Gayrimenkullerin Sermaye Şirketine Ayni Sermaye Olarak Konulmasının Gelir Vergisi Açısından Değerlendirilmesi
Gayrimenkullerin elden çıkarılmasından sağlanan kazançların vergilendirilmesinde “elden çıkarma” deyimi, gayrimenkullerin; satılmasını, bir ivaz (bedel) karşılığında devir ve temlikini, trampa edilmesini, takasını, kamulaştırılmasını, devletleştirilmesini, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder(9). Sahip olunan gayrimenkullerin bir kısmının bir veya birden fazla şirketin sermayesine aynı tarihte ilave edilmesi karşılığında elde edilen kazanç (safi değer artışı) değer artış kazancı olarak vergilendirilecektir.
Gayrimenkullerin sermaye şirketine ayni sermaye olarak konulmasından elde edilen kazancın niteliğinin belirlenmesinde ilk önemli unsur faaliyetteki “devamlılıktır.” Devamlılık unsurunu belirleyen en belirleyici ölçüt ise “kazanç doğuran işlem sayısındaki çokluktur.” İşlem sayısındaki çokluk gayrimenkullerin aynı takvim yılı içerisinde birden fazla veya takip eden birden fazla takvim yılında art arda satılmış olmasına (elden çıkarılmasına) göre belirlenecektir. Alım satım işlemlerinin birden fazla olması halinde kazanç şeklinin belirlenebilmesi için ikinci önemli unsur olan “satışın hangi amaçla yapıldığı”nın tespit edilmesi gerekmektedir. Gayrimenkul alım satımı kazanç elde etmek için yapılıyorsa söz konusu alım-satım işlemi ticari kazanç kapsamında değerlendirilecektir. Gayrimenkul alım satımında ticari bir amaç yoksa şahsi ihtiyacın karşılanması ya da servetin korunması amacıyla yapılıyorsa elde edilen kazanç değer artış kazancı olarak değerlendirilecektir. Gayrimenkul alım satım işinden elde edilen gelirin niteliğinin belirlenmesinde üçüncü önemli unsur ise “ticari bir organizasyonun varlığı”dır. Gayrimenkul alım satımı, şekli ve maddi şartları ile kurulmuş bir ticari organizasyon içinde yapılıyorsa elde edilen kazanç ticari kazançtır. Ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurları ile açıkça belli olmadığı hallerde ise kazanç türü “faaliyetteki devamlılık” ve “satışın hangi amaçla yapıldığı” unsurlarına göre tespit edilecektir.
Neslihan İÇTEN İNCE Yaklaşım / Şubat 2017
Miras Yoluyla İktisap Edilen Gayrimenkulün Satılmasının Doğuracağı Vergisel Sonuçlar
Yukarıda yer
alan mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar çerçevesinde, miras yoluyla
intikal eden gayrimenkul satılması halinde, bu gayrimenkul“ivazsız olarak
iktisap edilen gayrimenkul” olarak değerlendirileceğinden elde edilen
kazanç değer artışı kazancı kapsamında vergilendirilmeyecektir. Ancak bu satışların
ticari kazanç kapsamına girmeyecek boyutta olması gerekmektedir. Eğer miras
yoluyla iktisap edilen gayrimenkul birden fazla ve satışında satış işlemin
devamlılığı söz konusu ise, vergi idaresi ve yargı kararları bu satışlardan
elde edilen gelirleri ticari kazanç olarak değerlendirmektedir. Bu durumda ise
miras yoluyla iktisap edilen gayrimenkullerin ivazsız iktisap edilmesi bir önem
arz etmeyecek satışından elde edilen gelir ticari kazanç olarak
vergilendirilecektir.
Miras veya
bağış yoluyla edinilen arsanın; cins (nev’i) değişikliğine uğramadan, bir başka
deyişle, üzerine herhangi bir yapı inşa edilmeden aynen satılması halinde
(parsellenip satılmadığı sürece), edinme ve elden çıkarma tarihinin bir önemi
bulunmamakta ve ivazsız iktisap edildiği için ne zaman ve hangi bedele
satılırsa satılsın gelir vergisine tabi olmayacaktır.
Diğer
taraftan miras yoluyla veya ivazsız intikal yoluyla iktisap edilen
arsanın/arazinin üzerine herhangi bir yapı inşa edilmesi veya kat karşılığı
teslimi mukabilinde elde edilen gayrimenkullerin satışı durumunda
vergilendirilmesine ilişkin olarak 25.03.2011 tarih ve 76 seri no.lu Gelir
Vergisi Sirküleri ile idare görüş değiştirmiş, miras yoluyla intikal eden
arsanın kat karşılığı olarak inşaat şirketine verilmesi neticesinde kendi
payına düşen gayrimenkullerin satılması halinde, bu gayrimenkuller “ivazsız
olarak iktisap edilen gayrimenkul” olarak değerlendirileceğinden elde
edilen kazanç değer artışı kazancı kapsamında vergilendirilmeyeceği
görüşünü benimsemiştir.
İdarenin 25.03.2011
tarih ve 76 seri no.lu Gelir Vergisi Sirküleri ile görüş değişikliği, ivazsız
intikal eden arsa bir servet unsuru olması bu servet unsurunun iktisabı
esnasında, veraset ve intikal vergisi alınması suretiyle bir defa vergilendirme
yapılması, üzerinden vergi alınmış bu servetin arsa karşılığı bağımsız bölüm
edinilerek biçim değiştirmesi halinde, söz konusu bağımsız bölümlerin satışında
bir başka vergi türü olan gelir vergisine tâbi tutulmasının ise mükerrer
vergilendirmeye neden olacağından, olumlu olmuştur.
(Fatih Adıgüzel GÜLER Serdal ARSLAN Yaklaşım / Kasım 2015)
GERÇEK KİŞİLER TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLEN GAYRİMENKUL SATIŞLARININ MÜKELLEFİYET AÇISINDAN TİCARİ KAZANÇ VE DEĞER ARTIŞ KAZANCI YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ
Asıl
itibariyle gayrimenkullerin gerçek kişiler tarafından alımı ve satımı
işlemlerinin ticari kazancın kapsam ve sınırları açısından sadece lâfzî bir
değerlendirmeye tabi tutulması durumunda, GVK’nın 37/2(4). maddesinin lafzında;
alım, satım ve inşa faaliyeti ile devamlı uğraşılması dışında ticari kazancın
kabulüne ilişkin hiçbir şart koşulmamış ve konuya ilişkin başkaca bir emredici
hükme yer verilmemiştir. Ancak Danıştay’ın konuya ilişkin vermiş olduğu
kararlarda istisnasız olarak; gerek Türk Ticaret Kanunu gerekse de Vergi
Kanunları açısından, ticari işin/faaliyetin ve ticari kazancın
değerlendirilmesinde olayın mahiyetine ilişkin unsurların değerlendirmeye tabi
tutulması ve yapılan işin gerçek niteliğinin ortaya konulması yönünde
değerlendirmelerde bulunduğunu gözlemlemekteyiz.
Bu durumda
gerçek kişiler tarafından gerçekleştirilen gayrimenkul satışlarının ve
devirlerinin ticari kazanç kapsamında değerlendirilmesinde, her ne kadar vergi
yargısı ve mali idare devamlılık unsuruna ilişkin yaklaşımını istikrarlı bir
şekilde ortaya koymuş olsa da, konuya ilişkin vergilemede basitlik ve
kanunların belirliliği ilkesi çerçevesinde mutlak bir düzenleme yapılması
gerekmektedir. Diğer bir taraftan Danıştay’ın istikrar kazanmış kararlarından
da anlaşılacağı üzere, ilgililerin gayrimenkul alım satım faaliyetlerinin
sadece devamlılık unsuru açısından değerlendirmesi yeterli görülmemiş,
geliştirilen perspektif çerçevesinde ticari faaliyet ve ticari kazancın
niteliğine ilişkin esaslı değerlendirmelerin de yapılması önem arz eder hale
gelmiştir. Ancak konuya ilişkin olarak açık düzenlemeler doğrudan kanun yoluyla
ihdas edilene kadar keyfi değerlendirmelerin, uygulamaların ve kararların son
bulması ve konuya ilişkin tereddütlerin giderilmesi mümkün olmayacaktır.
(ÜZEYİR
GÜLLÜ BEKİR ÇELİK Vergi Dünyası Eylül 2015)
İvazsız
İntikal Eden Gayrimenkullerde Vergilendirme Sorunu
İvazsız
intikal eden gayrimenkullerin aynen satılması halinde 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanununun mükerrer 80. maddesinin 1. fıkrasının 6. bendinin parantez içi hükmü
uyarınca gelir vergisinin konusuna girmemektedir. Ancak, ivazsız olarak
intikal eden söz konusu gayrimenkullerin şekil değiştirerek 5 yıl içinde
satılması halinde elde edilen kazanç 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun
mükerrer 80. maddesinin 1. fıkrasının 6. bendi uyarınca değer artış kazancı
olarak gelir vergisinin konusuna girmektedir. Ayrıca, ivazsız olarak intikal
etse de gayrimenkul satış faaliyetinin bir organizasyon dahilinde, aynı yıl
veya farklı yıllarda devamlı olarak yapılması halinde ise ticari kazanç olarak
vergilendirilmesi gerekmektedir.
(Selami DİLER E-Yaklaşım / Haziran 2015)
Değer
Artış Kazancı Kapsamında Gayrimenkullerin Maliyet Bedelinin Tespitinde Kredi
Faizlerinin Durumu
Gerçek
kişilerin ticari bir organizasyon niteliğinde olmadan ve devamlılık arz
etmeyecek bir şekilde gayrimenkullerini iktisap tarihinden itibaren
beş yıl içinde elden çıkarılmaları halinde elde ettikleri kazançlar
değer artış kazancı olarak vergilendirilmektedir. Değer artış kazançlarında
vergiye esas kazanç safi değer artışıdır. Safi değer artışından kasıt; elde
çıkarma karşılığında elde edilen hasılattan, elden çıkarılan mal ve hakların
maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde
kalan giderlerle ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunacak
farktır.
Safi değer
artışının tespit edilmesinde elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelinin
sağlıklı bir şekilde belirlenmesi önem arz etmektedir. Bu kapsamda; safi değer
artış kazancının tespitinde, elden çıkarılan gayrimenkulün maliyet
bedeline ilgili gayrimenkulün ediniminde kullanılan
kredilerdolayısıyla ödenen faizler tevsik edilmek koşuluyla maliyet
bedeline dahil edilmelidir. Öte yandan; gayrimenkullerin elden çıkarılmasında
maliyet bedelinin tespitinde tapuda kayıtlı gayrimenkul alış bedeli esas
alınarak endeksleme yapılırken, satış tarihine kadar ödenen konut kredisi
faizleri ile diğer satın alma giderlerine mükelleflerce endeksleme
yapılmayacaktır.
(Raşit UÇAN Ümit GÜNER E-Yaklaşım / Şubat 2015)
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri
Grup Müdürlüğü)
Sayı
:38418978-120[Mük.80-13/28]-328
Tarih
: 04/04/2014
Konu :İzale-i şuyu yoluyla iktisap edilen gayrimenkullerin
satışı
İlgide
kayıtlı özelge talep formunuzda; annenizden kalan mirasın paylaşılmasını
istemeyen yeğenlerinizin izale-i şuyu davası açtığı ve miras kalan
gayrimenkullerin 16.09.2013 tarihinde ihale yoluyla satışa çıkarıldığı, sizin
de ihaleye girdiğiniz ve ihale sonucunda 11 adet arsanın üzerinize kaldığı
belirtilerek, 4 kardeş olarak söz konusu arsaları satmanız halinde gelir vergisi yönünden
sorumluluğunuzun olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep
edilmektedir.
.............................................................................................................................................
Bu çerçevede,
izale-i şuyu davası neticesinde ihale yoluyla satın alınan gayrimenkullerin
ivazsız olarak intikal ettiğinden bahsetmek mümkün olmayıp, söz konusu
arsaların beş yıl içerisinde elden çıkarılmasından doğan kazançların değer
artışı kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.
Öte yandan,
bahse konu arsaların satışının ticari bir organizasyon içerisinde yürütülmesi
veya bu tür bir organizasyon içinde yürütülmemekle beraber;
a) Aynı
kişiye farklı tarihlerde,
b) Farklı
kişi ve tüzel kişilere aynı tarihte,
c) Değişik
kişi ve tüzel kişilere, değişik tarihlerde veya birbirini izleyen yıllarda,
d) Bir
kısmının teslim alındığı takvim yılı içinde toplu olarak diğer kısmının ise
takip eden takvim yılı içinde satılması, durumunda ise yapılan satışlar devamlı
olarak gayrimenkul alım satım işiyle uğraşıldığına karine teşkil edeceğinden,
elde edilen kazancın Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesi çerçevesinde ticari
kazanç olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.
Diğer
taraftan, 4 kardeş olarak satmak istediğiniz söz konusu arsaların satışı
nedeniyle elde edilecek kazancın Gelir Vergisi Kanunu'nun 37'nci maddesine göre
ticari kazanç veya aynı Kanunun mükerrer 80'nci maddesine göre değer artışı
kazancı olarak vergilendirilmesinde her bir kardeşin durumunun hisseleri
oranında ayrı ayrı değerlendirileceği tabiidir.
(Vergi
Dünyası Şubat 2015)
GELİR
İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL
VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef
Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : 62030549-120[Mük.80-2012/954]-906
Tarih : 14/04/2014
Konu : Limited
şirket pay senetlerinin satışından elde edilecek kazancın Gelir Vergisi
Kanunu\'nun mükerrer 80/1 maddesi kapsamında değerlendirilip
değerlendirilmeyeceği hk.
İlgide
kayıtlı özelge talep formunda, Türk Ticaret Kanununda yapılan değişiklikler
sonrası limited şirketlerin pay senedi çıkarabilmelerinin mümkün hale geldiği
belirtilerek şirket ortaklarının sahip oldukları paylara ilişkin olarak
çıkaracakları pay senetlerinin satışından elde edecekleri kazancın Gelir
Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) nolu
bendinde belirtilen hisse senetleriyle aynı kapsamda değerlendirilip
değerlendirilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.
...............................................................................................................................................
Bu hüküm ve
açıklamalara göre, limited şirket payları anılan maddenin uygulamasında menkul
kıymet olarak kabul edilemeyeceğinden, limited şirketinizin ortaklarının pay
senetlerinin satışının Gelir Vergisi Kanunun mükerrer 80 inci maddesinin
birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin uygulamasında hisse senedi olarak
değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan,
söz konusu pay senetlerinin elden çıkarılmasından elde edilen kazançların, aynı
maddenin (4) numaralı bendi kapsamında değer artış kazancı olarak
vergilendirileceği tabiidir.
(Vergi
Dünyası Ocak 2015)
MİRAS
KALAN ARSANIN KAT KARŞILIĞI VERİLMESİNDE VERGİLEME
GVK’nın mükerrer 80 inci maddesinin 6 ncı bendi uyarınca değer artış
kazancı olarak vergileme yapılmasında, ivazsız iktisap hallerinden miras
yoluyla edinilmiş gayrimenkullerin devir alındıkları durumları ile veya önemli
sayılmayan değişiklikler (kadastro geçmesi gibi) sonrasında satılmasının vergileme
kapsamı dışında olduğu açıktır. Ancak, verilen arsanın karşılığında elde edilen
yeni bağımsız bölümlerle vasıf değişmiştir ve artık veraseten olmayan (trampaya
dayalı) yeni bir iktisap söz konusudur. İdari düzenlemeler ve yargı kararları
da bu olguyu açıkça kabul etmektedir. Bu durumda, yeni iktisap için, bağımsız
bölümlerin alındığı tarih olan tapuya tescil veya fiili kullanım tarihlerinden
önce olanının, değer artış kazancı hesabına ilişkin 5 yıllık sürenin başladığı
tarih olarak kabulü gerekir. Yani, ivazsız (miras yoluyla) intikal vasfı yeni
bağımsız bölümler alınması ile kesilmeli, ivazlı (trampa ile) iktisaba dayalı 5
yıllık süre içindeki ticari nitelik taşımayan bağımsız bölüm satışları değer
artış kazancı olarak vergilendirilmelidir. 76 no.lu Gelir Vergisi Sirkülerinde
kabul edilen, yeni bağımsız bölümlerin de veraseten intikal nedeniyle değer
artış kazancı olarak vergilendirilmemesi yönündeki çelişkili görüş, bu
çerçevede yeniden gözden geçirilmelidir.
GVK’da ticari faaliyetin göstergelerinin neler olduğu konusunda tam bir
açıklık yoktur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 3 üncü maddesinde, anılan
Kanunda düzenlenen hususlarla, bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve
fiillerin ticari işlerden olduğu hükme bağlanmıştır. Şu halde, ticari bir işten
bahsedilebilmesi için, yürütülen faaliyetin ticari bir işletme veya
organizasyon ihtiyacını ortaya çıkarması; yani devamlılık, kazanç sağlama
gayesi, defter tutma, iş yeri açma gibi unsurlardan bir veya bir kaçını
taşıması gereklidir. Bu niteliklere uymayan arsa karşılığı edinilen bağımsız
bölümlerin satışında, çoğu yargı kararlarında da benimsendiği üzere, ticari
kazanç yerine değer artış kazancı kapsamında vergileme yapılması hiç şüphesiz
yasal hükümlere daha uygundur.
(BİLAL YÜCEL MEHMET DEMİROĞLU Vergi Dünyası Aralık 2014)
DEĞER
ARTIŞ KAZANCININ TESPİTİNDE GİDER VE MALİYET UNSURU OLARAK DİKKATE ALINACAK
HARCAMALAR
Maliye
Bakanlığı Özelgesi
Tarih: 11.04.2014
Sayı: 62030549-120[MÜK.80-2013/502]-866
GVK Md.
Mük. 81
VUK Md.
262, 272
Değer artışı kazancının hesaplanmasında; gayrimenkulün alışı sırasında
ödenen tapu harcı, bina izolasyon bedeli ve kombi konulmasına ilişkin
harcamaların iktisap bedelinin tespitinde maliyete dahil edilmesi; DASK ve
deprem sigortası prim tutarları ile alım-satıma ilişkin olarak emlak
komisyoncusuna ödenen bedellerin ise safi kazancın tespitinde gider olarak
dikkate alınması mümkün olduğu; ayrıca, gayrimenkulün iktisabında
kullanıldığının tevsiki şartıyla, kullanılan konut kredi faizlerine ilişkin
ödemelerin, başkaca bir gelirden dolayı indirim konusu yapılmamış olması
kaydıyla, herhangi bir endeksleme yapılmaksızın konutun maliyet bedeline
eklenebileceği hk.
(Yaklaşım / Ekim 2014)
İZALE-İ
ŞUYU YOLUYLA İKTİSAP EDİLEN GAYRİMENKULLERİN SATIŞINDA DEĞER ARTIŞ KAZANCI-TİCARİ KAZANÇ
AYRIMI
Maliye
Bakanlığı Özelgesi
Tarih
: 04.04.2014
Sayı : 38418978-120[Mük. 80-13/28]-328
GVK Md. 37,
Mük. Md. 80
İzale-i şuyu davası neticesinde ihale yoluyla satın alınan
gayrimenkullerin ivazsız olarak intikal ettiğinden bahsetmek mümkün olmayıp,
söz konusu arsaların beş yıl içerisinde elden çıkarılmasından doğan kazançların
değer artışı kazancı olarak vergilendirilmesi; bahse konu arsaların satışının
ticari bir organizasyon içerisinde yürütülmesi veya bu tür bir organizasyon içinde
yürütülmemekle beraber, aynı kişiye farklı tarihlerde, farklı kişi ve tüzel
kişilere aynı tarihte, değişik kişi ve tüzel kişilere, değişik tarihlerde veya
birbirini izleyen yıllarda, bir kısmının teslim alındığı takvim yılı içinde
toplu olarak diğer kısmının ise takip eden takvim yılı içinde satılması
durumunda ise yapılan satışlar devamlı olarak gayrimenkul alım satım işiyle
uğraşıldığına karine teşkil edeceğinden, elde edilen kazancın ticari kazanç
olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.
(Yaklaşım / Temmuz 2014)
İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Sayı:84098128-120.07.02[82-2013-1]-703-04/12/2013
Konu:KOSGEB destekli bir eğitim
projesi kapsamında emekli öğretim üyesinin bir defaya mahsus vereceği eğitim
nedeniyle elde edeceğini gelirin arızi kazanç olarak vergilendirilip
vergilendirilemeyeceği hk.
İlgi (a)'da kayıtlı özelge talep formu ve ilgi (b)'de kayıtlı dilekçenizde;
Emekli öğretim üyesi olduğunuz, ... Ticaret ve Sanayi Odası tarafından T.C.
Kalkınma Bakanlığı kuruluşu olan KOSGEB destekli bir eğitim projesi kapsamında
üyelerine yurt dışına açılmaları konusunda eğitim vermenizin istendiği,
vereceğiniz eğitim karşılığı alacağınız ücretin %60'ının ilgili Bakanlık
bütçesinden, %40'ının ise oda tarafından karşılanacağı, ancak KOSGEB'in
eğitimcinin ücretini KDV dahil projede kabul ettiği ve eğitimciden fatura
istediği belirtilerek, söz konusu eğitimi bir defaya mahsus vereceğinizden elde
edeceğiniz gelirin arızi kazanç olarak vergilendirilip vergilendirilemeyeceği
hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
GELİR VERGİSİ KANUNU
YÖNÜNDEN
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
Bu nedenle, devamlılık arz etmeyecek ve işçi işveren statüsünde bağlılık
doğurmayacak şekilde KOSGEB destekli bir eğitim projesi kapsamında ... Ticaret
ve Sanayi Odası üyelerine yurt dışına açılmaları konusunda eğitim vermeniz
nedeniyle elde edeceğiniz gelir arızi serbest meslek kazancı niteliğinde
olacağından, tarafınıza yapılacak ödemeler üzerinden Gelir Vergisi Kanununun
94/2-b maddesi uyarınca tevkifat yapılmak suretiyle vergilendirilmesi
gerekmekte olup, söz konusu kazancın 82'nci maddede belirtilen sınırı aşması
halinde yıllık beyanname ile beyan edileceği tabiidir.
VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN
............................................................................................................................................................................................................................................................................................
Bu açıklamalar çerçevesinde söz konusu faaliyetin arızi serbest meslek
kazancı veya ücret olarak değerlendirilmesi halinde, defter tutma ve belge
düzenleme zorunluluğu bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(Vergi
Dünyası Şubat 2014)
LİMİTED ŞİRKET
HİSSELERİNİN VE ANONİM ŞİRKETLERE AİT HİSSE SENETLERİNİN DEVRİNDE GELİR VERGİSİ
TASARISIYLA ÖNGÖRÜLEN YENİ DÖNEM
Yeni
Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı yasalaştığında, mevcut durumda elde tutma
süresine bağlı olarak vergi dışı kalabilen anonim şirket hisse senetlerinin
devri, limited şirket hisselerinin devrinde olduğu gibi vergili hale
gelmektedir. Yeni tasarının yıl sonuna doğru yasalaşması beklenilmektedir.
GÜRAY KURŞUNOĞLU (SMMM) Vergi Dünyası Kasım 2013
Hisse satışından elde edilecek kazancın
vergilendirilmesi
Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı Özelgesi
Tarih : 14.07.2008
Sayı : B.07.1.GİB.4.16.16.01.GV.08.55/2916
……………...LTD.ŞTİ.
Başkanlığımıza verilen 07.07.2008 tarihli
dilekçenin incelenmesinden; ……. Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi numaralı
mükellefi olan Şirketiniz, nev’i değişikliği yoluyla anonim şirkete
dönüşeceğinden bahisle, 19.04.1993 tarihinden beri şirket ortağı olan
şahısların, anonim şirketten edineceği hisse senedi veya ilmühaberlerin iktisap
tarihinin belirlenmesinde ve iktisap tarihinden itibaren iki yıl sonra elden
çıkarılması durumunda elde edilecek kazancın değer artış kazancı kapsamında
değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusunda tereddüte düşüldüğü
anlaşılmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Değer artışı kazançları” başlıklı mükerrer 80’inci maddesinde; “Aşağıda yazılı mal ve hakların elden
çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır.
1-İvazsız olarak iktisap edilenler ile tam mükellef
kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri
hariç, menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası araçlarının elden
çıkarılmasından sağlanan kazançlar,
….
4-Ortaklık haklarının veya hisselerinin elden
çıkarılmasından doğan kazançlar,
Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda
yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki,
trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret
şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.
Bir takvim yılında elde edilen değer artışı
kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden
çıkarılmasından sağlananlar hariç, (2007 yılı için yeniden değerleme oranının %
7,2 olması ile değişen miktar) (1.1.2008 tarihinden geçerli olmak üzere)
6.800.- Yeni Türk Lirası gelir vergisinden müstesnadır.
……” hükümleri yer almaktadır.
Diğer taraftan; 5520 sayılı Kurumlar Vergisi
Kanununun “Devir, Bölünme ve Hisse
Değişimi” başlıklı 19’ncu maddesi; “(1)Bu
Kanunun uygulanmasında aşağıdaki şartlar dahilinde gerçekleşen birleşmeler
devir hükmündedir:
a) Birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen
kurumun kanunî veya iş merkezlerinin Türkiye'de bulunması.
b) Münfesih kurumun devir tarihindeki bilânço
değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde devralınması ve
aynen bilânçosuna geçirilmesi.
(2) Kurumların yukarıdaki şartlar dahilinde tür değiştirmeleri de devir hükmündedir.
………..” hükümlerini
içermektedir.
Uygulamaya ilişkin olarak yayımlanan 1 Seri
Nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “Devir
ve bölünmelerde elde edilen hisselerin iktisap tarihi” başlıklı 19.3.3
bölümünde, “Kurumlar Vergisi
Kanununun 19 ve 20 nci maddeleri
kapsamında gerçekleştirilen devir ve
bölünme (kısmi bölünme dahil) hallerinde, devir olan
veya bölünen şirketin ortaklarına verilen hisselerin iktisap tarihi olarak, bu
yeni hisselerin verilmesine neden olan devrolan veya bölünen şirketin
hisselerinin iktisap edildiği tarihin esas alınması gerekmektedir.” açıklamalarına yer verilmiştir.
Öte yandan, 232 Seri Nolu Gelir Vergisi
Genel Tebliğinin “5- Geçici İlmühaberler”
başlıklı bölümünde;
“Bilindiği
üzere geçici ilmühaberler anonim şirketler tarafından hisse senetlerinin yerini
tutmak amacıyla çıkartılan menkul kıymetlerdir. Sahiplerine genel kurul
toplantılarına katılmak, oy kullanmak, kar payı almak gibi pay sahipliği
haklarını kazandıran ilmühaberler, ilgili anonim şirketçe hisse senetleri
düzenlenip ortaklara teslim edildiği anda geçerliliğini kaybetmektedir.
Dolayısıyla ilmühaberlerin elden çıkarılmasından
doğan kazançların vergilendirilmesinde, Gelir Vergisi Kanununun hisse
senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesine
ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
.........
Ayrıca, ilmühaberlerin hisse senetleri ile
değiştirilmesi dolayısıyla alınan hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak
ilmühaberlerin elde edildiği tarih dikkate alınacaktır.”şeklinde açıklama yapılmıştır.
Buna göre; Kurumlar Vergisi Kanununun 19 ve
20 nci maddeleri kapsamında nev’i değişikliğine gidilmesi halinde, Şirketiniz ortaklarına anonim şirket tarafından verilecek hisse senetleri
veya hisse senetlerinin yerini tutmak amacıyla çıkartılan geçici ilmühaberlerin
iktisap tarihi olarak, bu yeni hisse senetlerinin veya geçici ilmühaberlerin
verilmesine neden olan tür değiştiren şirketin hisselerinin ortaklarca iktisap
edildiği tarihin esas alınması gerekmektedir. Dolayısıyla, tür değişikliği
sonucunda yeni kurulacak anonim şirkete ait hisse senetlerinin veya geçici
ilmühaberlerin, ortaklarca ilk iktisap tarihinden itibaren iki yıl elde
tutulduktan sonra elden çıkartılmasından doğan kazançlar gelir vergisine tabi
olmayacaktır.
Ancak, anonim şirkete ait hisse senetleri
veya geçici ilmühaberlerin ilk iktisap tarihinden itibaren iki yıllık süre
dolmadan satılması halinde satıştan elde edilecek kazancın Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer
80/1 maddesi kapsamında vergilendirileceği, anonim şirketin hisse senedi veya
geçici ilmühaber çıkarmaması durumunda ise, ortaklarca yapılacak hisse satış işlemi, Gelir Vergisi Kanununun
Mükerrer 80/4 maddesi kapsamında değerlendirileceğinden, süre şartına bağlı
olmaksızın satıştan elde edilecek kazancın yukarıda yapılan açıklamalar
çerçevesinde vergilendirileceği tabiidir.
Bilgilerinizi rica ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder