazanç safi değer artışıdır. Safi değer artışından kasıt; elde çıkarma karşılığında elde edilen hasılattan, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerle ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunacak farktır.
Safi değer artışının tespit edilmesinde elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelinin sağlıklı bir şekilde belirlenmesi önem arz etmektedir. Bu kapsamda; safi değer artış kazancının tespitinde, elden çıkarılan gayrimenkulün maliyet bedeline ilgili gayrimenkulün ediniminde kullanılan kredilerdolayısıyla ödenen faizler tevsik edilmek koşuluyla maliyet bedeline dahil edilmelidir. Öte yandan; gayrimenkullerin elden çıkarılmasında maliyet bedelinin tespitinde tapuda kayıtlı gayrimenkul alış bedeli esas alınarak endeksleme yapılırken, satış tarihine kadar ödenen konut kredisi faizleri ile diğer satın alma giderlerine mükelleflerce endeksleme yapılmayacaktır.
(Raşit UÇAN Ümit GÜNER E-Yaklaşım / Şubat 2015)

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı    :38418978-120[Mük.80-13/28]-328
Tarih  : 04/04/2014
Konu  :İzale-i şuyu yoluyla iktisap edilen gayrimenkullerin satışı
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; annenizden kalan mirasın paylaşılmasını istemeyen yeğenlerinizin izale-i şuyu davası açtığı ve miras kalan gayrimenkullerin 16.09.2013 tarihinde ihale yoluyla satışa çıkarıldığı, sizin de ihaleye girdiğiniz ve ihale sonucunda 11 adet arsanın üzerinize kaldığı belirtilerek, 4 kardeş olarak söz konusu arsaları  satmanız halinde gelir vergisi yönünden sorumluluğunuzun olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
.............................................................................................................................................
Bu çerçevede, izale-i şuyu davası neticesinde ihale yoluyla satın alınan gayrimenkullerin ivazsız olarak intikal ettiğinden bahsetmek mümkün olmayıp, söz konusu arsaların beş yıl içerisinde elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artışı kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, bahse konu arsaların satışının ticari bir organizasyon içerisinde yürütülmesi veya bu tür bir organizasyon içinde yürütülmemekle beraber;
a) Aynı kişiye farklı tarihlerde,
b) Farklı kişi ve tüzel kişilere aynı tarihte,
c) Değişik kişi ve tüzel kişilere, değişik tarihlerde veya birbirini izleyen yıllarda,
d) Bir kısmının teslim alındığı takvim yılı içinde toplu olarak diğer kısmının ise takip eden takvim yılı içinde satılması, durumunda ise yapılan satışlar devamlı olarak gayrimenkul alım satım işiyle uğraşıldığına karine teşkil edeceğinden, elde edilen kazancın Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesi çerçevesinde ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, 4 kardeş olarak satmak istediğiniz söz konusu arsaların satışı nedeniyle elde edilecek kazancın Gelir Vergisi Kanunu'nun 37'nci maddesine göre ticari kazanç veya aynı Kanunun mükerrer 80'nci maddesine göre değer artışı kazancı olarak vergilendirilmesinde her bir kardeşin durumunun hisseleri oranında ayrı ayrı değerlendirileceği tabiidir.
(Vergi Dünyası Şubat 2015)

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : 62030549-120[Mük.80-2012/954]-906
Tarih : 14/04/2014
Konu : Limited şirket pay senetlerinin satışından elde edilecek kazancın Gelir Vergisi Kanunu\'nun mükerrer 80/1 maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Türk Ticaret Kanununda yapılan değişiklikler sonrası limited şirketlerin pay senedi çıkarabilmelerinin mümkün hale geldiği belirtilerek şirket ortaklarının sahip oldukları paylara ilişkin olarak çıkaracakları pay senetlerinin satışından elde edecekleri kazancın Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) nolu bendinde belirtilen hisse senetleriyle aynı kapsamda değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.
...............................................................................................................................................
Bu hüküm ve açıklamalara göre, limited şirket payları anılan maddenin uygulamasında menkul kıymet olarak kabul edilemeyeceğinden, limited şirketinizin ortaklarının pay senetlerinin satışının Gelir Vergisi Kanunun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin uygulamasında hisse senedi olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan, söz konusu pay senetlerinin elden çıkarılmasından elde edilen kazançların, aynı maddenin (4) numaralı bendi kapsamında değer artış kazancı olarak vergilendirileceği tabiidir.
(Vergi Dünyası Ocak 2015)

MİRAS KALAN ARSANIN KAT KARŞILIĞI VERİLMESİNDE VERGİLEME
GVK’nın mükerrer 80 inci maddesinin 6 ncı bendi uyarınca değer artış kazancı olarak vergileme yapılmasında, ivazsız iktisap hallerinden miras yoluyla edinilmiş gayrimenkullerin devir alındıkları durumları ile veya önemli sayılmayan değişiklikler (kadastro geçmesi gibi) sonrasında satılmasının vergileme kapsamı dışında olduğu açıktır. Ancak, verilen arsanın karşılığında elde edilen yeni bağımsız bölümlerle vasıf değişmiştir ve artık veraseten olmayan (trampaya dayalı) yeni bir iktisap söz konusudur. İdari düzenlemeler ve yargı kararları da bu olguyu açıkça kabul etmektedir. Bu durumda, yeni iktisap için, bağımsız bölümlerin alındığı tarih olan tapuya tescil veya fiili kullanım tarihlerinden önce olanının, değer artış kazancı hesabına ilişkin 5 yıllık sürenin başladığı tarih olarak kabulü gerekir. Yani, ivazsız (miras yoluyla) intikal vasfı yeni bağımsız bölümler alınması ile kesilmeli, ivazlı (trampa ile) iktisaba dayalı 5 yıllık süre içindeki ticari nitelik taşımayan bağımsız bölüm satışları değer artış kazancı olarak vergilendirilmelidir. 76 no.lu Gelir Vergisi Sirkülerinde kabul edilen, yeni bağımsız bölümlerin de veraseten intikal nedeniyle değer artış kazancı olarak vergilendirilmemesi yönündeki çelişkili görüş, bu çerçevede yeniden gözden geçirilmelidir.
GVK’da ticari faaliyetin göstergelerinin neler olduğu konusunda tam bir açıklık yoktur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 3 üncü maddesinde, anılan Kanunda düzenlenen hususlarla, bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiillerin ticari işlerden olduğu hükme bağlanmıştır. Şu halde, ticari bir işten bahsedilebilmesi için, yürütülen faaliyetin ticari bir işletme veya organizasyon ihtiyacını ortaya çıkarması; yani devamlılık, kazanç sağlama gayesi, defter tutma, iş yeri açma gibi unsurlardan bir veya bir kaçını taşıması gereklidir. Bu niteliklere uymayan arsa karşılığı edinilen bağımsız bölümlerin satışında, çoğu yargı kararlarında da benimsendiği üzere, ticari kazanç yerine değer artış kazancı kapsamında vergileme yapılması hiç şüphesiz yasal hükümlere daha uygundur.
(BİLAL YÜCEL MEHMET DEMİROĞLU Vergi Dünyası Aralık 2014)      

DEĞER ARTIŞ KAZANCININ TESPİTİNDE GİDER VE MALİYET UNSURU OLARAK DİKKATE ALINACAK HARCAMALAR
Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih: 11.04.2014
Sayı: 62030549-120[MÜK.80-2013/502]-866
GVK Md. Mük. 81
VUK Md. 262, 272
Değer artışı kazancının hesaplanmasında; gayrimenkulün alışı sırasında ödenen tapu harcı, bina izolasyon bedeli ve kombi konulmasına ilişkin harcamaların iktisap bedelinin tespitinde maliyete dahil edilmesi; DASK ve deprem sigortası prim tutarları ile alım-satıma ilişkin olarak emlak komisyoncusuna ödenen bedellerin ise safi kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün olduğu; ayrıca, gayrimenkulün iktisabında kullanıldığının tevsiki şartıyla, kullanılan konut kredi faizlerine ilişkin ödemelerin, başkaca bir gelirden dolayı indirim konusu yapılmamış olması kaydıyla, herhangi bir endeksleme yapılmaksızın konutun maliyet bedeline eklenebileceği hk.
(Yaklaşım / Ekim 2014)

İZALE-İ ŞUYU YOLUYLA İKTİSAP EDİLEN GAYRİMENKULLERİN SATIŞINDA DEĞER ARTIŞ KAZANCI-TİCARİ KAZANÇ AYRIMI
Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih   : 04.04.2014
Sayı : 38418978-120[Mük. 80-13/28]-328
GVK Md. 37, Mük. Md. 80
İzale-i şuyu davası neticesinde ihale yoluyla satın alınan gayrimenkullerin ivazsız olarak intikal ettiğinden bahsetmek mümkün olmayıp, söz konusu arsaların beş yıl içerisinde elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artışı kazancı olarak vergilendirilmesi; bahse konu arsaların satışının ticari bir organizasyon içerisinde yürütülmesi veya bu tür bir organizasyon içinde yürütülmemekle beraber, aynı kişiye farklı tarihlerde, farklı kişi ve tüzel kişilere aynı tarihte, değişik kişi ve tüzel kişilere, değişik tarihlerde veya birbirini izleyen yıllarda, bir kısmının teslim alındığı takvim yılı içinde toplu olarak diğer kısmının ise takip eden takvim yılı içinde satılması durumunda ise yapılan satışlar devamlı olarak gayrimenkul alım satım işiyle uğraşıldığına karine teşkil edeceğinden, elde edilen kazancın ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.
(Yaklaşım / Temmuz 2014)

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Sayı:84098128-120.07.02[82-2013-1]-703-04/12/2013
Konu:KOSGEB destekli bir eğitim projesi kapsamında emekli öğretim üyesinin bir defaya mahsus vereceği eğitim nedeniyle elde edeceğini gelirin arızi kazanç olarak vergilendirilip vergilendirilemeyeceği hk.
            İlgi (a)'da kayıtlı özelge talep formu ve ilgi (b)'de kayıtlı dilekçenizde; Emekli öğretim üyesi olduğunuz, ... Ticaret ve Sanayi Odası tarafından T.C. Kalkınma Bakanlığı kuruluşu olan KOSGEB destekli bir eğitim projesi kapsamında üyelerine yurt dışına açılmaları konusunda eğitim vermenizin istendiği, vereceğiniz eğitim karşılığı alacağınız ücretin %60'ının ilgili Bakanlık bütçesinden, %40'ının ise oda tarafından karşılanacağı, ancak KOSGEB'in eğitimcinin ücretini KDV dahil projede kabul ettiği ve eğitimciden fatura istediği belirtilerek, söz konusu eğitimi bir defaya mahsus vereceğinizden elde edeceğiniz gelirin arızi kazanç olarak vergilendirilip vergilendirilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

               GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
            Bu nedenle, devamlılık arz etmeyecek ve işçi işveren statüsünde bağlılık doğurmayacak şekilde KOSGEB destekli bir eğitim projesi kapsamında ... Ticaret ve Sanayi Odası üyelerine yurt dışına açılmaları konusunda eğitim vermeniz nedeniyle elde edeceğiniz gelir arızi serbest meslek kazancı niteliğinde olacağından, tarafınıza yapılacak ödemeler üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/2-b maddesi uyarınca tevkifat yapılmak suretiyle vergilendirilmesi gerekmekte olup, söz konusu kazancın 82'nci maddede belirtilen sınırı aşması halinde yıllık beyanname ile beyan edileceği tabiidir.

              VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN
            ............................................................................................................................................................................................................................................................................................
             Bu açıklamalar çerçevesinde söz konusu faaliyetin arızi serbest meslek kazancı veya ücret olarak değerlendirilmesi halinde, defter tutma ve belge düzenleme zorunluluğu bulunmamaktadır.
              Bilgi edinilmesini rica ederim.
(Vergi Dünyası Şubat 2014)

LİMİTED ŞİRKET HİSSELERİNİN VE ANONİM ŞİRKETLERE AİT HİSSE SENETLERİNİN DEVRİNDE GELİR VERGİSİ TASARISIYLA ÖNGÖRÜLEN YENİ DÖNEM
Yeni Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı yasalaştığında, mevcut durumda elde tutma süresine bağlı olarak vergi dışı kalabilen anonim şirket hisse senetlerinin devri, limited şirket hisselerinin devrinde olduğu gibi vergili hale gelmektedir. Yeni tasarının yıl sonuna doğru yasalaşması beklenilmektedir.
GÜRAY KURŞUNOĞLU (SMMM) Vergi Dünyası Kasım 2013
Hisse satışından elde edilecek kazancın vergilendirilmesi
Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı Özelgesi
Tarih   :           14.07.2008
Sayı    :           B.07.1.GİB.4.16.16.01.GV.08.55/2916        

……………...LTD.ŞTİ.
Başkanlığımıza verilen 07.07.2008 tarihli dilekçenin incelenmesinden; ……. Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi numaralı mükellefi olan Şirketiniz, nev’i değişikliği yoluyla anonim şirkete dönüşeceğinden bahisle, 19.04.1993 tarihinden beri şirket ortağı olan şahısların, anonim şirketten edineceği hisse senedi veya ilmühaberlerin iktisap tarihinin belirlenmesinde ve iktisap tarihinden itibaren iki yıl sonra elden çıkarılması durumunda elde edilecek kazancın değer artış kazancı kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusunda tereddüte düşüldüğü anlaşılmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Değer artışı kazançları”  başlıklı mükerrer 80’inci maddesinde; “Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır.
1-İvazsız olarak iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri hariç, menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar,
….
4-Ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar,
Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.
Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, (2007 yılı için yeniden değerleme oranının % 7,2 olması ile değişen miktar) (1.1.2008 tarihinden geçerli olmak üzere) 6.800.- Yeni Türk Lirası gelir vergisinden müstesnadır.
……” hükümleri yer almaktadır.
Diğer taraftan; 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Devir, Bölünme ve Hisse Değişimi” başlıklı 19’ncu maddesi; “(1)Bu Kanunun uygulanmasında aşağıdaki şartlar dahilinde gerçekleşen birleşmeler devir hükmündedir:
a) Birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanunî veya iş merkezlerinin Türkiye'de bulunması.
b) Münfesih kurumun devir tarihindeki bilânço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilânçosuna geçirilmesi.
(2) Kurumların yukarıdaki şartlar dahilinde  tür değiştirmeleri de devir hükmündedir.
………..” hükümlerini içermektedir.
Uygulamaya ilişkin olarak yayımlanan 1 Seri Nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “Devir ve bölünmelerde elde edilen hisselerin iktisap tarihi” başlıklı 19.3.3 bölümünde, “Kurumlar  Vergisi  Kanununun 19 ve 20 nci  maddeleri kapsamında gerçekleştirilen devir ve
bölünme (kısmi bölünme dahil) hallerinde, devir olan veya bölünen şirketin ortaklarına verilen hisselerin iktisap tarihi olarak, bu yeni hisselerin verilmesine neden olan devrolan veya bölünen şirketin hisselerinin iktisap edildiği tarihin esas alınması gerekmektedir.” açıklamalarına yer verilmiştir.
Öte yandan, 232 Seri Nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “5- Geçici İlmühaberler” başlıklı bölümünde;
Bilindiği üzere geçici ilmühaberler anonim şirketler tarafından hisse senetlerinin yerini tutmak amacıyla çıkartılan menkul kıymetlerdir. Sahiplerine genel kurul toplantılarına katılmak, oy kullanmak, kar payı almak gibi pay sahipliği haklarını kazandıran ilmühaberler, ilgili anonim şirketçe hisse senetleri düzenlenip ortaklara teslim edildiği anda geçerliliğini kaybetmektedir.
Dolayısıyla ilmühaberlerin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde, Gelir Vergisi Kanununun hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesine ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
.........
Ayrıca, ilmühaberlerin hisse senetleri ile değiştirilmesi dolayısıyla alınan hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak ilmühaberlerin elde edildiği tarih dikkate alınacaktır.”şeklinde açıklama yapılmıştır.
Buna göre; Kurumlar Vergisi Kanununun 19 ve 20 nci maddeleri kapsamında nev’i değişikliğine gidilmesi halinde,  Şirketiniz ortaklarına anonim  şirket tarafından verilecek hisse senetleri veya hisse senetlerinin yerini tutmak amacıyla çıkartılan geçici ilmühaberlerin iktisap tarihi olarak, bu yeni hisse senetlerinin veya geçici ilmühaberlerin verilmesine neden olan tür değiştiren şirketin hisselerinin ortaklarca iktisap edildiği tarihin esas alınması gerekmektedir. Dolayısıyla, tür değişikliği sonucunda yeni kurulacak anonim şirkete ait hisse senetlerinin veya geçici ilmühaberlerin, ortaklarca ilk iktisap tarihinden itibaren iki yıl elde tutulduktan sonra elden çıkartılmasından doğan kazançlar gelir vergisine tabi olmayacaktır.
Ancak, anonim şirkete ait hisse senetleri veya geçici ilmühaberlerin ilk iktisap tarihinden itibaren iki yıllık süre dolmadan satılması halinde satıştan elde edilecek  kazancın Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 80/1 maddesi kapsamında vergilendirileceği, anonim şirketin hisse senedi veya geçici ilmühaber çıkarmaması durumunda ise, ortaklarca yapılacak  hisse satış işlemi, Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 80/4 maddesi kapsamında değerlendirileceğinden, süre şartına bağlı olmaksızın satıştan elde edilecek kazancın yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde vergilendirileceği tabiidir.

Bilgilerinizi rica ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder