T.C. D A N
I Ş T A Y
Vergi Dava
Daireleri Genel Kurulu
Esas No:
2011/579
Karar No:
2012/54
Özeti :
1-Vergi Usul Kanunu’nun 344’üncü maddesinin 1.1.1999 tarihinden itibaren
yürürlükte olan üçüncü fıkrasında 359’uncu maddesinde yer alan eylemlerle yol
açılan vergi kaybı doğuran eylemlere iştirak edenler adına bu nedenle ceza
kesilebilmesi için maddi menfaat gözetilmesi şartının aranmadığı,
2-Yeminli
mali müşavirlerin, işlemlerini yürüttüğü firmaların mali tablolarını ve
beyannamelerini düzenlerken gösterecekleri mesleki özeni, bu konuda yürürlüğe
konulan Yönetmeliğin 14 ve 16’ncı maddeleri uyarınca düzenleyecekleri tasdik
raporlarında da göstermeleri gerektiğine dayanılarak Kurulca verilen bozma
kararının düzeltilmesini gerektiren bir neden bulunmadığı hakkında.
(Vergi
Dünyası Mayıs 2015)
YMM’LERİN
TAM TASDİK SÖZLEŞMESİNDEN DOĞAN SORULULUĞUNUN KATMA DEĞER VERGİSİNİ
KAPSAMAYACAĞI
Danıştay
4. Dairesi
Tarih
: 18.12.2012
Esas No
: 2011/6946
Karar
No : 2012/8937
Yeminli mali müşavirin, tam tasdik sözleşmesi kapsamında düzenlediği
kurumlar vergisi beyannamesi tasdik raporundan doğan ve tasdikin kapsamıyla
sınırlı olan sorumluluğunun katma değer vergisini de kapsar şekilde
genişletilemeyeceği hk.
(Yaklaşım Ocak 2014)
T.C. D A N I Ş T A Y
Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2011/579
Karar No: 2012/54
Özeti: 1-Vergi Usul Kanunu’nun 344'üncü maddesinin 1.1.1999 tarihinden
itibaren yürürlükte olan üçüncü fıkrasında 359'uncu maddesinde yer alan
eylemlerle yol açılan vergi kaybı doğuran eylemlere iştirak edenler adına bu
nedenle ceza kesilebilmesi için maddi menfaat gözetilmesi şartının aranmadığı,
2-Yeminli mali müşavirlerin, işlemlerini yürüttüğü firmaların mali
tablolarını ve beyannamelerini düzenlerken gösterecekleri mesleki özeni, bu
konuda yürürlüğe konulan Yönetmeliğin 14 ve 16'ncı maddeleri uyarınca
düzenleyecekleri tasdik raporlarında da göstermeleri gerektiğine dayanılarak
Kurulca verilen bozma kararının düzeltilmesini gerektiren bir neden bulunmadığı
hakkında.
Kararın Düzeltilmesini İsteyen : …
Karşı Taraf: Bornova Vergi Dairesi
Müdürlüğü
İstemin Özeti: Yeminli mali
müşaviri olduğu bir şirketin gerçek bir emtia teslimine dayanmayan faturaları
kayıtlarına dahil ederek, katma değer vergisi iadesi almasına yol açan
işlemleri onaylaması nedeniyle davacı adına iştirak eyleminden Ocak ilâ Mart
1999 dönemleri için kesilen vergi ziyaı cezalarını kaldıran vergi mahkemesi
kararı, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 02.11.2004 günlü ve E:2003/327,
K:2004/5290 sayılı kararıyla bozulmuş, karar düzeltme istemi, aynı Dairenin
14.12.2007 günlü ve E:2005/1613, K:2007/5054 sayılı kararıyla reddedilmiştir.
İzmir 1.Vergi Mahkemesi, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin, Vergi Usul Kanununun,
1.1.1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 344'üncü maddesinde, 359'uncu
maddedeki eylemlere iştirak edenlere, maddi menfaat gözetilmesi koşulu
aranmaksızın bir kat vergi ziyaı cezası kesilmesinin arandığı, dosyadaki
belgelerden, iade edilen vergilerin yer aldığı faturaların, bu amaçla
oluşturulmuş bir organizasyon içinde düzenlendiğinin anlaşıldığı ve yeminli
mali müşavirlerin salt teyit yazılarına göre tasdik raporu düzenlemesinde
isabet görülmediği gibi davacının bu durumu bilmemesinin mümkün olmadığı
gerekçesiyle verilen bozma kararına uymayarak verdiği 11.04.2008 günlü ve
E:2008/634, K:2008/433 sayılı kararıyla cezanın kaldırılması yolundaki ilk
kararında ısrar etmiştir.
Vergi idaresinin temyiz istemini inceleyen Danıştay Vergi Dava Daireleri
Kurulu, 24.06.2011 günlü ve E:2008/722, K:2011/355 sayılı kararıyla; 213 sayılı
Vergi Usul Kanunun 4369 sayılı Kanunun 11. maddesiyle değişen ve 01.01.1999
tarihinde yürürlüğe giren "Vergi Ziyaı Cezası" başlıklı 344.
maddesinin üçüncü fıkrasında; vergi ziyaına 359'uncu maddede yazılı fiillerle
sebebiyet verilmesi halinde bu cezanın üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise
bir kat uygulanmasının öngörüldüğü, maddede yapılan düzenlemede, vergi ziyaına
359'uncu maddede yer alan eylemlerle yol açılmasına iştirak edenler adına,
01.01.1999 tarihinden önceki düzenlemeden farklı olarak, maddi menfaat
gözetilmesi şartı aranmaksızın ceza kesilmesinin düzenlenmesi nedeniyle, bu
koşulun aranmasına gerek kalmadığı, 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununun 12'nci
maddesinde yeminli mali müşavirlerin, gerçek ve tüzel kişilerin veya bunların
teşebbüs ve işletmelerinin mali tablolarının ve beyannamelerinin mevzuat
hükümleri, muhasebe prensipleri ile muhasebe standartlarına uygunluğunu ve
hesaplarının denetim standartlarına göre incelendiğini tasdik edecekleri hükmüne
yer verildiği, yeminli mali müşavirlerin tasdik edecekleri belgeler, tasdik
konuları ile tasdike ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca yürürlüğe
konulacak bir yönetmelikle düzenleneceğinin kurala bağlandığı, bu düzenleme
uyarınca yürürlüğe konulan ve 21.11.1990 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan
"Yeminli Mali Müşavirlerin Tasdik Edecekleri Belgeler, Tasdik Konuları,
Tasdike İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik"in 4'üncü madesinde
ise tasdik; gerçek ve tüzel kişilerin veya bunların teşebbüs ve işletmelerinin
yeminli mali müşavirlerce denetleme ilke ve standartlarına uygunluk yönünden
incelenmesi, bu inceleme sonuçlarına dayanılarak tasdik kapsamına giren konu ve
belgelerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının mühür kullanılmak suretiyle tespiti
ve rapora bağlanması olarak tanımlandığı, "Kanıt Toplama" başlıklı
14'üncü maddesinde, yeminli mali müşavirlerin tasdik çalışmasının yürütülmesi
sırasında tasdik konusu ve kapsamı ile yeterli miktarda güvenilir kanıt
toplamasının zorunlu olduğu, "Hataların Düzeltilmesi ve Hilelerin Ortaya
Çıkarılması" başlıklı 16'ncı maddesinde, hata ve hilelerin ortaya
çıkarılmasında temel sorumluluğun işletme yönetimi ve yeminli mali müşavire ait
olduğu, hata ve hilelerin önlenmesinde gerekli tedbirleri yeminli mali müşavirlerin
alması gerektiğinin de düzenlendiği, bu düzenlemeler karşısında yeminli mali
müşavirlerin, işlemlerini yürüttüğü firmaların mali tablolarını ve
beyannamelerini düzenlerken gösterecekleri mesleki özeni, bu firmalara
düzenleyecekleri tasdik raporlarında da göstermelerinin zorunlu olduğu, iade
hakkı bulunan kimseye verginin iadesi için gerekli olan tasdik raporlarının
düzenlenmesinde yeminli mali müşavirlerin, alt firma yeminli mali
müşavirlerinden aldıkları teyit yazılarının yeterli olmadığı, Yönetmeliğin 14
ve 16'ncı maddelerinde öngörüldüğü gibi tasdikin konusu ve kapsamı ile ilgili
olarak yeterli miktarda güvenilir kanıt toplanması, hata ve hileleri ortaya
çıkaracak şekilde ayrıntılı inceleme ve araştırma yapması gerektiği; davacı,
işlemlerini yürüttüğü ve katma değer vergisi iadesi tasdik raporlarını
düzenleyerek vergi iadesi almasına sebebiyet verdiği … Dış Ticaret Limited
Şirketinin ihraç etmiş göründüğü emtianın gerçekte alınıp alınmadığı, bu
emtiaya ait alış faturalarının sahte ya da içeriği itibarıyla yanıltıcı
mahiyette olup olmadığı yönünde yukarıda değinilen şekilde bir inceleme ve
araştırma yapmadığı gibi sadece alt firmaların yeminli mali müşavirlerinden
alınan teyit yazıları ile yetindiği ve tasdik raporlarını bu yazıların
varlığına dayandırdığı, Yasa ve Yönetmelik hükümlerinin kendisine yüklediği
mesleki sorumluluk kapsamında harici bir araştırmaya yönelmeksizin düzenlediği
tasdik raporlarıyla haksız vergi iadesi yapılan firma yetkilisinin inceleme
elemanına verdiği ifadede; ihraç edilen malların alış faturalarının kendilerine
İstanbul'dan gönderildiğini, bu faturalar üzerine bazen düşük miktarda kar
ilave edilerek satış faturaları düzenlendiğini, düzenlenen faturaların tekrar
İstanbul'a gönderildiğini ve İstanbul'da bulunan …'ın faturaları alarak
ihracaat işlemlerini gerçekleştirdiğini, fatura içeriği emtiayı görmediklerini,
nasıl taşındığı ve mal bedellerinin ne şekilde ödendiğini bilmediğini ifade
ettiği ve davacının yeminli mali müşaviri olduğu bu firmanın, ihtilaflı dönemde
yüzmilyarlarca lira tutarında hesap hareketi olmasına karşın, şirket adına
açılan banka hesabının kullanılmadığı, daha çok, şirketin %50 paylı ortağı ve
kanuni temsilcisi olan …'in kayınpederi olan kişinin sahibi olduğu bir başka
şirketin banka hesabının kullanıldığı ve malların ihraç edilmiş gösterildiği
ülkelerin gümrük idareleri ile yapılan yazışmalar üzerine gümrük
müfettişlerince düzenlenen raporlarda, ihracatın ya hiç yapılmadığı, ya da
gösterilenden çok düşük düzeyde kaldığının tespit edildiği, şirket adına bu
nedenle yapılan vergilendirmenin dava konusu yapılmaksızın kesinleştiğinin ara
kararına cevaben gönderilen yazıdan anlaşıldığı, işlemlerini yürüttüğü, tasdik
raporlarını düzenlediği şirketin ne emtia hareketine ve ne de nakit hareketine
ait kayıtları ve banka hesaplarının işleyişini incelemediği; mesleki bilgisi ve
bunun gerektirdiği sorumlulukla yeterli ve güvenilir kanıt toplamak iradesi
taşıdığı takdirde inceleme sırasında yapılan bu saptamaların ihracatçı firmanın
yasal kayıtlarından davacı tarafından da kolaylıkla yapılabileceğinin açık
olduğu, kendisine haksız katma değer vergisi, davacının düzenlediği tasdik
raporuna dayanılarak iade edilen firmanın bu amaçla oluşturulan büyük bir
organizasyonun içinde olduğu anlaşıldığından, firmanın bu faaliyetlerinden
davacının haberdar olmadığının düşünülemeyeceği, belirtilen bütün bu hususlar
göz önüne alındığında, yürürlükte bulunan düzenlemelere göre vergi
yükümlülerinin Vergi Usul Kanununun 359'uncu maddesinde yer alan eylemlerle yol
açılan vergi kaybı doğuran eylemlerine iştirak edenler adına bu nedenle ceza
kesilebilmesi için maddi menfaat gözetilmesi şartının aranmaması, davacının,
işlemlerini onayladığı firmanın haksız katma değer vergisi iadesi almasına
düzenlemiş olduğu tasdik raporlarıyla sebebiyet vermesi ve alt firmalar
hakkındaki teyit yazılarının, tasdik raporunun düzenlenmesinden doğacak
sorumluluktan korunabilmek amacıyla ve şeklen elde edildiğinin anlaşılması
karşısında, cezaların kaldırılması yolundaki ısrar kararında hukuka uygunluk
bulunmadığı gerekçesiyle ısrar kararını bozmuştur.
Davacı tarafından; Kurulun bozma
kararında üçüncü kişilerce işlendiği ileri sürülen vergiyi ziyaa uğratma suçuna
nasıl iştirak ettiğinin belirtilmediği, hakkındaki hükmü destekleyecek geçerli
bir delil, belge bulunmadığı, sahte fatura düzenleyen şirketin bu eylemini
bilmemenin suçsayıldığı, fiil olmadan suç olmayacağı, suç ve cezaların
kanuniliği ilkesine ve kıyas yasağına aykırı karar verildiği, yeminli mali
müşavir olarak üstüne düşen görevleri fazlasıyla yaptığı, alt firmaların
yeminli mali müşavirlerinden alınan emtianın gerçek mal hareketine dayandığını
belgeleyen teyit raporları aldığı, bunların doğruluğunu vergi dairelerinden ve
gümrük müdürlüklerinden teyit ettiği, firmaların kapasite raporları ve sanayi sicil
belgelerini görüp incelediği, olay tarihinde yürürlükte olan 20 sayılı Tebliğ
hükümlerine göre hareket ettiği, döviz alım belgeleri suretlerini tasdik
raporuna eklediği, olaya doğrudan uygulanması mümkün olmayan tebliğ hükümlerine
dayanılarak karar verildiği, bu arada 2003 yılında ve 2011 yılında iki vergi
affı kanunu çıktığı, haklılığına olan inancından dolayı bu yasalardan
yararlanmadığı, aynı konuda önceki vergilendirme dönemi için kesilen cezanın
kaldırılması yolundaki kararın kesinleştiği ileri sürülerek kararın
düzeltilmesi istenmiştir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi
gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hâkimi Dr. Özlem
ERDEM KARAHANOĞULLARI'nın Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 54'üncü maddesinde yazılı sebepler bulunmadığından, karar düzeltme
isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Mehmet SAĞLAM'ın
Düşüncesi: Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54'üncü maddesinde yazılı nedenlerden
hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava
Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54 üncü maddesinde, Danıştay
dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine
verdikleri kararlar hakkında, bu maddede yazılı sebeplerle kararın
düzeltilmesinin istenebileceği kurala bağlandığından ve dilekçede ileri sürülen
sebepler bunlardan hiçbirine uymadığından, karar düzeltme isteminin reddine,
15.02.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.
(Vergi Dünyası Ocak 2014)
Danıştay 4.Dairesi
Esas No : 2011/6946
Karar No : 2012/8937
Yeminli mali müşavir olan
davacının tam tasdik sözleşmesi kapsamında düzenlediği kurumlar vergisi
beyannamesi tasdik raporundan doğan ve tasdikin kapsamıyla sınırlı olan
sorumluluğunun katma değer vergisini de kapsar şekilde genişletilemeyeceği hk.
(Vergi Dünyası Aralık 2013)
Yasal defler ve
kayıtlar arasında bulunması zorunlu olmayan ve yeminli mali müşavirlere ibraz
edilmeyen belgelere dayanılarak saptanan matrah farkından dolayı, yeminli mali
müşavirin müşterek ve müteselsil olarak sorumlu tutulamayacağı hk.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas
No : 2007/319
Karar
No : 2008/212
İstemin
Özeti: Yeminli mali müşavirlik yapan davacı adına, işlemlerini tasdik ettiği
... Dış Ticaret Limited Şirketi hakkında düzenlenen vergi inceleme raporu
üzerine tarhiyat öncesi uzlaşılan ancak vadesinde ödenmeyen amme alacağının
tahsili için müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla ödeme emri düzenlenip
tebliğ edilmiştir.
Ankara
4. Vergi Mahkemesi 11.4.2005 günlü ve E:2004/931, K:2005/493 sayılı kararıyla;
3568 sayılı Kanunun 12'nci maddesinin 4'üncü fıkrasına göre yeminli mali
müşavirlerin, yaptıkları tasdikin kapsamı ile sınırlı olmak üzere ziyaa
uğratılan vergilerden ve kesilen cezalardan mükellefle birlikte müştereken ve
müteselsilen sorumlu tutulacakları, bu sorumluluğun Borçlar Kanununun tam
teselsül hükümlerine göre belirleneceği, Borçlar Kanunundaki haksız fiil
sorumluluğuyla ilgili kurallar esas alındığında, yeminli mali müşavirlerin
yaptığı tasdikten sorumlu tutulabilmesi için; tasdikin doğru olmaması, tasdik
için gerekli özenin gösterilmemesi, vergi ziyaının ortaya çıkması ve tasdikin
doğru olmaması ile vergi ziyaı arasında illiyet bağının bulunması gerektiği,
buna göre, denetim işini mevzuata uygun yapan yeminli mali müşavirlerin sorumlu
tutulamayacakları, incelenen olayda, ... Dış Ticaret Limited Şirketinin işlemlerinin
incelenmesi sonucu düzenlenen raporda, şirketin 2002 yılında sattığı 304 adet
temizlik robotunu, alış ve satış kayıtlarında göstermediği, bunlara ilişkin
alış ve satış faturalarının 2003 yılında düzenlendiğinin tespit edildiği,
inceleme elemanınca bu tespitin, kurumun müşteri departmanından alınan müşteri
listesinde yer alan bilgilerden ve müşteri ifadelerinden hareketle yapıldığı,
saptanan matrah farkı üzerinden, kurum ile vergi idaresi arasında tarhiyat
öncesi uzlaşmanın sağlandığı, uzlaşılan vergilerin ödenmemesi üzerine de dava
konusu ödeme emrinin düzenlendiğinin anlaşıldığı, davacının şirketin resmi
kayıtlarında bulunmayan gizli alım ve satımları bilmesine olanak olmadığı,
kendisine bildirilmeyen stokların da davacının yaptığı envanterde tespiti
yapılamayacağından, bu konuda da davacıya atfedilecek bir kusurun bulunmadığı,
öte yandan aynı konu ile ilgili olarak Maliye Bakanlığının bildirimi üzerine
Ankara Yeminli Mali Müşavirler Odasınca davacı hakkında yapılan disiplin
kovuşturmasında, disiplin kuruluna sevke gerek olmadığına karar verildiği, bu
nedenle davacının bilgisi dışında ve kanuni defter ve belgelerde yer almayan
işlemler nedeniyle sorumlu tutulmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle ödeme
emrinin iptaline karar vermiştir.
Vergi
dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi 29.11.
2005 günlü ve E:2005/1293, K:2005/2286 sayılı kararıyla; yeminli mali
müşavirlerin işlemlerini tasdik ettikleri mükelleflerle ilgili olarak karşıt
inceleme dahil her türlü inceleme ve araştırma yetkilerinin bulunduğu, tasdik
esnasında kasten veya mesleğin gerektirdiği yetki ve mesleki özenin
gösterilmemesi sonucu vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde, mükellefle
birlikte müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla ödeme emri ile takip
edilebilecekleri, bu alacağın takibine ihbarname ile başlanılmasına gerek
bulunmadığı, davacının tam tasdik sözleşmesi yaparak işlemlerini tasdik ettiği
... Dış Ticaret Limited Şirketinin 2002 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu,
inceleme elemanının pazarlama departmanından edindiği müşteri listeleri ile
yasal defter ve belgeleri karşılaştırılarak ihtilaflı dönemde satışını yaptığı
bir kısım emtia için 2003 yılında belge aldığı ve bunlara ait satış
faturalarını da bu yılda düzenlediği saptanarak matrah farkı tespit edildiği,
bu belgelerin arama ile ele geçirilmediği, inceleme yetkisi bulunan davacının
da bu belgelere her zaman ulaşabileceği, ayrıca davacının kendisinin de
tespitinde hazır bulunduğu fiili envanterin usulüne uygun olarak yapılmadığı,
bu nedenle, işlemlerini tasdik ettiği mükellefle ilgili olarak yaptığı
incelemede gerekli olan mesleki özen ve sorumluluğu göstermediği açık
olduğundan, ziyaa uğratılan vergi ve kesilen cezalardan müşterek ve müteselsil
sorumlu sıfatıyla ödeme emri ile takibinde hukuka aykırılık görülmediği
gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuştur.
Bozma
kararına uymayan Ankara 4. Vergi Mahkemesi 2.2.2007 günlü ve E:2006/ 1874,
K:2007/266 sayılı kararıyla; davanın kabulü yolundaki kararında ısrar etmiştir.
Davalı idare, vadesinde ödenmeyen vergi ve cezaların müşterek ve müteselsil
sorumlu sıfatı nedeniyle davacıdan tahsili için düzenlenen ödeme emrinin yasal
olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın
Özeti: Savunma verilmemiştir.
Danıştay
Tetkik Hakimi'nin Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar ısrar
kararının bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden istemin reddi
gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay
Savcısı'nın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen
nedenlerden hiçbirisine girmediğinden vergi dairesi temyiz isteminin reddi ile
temyiz konusu Vergi Mahkemesi ısrar kararının onanması gerekeceği
düşünülmektedir.
TÜRK
MİLLETİ ADINA
Hüküm
veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten
sonra gereği görüşüldü:
Yeminli
mali müşavir olan davacının, işlemlerini tasdik ettiği ... Dış Ticaret Limited
Şirketinin işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen inceleme raporunda
önerilen ve tarhiyat öncesi uzlaşılan ancak vadesinde ödenmeyen vergi ve
cezaların tahsili için müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla adına
düzenlenip, tebliğ edilen ödeme emrini iptal eden vergi mahkemesi ısrar
kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
213
sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 227'nci maddesinin (1) işaretli
fıkrasında, 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış meslek mensuplarınca
mükelleflerin beyannamelerinin imzalatılması ve işlemlerinin tasdik edilmesi
konusunda Maliye Bakanlığı'na yetki verilmiş olup, maddenin (2) işaretli
fıkrasında ise, beyannameyi imzalayan veya tasdik raporunu düzenleyen meslek
mensuplarının, imzaladıkları beyannamelerde veya düzenledikleri tasdik
raporlarında yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını
teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyaına
bağlı olarak salınacak vergi, ceza, gecikme faizlerinden, mükellefle birlikte
müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulacağı kurala bağlanmış, 3568 sayılı
Kanunun 12'nci maddesinde de aynı yönde düzenleme yer almıştır.
3568
sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli
Mali Müşavirlik Kanunu'nun 12'nci maddesine dayanılarak düzenlenen, Yeminli
Mali Müşavirlerin Tasdik Edecekleri Belgeler, Tasdik Konuları, Tasdike İlişkin
Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4'üncü maddesinde tasdikle ilgili
açıklamalara yer verilmiş, tasdikin tanımı, "gerçek veya tüzel kişilerin
veya bunların teşebbüs ve işletmelerinin yeminli mali müşavirlerce denetleme
ilke ve standartlara göre uygunluk yönünden incelenmesi, bu inceleme
sonuçlarına dayanılarak tasdik kapsamına giren konuların ve belgelerin gerçeği
yansıtıp yansıtmadığının imza ve mühür kullanmak suretiyle tespiti ve rapora
bağlanması" olarak yapılmış, maddenin üçüncü fıkrasında ise, tasdik
edilmiş konu ve belgelerin kamu idaresinin yetkililerince tasdikin kapsamı
ölçüsünde incelenmiş olarak kabul edileceği belirtilmiştir. Yönetmeliğin 5'inci
maddesinde tasdikin amacı belirlendikten sonra, 12'nci ve müteakip maddelerde
yeminli mali müşavirlerin yetkileri ve tasdike ilişkin kanıt toplama ve denetim
teknikleri açıklanmıştır.
18
Sıra Nolu Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli
Mali Müşavirlik Kanunu Genel Tebliğinde de, yeminli mali müşavirlerin müşterek
ve müteselsil sorumluluğunun vergi inceleme raporunda tespit edileceği ve
takibatın vergi ve ceza tahakkukunun kesinleşmesinden sonra tahsile yönelik olarak
başlayacağı belirtilmiştir.
Öte
yandan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 227'nci maddesinde, yeminli
mali müşavirlerin sorumluluğu, imzaladıkları beyannamelerde veya düzenledikleri
tasdik raporlarında yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların
dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmaması durumunda kabul edilmiştir. Bu
maddeler birlikte değerlendirildiğinde yeminli mali müşavirlerin sorumluluğunun
kapsamı belirlenirken, inceleme elemanınca 213 sayılı Kanunun 4369 sayılı
Kanunla değişik 256'ncı maddesinin son cümlesinin ve yeminli mali müşavirlik
mesleğinin gereği olan mesleki özenin söz konusu tasdik işlemlerinde yerine
getirilip getirilmediğinin de dikkate alınması gerekmektedir.
Dosyada
mevcut inceleme raporunda, davacının tam tasdik sözleşmesi yaparak işlemlerini
tasdik ettiği ... Dış Ticaret Limited Şirketinin 2002 yılı işlemlerinin
incelenmesi sonucu, şirketin pazarlama departmanından alınan müşteri listeleri
ile yasal defter ve belgeler karşılaştırılarak, ilgili yılda satışı yapılan 304
adet temizlik robotu için 2003 yılında belge alındığı ve buna ilişkin faturaların
da bu yılda düzenlendiği saptanarak matrah farkı tespit edilmiştir. İnceleme
sonucu bulunan matrah farkı, mükellef firmanın pazarlama departmanından alınan
müşteri listelerinin incelenmesi sonucu bulunmuştur. Bu belgeler, 213 sayılı
Vergi Usul Kanununda sayılan ve mükelleflerin düzenlemek ya da tutmak zorunda
olduğu belgelerden olmayıp, şirketin kendi iç işleyişini izlemek için tutulan
özel kayıtlardır. Bu nedenle, söz konusu müşteri listeleri, mükellefin
kendiliğinden ibraz etmemesi halinde, yeminli mali müşavir olan davacının,
düzenleyeceği tasdik raporu ile ilgili olarak bilmesi gereken belgeler arasında
yer almamaktadır. Davacı tarafından mükellef şirket hakkında düzenlenen tasdik
raporunun hazırlanması sırasında da davacıya bu nitelikte bir belge verilmediği
anlaşıldığından, bu belgede yer alan kayıtlar nedeniyle, davacının mesleki özen
sorumluluğunu gereği gibi yerine getirmediğinden söz etmeye olanak bulunmamaktadır.
Buna
göre, yasal defter ve kayıtlar arasında bulunması zorunlu olmayan ve yeminli mali
müşavire ibraz edilmeyen belgelere dayanılarak saptanan matrah farkından dolayı
yeminli mali müşavirin müşterek ve müteselsil olarak sorumlu tutulmasına olanak
bulunmadığından, davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk
görülmemiştir.
Açıklanan
nedenlerle temyiz isteminin reddine, 21.3.2008 gününde esasta ve gerekçede
oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI
OY
Israr
kararının Danıştay Dördüncü Dairesince verilen bozma kararında yer alan gerekçe
ve esaslar uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.
KARŞI
OY
X-
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 341'inci maddesinin 1'inci fıkrasında,
mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine
getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yönünden verginin zamanında tahakkuk
ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesi vergi ziyaı olarak ifade edilmiş,
3'üncü fıkrasında ise, yukarıdaki fıkralarda yazılı hallerde verginin sonradan
tahakkuk ettirilmesinin veya tamamlanmasının veyahut haksız iadenin geri
alınmasının ceza uygulanmasına mani teşkil etmeyeceği hükmüne yer verilmiş,
aynı Kanunun 344'üncü maddesinin 1'inci fıkrasında da, mükellef veya sorumlu
tarafından 341'inci maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verilmesi
vergi ziyaı suçu olarak tanımlandıktan sonra 2'nci fıkrada, vergi ziyaı suçu
işleyenlere vergi ziyaı cezası kesileceği belirtilmiştir.
Öte
yandan 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13'üncü maddesinde, kurumlar
vergisinin, birinci maddede yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde
ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safı kurum kazancının
tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin
uygulanacağı öngörülmüş, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 38'inci maddesinde
ise, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap
dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet fark olduğu
açıklanarak, vergi sistemimizde dönemsellik ilkesinin geçerli olduğu ifade
edilmiştir.
Dosyanın
incelenmesinden, davacının yeminli mali müşavirliğini yaptığı ... Dış Ticaret
Limited Şirketinin 2002 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu, pazarlama
departmanından alınan müşteri listeleri ile yasal defter ve belgeler
karşılaştırılarak ilgili yılda satışı yapılan 304 adet temizlik robotu için
2003 yılında satış faturası düzenlendiği ve vergi inceleme raporunun sonuç
bölümünde, 2003 yılı kayıtlarına intikal ettirilen maliyet, gider ve hasılat
rakamlarının, mükellef kurum tarafından düzenlenecek kurumlar vergisi
beyannamesinde 2003 yılı kurum kazancının tespiti noktasında dikkate alınmaması
gerektiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, 2002 yılında kayıt ve
beyan dışı bırakılan kazanç 2003 yılında dikkate alınarak hesaplanacak olan
kurumlar vergisinin davacıdan takibi mümkün değildir. Ancak, 2002 yılında
kurumlar vergisi noksan tahakkuk ettirildiğinden vergi ziyaına sebebiyet
verildiği de açıktır. Bu nedenle, davacının temyiz isteminin kısmen kabulü ile
mahkemenin ısrar kararının vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi yönünden
bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.
KARŞI
OY
XX-
Yeminli mali müşavir olan davacının işlemlerini tasdik ettiği limited şirket
hakkında düzenlenen inceleme raporu üzerine tarhiyat öncesi uzlaşılan, ancak
vadesinde ödenmeyen amme alacağının tahsili amacıyla müşterek ve müteselsil
sorumlu sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali yolundaki vergi
mahkemesi ısrar kararı davalı idarece temyiz edilmiştir.
Tasdikten
doğan sorumluluğun düzenlendiği 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer
227'nci maddesinde; meslek mensuplarının, düzenledikleri tasdik raporlarında
yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden
belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak
salınacak vergi, ceza, gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve
müteselsilen sorumlu tutulacakları; 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununun 12'nci
maddesinde de, yeminli mali müşavirlerin yaptıkları tasdikin doğruluğundan
sorumlu oldukları, yaptıkları tasdikin doğru olmaması halinde, tasdikin kapsamı
ile sınırlı olmak üzere, ziyaa uğratılan vergilerden ve kesilecek cezalardan
mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, kurala
bağlanmıştır.
Öte
yandan, Vergi Usul Kanununun Tarhiyat Öncesi Uzlaşmanın düzenlendiği Ek 11'inci
maddesinde, Maliye Bakanlığının vergi incelemesine dayanılarak tarh edilecek
vergilerle kesilecek cezalarda tarhiyat öncesi uzlaşma yapılmasına izin
verebileceği, tarhiyat öncesi uzlaşmaya varılması halinde tutanakla tespit
edilen bu husus hakkında dava açılamayacağı ve hiçbir merciye şikayette bulunulamayacağı
belirtilmiştir.
Bu
hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, meslek mensuplarının tasdikten doğan
sorumluluğunun, re'sen veya ikmalen salınacak vergi, ceza ve gecikme faizlerine
ilişkin olduğu, mükelleflerin tarhiyat öncesi uzlaşma suretiyle kabul ederek,
dava açmadan ve hiçbir merciye şikayette bulunmadan ödemeyi taahhüt ettikleri
noksan beyan edilen vergi ve buna ilişkin ceza ve gecikme faizlerinden, meslek
mensuplarının sorumlu tutulamayacağı sonucuna varıldığından, mükellef
tarafından tarhiyat öncesi uzlaşılan vergi, ceza ve gecikme faizlerinin tahsili
amacıyla müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme
emrinin iptali yolundaki vergi mahkemesi kararına yönelik temyiz isteminin, bu
gerekçeyle reddi gerektiği görüşüyle, karara gerekçe yönünden katılmıyorum.
YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR SORUMLULUĞUNA DANIŞTAY SINIR
KOYDU
Denetim
yetkisinin sınırsız olduğu ve arama dışında her şeyin yapabileceği, her türlü
belgeye ulaşılabileceği ve dolayısıyla bunların yapılmamış olmasının sorumluluk
doğuracağı şeklindeki bir kabul YMM mesleğinin yapılmasını olanaksız kılar. En
azından bazı meslek mensuplarının mesleği icra etmemesi sonucunu doğurur.
Danıştay
Vergi Dava Daireleri Kurulu yapılan yargılamada özetle, “yasal defter ve
kayıtlar arasında bulunması zorunlu olmayan ve yeminli mali müşavire ibraz
edilmeyen belgelere dayanılarak saptanan matrah farkından dolayı yeminli mali
müşavirin müşterek ve müteselsil olarak sorumlu tutulmasına olanak
bulunmadığına” karar vererek, olaya kanuna uygunluktan çok hukuka uygunluk
açısından yaklaşmış ve meslek mensuplarını belli ölçüde de olsa rahatlatmıştır.
Bizce
bu karar YMM’lerin yetkilerinin sınırlarını da belirlemektedir. Bu sınırlar
içinde her türlü inceleme yöntemi yoktur. Bu sınırlar içinde, yasal defter ve
kayıtlar ile bunların dayandığı belgeler ve bu kayıt ve belgelere dayanılarak
tespit edilebilecek işlemler bulunmaktadır. Bunların dışında yer alan ve
bunların arasında bulunması zorunlu olmayan belgelerin incelenmesi YMM
denetiminin sınırları dışındadır ve bunlardan dolayı da YMM sorumlu tutulamaz.
Gelinen
nokta, defter ve belgeler üzerinden ve defter belgelerden hareketle tespit
edilmesi mümkün olmayan işlemlerden dolayı YMM’nin sorumlu tutulmaması
gerektiğidir ve bu nokta kanımızca mesleğin geleceği açısından çok önemli bir
dönüm noktasıdır.
KazımYILMAZ
(Yaklaşım Ocak 2009)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder