15 Mart 2016 Salı

DAR MÜKELLEFLERDEN STOPAJ

Serbest Meslek Hizmeti, Gayrimaddi Hak mıdır?                                           PDF Yazdır e-Posta

22 Ağustos 2012
I- GİRİŞ
1970’lerde çok uluslu şirketlerin yaygınlaşması, 1980’lerde iletişim devriminin gerçekleşmesi ve 1989’da soğuk savaşın bitmesi yeni dünya düzeninin oluşmasına zemin hazırlamış ve dünya küresel bir köy haline gelmiştir. Kapitalizmin alt yapısı (ekonomik boyutu) ve üst yapısı (demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü vs.) ile tüm dünyaya yayılması anlamına gelen küreselleşme, uluslararası alanda devletlerin yanı sıra sivil toplum kuruluşları, uluslararası örgütler hatta bireylerin de aktör olduğu bir sistem meydana getirmiştir.
Öte yandan, küreselleşme ile birlikte, sermayenin uluslararası hareketliliği artmış ve bu hareketlilik, az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelere yapılan yatırımlar sayesinde sermayenin marjinal verimliliğini arttırmıştır. Bunun doğal sonucu olarak da, birden çok ülkede faaliyet gösteren çok uluslu şirketler bir aktör olarak uluslararası arenaya dahil olmuştur.
Aynı marka altında ürünlerini pek çok ülkede pazarlayan çok uluslu şirketler için, “kârlılığı” arttırmak, maliyeti azaltmak, etkinlik ve verimliği sağlama noktasında; malların imalatı, kullanımı ve satışı, yönetim ve satış organizasyonlarının geliştirilmesi, satış politikalarının belirlenmesi, ürünler ile ilgili yeni formüllerin verilmesi, yatırımların yönlendirilmesi gibi konularla ilgili merkez ve şubeler arasında bir takım hizmetlerin aktarılması “ihtiyacı” hasıl olmuştur. İşte bu ihtiyaç, vergi yazınımızda çetrefilli bir konuyu ortaya çıkarmıştır. Zira anılan hizmetin serbest meslek hizmeti mi yoksa gayrimaddi hak bedeli mi olduğu hususu, pek çok Vergi İnceleme Raporu’nun düzenlenmesine, dolayısıyla yargı kararı ve idare tarafından özelge verilmesine sebebiyet vermiştir.
Bu makalede, Türkiye’deki bazı şirketler tarafından yurt dışındaki firmalardan sağlanan ve şirketler arasında düzenlenen sözleşmelerde, “Management Fee”, “Managament Support”, “Technical Support”, “Management Assistance”, “Technical Assistance”“Management Cost” vb. şeklinde adlandırılan hizmetlerin vergisel durumu tartışılacaktır.
II- SERBEST MESLEK HİZMETİ İLE GAYRİMADDİ HAK AYRIMI
Küresel ekonomide, farklı ülkelerde yer alan şirketler arasındaki ticaretin yaygınlaşması, bu şirketlerin, farklı ülkelerde elde ettikleri kazançların mükerrer vergilendirilmesinin önlenmesini gerektirmiştir. Bu anlamda, Türkiye,  76 ülke ile “Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması” imzalamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90/5. maddesine göre, “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaş-ma hükümleri esas alınır.”
Türkiye’nin imzalamış olduğu Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları, kanun kuvvetini kazandıklarında, genel mahiyetteki iç mevzuat hükümlerine nazaran özel hükümler içerdiğinden, hukuki hiyerarşi içerisinde yürürlükteki vergi kanunlarına üstün gelmekte ve uygulamada vergilendirme yetkisini karşılıklılık esası çerçevesinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine kısıtlayabilmektedirler. Nitekim, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 35. maddesinde de; diğer kanunlardaki muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin hükümlerin kurumlar vergisi bakımından geçersiz olacağı ancak uluslararası anlaşma hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiştir.
O halde, Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması imzalanmış bir ülke mukimi şirket ile Türkiye mukimi şirket arasındaki yapılan işlemlerde uluslararası anlaşma hükümleri cari olacaktır. İşte bu durum, yurt dışından sağlanan hizmetin niteliğine göre vergisel durumu etkilemektedir. Şöyle ki, yurtdışından alınan gayrimaddi hak ve serbest meslek hizmetleri karşılığında yapılan ödemeler sorumlu sıfatıyla %20 oranında kurum stopajına (KVK md. 30, Değişik 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı) tabidir. Buraya kadar vergilendirmede bir farklılık olmamakla beraber özellikle yabancı sermayeli yatırımcılar için gayrimaddi haklar karşılığında ödeme yapılan taraf Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’na taraf olan ülke mukimi ise %10’a kadar tevkifat uygulanmaktadır. Yani anlaşma imzalanmayan ülkeye göre yarı yarıya vergi ödenmektedir. Öte yandan, yurt dışından sağlanan hizmet karşılığı yapılan ödeme serbest meslek ödemesi olarak yapılırsa durum değişmekte ve eğer hizmet veren şirket, hizmetlerin icra edildiği süre veya süreler boyunca 12 aylık dönemde kesintisiz olarak 183 günden fazla Türkiye’de bulunmuşsa, normal stopaj kesintisine tabi tutulurken 183 günden az bulunmuşsa hiçbir stopaj yapılmamaktadır.
Öyleyse, serbest meslek hizmeti ile gayrimaddi hak tanımının yapılması gerekmektedir. Bu tanımlar yapılırken Türkiye Cumhuriyeti ile Hollanda Krallığı arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nın hükümleri dikkate alınacaktır(1). Anılan Anlaşma’nın 14. maddesinde serbest meslek faaliyetleri, “özellikle bağımsız olarak yürütülen bilimsel, edebi, artistik, eğitici ve öğretici faaliyetleri, bunun yanısıra, doktorların, avukatların, mühendislerin, mimarların, dişçilerin, muhasebecilerin bağımsız faaliyetlerini ve özel mesleki bilgi ve maharet gerektiren diğer faaliyetleri” olarak tanımlanmıştır.
Öte yandan, aynı Anlaşma’nın 12. maddesinde gayrimaddi hak bedeli terimi, “sinema filmleri, radyo-televizyon yayınlarında kullanılan filmler ve bantlar dahil olmak üzere edebi, artistik, bilimsel her nevi telif hakkının veya her nevi patentin, alameti farikanın, desen veya modelin, planın, gizli formül veya üretim yönteminin veya sınai, ticari, bilimsel tecrübeye dayalı bilgi birikiminin kullanma imtiyazı, kullanma hakkı veya satışı ile sınai, ticari, bilimsel teçhizatın kullanma imtiyazı veya kullanma hakkı karşılığında ödenen her türlü bedelleri kapsar” şeklinde tanımlanmıştır.
Anılan Anlaşma’da, serbest meslek kazancı ile gayrimaddi hak bedeli arasındaki ayrım şu şekilde çizilmiştir: Bilimsel, edebi veya mesleki hizmetler karşılığı elde edilen bedeller serbest meslek kazancı iken; belirtilen konularda sahip olunan sınai, ticari, bilimsel tecrübe veya bilgi birikiminin aktarılması neticesinde ödenen bedeller gayrimaddi hak bedelidir.
Bir başka deyişle, sahip olunan bilgi birikiminin, bilgiye sahip olan tarafından kullanılması sonucu elde edilen bedeller serbest meslek kazancı iken; bu bilgi birikimin bir başkasının faaliyetlerinde kullanılmak üzere aktarılması gayrimaddi hak bedeli olacaktır. Mesela, bir doktorun hastasını tedavi etmesi sonucu elde ettiği kazanç serbest meslek kazancıdır. Öbür taraftan, aynı doktorun geliştirdiği bir tedavi yöntemine ilişkin formülü bir başkasına devretmesi gayrimaddi hak bedeli olacaktır.
Görüleceği üzere, gayrimaddi hak kavramının temelinde zaten ticari faaliyette veya serbest meslek faaliyetinde bulunan bir gerçek veya tüzel kişinin sahip olduğu mesleki bilgi birikimi vardır. Bu bilgi birikiminin aktarılmasında, her ne kadar temelinde serbest meslek faaliyeti olan bir durum bulunsa da; sonucu itibariyle bir gayrimaddi hak söz konusu olacaktır.
Aksi bir yorum, Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarında yer alan tüm gayrimaddi hakların serbest meslek hizmetinin bir alt başlığı olarak değerlendirilmesine sebebiyet verecektir. Oysa, anlaşmalarda geçen “sinema filmleri”, “radyo-televizyon yayınlarında kullanılan filmler ve bantlar” “edebi, artistik, bilimsel her nevi telif hakkı veya her nevi patent”, “alameti farika”, “desen”, “model”, “plan”, “gizli formül”, “üretim yöntemi” ve “sınai, ticari, bilimsel tecrübeye dayalı bilgi birikiminin aktarılması” serbest meslek faaliyetinin özel bir sonucudur ve bu yüzden anlaşmalarda ayrıca gayrimaddi hak kapsamında nitelendirilmiştir.
Öyle ki, Türkiye Cumhuriyeti ile Hollanda Krallığı arasındaki Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nın 12. maddesinde geçen teknik “plan”, “model” veya “desen”i ancak anlaşmanın 14. maddesinde belirtilen ve alanında uzmanlaşmış bir mühendis veya mimar çizebilecektir. Yine, bir “gizli formül” veya “üretim yöntemini” ancak alanında ihtisaslaşmış kişi ya da kuruluşlar bir başkasına devredebilecektir. Bu faaliyetleri gerçekleştirenlerin özel mesleki bilgi birikimine sahip olması ve bağımsız faaliyetlerinin bulunması, devredilen değerler karşılığında yapılan ödemelerin gayrimaddi hak bedeli olarak nitelendirilmesine mani değildir.
III- SERBEST MESLEK HİZMETİ İLE GAYRİMADDİ HAK AYRIMINDA PRATİKTE ORTAYA ÇIKAN HUSUSLAR
Bir önceki bölümde teorik olarak ayrımı yapılan serbest meslek hizmeti ile gayrimaddi hak bedeli farkına ilişkin pratikte en çok sorun yaşanan konu “Know-how” - serbest meslek hizmeti ayrımıdır.
Know-how, “işletmelerin ekonomik faaliyetlerinde (malların üretiminde, satımında; hizmetlerin sunulmasında, organizasyon ve idare gibi işletmeye ilişkin faaliyetlerde) kullanılan teknik, ticari, idari, mali veya başka bir alana ait bilgi” olarak tanımlanabilir.
OECD Model Anlaşması’nın 12. maddesi “Gayrimaddi Hak Bedelleri”ni düzenlemektedir. OECD Model Anlaşması’nın 12. maddesi ile ilgili “Yorum” kısmının “Know-How” ile ilgili açıklamaları aşağıdaki gibidir:
“Know-How sözleşmelerinde, taraflardan biri diğerine, daha önce kamuya ifşa edilmeyen münhasıran kendisine ait olan bilgi ve tecrübeyi, diğer tarafın kendi adına kullanabileceği bir biçimde temin etmektedir.”
Hizmet alımı genel itibariyle sözleşmeler yoluyla sağlanmakta olup, yapılan sözleşmelerde tam da “know-how” ın özelliklerini yansıtan bir takım hususların yer alması sağlanan hizmetlerin know-how olarak nitelendirilmesine sebebiyet vermektedir. Sayıları çoğaltılabilmekle birlikte bunlara şu şekilde örnekler verilebilir:
● Hizmetlerin sağlandığı firmanın özel bir mesleki bilgi birikimine sahip olması ve bu bilgi birikiminden yararlanılmak istenmesi,
● Hizmetlerin bir başkasından sağlanmasının imkânının bulunmaması,
● Hizmetlerin, alıcı firmanın üretimi için en önemli unsurlardan biri olması ve hatta üretim için gerekli bir şart olması ya da hizmetlerin alıcı firmanın karlılığın arttırılması, yatırımlarının yönlendirilmesi, verimliliğin arttırılması, yönetim ve satış organizasyonlarının geliştirilmesi, satış politikalarının belirlenmesi gibi konularda sağlanmasının zorunlu olması,
● Hizmetlerin sır niteliğinde olması ve bu yüzden gizliliğe ilişkin hükümlerin yer alması,
● Hizmetleri alanın sağladığı teknik bilgileri bir başkasına devredemeyeceği.
IV- KONUYA İLİŞKİN YARGI KARARLARI VE ÖZELGELER
Yukarıda anlatılan hususlara ilişkin kimi mükellefler, bu hizmetleri danışmanlık faaliyeti kapsamında değerlendirmekte ve bu yüzden serbest meslek hizmeti kapsamında olduğundan bahisle, Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları hükümlerini göz önünde bulundurarak herhangi bir tevkifat yapmamaktadır.
Konuya ilişkin verilen Danıştay 4. Dairesi’nin Kararı’nda(2); teknik yardım konularındaki haklar sanayi ve ticaret sahasındaki fikir ve düşünce mahsulleri üzerindeki bir fikri hak olup sınai bir hak niteliğinde bulunduğundan bunlar karşılığı yapılan ödemelerin gayrimaddi hak bedeli olarak dikkate alınması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Danıştay 4. Dairesi’nin Kararı’nda “…malların imalatı, kullanımı ve satışı, yönetim ve satış organizasyonlarının geliştirilmesi, satış politikalarının belirlenmesi, ürünler ile ilgili yeni formüllerin verilmesi, yatırımların yönlendirilmesi gibi konularla ilgili verdiği bilgiler ile danışmanlık ve yönetim hizmetlerinin karşılığı olarak yapılan ödemelere ilişkin…”(3) düzenlenen faturaların gayrimaddi hak kapsamında olduğu belirtilmiştir.
Ayrıca, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun Kararı’nda  “…. Şirketinin ticari, teknik, sınai ve idari yönetim teknikleri alanında geniş bilgi ve deneyimlere sahip olduğu ve bu özel bilgi ve deneyimlerden bir bütün olarak davacının faydalanmasının sağlanacağı, “Gizlilik” başlıklı 6. maddede, taraflarca sağlanan bilgilerin gizli tutulacağının belirtildiği, sözleşme kapsamında sunulacak hizmetler incelendiğinde kapsamlı şekilde bilgi birikimi ve deneyiminden yararlandırmanın söz konusu olduğu görülmekte olup, sözleşme kapsamında yapılan ödemenin gayrimaddi hak bedeli niteliğinde olduğu”(4) hükmüne yer verilmiştir.
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen Özelge’de(5); ABD mukimi bir firmaya; haber bülteni hazırlanması, seslendirme, haber sunumu, haber görüntüleri, teknik hizmetler, organizasyon, program danışmanlığı, planlama ve koordinasyon hizmetleri alımları karşılığında yapılan “gayrimaddi hak bedeli” niteliği taşıyan ödemeler üzerinden Çifte Vergiyi Önleme Anlaşması’nın 12. maddesinin ikinci fıkrasına göre  % 10 oranında vergi kesintisi yapılması gerektiğine yönelik karar verilmiştir.
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen Özelge’de(6); TRT kurumuna yapımı taahhüt edilen ve bu kurumun Arapça kanalında yayınlanacak olan sinema filmi, televizyon dizisi ve belgesel programlarına ait dublaja ön hazırlık ile dublaj ve miksaj hizmetlerinin Suriye mukimi bir firma tarafından yerine getirileceği belirtilerek, bu hizmetler karşılığında yurt dışı firmasına yapılan ödemelerin Suriye mukimi firmanın Türkiye’ye gelmeksizin Suriye’de icra edeceği serbest meslek faaliyeti kapmasında değerlendirilerek vergileme hakkının yalnız Suriye’ye ait olacağı ve anılan firmaya yapılan ödemeler üzerinden tevkifat yapılmayacağı görüşü verilmiştir.
Adana Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen Özelge’de(7); Hollanda mukimi firmanın yönetim, finans, pazarlama, insan kaynakları, satın alma (mal temin edilmesi durumu hariç olmak üzere) stratejik planlama ve iş birimleri yönetimi gibi hizmetler karşılığında elde ettiği kazanç, serbest meslek kazancı niteliği taşıyacağından, Çifte Vergiyi Önleme Anlaşması’nın “Serbest Meslek Faaliyetleri”ni düzenleyen 14. maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde değerlendirilme yapılması gerektiği belirtilmiştir.
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen Özelge’de(8); üretim konusu ile ilgili yurtdışından yapılan hammadde ve yardımcı malzeme alımları için en iyi fiyat ve vade koşullarını sağlamak, en iyi sözleşme koşullarını oluşturmak, mal ve hizmetlerin sağlanmasına yönelik etkinliklerin yönetimini sağlamak, yurtdışından yapılan hammadde, yardımcı madde, yedek parça vb. alımlarda sigorta poliçeleri hakkında destek sağlamak konularında yapılan hizmet alımlarının serbest meslek kazancı niteliğinde değerlendirilmesi ve bu hizmetler karşılığında yapılacak ödemeler üzerinden (İsviçre ile Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması bulunmadığından) Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30/1-b maddesi uyarınca %20 oranında vergi kesintisi yapılması gerektiği belirtilmiştir.
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen Özelge’de(9); üretilecek yeni model taşıtların kokpitlerinin üretileceği, bahsi geçen işin yapılabilmesi için kurulacak montaj hattının,bu araçların üretimi durdurulduğunda, başka bir aracın kokpitinin veya başka bir parçasının üretiminde kullanma imkanın bulunmadığı, kokpitlerin üretimi için Ar-Ge faaliyetlerini gerçekleştiren Fransa Cumhuriyeti mukimi firmadan, geliştirilen tüm teknik belge, resim,  bilgi ve teknolojik uygulamanın satın alındığı, bu bilgi ve belgelerin, montaj hattının talimatnamesi, işleyişi, montaj faaliyetlerinin planlanması, montaj işçilerinin eğitim içerikleri, montaj süresince kullanılacak alet, edavat, kalite kontrol, hammadde, yardımcı malzeme ve tüm parçaların tanımları, sayılan malzemelerin tedarikçi bilgilerini içermekte olup,  alınan hizmet karşılığı ödenen bedelin gayrimaddi hak bedeli olarak değerlendirilerek vergilendirilmesi ve söz konusu  ödemeler üzerinden yapılacak tevkifatın ise Çifte Vergilendirme Önleme Anlaşması’nın 12. maddesi çerçevesinde %10 oranını aşmayacak şekilde yapılması gerektiği belirtilmiştir.
V- SONUÇ
Gayrimaddi hak bedeli ve serbest meslek hizmeti arasındaki ayrım, Türkiye’de vergi alanında “gri” bir alan olup konuya ilişkin net bir çözüme varılabilmiş değildir. Konuya ilişkin farklı yorumlar içeren özelgelerin verilmesi sadece mükellefle idare arasında değil; idare ile idare arasında da farklı görüşlerin olduğunu ortaya koymaktadır.
Okan COŞGUN*
Yaklaşım
*          Vergi Müfettişi (E. Hesap Uzmanı)
(1)         Türkiye’nin imzalamış olduğu Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarında yer alan serbest meslek hizmetleri ile gayrimaddi hak bedellerine ilişkin hükümler ya tamamen birebir aynıdır ya da bazı küçük farklılıklar içermektedir. Bu sebeple, Türkiye ile Hollanda Krallığı arasındaki Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması emsal alınarak konuya ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır.
(2)         Dn. 4. D.’nin, 25.10.1972 tarih ve E. 1970/1093, K. 1972/5867 sayılı Kararı.
(3)         Dn. 4. D.’nin, 23.05.2002 tarih ve E. 2001/2866, K. 2002/2208 sayılı Kararı.
(4)         Dn. VDDK’nın, 29.09.2006 tarih ve E. 2006/219, K. 2006/261 sayılı Kararı.
(5)         İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 12.11.2010 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01-KVK 30-525 sayılı Özelgesi.
(6)         Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 08.09.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.16.01-125[30-11/1]-704 sayılı Özelgesi.
(7)         Adana Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 21.11.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.01.16.01-2010-1060-KV-94 sayılı Özelgesi.
(8)         İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 30.01.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.9-371 sayılı Özelgesi.
(9)         İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 02.05.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01-KVK 30-1497 sayılı Özelgesi.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.


Hizmet bedeli - gayri maddi hak bedeli karmaşası                                                                                                                                                                                   PDF                                                                                                                                                                                   Yazdır                                                                                                                                                                                   e-Posta

29 Ekim 2010
Son zamanlarda ülkemizdeki inceleme elemanlarının, uluslararası firmaların yurt dışındaki grup içi firmalarından aldıkları hizmet bedellerinin vergilendirilmesi konusundaki görüşlerinde belirgin bir değişiklik olduğu herkes tarafından gözlenmektedir. Her hizmet bedeli içersinde mutlaka bir gayri maddi hak bedeli olması konusunda ısrarlı eleştiriler ile karşılaşılmaktadır. Bu tutum, genellikle kabul gören ilkeler dikkate alınarak grup içindeki tüm firmaların katılımıyla oluşturulan maliyet paylaşım anlaşmaları çerçevesinde kaçınılmaz olarak yurt dışından destek almak zorunda olan yabancı sermayeli kurumları zor durumda bırakmaktadır.

Şunu kabul edebiliriz: hizmet ve gayri maddi hak alım/satımı gibi görünmeyen işlemler, mal hareketlerine göre daha fazla vergi planlamasına ve vergi kaçağına elverişlidir, bu nedenle; vergi incelemelerinde daha fazla titizlik gösterilmelidir. Ancak; bu titizliğin mutlaka sağlanan her türlü hizmetin birebir maddi delillerle kanıtlanması gibi eşyanın tabiatına aykırı bir aşırılık derecesine getirilmemesi gerekir. Aslında; öteden beri savunduğumuz gibi, bu sorunların ortaya çıkmasının nedenlerinden biri de, hizmet ve gayri maddi hak gibi kavramların yeteri kadar belirgin olmaması ve vergilendirilmelerinin yeteri kadar işlenmemiş olmasıdır. Bu nedenle aşağıda bu konuya, Türk mevzuatı ve uluslararası vergilendirme uygulamalarının ışığı altında değinmeyi yararlı gördük.

Hizmet ve gayri maddi hak ayırımı

Hizmet, Türk Dil Kurumu'nca hazırlanan Türkçe Sözlükte: "Başkasının işini ya da başkasına yarayan bir işi yapma" olarak tanımlanmaktadır. Gayri maddi hak ise; "(bir eser, patent, know-how, yazılım, lisans gibi) maddi olmayan değerler üzerindeki tasarruf yetkisi" olarak tanımlanabilir. İki kavram arasındaki açık fark ortadadır: "hizmet" bir iştir, fakat "gayri maddi hak" sadece bir haktır. Hizmet işinin yapılabilmesi için, teknik, mesleki ve bilimsel nitelikteki bilgi birikimi ve gayri maddi hakkın kullanılması kaçınılmaz olduğu halde, gayri maddi hakkın devrinde ya da kullandırılmasında bir hizmet verilmesi gerekli olmaya bilmektedir. Gelir Vergisi Kanunu'nun "serbest meslek faaliyetleri" (Md. 65) ile ilgili tanımında da: " …sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan…işlerin yapılması…" olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle, yapılan eleştirilerden biri olan: "Grup firmalarından alınan hizmet verilirken mutlaka, grup içinde oluşturulan teknik ve mesleki birikim ve uzmanlık kullanılmıştır'' iddiası doğrudur. Ancak; bu gerçekten hareketle, "öyle ise hizmet için ödenen bedelin bir kısmı gayri hak bedeli olmalıdır." iddiasında bulunulması, alınan hizmetlerin yapılması sırasında hizmeti verence katlanılan maliyeti, bunu oluşturan kira, serbest meslek ücreti, hizmetli ücreti ya da gayri maddi hak bedeli gibi unsurlara ayrıştırarak bu hizmet için ödenen bedel üzerinden vergi kesintisi istenmesi gibi kabul edilemez bir sonuç doğuracaktır.

Bunlar için bir bedel ödeniyor ise; "hizmet"de bir iş karşılığı, "gayri maddi hak"ta ise, bu hakkın tamamen ya da kısmen devri ya da kullanımına izin alınması karşılığında bir ödeme yapılması söz konusudur.

Yukarıdaki açıklamalarımız, uluslararası vergi anlaşmaları çerçevesindeki anlayış ve uygulamaları da yansıtmaktadır. OECD'nin ''model vergi anlaşmaları konusunda yayınladığı rehberde, know-how ve hizmet için yapılan ödemelerin ayrıştırılmasındaki zorluk kabul edilerek, bu ayırımda şu kriterlerin kullanılması önerilmektedir:

- Know-how anlaşmaları, ya mevcut ya da geliştirilecek bir teknik ve bilimsel bilginin aktarılmasını ve bu bilginin gizli tutulması için özel bir hüküm taşır.

- Hizmet anlaşmalarında, hizmet sağlayan özel bilgi, ustalık ve uzmanlık kullanımını gerektiren (fakat hiçbir şekilde bunların devrini ya da kullanım izni vermeyi kapsamayan) bir iş yapmayı üstlenmektedir.

- Çoğunlukla, know-how sağlamayı üstlenen taraf, mevcut bilginin temin edilmesi dışında çok az şeyi üstlenmektedir. Halbuki; hizmet anlaşmalarında hizmet vermeyi üstlenen taraf, çoğunlukla, hizmeti yapmak için oldukça önemli ölçüde, hizmetin niteliğine bağlı olarak araştırma, proje, kontrol, çizim ve bunun gibi diğer gerekli işlerde çalışan elemanların ücret ve aylıkları ya da taşeronlara yapılan benzeri ödemelerden oluşan masraflara katlanmak zorunda kalmaktadır.

Bu açıklamaların ışığı altında; teknik yardım, mali müşavirler, mühendisler ve hukukçular tarafından verilen görüşlerin, elektronik olarak ya da oluşturulan veri tabanındaki bilgilerin ulaşımına izin verilerek sıkça sorulan sorulara verilen ve bir gizlilik oluşturmayan cevapların özellikle hizmet anlaşması kapsamına girmesi gerektiği belirtilmektedir.

Ayrıca, eğer aynı anlaşmada hem know-how sağlanması ve hem de hizmet verilmesi üstlenilmiş ise; bunun için yapılan ödemelerin, (eğer anlaşmada bir bölüşüm yok ise) sağlanacak bilgi ve verilecek hizmetin niteliği, ağırlığı ve emsal bedeli dikkatte alınarak bölüştürülmesi gerektiği ve her bölümün OECD model anlaşmaların ilgili maddesine göre vergilendirilmesi önerilmektedir. Burada, bir etkinliğin anlaşmanın ana amacını oluşturması ve diğer etkinliğin sadece yardımcı ve önemsiz nitelikte olması halinde, bir ayrıştırma yapılmasına gerek olmadığı ve ana amacı oluşturan etkinliğe göre (know-how ya da hizmet olarak) nitelendirme ve vergilendirme yapılması gerektiği eklenmektedir.

Bu görüşler, vergi anlaşması olan ülkelere yapılan bu nitelikteki ödemelerin vergilendirilmesinde, özellikle, uyuşmazlığın çözümlenmesi için "karşılıklı anlaşma'' yöntemine başvurulması halinde önem kazanmaktadır.

Hizmet alımı-maliyet paylaşım anlaşması farkı

Bir anlaşmanın hizmet anlaşması mı yoksa know-how anlaşması mı olduğunun belirlenmesi kadar hizmet temini ile ilgili anlaşmaların niteliği de, vergilendirme için önemlidir. Bunu için olağan "hizmet alım" anlaşmaları ile grup içi hizmet alımlarında sıkça kullanılan "maliyet paylaşım" anlaşmalarının üzerinde durulması gerekir. Olağan hizmet alım anlaşması, belli bir hizmet ya da hizmetlerin belli bir ücret karşılığı, bu hizmeti verebilecek kapasiteye sahip ilişkili ya da ilişkisiz bir kişiden sağlanmasını amaçlamaktadır. Maliyet paylaşım anlaşması ise, olağan hizmet alım anlaşmasına göre nispeten yeni bir düzenlemedir ve genellikle maliyetini azaltmak ve ihtisaslaşmadan yararlanmak amacı ile, aynı grup içindeki firmalardan birinin diğer grup içi firmalar için hizmet sağlayıcı olarak seçildiği ve hizmet sağlayıcının söz konusu hizmetleri sağlamak için üstlendiği giderlerin hizmetten yararlanan grup firmaları arasında bölüşülmesini içeren bir anlaşma şeklidir. Bu anlaşmada, sağlanacak hizmetler belirlenirken ayrıca hizmetin karşılığı bir ücret belirlenmemektedir. Ya da başka bir deyişle; hizmetlerin bedeli, hizmeti verenin katlandığı toplam maliyetten hizmetten yararlananlara düşen paydan ibarettir. Bu pay, verilen hizmetin niteliğine göre maliyeti bire bir belirlenebiliyorsa bu maliyetten; eğer belirlenemiyorsa - ki çoğunlukla bu niteliktedir-, toplam katlanılan maliyetten genellikle kabul görmüş ilkelere uygun olarak belirlenen (personel sayısı, yıllık satışlar gibi) anahtarlara göre hizmetten yararlanan tüm grup firmalarına yapılacak bölüşüme göre belirlenecektir. Olağan hizmet alım anlaşmaları ile maliyet paylaşım esaslı hizmet anlaşmaları arasındaki açık farklılıkları şu şekilde özetleyebiliriz:

- Olağan hizmet alımı anlaşmalarında; verilecek hizmetlerden kimin ne kadar yararlanacağı kesin olarak bellidir. Maliyet paylaşım anlaşmalarında, bu anlaşmaya katılanların yararlanmayı bekledikleri hizmetler nitelik bakımından bellidir, ancak gerçekte yararlanılan hizmet nicelik olarak belirsizdir. Burada, maliyete katlanan tarafın hizmetten fiilen yararlanmasından çok yararlanma gereksinimi ve olasılığı dikkate alınmak zorundadır. Hizmet sağlayan, sadece hizmeti verirken değil karşı tarafın yararlanacağı şekilde bir hizmet kapasitesini kullanıma hazır tutarak bir maliyete de katlanmaktadır. Bunun için her bir hizmetin maddi delillerle kanıtlanması çoğu halde olanaksızdır. Ancak; bir tarafın faaliyetine göre hiç yararlanamayacağı bir hizmetin maliyetine katlanması kabul edilemez.

- Olağan anlaşmalarda, bire bir hizmet bedeli (ya da maliyet artı yönteminde maliyetin ne kadarına kimin katlanacağı) bellidir. Maliyet paylaşımında, hizmetin bedeli belirlenmediği gibi her bir katılımcıya düşen maliyete katılma oranı da (dağıtım anahtarı dışında) belirsizdir. Transfer fiyatlandırması açısından, bu anlaşmalarda dağıtım anahtarının ve (varsa) kar marjının emsaline uygun olması aranır.

Sonuç

Grup içi hizmet alımlarında yurt dışına ödenen bedellerin vergilendirilmesinde yerli mevzuat yanında, uluslar arası mevzuat ve yaklaşımlar da dikkate alınarak şu hususların göz önünde bulundurması gerektiği görüşündeyiz:

- Hizmet ve gayri maddi hak ayırımında yukarıdaki açıklamalarımız da dikkate alınarak daha titiz davranılmalı, mükellefler, anlaşmalarda özellikle gayri maddi hak bedeli çağrışımı yapacak ifadelerden kaçınmalıdırlar,

- Maliyet paylaşımı niteliğindeki hizmet temini anlaşmalarında, bire bir alınan her hizmetin maddi delillerle kanıtlanması beklenilmemeli, faaliyet konusuna göre, hizmetlerden yararlanma gereksiniminin olup olmadığı araştırılmalı; mükellefler mümkün olduğu kadar bu hizmetlerden yararlandıklarını ve bunlara gereksinim duyduklarını kanıtlayan bilgi ve belgeleri temin edip saklamalıdır,

- Yine mükellefler, hizmeti sağlayanın katlandığı ve bölüşülen maliyeti belgelendirebilmelidir,

- Transfer fiyatlandırması açısından, bölüşüm anahtarları ve (eğer varsa) kar marjının emsaline uygun olduğunu kanıtlayan bilgi ve belgeler temin edilip saklanmalıdır,

- Vergi idaresi, yurt dışına ödenen bedellerden yapılan kesintinin nasıl olsa yerleşik olunan ülke vergisinden indirileceği dolayısıyla grup için bir maliyet oluşturmayacağını düşünmemeli; vergi anlaşmasına göre kesintiye tabi olmaması gereken bir ödeme üzerinden yapılan kesintinin karşı anlaşma ülkesi vergi idaresince indirilmesine izin verilmeyebileceğini ya da hizmeti veren grup firmasının zarar ya da yetersiz kazanç nedeniyle bu indirime fiilen olanak bulamayabileceğini göz önünde bulundurmalıdır.

- Mükellefler, istenildiğinde her yıl için bölüşülen maliyetin, bölüşüm anahtarlarının ve (varsa) kar marjının anlaşma hükümlerine uygun olarak hesaplanıp uygulandığını belirten (tercihen uluslararası bir denetim firması tarafından hazırlanacak) bir denetim raporunu temin edebilmelidir.

(1) Zeki Gündüz, ''Yurt Dışındaki Grup Şirketinden Danışmanlık Hizmeti alınamaz mı?' Dünya Gazetesi, 8.9.2010 ve '' Know-How mı, Hizmet bedeli mi?'' Dünya Gazetesi, 22.10.2010

(2) Model Tax Convention on Income and Capital by OECD, condensed version , July 2008. sahife: 186.

(3) Transfer fiyatlandırması kapsamında '' maliyet artı '' yöntemine göre bu maliyete emsaline uygun bir oranda kar marjı eklenmesi, anlaşmanın niteliğini değiştirmeyecektir.

(4) Hizmet sağlayıcı olarak seçilen firmanın finansmanı için genellikle, denem başında belirlenen bütçeye göre oluşacak maliyet, yine katılımcıların bütçelerine göre belirlenen büyüklüklere göre geçici olarak faturalanarak dağıtılır. Bu geçici dağıtım, dönem kapandıktan sonra gerçekleşen maliyet ve gerçekleşen büyüklüklere göre yeniden yapılarak buna göre karşılıklı faturalaşma ile düzeltilir.

Erdoğan ÖCAL

http://www.dunyagazetesi.com.tr/hizmet-bedeli--gayri-maddi-h...


GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)
Sayı:    64597866-125[30-2013]-31  
Tarih: 20/02/2013
Konu: Yurtdışından alınacak bilgisayar yazılımları ve bilgi transferi bilgi transferi hizmetleri ve bunlara yönelik yurt içinde ve yurt dışında eğitim, danışmanlık, teknik destek, güncelleme ve bakım hizmetleri nedeniyle yapılacak ödemelerden e tevkifat yapılıp yapılmayacağı.    
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, ortaklığınızın yurt içinde ve yurt dışında yolcu ve yük taşımacılığı yapmakta olduğu belirtilerek; Almanya, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, İsveç ve Hindistan' da mukim firmalardan alınan bilgisayar programları, bilgi transferi hizmetleri ve bunlara yönelik yurt içinde ve yurt dışında eğitim, danışmanlık, teknik destek, güncelleme ve bakım hizmetleri nedeniyle yapılacak ödemelerden tevkifat yapılıp yapılmayacağı, söz konusu işlemlerin Katma Değer Vergisine (KDV) tabi olup olmayacağı konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun birinci maddesinde sayılı kurumların kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye' de bulunmayanların sadece Türkiye' de elde ettikleri kazançları üzerinden dar mükellefiyet esasında vergilendirileceği hükme bağlanmış ve üçüncü fıkrasında da dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmıştır.
Aynı Kanunun 30 uncu maddesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların maddede bentler halinde sayılan kazanç ve iratlar üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiş olup, maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde serbest meslek kazançlarından, ikinci fıkrasında ise ticari veya zirai kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır. Vergi kesintisi oranları, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 03.02.2009 tarihinden itibaren petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlarda % 5, diğer serbest meslek kazançlarında % 20, gayrimaddi hak bedeli ödemelerinde de % 20 olarak belirlenmiştir.
ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI YÖNÜNDEN
Türkiye - İngiltere Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması 01.01.1989, Türkiye - ABD Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması 01.01.1998, Türkiye - Almanya Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması 01.01.2011, Türkiye - İsveç Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması 01.01.1991, Türkiye - Hindistan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması ise 01.01.1994 tarihlerinden itibaren uygulanmaktadır.
Yazılım programının satın alınması veya programlardan üyelik yolu ile faydalanılması ve bunlara yönelik Türkiye'de veya uzaktan bağlantı yoluyla yurtdışından sağlanan eğitim, teknik destek, güncelleme, bakım, danışmanlık vb. hizmetlerinin alınması karşılığında İngiltere, ABD, Almanya, İsveç ve Hindistan mukimi firmalara yapılacak ödemelerin, Türkiye'nin, İngiltere, ABD, İsveç ve Hindistan ile akdetmiş olduğu Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları'nın birer örneği ekli 12, 14 ve 15 inci maddeleri, Almanya ile akdetmiş olduğu Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının ise birer örneği ekli 7, 12, 15 inci maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Mukteza talebinin değerlendirilmesinde, söz konusu ülkelerden alınan yazılım ile programlardan üyelik yolu ile faydalanılması ile ilgili olarak, mülkiyet hakkının yazılımı kullanan Türk Hava Yolları A.O.'ya geçmeyerek programı hazırlayan İngiltere, ABD, Almanya, İsveç ve Hindistan mukimi firmalarda kaldığı anlaşılmaktadır. Bu kapsamda, söz konusu Anlaşmaların birer örneği ekli 12 inci maddeleri çerçevesinde, Türk Hava Yolları A.O. tarafından yazılım bedeli ve üyelik ücretleri olarak İngiltere, ABD, Almanya ve İsveç mukimi firmalara yapılacak Türkiye kaynaklı ödemeler üzerinden alınacak vergi , gayrimaddi hak bedeli gayrisafi tutarının %10'unu, Hindistan mukimi firmaya yapılacak Türkiye kaynaklı ödemeler ise gayrimaddi hak bedeli gayrisafi tutarının %15'ini aşmayacaktır.
Diğer taraftan, yazılım ile ilgili sağlanan eğitim, teknik destek, güncelleme, bakım, danışmanlık vb. hizmetleri, yazılım sözleşmesinde yer alması ve ayrı bir fiyat olarak belirtilmemesi durumunda yine söz konusu Anlaşmaların 12 inci maddeleri kapsamında değerlendirilecektir. Söz konusu hizmetler için ayrı bir bedel belirlenmiş olması durumunda ise bu hizmetlerin İngiltere, ABD ve İsveç Anlaşmalarının "Serbest Meslek Faaliyetleri" başlıklı, birer örneği ekli 14 üncü maddeleri kapsamında, Almanya Anlaşmasının "Ticari Kazançlar"ı düzenleyen bir örneği ekli 7 inci maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Hindistan Anlaşması bakımından, söz konusu hizmetlerin, hizmetin ve hizmeti veren kişinin niteliğine göre, Anlaşmanın, birer örneği ekli "Gayrimaddi Hak Bedelleri ve Teknik Hizmet Ücretleri" başlıklı 12 inci, "Serbest Meslek Faaliyetleri" başlıklı 14 üncü veya sırasıyla "İşyeri" ve "Ticari Kazançlar" başlıklı 5 ve 7 inci maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Buna göre, İngiltere ve ABD mukimi bir teşebbüsün Türkiye'ye gelmeksizin icra edecekleri serbest meslek hizmetleri veya benzer nitelikteki diğer faaliyetleri dolayısıyla elde edecekleri gelirleri vergileme hakkı yalnız bu ülkelere aittir. Eğer bu hizmet veya faaliyetler Türkiye'de ilgili Anlaşmaların 5 inci maddesi kapsamında bir işyeri vasıtasıyla icra edilirse veya faaliyetlerin icra edildiği süre veya süreler, Türkiye'de herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşarsa, Türkiye'nin de bu gelirleri vergileme hakkı bulunmaktadır.
Türkiye - Almanya Anlaşmasının 7 inci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca Almanya mukimi şirketin Türkiye'de, ilgili Anlaşmanın bir örneği ekli "İşyeri"ne ilişkin 5 inci maddesi kapsamında bir işyerine sahip olmaksızın elde edeceği geliri vergileme hakkı Almanya'ya aittir. Söz konusu gelirin Türkiye'de bulunan bir işyeri vasıtasıyla elde edilmesi durumunda ise bu işyerine atfedilen gelirle sınırlı olmak üzere vergileme hakkı Türkiye'ye ait olacaktır. Anlaşma'nın 5 inci maddesinde hangi hallerde diğer devlette bir işyeri oluşacağı ve oluşmayacağı açıkça belirtilmiştir.
Türkiye - İsveç Anlaşmasının 14 üncü maddesine göre, İsveç teşebbüsü personelin, serbest meslek hizmetleri veya bağımsız nitelikteki diğer faaliyetleri karşılığında elde edecekleri gelirin Türkiye'de vergilendirilmesi için bu maddenin 2 nci fıkrasında belirtilen koşullardan en az birinin ihlal edilmesi gerekmektedir. Bu üç şartın topluca gerçekleştiği durumda vergileme İsveç'te yapılacaktır.
Türkiye - Hindistan Anlaşmasının 12 inci maddesinin 4 üncü fıkrasında tanımı yapılan "teknik hizmet ücretleri" çerçevesinde, yönetim, teknik veya danışma nitelikli hizmetler karşılığında Türkiye kaynaklı olarak yapılacak ödemelerin bu maddenin 2 nci fıkrası kapsamında %15 oranında vergi tevkifatına tabi tutulması gerekmektedir. Söz konusu Anlaşma kapsamında, verilecek eğitim hizmetlerinin ise, bu hizmetin gerçek kişilerce verilmesi durumunda Anlaşmanın "Serbest Meslek Faaliyetleri"ne ilişkin 14 üncü maddesine göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre, Hindistan mukimi gerçek kişilerin verdiği söz konusu hizmet veya faaliyetler Türkiye'de ilgili Anlaşmanın 5 inci maddesi kapsamında bir işyeri vasıtasıyla icra edilirse veya faaliyetlerin icra edildiği süre veya süreler, Türkiye'de ilgili "bir önceki yıl" veya "gelir yılı"nda toplam 183 günü aşarsa, Türkiye'nin de bu gelirleri vergileme hakkı bulunmaktadır. Söz konusu eğitim hizmetlerinin, tüzel kişilerce verilmesi durumunda ise Hindistan mukimi firmaya yapılacak söz konusu ödemelerin, Anlaşmanın "İşyeri"ne ilişkin 5 inci maddesi ile "Ticari Kazançlar"a ilişkin 7 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre, eğitim hizmetinin Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilci vasıtasıyla yürütülmesi durumunda bu işyerine atfedilen gelirle sınırlı olmak üzere vergileme hakkı Türkiye'ye ait olacak ve iç mevzuatımız çerçevesinde yapılacaktır.
İngiltere, ABD, Almanya ve İsveç mukimi teşebbüslerin Türkiye'de icra edecekleri serbest meslek faaliyetleri, bu teşebbüslerin personelleri vasıtasıyla Türkiye'de yapacakları serbest meslek faaliyetlerini ifade etmektedir. Faaliyetlerin Türkiye'de icra edilmesi durumunda, yaptıkları serbest meslek ödemeleri üzerinden vergi tevkifatı yapmak zorunda olan vergi sorumluları, tevkifat yükümlülüğünün doğduğu sırada, istihkak sahibi teşebbüsün faaliyet icrası amacıyla Türkiye'de herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde (İsveç Anlaşması için bir takvim yılında) toplam 183 günü aşan bir süre kalıp kalmama durumunu bilemeyeceğinden söz konusu ödemeler üzerinden vergi tevkifatını yapmak durumundadırlar.
Kendilerine yapılan ödemelerden vergi tevkifatı yapılan teşebbüsler Anlaşma hükümleri çerçevesinde bu ödemelerin Türkiye'de vergilendirilmemesinin gerektiği durumlarda, bizzat veya vekilleri vasıtasıyla, tevkif edilen vergilerin iadesi için ilgili vergi dairesine başvurabileceklerdir.
İngiltere, ABD, Almanya ve İsveç'te mukim teşebbüslerin Türkiye'de serbest meslek icrası için kaldığı sürenin ilgili Anlaşma maddesine göre herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde veya bir takvim yılı içinde toplam 183 günü aşıp aşmadığının tespitinde; Türkiye'de birden fazla teşebbüse serbest meslek faaliyeti sunuluyorsa bu faaliyetlerin tamamı ve hizmetin Türkiye'ye gönderilen birden fazla personel vasıtasıyla icra edildiği durumda, bunların Türkiye'de toplam kalma süreleri dikkate alınacaktır.
Diğer taraftan, söz konusu hizmetler kapsamında İngiltere, ABD, Almanya, İsveç ve Hindistan'dan gönderilecek personelin elde ettiği ücret gelirlerinin vergilendirilmesi konusunun ise ilgili Anlaşmaların birer örneği ekli 15 inci maddeleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre İngiltere, ABD, Almanya, İsveç ve Hindistan teşebbüsü personelin, söz konusu hizmetler karşılığında elde edecekleri ücretlerin Türkiye'de vergilendirilmesi için anılan maddenin 2 nci fıkrasında belirtilen koşullardan en az birinin ihlal edilmesi gerekmektedir. Bu üç şartın topluca gerçekleştiği durumda ise vergileme ilgili ülkede yapılacaktır. Bununla birlikte, Türkiye - Almanya Anlaşmasına ek Protokol'ün bir örneği ekli 6 ncı maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşmesi halinde ise Almanya Anlaşmasının 15 inci maddesinin 2 nci fıkrasının uygulanmayacağı açıktır.
Yukarıda belirtilen ülkelerde mukim şirketlerin veya ücret erbabının ilgili Anlaşma hükümleri çerçevesinde Türkiye'de vergi ödemeleri durumunda söz konusu vergiler söz konusu Anlaşmaların "Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi" başlıklı maddeleri çerçevesinde duruma göre istisna veya mahsup edilecektir.
Anlaşma hükümlerinin iç mevzuata göre değişiklik getirdiği durumlarda, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmek için söz konusu İngiltere, ABD, Almanya, İsveç ve Hindistan mukimi şirketlerin ve ücret erbaplarının bu ülkelerde tam mükellef olduğunun ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkelerde vergilendirildiğinin yetkili makamlarından alınacak bir belge ile kanıtlanması ve bu belgenin aslı ile noterce veya bu ülkelerdeki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen Türkçe tercümesinin bir örneğinin vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir.
KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
KDV Kanununun,
- 1/1 inci maddesinde, Türkiye' de ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin, 1/2 nci maddesinde ise her türlü mal ve hizmet ithalinin KDV' ye tabi olduğu,
- 6/b maddesinde, işlemlerin Türkiye' de yapılmasının, hizmetin Türkiye' de yapılmasını veya hizmetten Türkiye' de faydalanılmasını ifade ettiği,
- 9 uncu maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığının, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği,
hüküm altına alınmıştır.
Ayrıca, ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye' de bulunmayanlar tarafından yapılan işlemlerde tevkifat uygulamasına ilişkin açıklamalara 01.05.2012 tarihinde yürürlüğe giren 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin 2.1 bölümünde yer verilmiştir.
Buna göre, ortaklığınızın yurt dışında mukim firmalardan satın aldığı bilgisayar programları, bilgi transferi ve bunlara ilişkin hizmetler ile ilgili yapılan ödemeler KDV' ye tabi olup, yurt dışında mukim firmalara ödenen bedel üzerinden hesaplanan KDV' nin, şirketinizce sorumlu sıfatıyla 2 no.lu KDV beyannamesi ile beyan edilerek kanuni süresinde ödenmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(Yaklaşım / Temmuz 2015) 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Sayı: 38418978-125[30-14/7]-208
Tarih: 25/02/2015
Konu: Kanada mukimi firmadan alınan elektronik malzemelere ilişkin hizmetlerin vergilendirilmesi
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizin Kanada mukimi ......... Corporation firmasıyla imzalanan ".............." sözleşmesi kapsamında elektronik malzemeler alınacağı, söz konusu alımlara ilişkin dar mükellef kurum tarafından yurt dışında ve Türkiye'de proje başlangıcı saha denetimi, eğitim hizmetleri, teknik destek hizmetleri verileceği ve verilecek hizmetlerin 183 günü aşan bir süreye sirayet edeceği belirtilerek, şirketinizce dar mükellef kuruma ödenen tutarların kurumlar vergisi kesintisine konu edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan, kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayanların sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmış, dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazançları aynı maddenin üçüncü fıkrasında bentler halinde sayılmış olup bu fıkranın (c) bendinde "Türkiye'de elde edilen serbest meslek kazançları" dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazançları arasında sayılmıştır.
Aynı Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasında; dar mükellef kurumların iş yeri veya daimi temsilci vasıtasıyla elde ettikleri kazançlarının tespitinde, aksi belirtilmediği takdirde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümlerin uygulanacağı; ikinci fıkrasında ise dar mükellefiyete tabi kurumların ticari veya zirai kazançlar dışında kalan kazanç ve iratları hakkında, Gelir Vergisi Kanununun bu kazanç ve iratların tespitine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, ancak bu kazanç ve iratların Türkiye'de yapılmakta olan ticari veya zirai faaliyet kapsamında elde edilmesi halinde, kurum kazancının bu maddenin birinci fıkrasına göre tespit edileceği hüküm altına alınmıştır.
Yine aynı Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasında; dar mükellefiyete tabi kurumların anılan fıkrada bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmış, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile serbest meslek kazançları üzerinden yapılacak kurumlar vergisi kesinti oranı petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlardan % 5, diğer serbest meslek kazançlarından % 20 olarak belirlenmiştir.
1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "30.3. Dar mükellef kurumlar tarafından Türkiye'de bulunan işyeri veya daimi temsilci vasıtasıyla elde edilen kazanç ve iratlarda vergi kesintisi" başlıklı bölümünün beşinci ve altıncı paragraflarında;
"Öte yandan, dar mükellefiyete tabi kurumların, Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilci bulundurmak suretiyle yaptıkları ticari ve zirai faaliyet kapsamında, bu işyerleri veya daimi temsilcileri vasıtasıyla elde ettikleri serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları (dar mükellef kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemeleri hariç) ve menkul sermaye iratları (kâr payları ile Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasında vergi kesintisine tabi tutulan menkul sermaye iratları hariç) üzerinden anılan Kanunun 30 uncu maddesine göre vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Ancak, dar mükellefiyete tabi kurumların Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilcisi bulunmadan veya Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilci bulunsa da bu işyerlerinde yürüttükleri ticari faaliyetle bağlantılı olmamak suretiyle elde ettikleri, serbest meslek kazançlarından, gayrimenkul sermaye iratlarından ve kâr payları hariç menkul sermaye iratlarından Kanunun 30 uncu maddesine göre vergi kesintisi yapılacağı tabiidir."
açıklamaları yer almaktadır.
Buna göre; Kanada mukimi firmadan sözleşme karşılığında elektronik malzeme alımı kapsamında verilecek teknik destek ve eğitim hizmeti serbest meslek faaliyeti kapsamında olduğundan, bu hizmetler karşılığında şirketinizce yapılacak ödemeler üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi gereğince %20 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Diğer taraftan, serbest meslek faaliyeti kapsamındaki hizmetlerin Türkiye'de bir iş yeri veya daimi temsilci vasıtasıyla yapılması halinde, dar mükellef kurum tarafından bu hizmetten dolayı elde edilecek kazançların tam mükellefler için geçerli olan hükümler çerçevesinde yıllık kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerektiğinden, dar mükellef kuruma yapılacak ödemeler üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
Ancak, dar mükellefin Türkiye'de bir iş yerinin veya daimi temsilcisinin bulunup bulunmadığının bilinmemesi durumunda ise kurumlar vergi kesintisi yapılması gerekeceği tabiidir.
Öte yandan, "Türkiye Cumhuriyeti ile Kanada Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması" 01.01.2012 tarihinden itibaren uygulanmaya başlamıştır.
Söz konusu Anlaşma'nın "Serbest Meslek Faaliyetleri"ne ilişkin 14 üncü maddesinde yalnızca gerçek kişilerin faaliyetlerine ilişkin düzenlemelere yer verildiğinden, Kanada mukimi şirketler tarafından Türkiye'de ifa edilen serbest meslek faaliyetlerinin, Anlaşma'nın "İşyeri"ne ilişkin 5 ve "Ticari Kazançlar"a ilişkin 7 nci maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmekte olup, Anlaşmanın 5 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında;
"3. İşyeri" terimi aşağıdakileri de kapsayacaktır:
(a) Altı ayı aşan bir süre devam eden bir inşaat şantiyesi, yapım, montaj veya kurma projesi veya bunlara ilişkin gözetim faaliyetleri; ve
(b) Bir Akit Devlet teşebbüsü tarafından, çalışanları veya teşebbüs tarafından bu amaçla görevlendirilen diğer gerçek kişiler aracılığıyla diğer Akit Devlette ifa edilen ve herhangi bir 12 aylık dönemde o Devlet içinde toplam 183 günü aşan bir süre veya sürelerde devam eden, danışmanlık hizmetleri de dahil, hizmet tedarikleri (aynı veya bağlı proje için)."
Ticari Kazançlar'a ilişkin 7 nci maddesinin 1 inci fıkrasında ise;
"1. Bir Akit Devlet teşebbüsüne ait kazanç, söz konusu teşebbüs diğer Akit Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnızca bu Devlette vergilendirilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari faaliyette bulunursa, teşebbüsün kazancı, yalnızca bu işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere bu diğer Devlette vergilendirilebilir."
hükümleri öngörülmektedir.
Anlaşma'nın yukarıda yer alan 5 inci maddesi hükmünden de anlaşılacağı üzere, Kanada mukimi şirketler tarafından verilen hizmetlerin Türkiye'de vergilendirilebilmesi için gerekli olan "işyeri" oluşturma ölçütü, yalnızca fiziki bir yerle sınırlı olmayıp, şirketin personeli aracılığıyla Türkiye'de vereceği hizmetler de yukarıda belirtilen süre şartına bağlı olarak bir işyeri oluşturabilmektedir.
Kanada mukimi bir teşebbüsün Türkiye'de serbest meslek faaliyetinde bulunması durumunda Türkiye'de bir işyerinin oluşup oluşmadığının belirlenmesi açısından gerekli olan 183 günlük sürenin tespitinde;
-teşebbüsün, Türkiye'de, Anlaşma'nın 5/3-b bendinde bahsedilen aynı veya bağlı projeler kapsamında hizmet ifasında bulunması halinde sürenin bir bütün olarak, ayrı projeler kapsamında hizmet ifasında bulunması halinde ise her bir proje süresinin ayrı ayrı;
-her bir projeye ilişkin faaliyetin, söz konusu teşebbüsün Türkiye'ye gönderdiği birden fazla personel tarafından icra edilmesi halinde ise her bir personelin Türkiye'de kaldıkları sürelerin toplamının
dikkate alınması gerekmektedir.
Kanada mukimi şirketin personeli vasıtasıyla Türkiye'de ifa edeceği hizmetlerin 12 aylık dönemde toplam 183 günü aştığı belirtilmiş olduğundan, bu hizmetlerden elde edilecek kazançlar üzerinden, Anlaşma'nın Ticari Kazançlara ilişkin 7 nci maddesi kapsamında Türkiye'nin vergilendirme hakkı bulunmaktadır.
Diğer taraftan, Kanada mukimi şirketin söz konusu faaliyetleri Anlaşma kapsamında ticari kazanç olarak değerlendirilmekle birlikte, bu kazancın Türkiye'de vergilendirilmesi gerektiği durumda, vergilemenin iç mevzuatımızdaki usul ve esaslar çerçevesinde yapılacağı tabiidir.
Dolayısıyla; şirketinizin, Kanada mukimi firması tarafından verilecek teknik destek ve eğitim hizmeti karşılığında yapacağı ödemelerin iç mevzuatımıza göre vergilendirilmesi gerektiğinden, bu ödemeler üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi gereğince %20 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Ayrıca, söz konusu faaliyetlerden elde edilen kazançlar dolayısıyla Türkiye'de ödenen vergiler ise Anlaşma'nın "Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi"ne ilişkin 23 üncü maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca Kanada'da mahsup edilebilecektir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(Yaklaşım / Temmuz 2015) 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Sayı: 38418978-125[30-13/3]-369
Tarih: 11/04/2014
Konu: İtalya mukimi firmadan alınan ekipman ve makine kullanım ve bakım hizmetlerine ilişkin yapılacak ödemenin kurumlar vergisinde indirimi hk.

İlgi : ... tarihli özelge talep formunuz.
İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eki dilekçenizde, firmanızın daha önceden almış olduğu demiryolu ekipman ve makinelerin kullanım ve bakım hizmetlerini ... firmasından almakta olduğunuz belirtilerek, adı geçen firmaya yapılacak ödemeler üzerinden kurumlar vergisi tevikfatı yapılıp yapılmayacağı hususunda özelge talep etmektesiniz.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayanların sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden dar mükellefiyet esasında vergilendirileceği hükmüne yer verilmiş olup, aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise dar mükellefiyette kurum kazancının oluşturan kazanç ve iratlar arasında sayılmıştır.
Buna göre kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayan mükellefler yalnızca Türkiye'de elde ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirilmektedir. Eğer Türkiye'de şube ya da temsilcileri var ise verginin ödenmesinden bunlar sorumlu olmaktadır. Yurt dışındaki firmaların Türkiye'de temsilci bulundurmadan mal veya hizmeti kendisinin satın alması halinde de bu kurumun dar mükellef olma vasfı değişmeyecek, verginin ödenmesinden mal ve hizmeti alan kurum sorumlu olacaktır.
Aynı Kanunun 30 uncu maddesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların bu maddede sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından %15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiş olup maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde serbest meslek kazançlarından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır. Vergi kesintisi oranları 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlarda %5, diğer serbest meslek kazançlarında ise %20 olarak belirlenmiştir.
Diğer yandan konuya ilişkin olarak 1 seri no'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "22.2.3-Serbest Meslek Kazançları" başlıklı bölümünde ;
"Serbest meslek faaliyeti, esas itibarıyla gerçek kişilerce icra edilen ve Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde tanımlanan faaliyet türüdür. Dar mükellef kurumların bu tür kazanç elde etmeleri ise istihdam ettikleri personelleri aracılığı ile olmaktadır.
Serbest meslek kazançlarının Türkiye 'de elde edilmiş sayılması için serbest meslek faaliyetinin Türkiye 'de icra edilmesi veya Türkiye 'de değerlendirilmesi gerekir.
Türkiye 'de değerlendirme, ödemenin Türkiye 'de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa Türkiye 'de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılmasıdır.
Öte yandan, mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci maddesinde, dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar arasında sayılan "Türkiye 'de elde edilen ücretler"e 5520 sayılı Kanunda yer verilmemiştir. Yabancı kurumların Türkiye'de ücret geliri elde etmesi, istihdam ettiği bir personeli Türkiye'de yapılacak bir iş için tahsis etmesi, bu şahsın yabancı kuruma bağlı olarak Türkiye'de hizmet vermesi veya ödemenin Türkiye'de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa Türkiye'de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılması suretiyle olmaktadır. Bu şekliyle dar mükellef kurumların elde ettiği ücret ile serbest meslek kazancı arasında genelde bir fark bulunmamaktadır. Dar mükellef kurumun, Türkiye 'de hizmet ettiği kurum ya da kişiye bağımlı olmasının mümkün olamayacağı dikkate alınarak kurumun yalın anlamıyla ücret elde etmesi olanaksızdır. Dolayısıyla 5422 sayılı Kanunun uygulanmasında ücret kazancı grubunda değerlendirilen kazançlar, 5520 sayılı Kanunun uygulanmasında serbest meslek kazancı olarak değerlendirilecektir.
Dar mükellef kurumların Türkiye 'de elde ettikleri serbest meslek kazançları, Kanunun 30 uncu maddesi uyarınca vergi kesintisine tabi tutulacaktır.
Serbest meslek kazancının Türkiye'de yapılmakta olan ticari faaliyet kapsamında elde edilmesi halinde, kurum kazancının tespitinde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümler uygulanacaktır. Türkiye'de bulunan işyeri veya daimi temsilcileri vasıtasıyla ticari kazanç elde eden dar mükellef kurumların Türkiye'de elde ettikleri serbest meslek kazançları bulunması halinde, dar mükellef kurumların Türkiye'deki işyeri veya daimi temsilcisi vasıtasıyla elde ettiği kazanç ve iratlar ticari kazanç olarak değerlendirileceğinden, bu serbest meslek kazancı üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesine göre vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi bulunmayan ya da işyeri veya daimi temsilcisi bulunmakla birlikte bunlarla ilişkili olmaksızın Türkiye'de serbest meslek faaliyeti icra eden veya bu faaliyeti Türkiye'de değerlendirilen kurumların, yıllık beyanname vermeleri halinde, kesilen bu vergiler beyannamede hesaplanan vergiden mahsup edilebilecektir." açıklamalarına yer verilmiştir.
Bu açıklamalar çerçevesinde İtalya mukimi firmanın elemanları vasıtasıyla Türkiye'de yaptığı demiryolu ekipman ve makinelerin kullanım ve bakım hizmetleri karşılığında anılan firmaya yapılan ödemenin serbest meslek faaliyeti karşılığı yapılan bir ödeme olarak kabul edilerek tevkifata tabi tutulması gerekmektedir.
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması Yönünden:
01.01.1994 tarihinden itibaren uygulanmakta olan Türkiye Cumhuriyeti ile İtalya Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması'nın "Serbest Meslek Faaliyetleri " başlıklı 14 üncü maddesinde;
2. Bir Akit Devlet teşebbüsünün serbest meslek faaliyetleri veya benzer nitelikteki diğer
faaliyetler dolayısıyla elde ettiği gelir, yalnız bu Devlette vergilendirilebilecektir. Bununla beraber, eğer bu faaliyetler diğer Devlette icra edilirse ve eğer:
  • a) Teşebbüs, bu hizmet veya faaliyetleri icra etmek üzere bu diğer Devlette bir işyerine sahip olursa; veya
  • b) Hizmetlerin icra edildiği süre veya süreler, herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde, toplam 183 günü aşarsa,
sözkonusu gelir, aynı zamanda bu diğer Akit Devlette de vergilendirilebilir.
Böyle bir durumda olayına göre, ya yalnızca sözkonusu işyerine atfedilebilen gelir, ya da yalnızca bu diğer Devlette icra edilen hizmet veya faaliyetlere atfedilebilen gelir, bu diğer Devlette vergilendirilebilir. Her iki durumda da, bu teşebbüs, sözkonusu gelir dolayısıyla bu diğer Akit Devlette bu Anlaşmanın 7 nci maddesi hükümlerine göre vergilendirilmeyi, yani sözkonusu gelir bu diğer Devlette bulunan bir işyerine atfedilebilirmiş gibi vergilendirilmeyi tercih edebilir. Bu tercih, bu diğer Devletin sözkonusu gelir üzerinden tevkif suretiyle vergi alma hakkını etkilemeyecektir.
hükümlerine yer verilmiştir.
Bu hükümlere göre, İtalya mukimi firmadan alınan teknik danışmanlık hizmetleri için yapılan ödemelerin, hizmet Türkiye'de ifa edilmedikçe ve 2 nci fıkradaki şartlardan biri sağlanmadıkça yalnızca İtalya'da vergilendirilmesi gerekmektedir.
Söz konusu teknik danışmanlık hizmeti Türkiye'de ifa edildiğinde, İtalya mukimi firmanın bu faaliyetleri Türkiye'de bir işyeri vasıtasıyla icra etmesi veya Türkiye'deki faaliyetlerin icra edildiği süre veya sürelerin herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşması durumunda, Türkiye'nin de bu faaliyetler nedeniyle elde edilen gelirleri vergilendirme hakkı olacaktır. İtalya mukimi firmanın Türkiye'de icra edeceği serbest meslek faaliyeti, bu firmanın personelleri vasıtasıyla Türkiye'de yapacakları serbest meslek faaliyetlerini ifade etmektedir.
Faaliyetin Türkiye'de icra edilmesi durumunda, yaptıkları serbest meslek ödemeleri üzerinden vergi tevkifatı yapmak zorunda olan vergi sorumluları, tevkifat yükümlülüğünün doğduğu sırada, istihkak sahibi teşebbüsün faaliyet icrası amacıyla Türkiye'de herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşan bir süre kalıp kalmama durumunu bilemeyeceğinden söz konusu ödemeler üzerinden vergi tevkifatı yapmak durumundadır.
İtalya mukimi firmanın Türkiye'de serbest meslek icrası için kaldığı sürenin herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşıp aşmadığının tespitinde; Türkiye'de birden fazla teşebbüse serbest meslek hizmeti sunuluyorsa bu faaliyetlerin tamamı ve hizmetin Türkiye'ye gönderilen birden fazla personel vasıtasıyla icra edildiği durumda, bunların Türkiye'de toplam kalma süreleri dikkate alınacaktır.
Kendilerine yapılan ödemelerden vergi tevkifatı yapılan teşebbüsler Anlaşma hükümleri çerçevesinde bu ödemelerin Türkiye'de vergiye tabi tutulmaması gerektiği durumlarda, bizzat veya vekilleri aracılığıyla tevkif yoluyla alınan vergilerin iadesi için ilgili vergi dairesine başvurabileceklerdir.
Anlaşma'nın Türkiye'ye vergi alma hakkı tanıdığı durumlarda, Türkiye'de söz konusu serbest meslek kazançları üzerinden bu şekilde ödenecek vergiler; Anlaşma'nın "Çifte Vergilendirmenin Önlenmesine" ilişkin 23 üncü maddesinin 3 üncü fıkrası çerçevesinde İtalya'da mahsup edilebilecektir.
Diğer taraftan, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmek için söz konusu İtalya mukimi firmanın İtalya'da tam mükellef olduğunun ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğinin İtalya yetkili makamlarından alınacak bir belge ile kanıtlanması ve bu belgenin aslı ile noterce veya İtalya'daki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen Türkçe tercümesinin bir örneğinin vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(Yaklaşım / Temmuz 2015) 

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Sayı: 38418978-125[30-14/1]-772
Tarih: 04/08/2014
Konu: Suudi Arabistan mukimi firmaya lojistik, montaj denetimi, aydınlatma armatürlerinin test ve devreye alınması hizmetlerinden dolayı yapılan ödemeler
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketiniz tarafından Suudi Arabistan'daki müşterinize malihracatı yapıldığı, ihraç edilen ürünlere istinaden Suudi Arabistan mukimi ........ Firması tarafından lojistik, montaj denetimi, aydınlatma armatürlerinin test ve devreye alınması hizmetlerinin tamamen Suudi Arabistan'da gerçekleştirildiğinden bahisle alınan bu hizmetler karşılığında şirketinizce yapılan ödemeler üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; Kanunun birinci maddesinde yazılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye'debulunmayanların, yalnız Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği; üçüncü fıkrasında ise dar mükellefiyette kurum kazancının hangi kazanç ve iratlardan oluştuğu hükme bağlanmıştır. Anılan maddenin üçüncü fıkrasının (a) bendinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun Türkiye'de bir işyeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen ticari kazançların; (c) bendinde Türkiye'de elde edilen serbest meslek kazançlarının dar mükellefiyet konusuna giren kurum kazancı olarak vergilendirileceği hükmüne yer verilmiştir.
Aynı maddenin dördüncü fıkrasında ise maddede belirtilen kazanç ve iratlar ile gelir unsurlarının Türkiye'de elde edilmesi ve Türkiye'de daimi temsilci bulundurulması konularında 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 7 nci maddesinde; "Dar mükellefiyete tabi olanlar bakımından kazanç ve iradın Türkiye'de elde edildiği aşağıdaki şartlara göre tayin olunur.
(1) Ticari kazançlardakazanç sahibinin Türkiye'de işyerinin olması veya daimi temsilcibulundurması ve kazancın bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyle sağlanması (Bu şartları haiz olsalar dahi iş merkezi Türkiye'de bulunmayanlardan, ihraç edilmek üzere Türkiye'de satın aldıkları veya imal ettikleri malları Türkiye'de satmaksızın yabancı memleketlere gönderenlerin bu işlerden doğan kazançları Türkiye'de elde edilmiş sayılmaz.
Türkiye'de satmaktan maksat, alıcı veya satıcının veya her ikisinin Türkiye'de olması veya satış aktinin Türkiye'de yapılmış olmasıdır. İş merkezinden maksat ise, iş bakımından muamelelerin bilfiil toplandığı ve idare edildiği merkezdir.
.....
(4) Serbest meslek kazançlarında: Serbest meslek faaliyetlerinin Türkiye'de icra edilmesi veya Türkiye'de değerlendirilmesi;
.....
Bu maddenin 3 üncü, 4 üncü, 5 inci ve 7 nci bentlerinde sözü edilen değerlendirmeden maksat, ödemenin Türkiye'de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa, Türkiye'de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılmasıdır."
 hükümlerine yer verilmiştir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 22 nci maddesinin birinci fıkrasında; dar mükellef kurumların iş yeri veya daimi temsilci vasıtasıyla elde ettikleri kazançlarının tespitinde, aksi belirtilmediği takdirde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümlerin uygulanacağı; ikinci fıkrasında dar mükellefiyete tabi kurumların ticari veya zirai kazançlar dışında kalan kazanç ve iratları hakkında, Gelir Vergisi Kanununun bu kazanç ve iratların tespitine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, ancak bu kazanç ve iratların Türkiye'de yapılmakta olan ticari veya zirai faaliyet kapsamında elde edilmesi halinde, kurum kazancının bu maddenin birinci fıkrasına göre tespit edileceği hüküm altına alınmıştır.
Aynı Kanunun "Dar mükellefiyette vergi kesintisi" başlıklı 30 uncu maddesinde, dar mükellefiyete tâbi kurumların maddede bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı, maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde serbest meslek kazancı üzerinden (2009/14593 sayılı BKK ile belirlenen oran) %20 oranında vergi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiş olup ticari faaliyet kapsamında (Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi kapsamındaki işler hariç) yapılan ödemeler ise tevkifata tabi kazanç ve iratlar arasında sayılmamıştır.
1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "30.3." bölümünün beşinci ve altıncı paragraflarında;
"Öte yandan, dar mükellefiyete tabi kurumların, Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilci bulundurmak suretiyle yaptıkları ticari ve zirai faaliyet kapsamında, bu işyerleri veya daimi temsilcileri vasıtasıyla elde ettikleri serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları (dar mükellef kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemeleri hariç) ve menkul sermaye iratları (kâr payları ile Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasında vergi kesintisine tabi tutulan menkul sermaye iratları hariç) üzerinden anılan Kanunun 30 uncu maddesine göre vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Ancak, dar mükellefiyete tabi kurumların Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilcisi bulunmadan veya Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilci bulunsa da bu işyerlerinde yürüttükleri ticari faaliyetle bağlantılı olmamak suretiyle elde ettikleri, serbest meslek kazançlarından, gayrimenkul sermaye iratlarından ve kâr payları hariç menkul sermaye iratlarından Kanunun 30 uncu maddesine göre vergi kesintisi yapılacağı tabiidir."
açıklamalarına yer verilmiştir.
Öte yandan, ülkemiz ile çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması bulunması ve söz konusu ödemelerle ilgili olarak anlaşmada bir hükmün bulunması halinde öncelikle bu hükümlerin dikkate alınacağı tabiidir.
Diğer taraftan, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suudi Arabistan Krallığı HükümetiArasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması" 01.01.2010 tarihinden itibaren uygulanmaktadır.
Özelge talep formundan ve mükellef ile bilahere yapılan yazışmalardan, şirketinizin ........... Havaalanı aydınlatma işi kapsamında Suudi Arabistan'daki müşterisine mal ihraç ettiği; ilgili ürünlerin Suudi Arabistan'daki lojistik hizmetini, montaj denetimini ve aydınlatma armatürlerinin test ve devreye alınması hizmetlerinin yerine getirilmesi için ise Suudi Arabistan mukimi ".......... firması ile anlaşıldığı, bu hizmetlerin karşılığında, söz konusu Suudi Arabistan mukimi firmaya yapılan ödemelerin vergilendirilmesine ilişkin tereddüt hasıl olduğu görülmektedir.
Şirketinizin, Suudi Arabistan mukimi ".................. firmasından aldığı söz konusu lojistik, montaj denetimi, aydınlatma armatürlerinin test ve devreye alınması hizmetleri karşılığında anılan firmaya yaptığı ödemelerin, Anlaşmanın 5 ve 7 nci maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Söz konusu Anlaşmanın "İş Yeri"ni düzenleyen 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendi;
"3. İş yeri terimi aşağıdakileri de kapsayacaktır.
...
b) bir teşebbüs tarafından, çalışanları veya teşebbüs tarafından bu amaçla görevlendirilen diğer personel aracılığıyla bir Akit Devlette ifa edilen ve herhangi bir 12 aylık dönemde (aynı veya bağlı bir proje için) toplam 6 aylık süre veya süreleri aşan, danışmanlık hizmetleri dahil hizmet tedarikleri."
hükmünü öngörmektedir.
Anlaşmanın "Ticari Kazançlar"ı düzenleyen 7 nci maddesinin birinci fıkrasında ise;
"1. Bir Akit Devlet teşebbüsüne ait kazanç, söz konusu teşebbüs diğer Akit Devlette yer alan bir iş yeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnızca bu Devlette vergilendirilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari faaliyette bulunursa, teşebbüsün kazançları yalnızca iş yerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere bu diğer Devlette vergilendirilebilir."
hükmü yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen hükümlere göre, Suudi Arabistan mukimi ............. firmasının Anlaşmanın 5/3-b bendi kapsamında Türkiye'de bir iş yerine sahip olmaksızın Türkiye'den elde edeceği kazançların vergilendirme hakkı yalnızca Suudi Arabistan'a ait bulunmaktadır. Söz konusu gelirlerin Türkiye'de bulunan bir iş yeri vasıtasıyla elde edilmesi durumunda ise bu iş yerine atfedilebilen kazançlarla sınırlı olmak üzere Türkiye'nin de vergi alma hakkı doğacaktır.
Özelge talep formu ve ekinde yer alan belgelerin incelenmesinden, söz konusu Suudi Arabistan mukimi firma tarafından anılan iş kapsamında sunulan hizmetlerin Suudi Arabistan'da gerçekleştirildiği anlaşıldığından, şirketiniz tarafından söz konusu firmaya yapılan ödemeler üzerinden Türkiye'nin vergi alma hakkı bulunmamaktadır.
 Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.
(Yaklaşım / Temmuz 2015) 

Yabancı Şirketlere Yapılan Tazminat Ödemelerinin Vergi Anlaşmalarına Göre Vergilendirilmesi Esasları Noktasında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Türkiye’nin yabancı bir ülkede mukim bir şirkete yaptığı ödemelerde Türk vergi hukukuna göre vergilendirme yapabilmek için öncelikle ödeme yapılan kurumun mukimi olduğu ülke ile Türkiye arasında bir vergi anlaşmasının olup olmadığı tespit edilecektir. Daha sonra bu anlaşmada yapılan ödemeleri Türkiye’nin vergilendirme yetkisin sahip olup olmadığı araştırılacaktır.
Yabancı şirketlere yapılan tazminat ödemelerinde Türkiye’nin vergilendirme yetkisinin olup olmadığını tespit etmek için öncelikle yapılan ödemenin Anlaşma kapsamında hangi gelir unsuruna girdiği belirlenecektir. Bu makalemizde irdelediğimiz, Singapur ve Avustralya Anlaşmalarına göre, tazminat ödemeleri anlaşmada düzenlenmiş olan hiçbir gelir unsuruna girmemektedir.
Bununla birlikte, vergi anlaşmalarında bu konuda özel bir düzenleme yer almakta ve bu düzenleme bazı Anlaşmalarda 21. bazı Anlaşmalarda ise 22. maddede düzenlenmektedir. Bu maddelerde düzenlenen gelir unsuru “Diğer Gelirler” başlığı altında düzenlenmekte ve bu madde Anlaşmaların önceki maddelerinde belirtilmeyen gelir unsurlarında vergilendirme yetkisinin hangi akit devlete ait olacağını belirlemektedir.
Vergi Anlaşmalarında diğer gelirlerde vergilendirme yetkisi bazı anlaşmalarda mukim devlet, bazı anlaşmalarda kaynak ülkeye bazı anlaşmalarda ise vergilendirme yetkisi her iki ülkeye de verilmektedir. Bu makalemizde irdelediğimiz Singapur Anlaşmasına göre diğer gelirlerde vergilendirme yetkisi gelirin doğduğu kaynak ülkeye verilmiştir. Avustralya Anlaşmasında ise bu yetki esas itibariyle mukim devlete verilmekle birlikte gelirin, gelirin doğduğu ülkede bulunan kaynaklardan elde edilmesi halinde, kaynak ülkeye de verilmiştir.
Bu nedenle, her ne kadar Türkiye’nin imzaladığı bütün vergi anlaşmalarında diğer gelirlerde vergilendirme yetkisinin kullanılmasında ortak hükümler yer alsa da bazı anlaşmalarda bu konuda özel bazı düzenlemelere yer verilebilmektedir. Bu nedenle, her anlaşma hükmü titizlikle tetkik edilmeli ve vergilendirme esasları buna göre belirlenmelidir.
(Levent BAŞAK Yaklaşım / Temmuz 2015) 

T.C. D A N I Ş T A Y
Dördüncü Daire
Esas No: 2013/301
Karar No: 2013/3589
Özeti: Kredi vermeye yetkili grup şirketinden alınan kredi için tevkifat yapılmayacağı hakkında.
(Vergi Dünyası Mayıs 2015)

Dar Mükellef Kurumlara Yapılan Gayrimaddi Hak Kapsamındaki Know-How Ödemelerininin Vergilendirilmesi
Dar mükellef kurumlara yapılan know-how bedelleri üzerinden KVK’nın 30. maddesi kapsamında %20 oranın kurumlar vergisi tevkifatı, sorumluluk uygulaması çerçevesinde de %18 oranında KDV tevkifatı yapılmalıdır. Kurumlar vergisi tevkifatı yapılırken Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları hükümleri çerçevesinde ve gerekli şartların sağlanması durumunda düşük oran (genelde %10) da dikkate alınabilir. Know-how bedellerine ilişkin ödeme anında ortaya çıkan kur farkları üzerinden stopaj ve KDV hesaplanması gerektiğine ilişkin Mali İdare’nin mukteza düzeyinde görüşlerinin bulunduğunu da belirtmek isteriz.
Yurt dışına yapılan know-how bedeli ödemeleri bazen, hizmet alımı veya danışmanlık hizmeti kabul edilerek mükelleflerce yanlış değerlendirilebilmektedir. Bu durum vergilendirmede farklılık yaratacağından, vergi idaresi ile mükellefler arasında ihtilaflara yol açmaktadır. Vergilendirmenin doğru yapılması ve yapılan ödemenin gerçek niteliğinin belirlenmesi için sözleşme içeriğinin incelenmesi ve sözleşmede yer alan unsurların tek tek ele alınarak değerlendirme yapılması gerekmektedir
Know-how bedelleri grup şirketlerinden alınması durumunda Transfer Fiyatlandırması Örtülü Kazanç Dağıtımı hükümlerinin dikkate alınması önem arz etmektedir.
Uygulamada mükelleflerin alınan hizmetlerin gayri maddi hak mı serbest meslek mi olduğu noktasında tereddüte düştükleri görülmektedir. Bu husus, Türkiye’de vergi alanında “gri” bir alan olup konuya ilişkin net bir çözüme varılabilmiş değildir. Konuyla ilgili farklı yönde verilmiş özelge ve mahkeme karaları görülmektedir. Bu nedenle, yazımızda OECD yorumları çerçevesinde konunun çerçevesi çizilmeye çalışılmıştır.
(Erhan BAYAR İbrahim KARARKUŞ E-Yaklaşım / Mayıs 2015)

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı : 62030549-125[30-2012/397]-1416
Tarih : 23/05/2014
Konu : Yabancı ülke mukimine yapılan “gayrimaddi hak bedeli” niteliği taşıyan ödemeler üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda; ... A.Ş. tarafından organize edilen ... Maratonunun canlı yayınlanma ihalesini aldığınızı, söz konusu maratonun prodüksiyon ve yayın hizmetini Portekiz mukimi ... unvanlı firmaya yaptırdığınızı, canlı yayının hazırlanması tüm alt yapısı ve teknik prodüksiyonun ... mukimi firma tarafından yapıldığı ve 6 gün sürdüğünü, alınan bu hizmet karşılığı tarafınıza 108.000 Euro fatura düzenlendiği belirtilerek, yapılan ödeme üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılmasının gerekli olup olmadığı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 3. maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun birinci maddesinde sayılı kurumların kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanların sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden dar mükellefiyet esasında vergilendirileceği hükme bağlanmış ve üçüncü fıkrasında da dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmıştır.
Aynı Kanunun 30. maddesinde, dar mükellefiyete tâbi kurumların maddede bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiş olup maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde serbest meslek kazançlarından, ikinci fıkrasında ise ticarî veya ziraî kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddî hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır. Vergi kesintisi oranları, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 03.02.2009 tarihinden itibaren, petrol Arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlardan % 5, diğer serbest meslek kazançlarında %20, gayrimaddî hak bedeli ödemelerinde de %20 olarak belirlenmiştir.
Diğer taraftan, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Portekiz Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması” 01.01.2007 tarihinden itibaren uygulanmaktadır.
... Maratonunun canlı yayınlanması amacıyla Portekiz mukimi ... firmasından aldığınız prodüksiyon ve yayın hizmetleri karşılığında yaptığınız ödemelerin anılan Anlaşma’nın “Serbest Meslek Faaliyetleri”ni düzenleyen 14. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Söz konusu Anlaşma’nın “Serbest Meslek Faaliyetleri” başlıklı 14. maddesinin 2. fıkrası; “2. Bir Akit Devlet teşebbüsünün serbest meslek hizmetleri veya benzer nitelikteki diğer faaliyetleri dolayısıyla elde ettiği gelir, yalnızca bu Devlette vergilendirilebilecektir. Bununla beraber, söz konusu hizmet veya faaliyetler bu diğer Devlette icra edilirse ve eğer:
a) bu teşebbüs, bu diğer Devlette söz konusu hizmet veya faaliyetlerini icra ettiği bir işyerine sahipse; veya
b) hizmetlerin ifa edildiği dönem ya da dönemler, kesintisiz herhangi bir 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşarsa, söz konusu gelir aynı zamanda bu diğer Akit Devlette de vergilendirilebilir.
Böyle durumlarda, olayına göre, yalnızca söz konusu işyerine ya da bu diğer Devlette icra edilen hizmet veya faaliyetlere atfedilebilen gelir, bu diğer Devlette vergilendirilebilir. Bu teşebbüs, her iki durumda da, söz konusu gelir diğer Devlette bulunan bir teşebbüsün işyerine atfedilebilen bir gelirmiş gibi, bu diğer Devlette, bu Anlaşmanın 7. madde hükümlerine göre vergilendirilmeyi seçebilir. Bu seçim, diğer Devletin söz konusu gelir üzerinden vergi tevkifatı yapma hakkını etkilemeyecektir.” hükümlerini öngörmektedir.
Anılan Anlaşma’nın Protokolü’nde ise; “14. Maddeye Ek 14. maddenin 2. fıkrasına ilişkin olarak, bir Akit Devlet teşebbüsünün, diğer Akit Devlette bu Anlaşmanın 7. maddesi hükümlerine göre vergilendirilmeyi seçmesi durumunda, söz konusu gelir üzerinden bu diğer Devlette stopaj yoluyla alınan vergi, bu Anlaşmanın 7. maddesi hükümleri uyarınca bu gelir üzerinden hesaplanan vergiden indirilebilir.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, ... mukimi “...”nın Türkiye’ye gelmeksizin Portekiz’de icra edeceği serbest meslek hizmetleri veya benzer nitelikteki diğer faaliyetleri dolayısıyla elde edeceği gelirleri vergileme hakkı yalnız Portekiz’e aittir. Söz konusu hizmet faaliyetlerinin Türkiye’de icra edilmesi durumunda ise, adı geçen teşebbüsün bu faaliyetleri Türkiye’de bir işyeri vasıtasıyla icra etmesi veya Türkiye’deki faaliyetlerinin icra edildiği süre veya sürelerin herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşması halinde, Türkiye’nin de bu faaliyetler nedeniyle elde edilen gelirleri vergileme hakkı bulunmaktadır.
Portekiz mukimi teşebbüsün Türkiye’de icra edeceği serbest meslek faaliyeti, bu teşebbüsün personelleri vasıtasıyla Türkiye’de yapacakları serbest meslek faaliyetlerini ifade etmektedir. Faaliyetin Türkiye’de icra edilmesi durumunda, yaptıkları serbest meslek ödemeleri üzerinden vergi tevkifatı yapmak zorunda olan vergi sorumluları, tevkifat yükümlülüğünün doğduğu sırada, istihkak sahibi teşebbüsün faaliyet icrası amacıyla Türkiye’de herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşan bir süre kalıp kalmama durumunu bilemeyeceğinden söz konusu ödemeler üzerinden vergi tevkifatını yapmak durumundadırlar.
Portekiz mukimi teşebbüsün Türkiye’de serbest meslek icrası için kaldığı sürenin herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşıp aşmadığının tespitinde; Türkiye’de birden fazla teşebbüse serbest meslek faaliyeti sunuluyorsa bu faaliyetlerin tamamı ve hizmetin Türkiye’ye gönderilen birden fazla personel vasıtasıyla icra edildiği durumda, bunların Türkiye’de toplam kalma süreleri dikkate alınacaktır.
Kendilerine yapılan ödemelerden vergi tevkifatı yapılan teşebbüsler Anlaşma hükümleri çerçevesinde bu ödemelerin Türkiye’de vergilendirilmemesinin gerektiği durumlarda, bizzat veya vekilleri vasıtasıyla, tevkif edilen vergilerin iadesi için ilgili vergi dairesine başvurabileceklerdir.
Anlaşma hükümlerinin iç mevzuata göre değişiklik getirdiği durumlarda, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmek için Portekiz mukimi söz konusu şirketin Portekiz’de tam mükellef olduğunun ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğinin Portekiz yetkili makamlarından alınacak bir belge (mukimlik belgesi) ile kanıtlanması ve bu belgenin aslı ile noterce veya Portekiz’deki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen Türkçe tercümesinin bir örneğinin vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(Vergi Dünyası Nisan 2015)

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
 
Sayı : 62030549-125[30-2012/360]-1181
Tarih : 24/04/2014
Konu : İrlanda mukimi Şirketten alınarak herhangi bir değişiklik yapılmaksızın satılan ve ihraç edilen bilgisayar programları için yapılan ödemeler ile imzalanan destek sözleşmeleri kapsamında sağlanan bakım ve güncelleme hizmetlerine ilişkin bedeller üzerinden tevkifat yapılıp yapılmayacağı.    

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizce İrlanda mukimi ... tarafından üretilen yazılım ürünlerinin üzerinde herhangi bir değişiklik yapmaksızın Türkiye’deki ve yurt dışındaki müşterilere dağıtımını yaptığınız, dağıtım işine ek olarak müşterilerinizle belirli süreler için destek sözleşmeleri imzaladığınız ve bu sözleşmeler kapsamında yazılımların kaynak kodlarında hiçbir değişiklik yapmaksızın destek hizmetleri sağladığınız, ayrıca yazılımların güncellemelerini de yaptığınız belirtilerek, yazılım bedeli olarak ... ‘e yapılan ödemeler ile müşterilerle imzalanan destek sözleşmeleri kapsamında yazılımların kaynak kodlarında değişiklik yapılmaksızın sağlanan bakım ve güncelleme hizmetlerine ilişkin bedeller üzerinden ... ‘e yapılan ödemelerin Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesine göre tevkifata tabi olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
Kurumlar Vergisi Yönünden:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 3’üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanun’un 1’inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanların, dar mükellefiyet esasında, sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilecekleri hükme bağlanmış olup üçüncü fıkrasında, dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmıştır.
Aynı Kanun’un 30. maddesinin birinci fıkrasında, dar mükellefiyete tâbi kurumların maddede sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dâhil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmış olup anılan fıkranın (b) bendinde, petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlardan (2009/14593 sayılı BKK ile) %5, diğerlerinden (2009/14593 sayılı BKK ile) % 20; ikinci fıkrasında ise ticarî veya ziraî kazanca dâhil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddî hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden (2009/14593 sayılı BKK ile) % 20 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu düzenlemeler çerçevesinde,
- Şirketiniz tarafından yurt dışında mukim firmalardan alınan bilgisayar programlarının üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan ve/veya çoğaltılmadan nihai tüketicilere satılması veya aynı şekilde işletmede kullanılması halinde yurtdışında mukim firma tarafından elde edilen kazanç ticari kazanç niteliği taşıyacağından, bu nitelikteki ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır.
- Yurt dışında mukim firmalardan Şirketinizde kullanmak ve/veya müşterilere/bayilere satışını yapmak üzere özel olarak bir bilgisayar programı hazırlatılması halinde veya daha önce üretilmiş, piyasada bulunan bilgisayar programlarının üzerinde, şirketinize yönelik özel değişikliklerin yapılması halinde yurt dışında mukim firma tarafından elde edilen kazanç, serbest meslek kazancı niteliği taşıdığından bu kapsamdaki ödemeler üzerinden %20 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.
- “Copyrigt” kapsamında bir bilgisayar programının çoğaltma, değiştirme, topluma dağıtma, gösterme gibi haklarının satın alınması halinde, şirketiniz tarafından bir gayrimaddi hak elde edilecek olup yurt dışında mukim firmaya yapılacak söz konusu gayrimaddi hak bedeli ödemelerinden %20 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.
Diğer taraftan, yurtdışı mukim firmanın söz konusu programa ilişkin olarak firmanıza vereceği bakım, onarım, destek ve eğitim hizmetleri serbest meslek kazancı niteliğinde olup, bu ödemeler üzerinden de % 20 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları Yönünden:
1.1.2011 tarihinden itibaren uygulanmakta olan Türkiye Cumhuriyeti ile İrlanda Arasında Gelir ve Sermaye Değer Artış Kazançları Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması’nın bir örneği ekli “İşyeri” başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasında “işyeri” terimi tanımlanmış, 2. fıkrasında da işyerine örnek yerler sayılmıştır.
Anlaşma’nın 5. maddesinin bağımsız temsilciliğe ilişkin 7. fıkrasında, bir Akit Devlet teşebbüsünün, diğer Devletteki işlerini, kendi işlerine olağan şekilde devam eden bir simsar, genel komisyon acentesi veya bağımsız statüde diğer herhangi bir acente vasıtasıyla yürütmesi durumunda, faaliyetin icra edildiği ülkede bir işyerine sahip olmadığının kabul edileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu kapsamda bağımsız nitelikte bir temsilciden söz edilebilmesi için, temsilcinin hem hukuken hem de ekonomik olarak teşebbüsten bağımsız olması ve teşebbüs adına faaliyette bulunurken kendi işlerine olağan şekilde devam etmesi gerekmektedir.
Bir temsilcinin müteşebbisten bağımsızlığı aynı zamanda onun müteşebbise karşı sorumluluklarının derecesine bağlıdır. Temsilci faaliyetlerini müteşebbisten aldığı emir ve talimatlar ile yürütüyor ise müteşebbisten bağımsız addedilmeyecektir. Bağımsız bir temsilci için diğer bir önemli kıstas ise temsilcinin faaliyetlerinin müteşebbisin etkin bir kontrolüne tabi olmaması ve temsilcinin faaliyetlerini tek bir işveren adına yürütmemesidir.
Ancak, aynı maddenin daimi temsilciliği düzenleyen 6. fıkrasında; gerçek veya tüzel kişilerin, diğer Akit Devletin bir teşebbüsü namına hareket etmesi ve bu teşebbüs adına devamlı olarak sözleşme imzalama yetkisi kullanmaları durumunda, 7. fıkrada belirtilen bağımsız nitelikteki temsilciler kapsamında değerlendirilmeleri mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda, söz konusu faaliyetler diğer Akit Devletin teşebbüsü için bir işyeri oluşturacaktır.
08.10.2012 tarihli özelge talep formu ekinde yer alan ve İrlanda mukimi ... Limited (...) ile Şirketiniz arasında 01.10.2012 tarihi itibarıyla yürürlüğe gireceği belirtilen Distribütörlük Sözleşmesinin 2.1 maddesine göre İrlanda mukimi ..., Şirketinizi yazılım programlarının dağıtım çalışmalarına yoğunlaşmak üzere yetkilendirilmiş münhasır olmayan distribütör olarak atamıştır. Şirketiniz bu distribütörlük kapsamında, yazılım programlarının son kullanıcıya tanıtımı, pazarlanması ve dağıtım haklarına sahip olmuştur. İrlanda mukimi ..., distribütörlük sözleşmesinin 2.2.A maddesi ile yazılım programlarının lisans dağıtım hakkını verdiği Şirketinizin, bu dağıtım faaliyetlerini gerçekleştirirken uyması gereken sınırları açık olarak belirlemiştir. Söz konusu faaliyetler ile ilgili talimatlara ek olarak Şirketinizin sözleşme kapsamındaki faaliyetleri ile ilgili yoğunlaşacağı hususlar da Distribütörlük Sözleşmesinin 2.5 bölümünde tek tek sayılmak suretiyle belirtilmiştir.
Ayrıca, sözleşmede (2.2.C) dağıtım hakkına sahip olduğunuz son kullanıcı lisanslarının yazılı sözleşme şeklinde yapılması gerektiği, sözleşmedeki koşulların ihlal edilmesi durumunda Şirketinizin ...’yı en kısa sürede bilgilendireceği ve ...’nın üçüncü taraf lehtarı olarak herhangi bir son kullanıcı lisans sözleşmesini tatbik etme hakkına sahip olacağı ifade edilmektedir.
Yine söz konusu sözleşmenin “Kayıtların İncelenmesi” başlıklı 6.2 nolu bölümünde, Şirketinizin sözleşme süresince, sözleşme kapsamındaki faaliyetlerle ilgili eksiksiz, tam ve doğru olarak muhasebe defter ve kayıtları tutacağı, bu kayıtların sözleşmenin ihlal edilip edilmediğinin tespiti için ... tarafından gözden geçirilebileceği ifade edilmektedir.
Ayrıca, sözleşmede yetkili olduğunuz bölge içinde Şirketinizin alt distribütör atama hakkına sahip olduğu (2.2.B), alt distribütörün sözleşmede tanımlanan sorumluluklarını yerine getirmemesi durumunda ...’ya ihbarda bulunmak suretiyle alt distribütör sözleşmesini feshedebileceği ancak belirli şartlarla ihbarda bulunmadan sözleşme feshetme hakkına sahip olduğunuz düzenlenmiştir. (7.2.H)
Sözleşme bir bütün olarak incelendiğinde Şirketinizin, İrlanda mukimi ...Limited adına hareket ettiği ve söz konusu bilgisayar programının tanıtım, pazarlama ve dağıtımını İrlanda mukimi şirket adına yürütmekte olduğu anlaşılmaktadır. Şirketinizin söz konusu distribütörlük sözleşmesi kapsamında yürüttüğü faaliyetlere ilişkin olarak sözleşmede açık talimatların yer aldığı, ...’nın dağıtımını yaptığınız yazılım ürünlerine ilişkin yaptığınız sözleşmelere (son kullanıcı lisans sözleşmesi) dahi müdahil olabildiği, alt distribütörlerle imzalanmış olan sözleşmelerin ...’ya bilgi verilerek feshedilebildiği, dağıtımını yaptığınız yazılım ürünleri ile rekabet edebilecek diğer ürünlerin dağıtım veya temsilciliğini yapamadığınız yani tek bir işveren adına hareket ettiğiniz dikkate alındığında Şirketinizin faaliyetlerini bağımsız olarak yürüttüğünü söylemek mümkün değildir.
Ayrıca, bu faaliyetlere ilişkin olarak tutulan defter ve kayıtların bile ...’nın incelemesine tabi olması sözleşme kapsamındaki söz konusu faaliyetlerin İrlanda mukimi firmanın kapsamlı kontrolü altında yürütüldüğünü göstermektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, Şirketinizin, İrlanda’da mukim şirket için gerçekleştirdiği söz konusu faaliyetler dolayısıyla bu kuruluşun bağımlı temsilcisi niteliğini kazandığı değerlendirilmektedir. Dolayısıyla Anlaşma’nın 5. maddesinin 6. fıkrası kapsamında İrlanda mukimi ... için Türkiye’de bir işyeri oluştuğu sonucuna varılmaktadır.
Bununla birlikte, 08.10.2012 tarihli özelge talep formu ekinde yer alan sözleşmenin imzalanmamış olması veya farklı hükümler içeren başka bir anlaşmanın imzalanmış olması durumunda Şirketinizin bağımlı temsilci niteliği kazanıp kazanmayacağının yeniden değerlendirilmesi gerektiği tabiidir.
Türkiye Cumhuriyeti ile İrlanda Arasında Gelir ve Sermaye Değer Artış Kazançları Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması’nın bir örnekleri ekli 7. maddesinde ticari kazançlara, 12. maddesinde ise gayrimaddi hak bedellerine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.
Şirketiniz tarafından İrlanda mukimi firmadan alınan bilgisayar programlarının üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan ve/veya söz konusu programlar üzerinde başka herhangi bir hakka sahip olunmadan satılması durumunda İrlanda mukimi firmaya yapılan ödemeler İrlanda mukimi firma için ticari kazanç niteliği taşıyacağından, Anlaşma’nın 7. maddesi kapsamında değerlendirilecektir. Bu durumda, İrlanda mukimi şirketin Türkiye’de oluşan işyeri vasıtasıyla icra ettiği faaliyetlerden elde ettiği kazançların, Anlaşma’nın 7. maddesi hükümleri uyarınca bu işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere Türkiye’de iç mevzuat hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, “Copyright” kapsamında bir bilgisayar programının çoğaltma, değiştirme, topluma dağıtma, gösterme vb. gibi haklarının satın alınması halinde, bu kapsamda İrlanda mukimi firmaya yapılacak ödemelerin gayrimaddi hak bedeli olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim özelge talep formu ekinde yer alan sözleşmenin 2.2.A (ii) bölümünde Şirketinizin “Son kullanıcıya verilen her bir son kullanıcı lisansı için programın bir nesne kodu kopyasının çıkarılması ve/veya teslim edilmesi” hakkına sahip olduğu görülmektedir. Bu hakkı kullanmanız durumunda yapacağınız ödemelerin gayrimaddi hak bedeli olarak değerlendirileceği tabiidir. Anlaşma’nın 12. maddesinin 1. fıkrası kapsamında İrlanda mukimi firmaya yapılacak söz konusu gayri maddi hak bedeli ödemelerinin gayrisafi tutarı üzerinden söz konusu Anlaşmanın 12. maddesinin 2. fıkrasına göre %10 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmekte ise de İrlanda mukimi firmanın özelge konusu faaliyetleri Türkiye’de bir işyeri vasıtasıyla ifa ediyor olması nedeniyle 12. maddenin 4. fıkrası gereğince, bu kazançların Anlaşma’nın 7. maddesi kapsamında bu işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere Türkiye’de iç mevzuat hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, gerek Türkiye’de gerekse yurtdışında bulunan müşterilerinizle imzalanan teknik destek sözleşmesi gereğince, yazılımların kaynak kodlarında hiçbir değişiklik yapılmaksızın sağlandığı ifade edilen bakım ve güncelleme hizmetlerine ilişkin firmanız tarafından İrlanda mukimi firmaya yapılan ödemeler de, Anlaşma’nın “Ticari Kazanç” başlıklı 7. maddesi kapsamında değerlendirilecektir. İrlanda mukimi firmanın Türkiye’de oluşan bir işyeri vasıtasıyla elde ettiği söz konusu kazançların da Anlaşma’nın 7. maddesi kapsamında bu işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere Türkiye’de iç mevzuat hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir.
İrlanda mukimi ... tarafından, Anlaşma’nın 7. maddesi çerçevesinde Türkiye’de ödenen/ödenecek vergiler, Anlaşma’nın “Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi” başlıklı 23. maddesinin 1. fıkrasına göre İrlanda’da hesaplanan/hesaplanacak vergiden mahsup edilebilecektir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(Vergi Dünyası Nisan 2015)

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü)
Sayı : 17192610-125[ÖZG-13-13]-70
Tarih : 26.03.2014
Konu : Franchise Sözleşmesi kapsamında royalti, pazarlama ve rezervasyon şeklinde çeşitli hizmetler karşılığında yapılan ödemelerde kurumlar vergisi tevkifatı    

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, İngiltere’de mukim ... Ltd. Şti.nin sahibi olduğu “...” markası (ismi) ile otel işletmeciliği yapan şirketinizin “...” otelinin sahip ve işleticisi olduğu, İngiltere mukimi adı geçen şirket ile şirketiniz arasında imzalanan franchise sözleşmesi kapsamında, mevcut oda sayısı da dikkate alınarak brüt oda gelirlerinizin belirli bir yüzdesinin royalti ücreti, pazarlama ve rezervasyon katkı payı, ödüllendirme ve pazarlama katkı payı  vb. adlar altında her ay İngiltere mukimi ... Ltd. Şti.ne ödendiği belirtilerek söz konusu ödemeler üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
-Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3. maddesinin ikinci fıkrasında; birinci maddede yazılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde bulunmayanların, yalnız Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmış, üçüncü fıkrasında ise dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazancının hangi kazanç ve iratlardan oluştuğu belirtilmiştir. Anılan maddenin üçüncü fıkrasının (c) bendinde taşınır ve taşınmazlar ile hakların Türkiye’de kiralanmasından elde edilen iratların dar mükellefiyet konusuna giren kurum kazancı olarak vergilendirileceği hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 30. maddesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların maddede bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı belirtilmiş olup, maddenin ikinci fıkrasında ise ticari veya zirai kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır. Vergi kesintisi oranları, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 03.02.2009 tarihinden itibaren, gayrimaddi hak bedeli ödemelerinden de %20 olarak belirlenmiştir.

-Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları Yönünden
“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Arasında Gelir Ve Sermaye Değer Artış Kazançları Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması” 01.01.1989 tarihinden itibaren uygulanmakta olup, söz konusu Anlaşmanın “Gayrimaddi Hak Bedelleri” başlıklı 12. maddesinde;
“ 1. Bir Akit Devlette doğan ve diğer Akit Devletin bir mukimine ödenen gayrimaddi hak bedelleri bu diğer Devlette vergilendirilebilir.
2. Bununla beraber, söz konusu gayrimaddi hak bedelleri, elde edildikleri Akit Devlette ve o Devletin mevzuatına göre de vergilendirilebilir; ancak gayrimaddi hak bedelinin gerçek lehdarı diğer Akit Devletin mukimi ise, bu şekilde alınacak vergi gayrimaddi hak bedelinin gayri safı tutarının yüzde 10 ‘unu aşmayacaktır.
3. Bu maddede kullanılan “gayrimaddi hak bedelleri “ terimi, sinema filmleri, radyo-televizyon yayınlarında kullanılan filmler ve bantlar dahil olmak üzere edebi, artistik, bilimsel her nevi telif hakkının veya her nevi patentin, alameti farikanın, desen veya modelin, planın, gizli formül veya üretim yönteminin veya sınai, ticari, bilimsel tecrübeye dayalı bilgi birikiminin kullanma imtiyazı, kullanma hakkı veya satışı ile sınai, ticari, bilimsel teçhizatın kullanma imtiyazı veya kullanma hakkı karşılığında ödenen her türlü bedelleri kapsar.” hükümleri öngörülmektedir.
Özelge talep formu ekinde yer alan “Franchise Sözleşmesi” kapsamında Şirketinizin tek sözleşme ile hem royalti ve pazarlama hem de rezervasyon adı altında aldığı çeşitli hizmetler karşılığında bazı ödemelerde bulunduğu anlaşılmaktadır. Genel olarak isim hakkı ve/veya franchise sözleşmelerinde esas olan otelcilik faaliyetinin yürütülmesi olup, bu sözleşmelerde yurtdışındaki şirket, dünyaca ünlü otel markasının ve bu markayı oluşturan sistemin kullanılmasına izin vermesinin karşılığında, otel sahibi tam mükellef kurumdan yıllık sabit bir bedel veya ciro üzerinden belli bir pay almaktadır. Yurtdışında mukim şirket, sadece markanın korunmasına yönelik standartları belirlemekte ve otelin bu standartlara uygun biçimde işletilip işletilmediğini kontrol etmektedir. Bu tip sözleşmelerde isim hakkı kullandırılmanın yanında know-how aktarımı da gerçekleştirilmektedir.
Bu itibarla, Şirketinizce, “Franchise Sözleşmesi” kapsamında royalti, pazarlama ve rezervasyon şeklinde çeşitli hizmetler karşılığında bazı ödemelerde bulunulması, sözleşmenin temel niteliğinin gayri maddi hak kiralaması olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Bu durumda, otelin isim hakkını kullandıran ... Ltd. ile isim hakkını kiralayan Şirketiniz arasındaki anlaşmanın bütün olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, isim hakkı (franchise) sözleşmesi çerçevesinde farklı adlar altında yapılan ödemelerin de yurtdışındaki kurumun Türkiye’den elde ettiği gayrimaddi hak bedeli olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.
Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre, İngiltere mukimi ... Ltd.’den isim hakkı ve/veya franchise sözleşmesi içinde yer alan royalti, pazarlama, rezervasyon ve holidex hizmetlerinin de alınmış olması, sözleşmenin temel niteliği olan gayrimaddi hak kiralaması gerçeğini değiştirmeyeceğinden, “gayrimaddi hak bedeli” niteliği taşıyan bu ödemeler üzerinden Türkiye-İngiltere Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nın 12. maddesi kapsamında %10 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Anlaşma hükümlerinin uygulanabilmesi için İngiltere mukimi firmanın İngiltere’de tam mükellef olduğunu ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğini İngiltere yetkili makamlarından alacağı mukimlik belgesi ile kanıtlaması ve bu belgenin aslı ile birlikte Türkçe tercümesinin noterce veya o ülkedeki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen bir örneğini Türkiye’deki vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz etmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(Vergi Dünyası Nisan 2015)

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : 38418978-125[30-11/2]-430
Tarih : 18.04.2014
Konu : Dar Mükellef Kurumlara Yapılan Ödemelerden Tevkifat Yapılıp Yapılmayacağı    
İlgi (a) da kayıtlı özelge talep formunuz ve ilgi (b) de kayıtlı dilekçenizde, Belçika’da yerleşik ve şirketinizin % 96 ortağı olan Belçika mukimi ... N.V (Belçika) Holding ile şu anda sahip olunan ya da gelecekte sahip olunacak patentler, teknik bilgiler ve işletme teknolojisinden yararlanılması konusunda bir lisans sözleşmesi imzaladığınız, sözleşmenin ... N.V (Belçika) Holding tarafından sahip olunan Ar-Ge ve üretim teknolojisinin sadece Türkiye’deki kullanılma hakkını kapsadığı ve bu hakkın kullanımının Ar-Ge ve üretim teknolojisi kullanılarak imal edilen ürünleri tanıtmayı ve satmayı içerdiği, söz konusu kullanım hakkı kapsamında imalat sürecinde söz konusu Ar-Ge ve üretim teknolojisinden yararlandığınız, bunun karşılığında şirketiniz tarafından belli bir formüle göre hesaplanmış “lisans ve telif bedeli”nin adı geçen şirkete ödendiği,
- Almanya mukimi olan ve yukarıda adı geçen Belçika şirketi ile ilişkili olarak faaliyet gösteren ... GmbH isimli şirket ile bu şirket tarafından Almanya’da oluşturulmuş ortak bilgi platformunu ve Almanya’dan sağlanan internet ağını kullanmak üzere bir anlaşma imzalandığı, bu kapsamda söz konusu firmadan internet hizmetleri, e-posta adresi, network hizmeti aldığınız, bu sistemler için ayrıca telefon ve internet üzerinden destek aldığınız, söz konusu desteğin Türkiye’ye gelmeden Almanya’dan verildiği, bu hizmetler karşılığında yurtdışı ilişkili şirket pozisyonunda ... System tarafından düzenlenen aylık sistem destek faturası karşılığında şirketinizce ödeme yapıldığı,
- Yine Almanya mukimi söz konusu şirket tarafından, grubun tüm şirketleri için Microsoft şirketinden Microsoft yazılım ürünlerinin ve internetten sızacak virüsleri engelleyecek güvenlik yazılım lisanslarının toplu bir şekilde alınarak her bir grup şirketine; şirketlerde kullanılan bilgisayar adedine göre “Microsoft ürünleri lisans bedeli ve internet güvenlik yazılımı bedeli” olarak yılda bir kez lisans faturası kesildiği ve bunun karşılığında şirketinizin de söz konusu Almanya şirketine ödeme yaptığı, belirtilerek yaptığınız söz konusu ödemelerin kurumlar vergisi kesintisine tabi olup olmadığı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.
I- Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 3. maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun 1. maddesinde sayılan kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanların sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden dar mükellefiyet esasında vergilendirileceği hükme bağlanmış ve üçüncü fıkrasında da dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmıştır.
Anılan Kanunun 30. maddesinde, dar mükellefiyete tâbi kurumların maddede sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmış; bu maddenin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca dar mükellefiyete tabi kurumların Türkiye’de elde ettikleri serbest meslek kazançları ile ticari veya zirai kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığından ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden kurumlar vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüş olup 12.01.2009 tarih ve 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kesinti oranı petrol arama faaliyeti dolayısıyla sağlanacak serbest meslek kazançlarından % 5, diğer serbest meslek kazançlarından % 20, gayrimaddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden de % 20 olarak belirlenmiştir.
Öte yandan, şirketinizin emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit etmiş olduğu bedel veya fiyat üzerinden ilişkili kişilerden mal ve hizmet alması durumunda Kurumlar Vergisi Kanununun 13. maddesinde belirtilen hükümlerin uygulanacağı tabiidir.
II- Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları Yönünden:
Şirketinizin Belçika mukimi ... N.V. ile akdettiği; Ar-Ge ve üretim teknolojisinin Türkiye’de kullanım hakkının alınmasına ilişkin sözleşme çerçevesinde yapılan lisans ve telif bedeli ödemelerinin Türkiye-Belçika Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması kapsamında gayrimaddi hak bedeli olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
08.10.1991 tarihinde yürürlüğe giren “Türkiye Cumhuriyeti ile Belçika Krallığı Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması”nın hükümleri 01.01.1992 tarihinden itibaren uygulanmakta olup Anlaşmanın “Gayrimaddi Hak Bedelleri”ni düzenleyen 12. maddesi:
“1. Bir Akit Devlette doğan ve diğer Akit Devletin bir mukimine ödenen gayrimaddi hak bedelleri, bu diğer Devlette vergilendirilebilir.
2. Bununla beraber, söz konusu gayrimaddi hak bedelleri elde edildikleri Akit Devlette ve o Devletin mevzuatına göre de vergilendirilebilir; ancak gayrimaddi hak bedelinin gerçek lehdarı diğer Akit Devletin bir mukimi ise bu şekilde alınacak vergi, gayrimaddi hak bedelinin gayrisafi tutarının yüzde 10’unu aşmayacaktır.
3. Bu maddede kullanılan “gayrimaddi hak bedelleri” terimi, sinema filmleri, radyo televizyon yayınlarında kullanılan filmler ve bantlar dahil olmak üzere edebi, artistik, bilimsel her nevi telif hakkının veya her nevi patentin, alameti farikanın, desen veya modelin, planın, gizli formül veya üretim yönteminin veya sınai, ticari, bilimsel tecrübeye dayalı bilgi birikiminin kullanma imtiyazı, kullanma hakkı veya satışı ile 8. maddenin 2. fıkrasında bahsedilen teçhizatın dışında kalan sınai, ticari, bilimsel teçhizatın kullanma imtiyazı veya kullanma hakkı karşılığında ödenen her türlü bedelleri kapsar.
4. Bir Akit Devlet mukimi olan gayrimaddi hak bedelinin gerçek lehdarı bu bedelin elde edildiği diğer Akit Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunursa veya bir Türkiye mukimi, Belçika’da bulunan bir sabit yeri kullanarak Belçika’da serbest meslek faaliyetinde bulunursa ve söz konusu bedelin ödendiği hak veya varlık ile bu işyeri veya sabit yer arasında etkin bir bağ bulunmaktaysa, bu maddenin 1. ve 2. fıkra hükümleri uygulama dışı kalacaktır. Bu durumda, olayına göre 7. madde veya 14. madde hükümleri uygulanacaktır.
5. Bir Akit Devletin kendisi, politik alt bölümü, mahalli idaresi veya mukimi tarafından ödenen gayrimaddi hak bedelinin, o Devlette elde edildiği kabul olunacaktır. Bununla beraber, gayrimaddi hak bedelini ödeyen kişi mukim olsun ya da olmasın, bir Akit Devlette gayrimaddi hak bedelini ödeme yükümlülüğü ile bağlantılı bir işyerine veya sabit yere sahip olduğunda ve bu gayrimaddi hak bedeli bu işyerinden veya sabit yerden kaynaklandığında, söz konusu gayrimaddi hak bedelinin işyerinin veya sabit yerin bulunduğu Devlette elde edildiği kabul olunacaktır.
6. Kullanım, hak veya bilgi karşılığında ödenen gayrimaddi hak bedelinin miktarı, ödeyici ile gerçek lehdar arasında veya her ikisi ile bir başka kişi arasında var olan özel ilişki nedeniyle, böyle bir ilişkinin olmadığı durumlarda ödeyici ve gerçek lehdar arasında kararlaştırılacak miktarı aştığında, bu madde hükümleri en son bahsedilen miktara uygulanacaktır. Bu durumda ilave ödeme, gayrimaddi hak bedelinin doğduğu Akit Devlette bu Devletin mevzuatına göre vergilendirilebilecektir” hükümlerini öngörmektedir.
Buna göre, Türkiye’de doğup şirketinizce Belçika mukimi ... N.V.’ye ödenen gayrimaddi hak bedellerini vergileme hakkı Belçika’ya ait bulunmaktadır. Bununla birlikte Türkiye’nin de söz konusu gayrimaddi hak bedelleri üzerinden vergi alma hakkı bulunmakta olup, adı geçen Belçika mukimi şirketin söz konusu gayrimaddi hak bedellerinin gerçek lehdarı olması (Anılan Anlaşmaya ekli Protokolün 5. maddesi hükmü gereğince gerçek lehtarın bir Belçika mukimi olması da yeterlidir.) durumunda Türkiye tarafından alınacak vergi, gayrimaddi hak bedellerinin gayri safi tutarın %10’u ile sınırlıdır.
Türkiye’de bu şekilde ödenecek vergi; Anlaşma’nın “Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi”ni düzenleyen 23. maddesinin 1/b bendi hükmü gereğince, söz konusu gelir unsurlarına ilişkin Belçika vergisinden, Belçika mevzuatının yabancı vergilere ilişkin hükümlerinde öngörülen şartlar ve oranlar altında, sabit bir oranda mahsup edilmek suretiyle çifte vergilendirme önlenecektir.
Diğer taraftan, Almanya mukimi ... GmbH firması tarafından sunulan internet hizmetleri, e-posta adresi alımı, network hizmeti ile telefon ve internet üzerinden alınan destek hizmetlerine ilişkin olarak ise 24.01.2012 tarih ve 28183 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.08.2012 tarihinde yürürlüğe giren “Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi ve Vergi Kaçakçılığını Önleme Anlaşması”nın hükümleri 01.01.2011 tarihinden itibaren uygulanmaktadır.
Şirketiniz tarafından internet erişimi, e-posta adresi, telefon veya internet üzerinden alınan destek hizmetleri için Almanya’da mukim ... GmbH’ye yapılan ödemelerin, bu hizmetlerin sınai, ticari veya bilimsel tecrübeye dayalı bilgi birikiminin kullanılmasına yönelik gayrimaddi hak niteliğinde hizmetler olmaması koşulu ile Türkiye - Almanya Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının “Ticari Kazançlar”ı düzenleyen 7. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Şöyle ki; ödemeler, gizli teknik bilgi, ustalık veya tecrübe karşı tarafa devredilmeksizin, bu teknik bilgi, ustalık veya tecrübe kullanılarak karşı taraf için, önemli oranda maliyet ve işe katlanılarak icra edilen bir hizmet karşılığı yapılıyor ise (satış sonrası servis karşılığı yapılan, garanti kapsamında satıcı tarafından alıcıya verilen bir takım hizmetler karşılığı yapılan, saf teknik yardım karşılığı yapılan, eğitim hizmeti karşılığı yapılan gibi) söz konusu ödemelerin yapıldığı Almanya’da mukim şirketin elde ettiği gelirin, Anlaşmanın 7. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Anlaşmanın 7. maddesinin birinci fıkrasında;
“1. Bir Akit Devlet teşebbüsüne ait kazanç, söz konusu teşebbüs diğer Akit Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnızca bu Devlette vergilendirilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari faaliyette bulunursa, teşebbüsün kazançları bu diğer Devlette, yalnızca bu işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere vergilendirilebilir.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, Almanya mukimi bir şirketin söz konusu hizmetler karşılığında elde ettiği kazancın Türkiye’de vergilendirilmesi için bu kazancın Türkiye’de bulunan bir işyeri vasıtasıyla elde edilmesi gerekmektedir. Aksi durumda vergilendirme Almanya’da yapılacaktır.
Türkiye - Almanya Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının “İşyeri” başlıklı 5. maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde, işyeri teriminin, bir teşebbüs tarafından, çalışanları veya teşebbüs tarafından bu amaçla görevlendirilen diğer personel aracılığıyla bir Akit Devlette ifa edilen ve herhangi bir 12 aylık dönemde toplam altı ayı aşan bir süre veya sürelerde devam eden (aynı veya bağlı proje için), danışmanlık hizmetleri de dahil, hizmet tedariklerini kapsayacağı hüküm altına alınmıştır. Söz konusu hizmetler bakımından Türkiye’de bir işyeri oluşup oluşmadığı bu düzenleme çerçevesinde belirlenecektir.
Diğer taraftan, söz konusu hizmetlerin gayrimaddi hak niteliğinde bir hizmet olması durumunda ise Anlaşmanın “Gayrimaddi Hak Bedelleri”ni düzenleyen 12. maddesi uygulanacaktır.
Bu kapsamda, söz konusu ödemeler, sadece bir ürünün incelenmesi veya sadece teknik gelişim bilgisi ile bir üretici tarafından edinilemeyen, bir ürünün veya işlemin endüstriyel tekrar üretimi için gerekli olan, patentleştirilmiş olsun olmasın, gizli teknik bir bilgi, ustalık veya tecrübenin, halka açıklanmadan kalacak şekilde, teslim alan tarafından kendi hesabına kullanılmak üzere, teslim eden tarafından önemli sayılabilecek bir iş yapılmaksızın, maliyet ve işe katlanılmaksızın devri karşılığında yapılıyor ise bu ödemelerin yapıldığı Almanya’da mukim şirketin elde ettiği gelirin gayrimaddi hak bedeli olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Microsoft ürünlerinin lisans bedeli, internet güvenlik yazılımı, kullanılan bilgisayarların kirası ve SAP (sistem analizi ve program geliştirme) programı için Almanya’da mukim şirkete yapılan ödemeler bakımından da Anlaşmanın 12. maddesi uygulanacaktır.
Anlaşmanın 12. maddesinin ilk üç fıkrası aşağıdaki gibidir.
“1.Bir Akit Devlette doğan ve diğer Akit Devletin bir mukimine ödenen gayrimaddi hak bedelleri, bu diğer Devlette vergilendirilebilir.
2.Bununla beraber, söz konusu gayrimaddi hak bedelleri elde edildikleri Akit Devlette ve o Devletin mevzuatına göre de vergilendirilebilir; ancak gayrimaddi hak bedelinin gerçek lehdarı diğer Akit Devletin bir mukimi ise, bu şekilde alınacak vergi gayrimaddi hak bedelinin gayri safı tutarının yüzde 10 unu aşmayacaktır.
3.Bu maddede kullanılan “gayrimaddi hak bedelleri” terimi, sinema filmleri ile radyo ve televizyon kayıtları dahil olmak üzere, edebi, sanatsal veya bilimsel her nevi telif hakkının, her nevi patentin, ticari markanın, desen veya modelin, planın, gizli formül veya üretim yönteminin kullanımı veya kullanım hakkı karşılığında veya sınai, ticari veya bilimsel tecrübeye dayalı bilgi birikimi için veya sınai, ticari veya bilimsel teçhizatın kullanımı veya kullanım hakkı karşılığında yapılan her türlü ödemeyi ifade eder. “Gayrimaddi hak bedelleri” terimi aynı zamanda kişinin isminin, görüntüsünün veya her türlü benzeri şahsi hakkının kullanımı veya kullanım hakkı karşılığında yapılan her türlü ödemeyi de kapsamaktadır.”
Bu düzenlemelere göre, Türkiye’de doğan ve Almanya mukimi şirkete gayrimaddi hak bedelleri karşılığında yapılacak olan ödemelerin gayrisafi tutarı üzerinden Anlaşmanın 12. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Türkiye’de % 10 oranını aşmayacak şekilde vergi kesintisi yapılması gerekmektedir. Söz konusu ödemelere iç mevzuatımızda daha düşük bir oranın uygulanması halinde iç mevzuatımızda belirlenen bu düşük oranın uygulanacağı tabiidir.
Anlaşma hükümlerinin iç mevzuata göre değişiklik getirdiği durumlarda, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmek için ilgili teşebbüsün mukim olduğu ülkede tam mükellef olduğunun ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğinin mukim olunan ülkenin yetkili makamlarından alınacak bir belge ile kanıtlanması ve bu belgenin aslı ile birlikte Türkçe tercümesinin Noterce veya bu ülkedeki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen bir örneğinin vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir. Mukimlik belgesinin ibraz edilememesi durumunda ise ilgili anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümlerimizin uygulanacağı tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(Vergi Dünyası Nisan 2015)

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : 62030549-125[30-2012/206]-1171
Tarih : 24.04.2014
Konu : Almanya mukimi şirketten kiralanan makine için ödenen bedellerden KDV ve kurumlar vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı.
İlgi (a)’da kayıtlı özelge talep formu ve ilgi (b)’de kayıtlı dilekçede, deniz inşaat işleri ile iştigal ettiğinizi ve İzmit-Körfez geçiş köprüsü işinde kullanılmak üzere Almanya mukimi ... Şirketinden, ... hidrolik su altı kazık çakımı yapan makine kiralayacağınızı belirterek, söz konusu makinenin kira bedeli üzerinden KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı ile kurumlar vergisi stopajı yapılıp yapılmayacağı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.
........................................................................................................................................................................................................................................................................................................
Bu hüküm ve açıklamalara göre; hidrolik su altı kazık çakımı yapan makine kiralayan Almanya mukimi Şirketin, bu kiralama karşılığında elde ettiği gelirler, iki ülke arasında yürürlükte olan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nın 12. maddesinin (3) numaralı bendine göre sınai, ticari veya bilimsel teçhizatın kullanımı veya kullanım hakkı karşılığı elde edilmiş olduğundan, gayrimaddi hak bedeli mahiyetinde olup Almanya mukimi şirkete yapılacak ödemeler üzerinden anılan Anlaşmanın 12. maddesinin (2) no.lu bendine istinaden %10 oranında tevkifat yapılması gerekmektedir.
....................................................................................................................................................
Buna göre, yurtdışından makine kiralanması nedeniyle Almanya mukimi firmaya ödenecek kira bedeline, bu işlemle ilgili kurumlar vergisi kesinti tutarı da dahil edilmek suretiyle bulunacak toplam tutar üzerinden % 18 oranında KDV hesaplanması ve hesaplanan verginin 2 no.lu KDV beyannamesi ile beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir. Diğer yandan beyan edilerek ödenen KDV’nin ise 1 no.lu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılabileceği tabiidir.
(Vergi Dünyası Nisan 2015)

T.C. D A N I Ş T A Y
Üçüncü Daire
Esas No: 2012/1126
Karar No: 2013/6501
Özeti : Davacının yurt dışında mukim firmalardan “Management Fee” “Manufacturing Design” ve “Teknik Destek” adı altında aldığı hizmetler karşılığında yapılan ödemeler ve ödemeler sırasında ortaya çıkan kur farklarından tevkifat yapılmadığından bahisle salınan kurum (stopaj) vergisinin hizmetin “know-how” hizmeti olmadığı gerekçesiyle kaldırılmasının hukuka uygun olduğu hakkında.
(Vergi Dünyası Nisan 2015)

T.C. D A N I Ş T A Y
Üçüncü Daire
Esas No: 2012/1126
Karar No: 2013/6501
Özeti: Davacının yurt dışında mukim firmalardan “Management Fee” “Manufacturing Design” ve “Teknik Destek” adı altında aldığı hizmetler karşılığında yapılan ödemeler ve ödemeler sırasında ortaya çıkan kur farklarından tevkifat yapılmadığından bahisle salınan kurum (stopaj) vergisinin hizmetin “know-how” hizmeti olmadığı gerekçesiyle kaldırılmasının hukuka uygun olduğu hakkında.
(Vergi Dünyası Şubat 2015)

T.C. D A N I Ş T A Y
Dördüncü Daire
Esas No: 2010/6107
Karar No: 2013/7010
Özeti: Yurt dışında mukim grup şirketlerden satın alınan hizmetler karşılığında, danışmanlık ücreti, yönetim katılım bedeli ve müşteri koordinasyonu ücreti adı altında yapılan ödemelerin gayrimaddi hak bedeli olarak değerlendirilmesi ve bu ödemelerden tevkifat yapılması gerektiği, reklam filmi prodüksiyonu hizmeti ise ticari faaliyeti niteliğinde olduğundan tevkifata tabi olmadığı hakkında.
(Vergi Dünyası Şubat 2015)

VERGİ TEVKİFATI MÜESSESİNDE KAYNAK – KAPSAM AYRIMI
Çok uluslu şirketlerin varlığı ile vergi kanunlarının uygulanmasında teknik boyutlarda sıkıntılar yaşanmaya başlanmıştır. Serbest meslek hizmetlerinin dar mükellef kurumlarca karşılanıp tam mükellef şirketlere yansıtılmasında KDV tevkifatı yapılacağı açık olmakla birlikte,  kaynağı serbest meslek faaliyeti olan fakat masraf yansıtılmasına konu olmakla ticari kazanç şekline dönüştüğü kabul edilerek kurumlar vergisi tevkifatı yapılıp yapılmaması hususu net değildir. Dolayısıyla bu durum dar mükellef kurumlarca verilen serbest meslek hizmetinin bedelinin başka bir dar mükellef kurum tarafından karşılanıp tam mükellef kurumlara masraf olarak yansıtılmasında vergi kaybına neden olmaktadır. Konuya ilişkin Gelir İdaresi söz konusu görüşünün doğru olmadığı ve bu konuda mevzuata konuyu netleştirecek şekilde eklemeler yapılmasının yerinde olacağı düşünülmektedir.
(Arif YAŞAR Vergi Dünyası Şubat 2015)

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı : 62030549-125[30-2012/360]-1181                   24.04.2014
Konu :İrlanda mukimi Şirketten alınarak herhangi bir değişiklik yapılmaksızın satılan ve ihraç edilen bilgisayar programları için yapılan ödemeler ile imzalanan destek sözleşmeleri kapsamında sağlanan bakım ve güncelleme hizmetlerine ilişkin bedeller üzerinden tevkifat yapılıp yapılmayacağı hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizce İrlanda mukimi ... tarafından üretilen yazılım ürünlerinin üzerinde herhangi bir değişiklik yapmaksızın Türkiye'deki ve yurt dışındaki müşterilere dağıtımını yaptığınız, dağıtım işine ek olarak müşterilerinizle belirli süreler için destek sözleşmeleri imzaladığınız ve bu sözleşmeler kapsamında yazılımların kaynak kodlarında hiçbir değişiklik yapmaksızın destek hizmetleri sağladığınız, ayrıca yazılımların güncellemelerini de yaptığınız belirtilerek, yazılım bedeli olarak ...'e yapılan ödemeler ile müşterilerle imzalanan destek sözleşmeleri kapsamında yazılımların kaynak kodlarında değişiklik yapılmaksızın sağlanan bakım ve güncelleme hizmetlerine ilişkin bedeller üzerinden ...'e yapılan ödemelerin Kurumlar Vergisi Kanununun 30'uncu maddesine göre tevkifata tabi olupolmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
Kurumlar Vergisi Yönünden:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 3'üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanun'un 1'inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayanların, dar mükellefiyet esasında, sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilecekleri hükme bağlanmış olup üçüncü fıkrasında, dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmıştır.
Aynı Kanun'un 30'uncu maddesinin birinci fıkrasında, dar mükellefiyete tâbi kurumların maddede sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dâhil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmış olup anılan fıkranın (b) bendinde, petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlardan (2009/14593 sayılı BKK ile) % 5, diğerlerinden (2009/14593 sayılı BKK ile) % 20; ikinci fıkrasında ise ticarî veya ziraî kazanca dâhil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddî hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden (2009/14593 sayılı BKK ile) % 20 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu düzenlemeler çerçevesinde,
- Şirketiniz tarafından yurt dışında mukim firmalardan alınan bilgisayar programlarının üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan ve/veya çoğaltılmadan nihai tüketicilere satılması veya aynı şekilde işletmede kullanılması halinde yurtdışında mukim firma tarafından elde edilen kazanç ticari kazanç niteliği taşıyacağından, bu nitelikteki ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır.
- Yurt dışında mukim firmalardan Şirketinizde kullanmak ve/veya müşterilere/bayilere satışını yapmak üzere özel olarak bir bilgisayar programı hazırlatılması halinde veya daha önce üretilmiş, piyasada bulunan bilgisayar programlarının üzerinde, şirketinize yönelik özel değişikliklerin yapılması halinde yurt dışında mukim firma tarafından elde edilen kazanç, serbest meslek kazancı niteliği taşıdığından bu kapsamdaki ödemeler üzerinden % 20 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.
- "Copyrigt" kapsamında bir bilgisayar programının çoğaltma, değiştirme, topluma dağıtma, gösterme gibi haklarının satın alınması halinde, şirketiniz tarafından bir gayrimaddi hak elde edilecek olup yurt dışında mukim firmaya yapılacak söz konusu gayrimaddi hak bedeli ödemelerinden % 20 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.
Diğer taraftan, yurtdışı mukim firmanın söz konusu programa ilişkin olarak firmanıza vereceği bakım, onarım, destek ve eğitim hizmetleri serbest meslek kazancı niteliğinde olup, bu ödemeler üzerinden de % 20 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları Yönünden
1.1.2011 tarihinden itibaren uygulanmakta olan Türkiye Cumhuriyeti ile İrlanda Arasında Gelir ve Sermaye Değer Artış Kazançları Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması'nın bir örneği ekli "İşyeri" başlıklı 5'inci maddesinin 1'inci fıkrasında "işyeri" terimi tanımlanmış, 2'nci fıkrasında da işyerine örnek yerler sayılmıştır.
Anlaşma'nın 5'inci maddesinin bağımsız temsilciliğe ilişkin 7'nci fıkrasında, bir Akit Devlet teşebbüsünün, diğer Devletteki işlerini, kendi işlerine olağan şekilde devam eden bir simsar, genel komisyon acentesi veya bağımsız statüde diğer herhangi bir acente vasıtasıyla yürütmesi durumunda, faaliyetin icra edildiği ülkede bir işyerine sahip olmadığının kabul edileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu kapsamda bağımsız nitelikte bir temsilciden söz edilebilmesi için, temsilcinin hem hukuken hem de ekonomik olarak teşebbüsten bağımsız olması ve teşebbüs adına faaliyette bulunurken kendi işlerine olağan şekilde devam etmesi gerekmektedir.
Bir temsilcinin müteşebbisten bağımsızlığı aynı zamanda onun müteşebbise karşı sorumluluklarının derecesine bağlıdır. Temsilci faaliyetlerini müteşebbisten aldığı emir ve talimatlar ile yürütüyor ise müteşebbisten bağımsız addedilmeyecektir. Bağımsız bir temsilci için diğer bir önemli kıstas ise temsilcinin faaliyetlerinin müteşebbisin etkin bir kontrolüne tabi olmaması ve temsilcinin faaliyetlerini tek bir işveren adına yürütmemesidir.
Ancak, aynı maddenin daimi temsilciliği düzenleyen 6'ncı fıkrasında; gerçek veya tüzel kişilerin, diğer Akit Devletin bir teşebbüsü namına hareket etmesi ve bu teşebbüs adına devamlı olarak sözleşme imzalama yetkisi kullanmaları durumunda, 7'nci fıkrada belirtilen bağımsız nitelikteki temsilciler kapsamında değerlendirilmeleri mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda, söz konusu faaliyetler diğer Akit Devletin teşebbüsü için bir işyeri oluşturacaktır.

08.10.2012 tarihli özelge talep formu ekinde yer alan ve İrlanda mukimi ... Limited (...) ile Şirketiniz arasında 01.10.2012 tarihi itibarıyla yürürlüğe gireceği belirtilen Distribütörlük Sözleşmesinin 2.1 maddesine göre İrlanda mukimi ..., Şirketinizi yazılım programlarının dağıtım çalışmalarına yoğunlaşmak üzere yetkilendirilmiş münhasır olmayan distribütör olarak atamıştır. Şirketiniz bu distribütörlük kapsamında, yazılım programlarının son kullanıcıya tanıtımı, pazarlanması ve dağıtım haklarına sahip olmuştur. İrlanda mukimi ..., distribütörlük sözleşmesinin 2.2.A maddesi ile yazılım programlarının lisans dağıtım hakkını verdiği Şirketinizin, bu dağıtım faaliyetlerini gerçekleştirirken uyması gereken sınırları açık olarak belirlemiştir. Söz konusu faaliyetler  ile ilgili talimatlara ek olarak Şirketinizin sözleşme kapsamındaki faaliyetleri ile ilgili yoğunlaşacağı hususlar da Distribütörlük Sözleşmesinin 2.5 bölümünde tek tek sayılmak suretiyle belirtilmiştir.
Ayrıca, sözleşmede (2.2.C) dağıtım hakkına sahip olduğunuz son kullanıcı lisanslarının yazılı sözleşme şeklinde yapılması gerektiği, sözleşmedeki koşulların ihlal edilmesi durumunda Şirketinizin ...'yı en kısa sürede bilgilendireceği ve ...'nın üçüncü taraf lehtarı olarak herhangi bir son kullanıcı lisans sözleşmesini tatbik etme hakkına sahip olacağı ifade edilmektedir.
Yine söz konusu sözleşmenin "Kayıtların İncelenmesi" başlıklı 6.2 nolu bölümünde, Şirketinizin sözleşme süresince, sözleşme kapsamındaki faaliyetlerle ilgili eksiksiz, tam ve doğru olarak muhasebe defter ve kayıtları tutacağı, bu kayıtların sözleşmenin ihlal edilip edilmediğinin tespiti için ... tarafından gözden geçirilebileceği ifade edilmektedir.
Ayrıca, sözleşmede yetkili olduğunuz bölge içinde Şirketinizin alt distribütör atama hakkına sahip olduğu (2.2.B), alt distribütörün sözleşmede tanımlanan sorumluluklarını yerine getirmemesi durumunda ...'ya ihbarda bulunmak suretiyle alt distribütör sözleşmesini feshedebileceği ancak belirli şartlarla ihbarda bulunmadan sözleşme feshetme hakkına sahip olduğunuz düzenlenmiştir. (7.2.H)
Sözleşme bir bütün olarak incelendiğinde Şirketinizin, İrlanda mukimi ...Limited adına hareket ettiği ve söz konusu bilgisayar programının tanıtım, pazarlama ve dağıtımını İrlanda mukimi şirket adına yürütmekte olduğu anlaşılmaktadır. Şirketinizin söz konusu distribütörlük sözleşmesi kapsamında yürüttüğü faaliyetlere ilişkin olarak sözleşmede açık talimatların yer aldığı, ...'nın dağıtımını yaptığınız yazılım ürünlerine ilişkin yaptığınız sözleşmelere (son kullanıcı lisans sözleşmesi) dahi müdahil olabildiği, alt distribütörlerle imzalanmış olan sözleşmelerin ...'ya bilgi verilerek feshedilebildiği, dağıtımını yaptığınız yazılım ürünleri ile rekabet edebilecek diğer ürünlerin dağıtım veya temsilciliğini yapamadığınız yani tek bir işveren adına hareket ettiğiniz dikkate alındığında Şirketinizin faaliyetlerini bağımsız olarak yürüttüğünü söylemek mümkün değildir.
Ayrıca, bu faaliyetlere ilişkin olarak tutulan defter ve kayıtların bile ...'nın incelemesine tabi olması sözleşme kapsamındaki söz konusu faaliyetlerin İrlanda mukimi firmanın kapsamlı kontrolü altında yürütüldüğünü göstermektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, Şirketinizin, İrlanda'da mukim şirket için gerçekleştirdiği söz konusu faaliyetler dolayısıyla bu kuruluşun bağımlı temsilcisi niteliğini kazandığı değerlendirilmektedir. Dolayısıyla Anlaşma'nın 5'inci maddesinin 6'ncı fıkrası kapsamında İrlanda mukimi ... için Türkiye'de bir işyeri oluştuğu sonucuna varılmaktadır.
Bununla birlikte, 08.10.2012 tarihli özelge talep formu ekinde yer alan sözleşmenin imzalanmamış olması veya farklı hükümler içeren başka bir anlaşmanın imzalanmış olması durumunda Şirketinizin bağımlı temsilci niteliği kazanıp kazanmayacağının yeniden değerlendirilmesi gerektiği tabiidir.
Türkiye Cumhuriyeti ile İrlanda Arasında Gelir ve Sermaye Değer Artış Kazançları Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması'nın bir örnekleri ekli 7'nci maddesinde ticari kazançlara, 12'nci maddesinde ise gayrimaddi hak bedellerine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.
Şirketiniz tarafından İrlanda mukimi firmadan alınan bilgisayar programlarının üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan ve/veya söz konusu programlar üzerinde başka herhangi bir hakka sahip olunmadan satılması durumunda İrlanda mukimi firmaya yapılan ödemeler İrlanda mukimi firma için ticari kazanç niteliği taşıyacağından, Anlaşma'nın 7'nci maddesi kapsamında değerlendirilecektir. Bu durumda, İrlanda mukimi şirketin Türkiye'de oluşan işyeri vasıtasıyla icra ettiği faaliyetlerden elde ettiği kazançların, Anlaşma'nın 7'nci maddesi hükümleri uyarınca bu işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere Türkiye'de iç mevzuat hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, "Copyright" kapsamında bir bilgisayar programının çoğaltma, değiştirme, topluma dağıtma, gösterme vb. gibi haklarının satın alınması halinde, bu kapsamda İrlanda mukimi firmaya yapılacak ödemelerin gayrimaddi hak bedeli olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim, özelge talep formu ekinde yer alan sözleşmenin 2.2.A (ii) bölümünde Şirketinizin "Son kullanıcıya verilen her bir son kullanıcı lisansı için programın bir nesne kodu kopyasının çıkarılması ve/veya teslim edilmesi" hakkına sahip olduğu görülmektedir. Bu hakkı kullanmanız durumunda yapacağınız ödemelerin gayrimaddi hak bedeli olarak değerlendirileceği tabiidir. Anlaşma'nın 12'nci maddesinin 1'inci fıkrası kapsamında İrlanda mukimi firmaya yapılacak söz konusu gayri maddi hak bedeli ödemelerinin gayrisafi tutarı üzerinden söz konusu Anlaşmanın 12'nci maddesinin 2'nci fıkrasına göre %10 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmekte ise de İrlanda mukimi firmanın özelge konusu faaliyetleri Türkiye'de bir işyeri vasıtasıyla ifa ediyor olması nedeniyle 12'nci maddenin 4'üncü fıkrası gereğince, bu kazançların Anlaşma'nın 7'nci maddesi kapsamında bu işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere Türkiye'de iç mevzuat hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, gerek Türkiye'de gerekse yurtdışında bulunan müşterilerinizle imzalanan teknik destek sözleşmesi gereğince, yazılımların kaynak kodlarında hiçbir değişiklik yapılmaksızın sağlandığı ifade edilen bakım ve güncelleme hizmetlerine ilişkin firmanız tarafından İrlanda mukimi firmaya yapılan ödemeler de, Anlaşma'nın "Ticari Kazanç" başlıklı 7'nci maddesi kapsamında değerlendirilecektir. İrlanda mukimi firmanın Türkiye'de oluşan bir işyeri vasıtasıyla elde ettiği söz konusu kazançların da Anlaşma'nın 7'nci maddesi kapsamında bu işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere Türkiye'de iç mevzuat hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir.
İrlanda mukimi ... tarafından, Anlaşma'nın 7'nci maddesi çerçevesinde Türkiye'de ödenen/ödenecek vergiler, Anlaşma'nın "Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi" başlıklı 23'üncü maddesinin 1'inci fıkrasına göre İrlanda'da hesaplanan/hesaplanacak vergiden mahsup edilebilecektir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(MDERGI Ocak 2015)

DANIŞTAY DÖRDÜNCÜ DAİRE
 Esas No : 2010/6107
Karar No : 2013/7010
Özet: Yurt dışında mukim grup şirketlerden satın alınan hizmetler karşılığında, danışmanlık ücreti, yönetim katılım bedeli ve müşteri koordinasyonu ücreti adı altında yapılan ödemelerin gayrimaddi hak bedeli olarak değerlendirilmesi ve bu ödemelerden tevkifat yapılması gerektiği, reklam filmi prodüksiyonu hizmeti ise ticari faaliyeti niteliğinde olduğundan tevkifata tabi olmadığı Hk.
(MDERGİ Aralık 2014)

Yurtdışından Alınan Bilgisayar Programlarına Ödenen Bedeller Üzerinden Tevkifat Yapılıp Yapılmayacağı Hk.
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı : 62030549-125[30-2012/360]-1181
Tarih : 24/04/2014
Konu : İrlanda mukimi Şirketten alınarak herhangi bir değişiklik yapılmaksızın satılan ve ihraç edilen bilgisayar programları için yapılan ödemeler ile imzalanan destek sözleşmeleri kapsamında sağlanan bakım ve güncelleme hizmetlerine ilişkin bedeller üzerinden tevkifat yapılıp yapılmayacağı hk.
(Vergi Dünyası Ekim 2014)

Kredi vermeye yetkili grup şirketinden alınan kredi için tevkifat yapılmayacağı
T.C.
DANIŞTAY
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2013/301
Karar No : 2013/3589
Özet: Kredi vermeye yetkili grup şirketinden alınan kredi için tevkifat yapılmayacağı Hk.
(LY Mevzuat Dergisi Haziran 2014)

KNOW-HOW KAVRAMI VE DAR MÜKELLEF KURUMLARA YAPILAN KNOW-HOW ÖDEMELERİNİN VERGİLENDİRİLMESİ
Yurt dışındaki mükelleflere yapılan know-how bedeli ödemeleri bazen, hizmet alımı veya danışmanlık hizmeti kabul edilerek mükelleflerce yanlış değerlendirilebilmektedir. Know-how sözleşmelerinde, taraflardan biri diğerine, daha önce kamuya ifşa edilmeyen, münhasıran kendisine ait olan bilgi ve tecrübeyi, diğer tarafın kendi adına kullanabileceği bir biçimde temin etmektedir. Vergilendirmenin doğru yapılması ve yapılan ödemenin gerçek niteliğinin belirlenmesi için sözleşme içeriğinin incelenmesi gerekmektedir.
Dar mükellef kurumlara yapılan know-how bedeli ödemeleri, dar mükellef kurumların elde ettiği gayrimenkul sermaye iradı sayılarak üzerinden ilgili dar mükellefin bulunduğu ülke ile imzalanmış Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması olmaması halinde, Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesine göre % 20 oranında kurumlar vergisi tevkifatı yapılmalıdır. Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması bulunması halinde ise ilgili anlaşma hükümleri dikkate alınarak kurumlar vergisi tevkifat oranı tespit edilmelidir. Katma değer vergisi açısından ise, yurtdışına yapılan know-how bedeli ödemeleri sorumluluk uygulaması çerçevesinde katma değer vergisi tevkifatına tabi bulunmaktadır.
(Şebnem Pınar YEŞİLYURT Çiğdem GÜNEŞ Vergi Sorunları Haziran 2014)

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Tarih: 62030549-125[30-2012/72]-42204/ 03/ 2014
Konu: Yurt dışındaki firmalardan internet üzerinden yapılan alışverişlerde, yapılan mobil ödemeler için aracılık hizmeti veren şirketin tevkifat sorumluluğu bulunduğu hakkında
(Vergi Sorunları Dergisi Mayıs 2014)

Yurt dışından satın alınan bilgisayar yazılımları üzerinden stopaj hesaplanıp hesaplanmayacağı
Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı Özelgesi
Sayı: B.07,1.GİB.04.99.16.01/2-MUK-377                                                
27.11.2008 - 35013
İlgi: ... tarih ve .... Sayılı yazınız
İlgide kayıtlı dilekçeniz ile Başkanlığımız ........... vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz ve şirketiniz tarafından yurt dışında yerleşik firmalardan şirket faaliyetlerinde kullanılmak üzere satın alınacak bilgisayar yazılımları için ödenecek bedeller üzerinden stopaj hesaplanıp hesaplanmayacağı konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun "Dar mükellefiyette vergi kesintisi'' başlıklı 30'uncu maddesinin birinci fıkrasının "b" bendinde, dar mükellefiyete tâbi kurumların serbest meslek kazançları üzerinden, bu kazançları avanslar da dâhil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından (2006/11447 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 01/01/2007 tarihinden geçerli olmak üzere) %20 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Söz konusu maddenin ikinci fıkrasında da; ticarî veya ziraî kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayri maddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen kişilerce (2006/11447 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 01/01/2007 tarihinden geçerli olmak üzere) %20 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 30'uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince kurumlar vergisi kesintisi yapılabilmesi için, ticari veya zirai kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın, dar mükellef kurumlara anılan maddede sayılan nitelikteki kazanç ve iratların avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödenmesi veya tahakkuk ettirilmesi yeterli bulunmaktadır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre;
1)   Şirketinizce yurtdışında mukim firmalardan piyasada hazır paket programların alınarak üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan ve/veya çoğaltılmadan işletmenizde kullanılması halinde yurt dışında mukim firma tarafından elde edilen kazanç ticari kazanç niteliği taşıyacağından, bu nitelikteki ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır.
2)   "Copyright" kapsamında bir bilgisayar programının çoğaltma, değiştirme, topluma dağıtma, gösterme vb. gibi haklarının satın alınması halinde, şirketiniz tarafından bir gayrimaddi hak elde edilecek olup, yurt dışında mukim firmaya yapılacak söz konusu gayri maddi hak bedeli ödemelerinden Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 30'uncu maddesinin ikinci fıkrası ve 2006/11447 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca %20 oranında vergi kesintisi yapılacaktır. 
3) Yurt dışında mukim firmalara, şirketinizde kullanılmak üzere daha önce piyasada bulunmayan bir bilgisayar programının özel olarak hazırlatılması halinde veya daha önce üretilmiş, piyasada bulunan bilgisayar programlarının üzerinde, şirketinize kaynak kodları açılmaksızın yazılımı hazırlayan firmalar tarafından şirketinize özel geliştirme, sistemlere uyarlama ve entegrasyon yapılması halinde yurt dışında mukim firma tarafından elde edilen kazanç, serbest meslek kazancı niteliği taşıyacağından Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 30'uncu maddesinin birinci fıkrasının "b" bendi ve 2006/11447 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca %20 oranında vergi kesintisi yapılması gerekecektir.
Diğer taraftan, ilgide kayıtlı dilekçenizde yurt dışında bulunduğu ifade edilen firmanın mukimi olduğu ülke ile Türkiye Cumhuriyeti arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının mevcut bulunması halinde, kurumlar vergisi kesintisi uygulamasında anlaşma hükümlerinin dikkate alınması gerekeceği tabiidir.        
Bilgi edinilmesini rica ederim.

Türkiye'de mukim şirketin ihracatlarına aracılık eden yurt dışında mukim gerçek ve tüzel kişilere, "müşteri bulma hizmetleri" karşılığında yapılan komisyon ödemelerinin; katma değer vergisi, kurumlar vergisi stopajı ve gelir vergisi stopajı açısından değerlendirilmesi.   
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI ÖZELGESİ
Sayı : B.07.1. GİB.4.34. 16.01/KVK- 30/8041           24.04.2008 * 8251                                                         
İlgi :  ..../01/2008 tarihli dilekçeniz.
İlgide kayıtlı dilekçenizle, Şirketinizin iştigal konusunun baskül imalatı ve toptan satışı olduğu ve imalatınızın % 50'lik kısmının ihraç edildiği, yurt dışı teslimleriniz için, yurt dışında yerleşik firmaların yine yurt dışında yerleşik firmalardan Şirketiniz adına aldıkları siparişler doğrultusunda siparişe konu olan ürünlerin ihracatının Şirketinizce gerçekleştirildiği ve sipariş komisyonu olarak komisyoncu firmanın Şirketinize düzenlediği komisyon faturasına istinaden ödeme yapıldığı belirtilerek, ihracatlarınıza aracılık eden yurt dışında mukim gerçek ve tüzel kişilere Şirketinize verdikleri müşteri bulma hizmeti karşılığında yapılan bu ödemelerin katma değer vergisi, kurumlar vergisi stopajı ve gelir vergisi stopajı açısından değerlendirilmesi istenilmiş olup, konuya ilişkin Müdürlüğümüz görüşlerine aşağıda yer verilmiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1/1'inci maddesi hükmüne göre, ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabi tutulmuştur.
Kanunun 4'üncü maddesinde "hizmet"; teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olarak tanımlanmış ve bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği belirtilmiştir.
Kanunun 6/b maddesinde ise, hizmetin Türkiye'de yapılması veya hizmetten Türkiye'de faydalanılmasının işlemlerin Türkiye'de yapıldığını ifade ettiği hükme bağlanmıştır. Hizmetin yurt dışında ifa edilmiş olması ve hizmetten yurt dışında yararlanılmış olması halinde Türkiye'de katma değer vergisi söz konusu olmamaktadır.
Diğer taraftan, 30 seri numaralı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği'nin "A" bölümünde, yurt dışındaki firmaların Türkiye'den ithal edecekleri mal ve hizmetler ile ilgili olarak bu firmalara aracılık hizmeti verenlerin söz konusu hizmetler karşılığında aldıkları komisyonları, ihraç edilen mal ve hizmetler yurt dışında tüketildiğinden, hizmet ihracı istisnası kapsamında mütalaa edileceği açıklanmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, Türkiye'de işyeri ve daimi temsilcisi bulunmayan yurt dışında mukim kişi ve kuruluşların Türkiye'den bu ülkelere yapılan ihracat ile ilgili hizmet ifalarının komisyonculuk pazarlama gibi ihracata yönelik hizmetler 3065 sayılı Kanunun 1 ve 6/b maddeleri hükümleri uyarınca katma değer vergisine tabi olması söz konusu değildir. Zira bu hizmetler yurt dışında ifa edilmekte ve hizmetin muhatabı olan Türkiye'de mukim ihracatçı kuruluş bu hizmetten yurt dışında yararlanmaktadır.
Kaldı ki, 30 seri numaralı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği'nde, Türkiye'den ihraç edilen mal ve hizmetlere yönelik olarak Türkiye'de mukim firmalar tarafından verilen komisyonculuk, aracılık şeklindeki hizmet ifaları, ihraç edilen mal ve hizmetler yurt dışında tüketildiğinden hizmet ihracı kapsamında düşünülmüştür.
Buna göre, yurt dışına ihraç edilen mallara yönelik olarak yurt dışında mukim firma tarafından Şirketinize verilen müşteri bulma hizmetinden yurt dışında faydalanıldığından katma değer vergisinin konusuna girmemektedir.
Öte yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun "Dar mükellefiyette vergi kesintisi" başlıklı 30'uncu maddesinde, dar mükellefiyete tâbi kurumlara yapılan hangi ödemelerin bu madde kapsamında kurumlar vergisi tevkifatına tâbi tutulacağı belirlenirken, dar mükellefiyete tâbi kurumların elde ettiği kazanç ve irat unsurunun niteliği göz önünde bulundurulmuştur.
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 30'uncu maddesinde, dar mükellefiyete tâbi kurumlara yapılan ticari kazanç ödemeleri üzerinden kurumlar vergisi tevkifatı yapılacağına dair hüküm bulunmadığından, ihracatlarınıza aracılık eden yurt dışında mukim tüzel kişilere Şirketinize verdikleri müşteri bulma hizmeti karşılığında yapacağınız komisyon ödemeleri üzerinden kurumlar vergisi tevkifatı yapmanıza gerek bulunmamaktadır.
Ayrıca, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun "Vergi Tevkifatı" başlıklı 94'üncü maddesi içeriğinde de, ihracatlarınıza aracılık eden yurt dışında mukim gerçek kişilere Şirketinize verdikleri müşteribulma hizmeti karşılığında yapacağınız komisyon ödemeleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmasını gerektiren bir düzenleme mevcut değildir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder