T.C. DANIŞTAY
Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No : 2011/359
Karar No : 2013/259
Özeti : Katma değer vergisine tabi olmayan bir
teslim nedeniyle yüklenilen katma değer vergisinin indirimi söz konusu
olmadığından, iadesinin de mümkün olmadığı hakkında.
(Vergi
Dünyası Ocak 2015)
T.C. D
A N I Ş T A Y Dördüncü Daire
Esas No: 2008/702Karar : 2011/10653
Özet: İhracat teslimleri bulunan davacının amortismana tabi iktisadi
kıymetler için yüklendiği katma değer vergisinin, o dönemdeki iade hakkı
doğuran işlemlere ait bedelin kanuni vergi oranına göre hesaplanan miktarından
fazla olmamak üzere iadesi mümkün olduğundan, haksız iade aldığı ileri
sürülerek yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatında hukuka
uyarlık bulunmadığı hakkında.
Temyiz Eden : Kocatepe Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Mermer Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi
İstemin Özeti : Haksız katma değer vergisi iadesi aldığı ileri sürülen davacı
adına 2005/8,10,11 ve 12 nci dönemleri için salınan katma değer vergisi ve kesilen
vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
Denizli
Vergi Mahkemesinin 3.12.2007 günlü ve E:2007/273, K:2007/852 sayılı kararıyla;
ihracat teslimleri ve ihraç kayıtlı teslimleri bulunan davacı şirkete yeminli
mali müşavir tasdik raporu üzerine katma değer vergisi iadesi yapıldığı, ancak
arsa ve fabrika binasının alımında yüklenilen katma değer vergisinin bunların
iade hakkı doğuran işlemlerle kullanılmaması ve mükellefin ilgili dönemlerde
ihraç ettiği malların fabrika binasında imal edilmeyip, ihraç kayıtlı olarak
satın alınması nedeniyle, doğrudan ihracata ait iade edilecek vergi hesabına
dahil edilemeyeceğinin Gelir İdaresi Başkanlığının 28.12.2006 tarih ve 103281
sayılı yazısıyla bildirilmesi üzerine haksız iade edilen katma değer vergisinin
geri alınması amacıyla dava konusu cezalı tarhiyatların yapıldığının
anlaşıldığı, ancak 24 ve 26 Seri Nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinde de
belirtildiği üzere faaliyetleri vergiye tabi işlemler ve iade hakkı doğuran
işlemlerden oluşan mükellefler bakımından faaliyetleri ile ilgili olarak
yüklenilen vergiler ile amortismana tabi iktisadi kıymetler için yüklenilen
vergilerin iadesinin mümkün bulunduğu, ancak bir vergilendirme döneminde iade
edilecek verginin, o dönemdeki iade hakkı doğuran işlemlere ait bedelin kanuni
vergi oranına göre hesaplanan miktarından fazla olamayacağının belirtildiği,
davacı şirketin yeminli mali müşavirlik katma değer vergisi iadesi tasdik
raporunun da bu doğrultuda düzenlendiği, öte yandan davalı idarece, ihracat
teslimlerine ilişkin emtianın fabrika binasında imal edilmediği ileri
sürülmekteyse de amortismana tabi iktisadi kıymetin iade hakkı doğuran
işlemlerde kullanılıyor olmasının yeterli olduğu gibi davacı tarafından ibraz
edilen ambalajlama giderleri ve nakliye faturalarından ihraç edilen emtianın
fabrikaya getirilerek işlemlere tabi tutulduğunun anlaşıldığı, kaldı ki davalı
idarece fabrika bina ve arsasının iade hakkı doğuran işlemlerde kullanılıp
kullanılmadığı yönünde bir tespit yapılmadığı gerekçesiyle vergi ve cezaların
kaldırılmasına karar verilmiştir.
Davalı
İdare, hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi B.Barış Özkanay’ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize
konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz
isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Gülsen Bişkin’in Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların
temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması
gerekmektedir.
Temyiz
dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine
uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının
uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren
Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Temyiz
dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı
gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda
görülmemiştir.
Bu nedenle,
temyiz isteminin reddine, Denizli Vergi Mahkemesinin 3.12.2007 günlü ve
E:2007/273, K:2007/852 sayılı kararının onanmasına 05.12.2011 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
D A N I Ş T A Y
Dokuzuncu Daire
Esas : 2008/5755
Karar : 2010/1567
Özet:Özel hastane işleten davacı şirketin mensuplarına sağlık hizmeti
verdiği resmi kurumlar adına düzenlediği fatura bedellerinin bir kısmının bu kurumlarca
ödenmemesi durumunda eksik ödenen fatura tutarının 3065 sayılı Katma Değer
Vergisi Kanununun 35. maddesi kapsamında değerlendirilerek indirim konusu
yapılmasının mümkün olduğu hakkında.
Temyiz İsteminde Bulunan : …. Ltd. Şti.
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Salihli Adil Oral Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin
Özeti : Özel hastane işleten davacı şirketin 2006 yılı hesaplarının incelenmesi
sonucu düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak adına aynı yılın Ocak,
Mart-Aralık dönemleri için tarh edilen bir kat vergi ziyaı cezalı katma değer
vergisinin terkini istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, davacı
şirketin resmi kurumlar adına düzenlendiği fatura bedellerinin bir kısmının bu
kurumlarca ödenmediği, yükümlü tarafından ödenmeyen bu tutarlara ilişkin katma
değer vergisinin indirim konusu yapıldığının tespiti üzerine, bu indirimlerin
reddi suretiyle dava konusu cezalı tarhiyatın yapıldığının anlaşıldığı, 3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 35. maddesinde malların iade edilmesi, işlemin
gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik
vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükelleflerin bunlar
için borçlandığı vergisini bu işlemlere muhatap olan mükellefin ise indirme
hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin
vuku bulduğu dönem içinde düzelteceği, iade olunan malların fiilen işletmeye
girmiş olması ve bu girişin defter kayıtları ile beyannamede gösterilmesinin
şart olduğunun hükme bağlandığı, olayda; davacı şirketin resmi kurumlara
düzenlenen faturalardaki hizmetleri gerçekte verdiğinden katma değer vergisi
açısından işlemin tamamlandığı ve vergi doğuran olayın meydana geldiği,
dolayısıyla tedavi hizmetinin karşılığının eksik ödenmesi halinde katma değer vergisi
açısından bu verginin düzeltilmesine yasal olarak olanak bulunmadığı, öte
yandan davacı şirket resmi kurumlardan tahsil edemediği hizmet bedelleri için
usulüne uygun muhasebe kaydı yapmamış olduğu, buna göre resmi kurumlara
düzenlenen faturalardaki hizmetlerin gerçekte verildiği davacı şirket
yetkililerince de açıkça beyan edildiğinden ve ibraz edilen tutanakların
alacaklı şirketin resmi kurumlardan olan alacağından zorunlu nedenlerle tamamen
vazgeçtiğini kanıtlamaya yerli bir belge niteliğinde olmadığından yapılan
cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden Manisa
Vergi Mahkemesinin 22.7.2008 tarih ve E:2008/125, K:2008/384 sayılı kararının;
kamu kurumuna kestikleri fatura bedellerinin kendi inisiyatifleri dışında eksik
ödendiği, bu durumun muhasebe kayıtlarında yansıtılarak 35. madde uyarınca
katma değer vergisinin indirim konusu yapılmasının yasal olduğu, yapılan cezalı
tarhiyatta yasal isabet bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı Mehmet Sağlam’ın Düşüncesi : Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 35. maddesine göre,
iade olunan malların fiilen işletmeye girmiş olması ve bu girişin defter
kayıtları ile beyannamede gösterilmesi şartıyla malların iade edilmesi, işlemin
gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik
vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellef bunlar için
borçlandığı vergiyi, bu işlemlere muhatap olan mükellef ise indirime hakkı
bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku
bulduğu vergilendirme dönemi içinde düzeltebilmektedir.
Bu yasal
düzenleme uyarınca malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden
vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulması hallerinde
işlemi yapmış olan mükellef borçlandığı vergiyi indirim konusu yapabildiğine
göre, sağlık hizmeti verdiği Emekli Sandığı ve diğer Resmi Kurumlar adına
düzenlemiş olduğu faturalarda gösterilen tutarların bir kısmının ilgili
kurumlar tarafından ödenmemesi nedeniyle, ödenmeyen tutarlara ilişkin katma
değer vergilerini de indirim konusu yapmasında hukuka aykırılık görülmemektedir
Açıklanan
nedenlerle davacı temyiz talebinin kabulü ile cezalı tarhiyatı tasdik eden
mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi Oğuz Karakış’ın Düşüncesi : İleri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun Vergi
Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, temyiz
isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren
Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
İstem,
davacı şirket adına düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak tarh edilen
vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin terkini istemiyle açılan davayı
reddeden vergi mahkemesi kararının bozulmasına ilişkindir.
3065 sayılı
Katma Değer Vergisi Kanununun “Matrah ve İndirim Miktarının Değişmesi” başlıklı
35. maddesinde; malların iade edilmesi, işleminin gerçekleşmemesi, işlemden
vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vukuu bulduğu hallerde,
vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellefin bunlar için borçlandığı vergiyi;
bu işlemlere muhatap olan mükellefin ise indirime hakkı bulunan vergiyi
değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde
düzeltileceği, şu kadar ki, iade olunan malların fiilen işletmeye girmiş olması
ve bu girişin defter kayıtları ile beyannamede gösterilmesinin şart olduğu
hükme bağlanmıştır.
Dosyanın
incelenmesinden özel hastane işletmeciliği yapan davacı şirketin mensuplarına
sağlık hizmeti verdiği resmi kurumlar adına düzenlenmiş olup faturalarda
gösterilen tutarların bir kısmının ilgili kurumlar tarafından ödenmemesi
üzerine davacı tarafından eksik ödenen bu tutarların indirim konusu
yapıldığını, idarece bu indirimlerin hukuka aykırı olduğundan bahisle
düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak reddi suretiyle dava konusu
cezalı tarhiyatın yapıldığı anlaşılmaktadır.
Anılan yasal
düzenleme uyarınca,malların iadesi,vergi konusu işlemin gerçekleşmemesi ve
işlemden vazgeçilmesi gibi matrahta değişiklik yaratan hallerde, mükelleflere
ödeyecekleri veya indirilebilecekleri vergi miktarlarında gerekli düzeltmeleri
yapabilme imkanı tanınmıştır.
Olayda,
vergi mahkemesince her ne kadar davacı şirketin sağlık hizmeti vermekle katma
değer vergisi açısından vergi doğuran olayın meydana geldiği ve işlemin
tamamlandığı, bu nedenle tedavi hizmet bedelinin eksik ödenmesi halinde katma
değer vergisi açısından bu vergiyi düzeltme olanağı bulunmadığı, dolayısıyla
tahsil edilemeyen bu fatura bedellerinin indirime konu edilemeyeceği
gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; 3065 sayılı Yasa’nın 35.
maddesinde işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi ve sair sebeplere
matrahta değişiklik olması halinde muhatap olan mükellefin yine yasanın
öngördüğü usul ve esaslar çerçevesinde düzeltme hakkı olduğu kurala bağlanmış
olup, davacının sunduğu belgelere göre Sosyal Sigortalar Kurum Başkanlığı
Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü, İzmir Sağlık İşleri Genel Müdürlüğünce yükümlü
şirkete düzenlediği fatura bedellerinin altında ödeme yapıldığı görülmektedir.
Diğer
taraftan dava dilekçesine ekli İstanbul Vergi Dairesi Müdürlüğünün 2.8.2006
tarih ve B.07.1.GİB.4.3419.02/VUK-1-229-12373 sayılı yazısında da özel sağlık
kurum ve kuruluşları tarafından fatura hizmet bedellerinde bir değişiklik
olması halinde değişikliğin gerçekleştiği dönemde 3065 sayılı Yasa’nın 35.
maddesi kapsamında gerekli düzeltme işlemi yapmalarının mümkün olduğu kabul
edilmiştir
Buna göre
kendisine düzenlediği fatura bedelinin altında ödeme yapıldığı açık olan
davacının 3065 sayılı Yasanın 35. maddesi uyarınca gerekli düzeltmeleri yaparak
tahsil edemediği, hizmet bedeline ilişkin katma değer vergilerini indirim
konusu yapmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Aksi uygulamanın tahsil
edilmeyen bir tutar üzerinden vergi ödemesine dolayısıyla haksız
vergilendirmeye sebeb olacağı tabidir.
Bu durumda,
vergi mahkemesince yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınmak ve davacının
düzenlediği faturalar, idarece eksik ödeme yapıldığına dair bilgi ve belgeler,
tahsil edilemeyen tutarlara ilişkin defter ve muhasebe kayıtları incelenerek
35. maddede öngörülen düzeltme şartlarının oluşup oluşmadığı irdelenmek
suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan
nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, Manisa Vergi Mahkemesinin 22.7.2008 tarih
ve E:2008/125, K:2008/384 sayılı kararının bozulmasına 31.03.2010 tarihinde
esasta ve gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Temyizde
ileri sürülen iddialar usul ve hukuka uygun vergi mahkemesi kararının
bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi
gerektiği görüşü ile karara katılmıyorum.
KARŞI OY
XX- Gerek
dava konusu cezalı tarhiyata esas inceleme raporu gerekse dosyadaki bilgi ve
belgeler dikkate alındığında davacıya eksik ödeme yapıldığı ve buna ilişkin
muhasebe kayıtlarının yapılıp daha sonra katma değer vergisi indiriminde
bulunulduğu anlaşıldığından mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması
gerektiği görüşüyle karara gerekçe yönünden katılmıyorum.
T.C.
D A N I Ş T A Y
Dokuzuncu Daire
Esas : 2007/4511
Karar : 2009/2055
Özet: Yurtdışına biçerdöver kiralanması işinin hizmet ihracı olduğu ve
katma değer vergisi iadesine konu olabileceği hakkında.
Temyiz İsteminde Bulunan : Bafra Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : ...
İstemin Özeti : Davacının ticari kiralama yoluyla biçerdöver ihracatı nedeniyle
aldığı katma değer vergisi iadesinin ihracata konu hizmetin Türkiye’de
yapılmadığı için haksız olduğundan bahisle 2002/Aralık dönemi için adına
salınan katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması
istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden Başbakanlık Dış Ticaret
Müsteşarlığı Karadeniz İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğinden alınan Ticari
Kiralama Yoluyla Yapılacak İhracat İznine bağlı olarak Samsun Gümrüğünden
hububat hasadı için Rusya Federasyonuna gönderilen biçerdöver ve ekipmanları
için hasılat kaydedilmeyerek ilgili dönem katma değer vergisi beyannamelerine
yansıtılmadığının, gönderilen biçerdöverlerin 27.10.2005 tarihinde tekrar
gümrük giriş beyannameleri ile yurda getirildiklerinin, ihracat bedellerinin 84
nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğine uygun olarak banka aracılığı ile yurda
getirildiğinin, biçerdöverlerin yurtiçindeki sahiplerinden %18 katma değer
vergisi ödenerek kiralandığının yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilmeyen
katma değer vergisinin ihracat nedeniyle iadesi istenilerek alındığının
görüldüğü, davacının gerek kendisine ait gerekse kiralama yoluyla edindiği biçerdöverlerde
yurt dışında yararlanıldığı, biçerdöver ve ekipmanlarının yurt dışındaki
müşteri tarafından geçici kullanımının sağlanması dolayısıyla bir hizmet ihracı
olduğu, davalı idarece 26 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinde hizmet
ihracatı istisnasından yararlanılabilmesi için Türkiye’de yurt dışındaki
müşteri için hizmetin yapılması gerektiği, olayda hizmetin yurt dışında icra
edildiği dolayısıyla katma değer vergisinin konusunu oluşturacak bir teslimin
yapılmamasının sebep olarak gösterildiği, ancak ticari kiralama yoluyla yapılan
hizmet ihracının bir bütün olarak değerlendirilmesi durumunda ihracata ilişkin
kiralamanın bir hizmet ihracı olduğunun açık olduğu, yurt dışından dövizin
Türkiye’ye getirildiği, biçerdöverlerin kiralanması sırasında katma değer
vergisi yüklenildiğinin görüldüğü, burada esas olanın yurt dışına kiralama
yoluyla biçerdöverlerin vereceği hizmetten yararlanma olgusunun ihraç edilmiş
olduğu, kiralanan biçerdöverlerin Türkiye’de yurt dışında yararlanılmak üzere
ihraç edilmiş olduğu, buna göre hizmetin yurt dışındaki müşteri için Türkiye’de
yapılma koşulunu içerdiği, bu durumda fiilen ihraç edilen hizmet nedeniyle
yüklenilen katma değer vergisinin istisna kapsamında iadesinde hukuka aykırılık
bulunmadığı gerekçesiyle kabul eden Samsun Vergi Mahkemesinin 7.5.2007 tarih ve
E:2006/698, K:2007/247 sayılı kararının; hizmetin Türkiye’de verilmediği,
dolayısıyla haksız alınan iade nedeniyle salınan cezalı katma değer vergisinde
isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Savcısı Zerrin Güngör’ün Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların
temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması
gerekmektedir.
Temyiz
dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden
hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının
onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi İhsan Saçmalı’nın Düşüncesi :İleri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun Vergi
Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyiz
isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren
Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dayandığı
hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi
kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz
istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar, sözü geçen kararın
bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine ve
kararın onanmasına 07.05.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
D A N I Ş T A Y
Dokuzuncu Daire
Esas : 2008/1701
Karar : 2009/736
Özet: Serbest bölgeye yapılan hizmet ihracının yurtdışına yapılan mal
teslimi gibi değerlendirilmesi ve katma değer vergisi iadesinden yararlanması
gerektiği hakkında.
Temyiz İsteminde Bulunan : ...
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf : Karşıyaka Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti
: Davacının 2006 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu haksız olarak mahsuben
katma değer vergisi iadesinden yararlandığından bahisle aynı yılın Ocak-Aralık
dönemleri için adına salınan katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı
cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden,
davacının serbest bölgede bulunan firma için yaptığı işin fason tekstil işi
olup faturaların da fason işçilik bedeli olarak düzenlendiği, buna göre
davacının söz konusu faaliyetinin mal teslimi değil hizmet ifası olduğu, 3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 12. maddesinde hizmet ifasının katma değer
vergisi istisnasından yararlanabilmesi için hizmetin yurtdışındaki bir müşteri
için yapılması ve hizmetten yurtdışında faydalanması gerektiğinin hükme bağlandığı,
davacın hizmet ifa ettiği firmanın serbest bölge olup serbest bölgelerin mal
teslimi bakımından yurtdışı sayılmasına karşın hizmet ifasında yurtdışı olarak
sayılmadığı, bu durumda davacının yaptığı işin katma değer vergisi
istisnasından yararlandırılmaması sonucu mahsuben alınan katma değer vergisi
iadesinin cezalı olarak istenilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle
reddeden İzmir 2. Vergi Mahkemesinin 23.1.2008 tarih ve E:2007/1202 K:2008/97
sayılı kararının; yapılan işin hizmet değil mal teslimi olduğu, hizmet sayılsa
dahi serbest bölgeye yapılan işin ihracat olarak kabul edilmesi gerektiği ileri
sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı Mehmet Sağlam’ın Düşüncesi : Uyuşmazlık, davacının serbest bölgede faaliyet
gösteren bir firmaya yaptığı teslimlerin hizmet ihracı kapsamına alınamayacağı
bu nedenle 2006/1-12 dönemlerinde mahsuben aldığı katma değer vergilerinin
haksız olduğu gerekçesiyle geri alınması için tarh edilen katma değer vergisi
ile kesilen vergi ziyaı cezasından doğmuş bulunmaktadır.
3065 sayılı
Katma Değer Vergisi Kanununun 11. maddesinin (a) bendinde ihracat teslimleri ve
bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin
vergiden müstesna olduğu hükme bağlanmış, aynı Kanun’un “ihracat teslimi ve
yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetler” başlıklı 12/2 maddesinde
yurtdışındaki müşteri tabirinin ikametgahı, işyeri, kanuni ve iş merkezi
yurtdışında olan alıcılar ile yurt içinde bulunan bir firmanın yurt dışında
kendi adına müstakilen faaliyet gösteren şubelerini ifade edeceği belirtilmiş,
bir hizmetin yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmet sayılabilmesi için;
a)
Hizmetlerin yurt dışındaki bir müşteri için yapılması
b) Hizmetten
yurt dışında faydalanılması şartlarının birlikte gerçekleşmesi koşuluna
bağlanmıştır.
Yine aynı
Kanunun 4/1. maddesinde hizmet, teslim ve teslim sayılan haller ile mal
ithalatı dışında kalan işlemler olarak ifade edilmiş, bu işlemlerin bir şeyi
yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza
etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmayı taahhüt etmek ve
bu gibi şekillerde gerçekleşebileceği belirtilmiştir.
Öte yandan
ihracata yönelik istisnaların uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleme
yetkisi bulunan Maliye Bakanlığınca 4. maddede yazılı düzenlemeler dikkate
alınmak suretiyle hazırlanıp yayımlanan 27 no’lu Katma Değer Vergisi Genel
Tebliği ile ücret karşılığı fason iş yapanlarını imalatçı sayılmayacağı
yaptıkları işin hizmet teslimi olarak kabul edileceği açıklanmıştır
Bu nedenle
davacının fason ücret karşılığı imal edip serbest bölgede faaliyet gösteren
firmaya yaptığı teslimlerin yurt içinde yapılmış olması nedeniyle verginin
konusuna girdiğinden tarh edilen katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı
cezasında yukarıda açıklanan yasa hükümlerine aykırılık görülmediği için açılan
davayı reddeden mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi İhsan Saçmalı’nın Düşüncesi : Davacının ifa ettiği hizmetin serbest bölgeye
olduğu açık olup Serbest Bölgeler Kanununun 6. maddesinde de serbest bölgeler
gümrük hattı dışı sayılmıştır. Gümrük hattı dışı ifadesi ticari anlamda
yurtdışı sayılması anlamına geleceğinden ve söz konusu hizmet ihracı diğer tüm
koşulları itibarıyla (gümrük çıkış belgeleri, döviz alış belgeleri, üç ay
içinde ihracatın gerçekleşmesi gibi) yurt dışı mal teslimi ve hizmet ifasıyla
aynı kurallara tabi olması nedeniyle yurtdışı sayılması gerekmektedir.
3065 sayılı
Kanunun 12. maddesinde mal tesliminde serbest bölgeleri ihracat için serbest
bölgeye yapılan hizmet ifasını hizmet ihracı kabul etmemek kanunun lafzına
uygun olsa da, buradaki amacın ihracatta rekabeti desteklemek ve döviz girdisi
sağlamak olduğundan ve yurtdışı ifadesinden siyasi değil ticari anlamda
yurtdışı ifadesi anlaşılması gerektiğinden, davacının teslimlerinin katma değer
vergisi istisnasından yararlanması gerekmektedir.
Bu durumda
davacı adına salınan katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasında ve
buna karşı açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararında isabet bulunmayıp
bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren
Danıştay Dokuzuncu Dairesince duruşma için önceden belirlenen günde temyiz
isteminde bulunan … Vekili Av. … ile karşı tarafı temsilen Av. …’ün geldiği
görülerek Danıştay Savcısı Mehmet Sağlam’ın katılması ile açık duruşmaya
başlandı. Tarafların iddiaları dinlenip Savcının düşüncesi alındıktan ve
taraflara yeniden söz verildikten sonra Tetkik Hakimi İhsan Saçmalı’nın yazılı
ve sözlü düşüncesi alınarak işin gereği görüşüldü:
3065 sayılı
Kanunun mal ve hizmet ihracı başlıklı 11. maddesinin a) fıkrasında ihracat
teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurtdışındaki müşteriler için
yapılan hizmetler ve karşılıklı olmak kaydıyla uluslararası roaming anlaşmaları
çerçevesinde yurt dışındaki müşteriler için Türkiye’de verilen roaming
hizmetlerinin vergiden müstesna olduğu belirtilmiş ihracat teslimi ve yurt
dışındaki müşteriler için yapılan hizmetler başlıklı 12. maddesinin a)
fıkrasında yurtdışındaki bir müşteriye veya bir serbest bölgedeki alıcıya ya da
yetkili gümrük antreposu işleticisine yapılan teslimlerin ihracat teslimi
olduğu, hükmüne yer verilmiş maddenin b)fıkrasının 2. bendinde ise
yurtdışındaki müşteri tabirinin ikametgahı işyeri kanuni ve iş merkezi yurt
dışında olan alıcılar ile yurt içinde bulunan bir firmanın yurt dışında kendi
adına müstakilen faaliyet gösteren şubelerini ifade ettiği, bir hizmetin yurt
dışındaki müşteriler için yapılan hizmet sayılabilmesi için a) hizmetlerin
yurtdışındaki bir müşteri için yapılmış olması b) hizmetten yurt dışında
faydalanılması gerektiği hükmü öngörülmüştür.
Dosyanın
incelenmesinden, davacının serbest bölgede faaliyet gösteren alıcı için fason
tekstil işi yaptığı ve düzenlediği faturaların da fason işçilik bedeli olduğu,
davacının dahilde işleme için taahhüdüne, alıcı firmanın dahilde işleme izin
belgesine sahip oldukları, teslim edilen ürünlerin serbest bölgeye gittiğini ve
3 ay içinde ihraç edildiğini gösteren gümrük çıkış belgelerinin ve karşılığı
dövizin alındığını gösterir döviz alım belgelerinin mevcut olduğu, ancak
davacının yaptığı işin hizmet ifası olacağı bu durumda serbest bölgeye yaptığı
hizmetin katma değer vergisi istisnasından yararlanamayacağı, sonuçta mahsuben
alınan katma değer vergisi iadelerinin geri istenilmesi amacıyla dava konusu
cezalı tarhiyatın yapıldığı anlaşılmaktadır.
İhracatta
katma değer vergisi istisnasının getiriliş amacı ihracatın teşviki ve döviz
kazandırıcı faaliyetlerde rekabetin desteklenmesi olup bu amaçla mal ve hizmet
ihracında katma değer vergisi istisnası getirilmiştir. Günümüzde mal ve hizmet
ihracı doğrudan yabancı ülkelere olduğu gibi ülke sınırları içerisinde olmakla
birlikte gümrük hattı dışında sayılan serbest bölgelere de yapılabilmektedir.
Serbest Bölgelerin kuruluş gayesi de buraya yapılacak teslim ve hizmet ifasıyla
yine döviz kazandırılmasıdır.
3065 sayılı
Katma Değer Vergisi Kanununda mal tesliminde katma değer vergisi istisnası için
serbest bölgelerin açıkça sayılarak serbest bölgeye yapılan teslimlerin
yurtdışına yapılmış sayılması, ancak hizmet ihracında katma değer vergisi
istisnasında serbest bölge ifadesine yer verilmediği görülmekteyse de, bu durum
yurtdışı ifadesine siyasi ve coğrafi anlam yüklenilmesi halinde geçerli olmakla
birlikte ticari ve ekonomik anlamda serbest bölgelerin yurtdışı kabul edilmesi
gerektiği gerçeğini değiştirmemektedir.
Bu nedenle
ihracatı ve döviz kazandırıcı faaliyetleri desteklemek amacıyla kurulan serbest
bölgelere yapılan hizmet ifasının yurtdışı sayılmaması hukuka aykırı olacaktır.
Kaldı ki
serbest bölgelere yapılan hizmet ifasının mal tesliminden farklı olmadığını
gören yasa koyucu tarafından 3065 sayılı Kanunun 12. maddesine 6.6.2008 tarih
ve 5766 sayılı Kanunun 12/e maddesiyle eklenen b fıkrasının 3. bendinde serbest
bölgelere yapılan fason hizmetlerin katma değer vergisi istisnasından
yararlanmasını getiren düzenleme yapılmıştır.
Bu durumda
davacının serbest bölgedeki firmaya yaptığı fason işçilik hizmetinin katma
değer vergisi istisnasından yararlandırılmaması yoluyla mahsuben yapılan
iadenin geri istenilmesi amacıyla adına salınan katma değer vergisi ile kesilen
vergi ziyaı cezasında isabet görülmediğinden, aksi yönde verilen mahkeme
kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan
nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, İzmir 2. Vergi Mahkemesinin 23.1.2008
tarih ve E:2007/1202, K:2008/97 sayılı kararının bozulmasına, Avukatlık Asgari
Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 625 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak
davacıya verilmesine 11.02.2009 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Temyizde
ileri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun Mahkeme kararının bozulmasını
gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi gerekeceği görüşü
ile karara katılmıyoruz.
Karar
No : 2011/10653
Özeti : İhracat teslimleri bulunan davacının
amortismana tabi iktisadi kıymetler için yüklendiği katma değer vergisinin, o
dönemdeki iade hakkı doğuran işlemlere ait bedelin kanuni vergi oranına göre
hesaplanan miktarından fazla olmamak üzere iadesi mümkün olduğundan, haksız
iade aldığı ileri sürülerek yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi
tarhiyatında hukuka uyarlık bulunmadığı hakkında.
(Vergi
Sorunları Dergisi Mayıs 2014)
Mal ihracına ilişkin beyan, ilgili dönem KDVbeyannamesinin
“İstisnalar-Diğer İade Hakkı Doğuran İşlemler” kulakçığında “Tam İstisna
Kapsamına Giren İşlemler” tablosunda 301 kod numaralı işlem türü satırı
kullanılmak suretiyle yapılır.
Bu satırın, “Teslim ve Hizmet Tutarı” sütununa ihracat tesliminin bedeli
girilir. İhracat bedeli, gümrük beyannamesinin kapanma tarihinde Resmi
Gazete’de yayınlanmış bulunan (kapanma tarihinde Resmi Gazete’de kurlar ilan
edilmemiş ise kapanma tarihinden önceki ilk Resmi Gazete’de yayınlanmış
bulunan) T.C. Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden TL’ye çevrilir.
(KDV
UYGULAMA TEBLİĞİ)
Posta ve hızlı kargo taşımacılığı yolu ile yapılan ihracat teslimleri,
kargo şirketi adına düzenlenen, malı yurtdışına gönderilen mükellefin
bilgisinin yer aldığı ve gümrük müdürlüğü tarafından elektronik ortamda
onaylanan elektronik ticaret gümrük beyannamesi ile tevsik edilir.
(KDV
UYGULAMA TEBLİĞİ)
3065 sayılı Kanunun (11/1-c) ve geçici 17 nci maddeleri kapsamında ihraç
kaydıyla mal alan ihracatçının ödemediği KDV’yi iade olarak talep etmesi mümkün
olmayıp, varsa genel giderler ve ATİK’ler nedeniyle iade talep etmesi
mümkündür. Bu durumda ihracatçının genel giderler ve ATİK nedeniyle yüklendiği
KDV için iade talebinde bulunabileceği KDV tutarı, ihracat bedeline genel vergi
oranı uygulanması sonucu hesaplanan tutar ile ihraç kayıtlı teslim bedeli
üzerinden hesaplanan KDV arasındaki farkı aşamaz.
(KDV
UYGULAMA TEBLİĞİ)
YMM raporu ile iade talebinde bulunan mükelleflere, rapor ibraz
edilmedikçe nakden iade yapılmaz. Mükelleflerin rapor düzenleninceye kadar,
izleyen bölümlerde açıklandığı şekilde teminat göstermeleri halinde ise iade
talebi incelemeye sevk edilmeksizin yerine getirilir. Rapor ibraz edildiğinde
teminatlar iade edilir.
YMM raporu ile iade talebinde bulunan mükelleflerin, teminat karşılığı
iadenin yapıldığı tarihten itibaren altı ay içinde bu iade ile ilgili YMM
raporunu ibraz etmemesi halinde, söz konusu teminat vergi inceleme raporu sonucuna
göre çözülür.
Bu süre içinde rapor ibraz edemeyecek olanların mazeretleriyle birlikte
başvurmaları halinde, gerekli değerlendirme yapılarak mazeretleri haklı
nedenlere dayananlara, 213 sayılı Kanunun 17 nci maddesi uyarınca vergi
dairesince altı ay ek süre verilebilir.
(KDV
UYGULAMA TEBLİĞİ)
b) Mükellef tarafından teminat çözümünün YMM raporuyla yapılacağı
belirtilmediğinden incelemeye sevk edilmesi, sonradan YMM raporuyla teminatın
çözümünü engellemez. Bu durumda teminatın YMM raporuyla çözüldüğü inceleme
elemanına bildirilir.
c) Bu kapsamdaki nakden iade talepleri, nakit iade talebine ilişkin
dilekçe ve teminatın yanı sıra ibrazı gerekli diğer belgelerin tamamlanıp
KDVİRA sistemi tarafından “KDV İadesi Kontrol Raporu”nun üretilmesinden ve
varsa yapılması gereken teyitlerin (örneğin, mal ihracatında gümrük
beyannameleri ve usulüne uygun olarak gösterilmiş teminat mektupları ile varsa
onaylı özel faturaların teyidi) yapılmasından sonra 10 gün içinde yerine
getirilir.
(KDV
UYGULAMA TEBLİĞİ)
213 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde belirtilen mücbir sebep hali
nedeniyle defter ve belgelerinin zayi olduğunu Türk Ticaret Kanununun 82 nci
maddesine uygun olarak ispat eden mükelleflerin iade talepleri, iade talebi ile
ilgili alış ve giderlere ait KDV’nin satıcılar tarafından ilgili dönem
beyanlarına dahil edildiğinin ispatına bağlı olarak yerine getirilir.
(KDV
UYGULAMA TEBLİĞİ)
Özel
Esaslara Tabi Mükellefler
1. 213 sayılı
Kanunun (153/A) maddesi kapsamına giren mükellefler,
2. Sahte belge
veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme fiiline iştirak eden
mükellefler de dâhil olmak üzere sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla
yanıltıcı belge düzenleme ya da kullanma konusunda haklarında “olumsuz rapor”
veya “olumsuz tespit” bulunan mükellefler,
3. Sahte belge
veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme konusunda haklarında
“olumsuz rapor” bulunan mükelleflerin raporun ait olduğu dönemdeki ortakları,
kanuni temsilcileri, bunların kurdukları veya ortak oldukları mükellefler ile
kanuni temsilcisi oldukları mükellefler,
4. Haklarında
beyanname vermeme, defter ve belge ibraz etmeme ve adresinde bulunamama
konusunda tespit bulunan mükellefler,
5. Haklarında
KDV yönünden ihtiyati tahakkuk veya ihtiyati haciz uygulanan mükellefler.
6. Yukarıda
sayılan “özel esaslara tabi mükellefler” ile kendileri hakkında herhangi bir
olumsuzluk bulunmasa dahi bunlardan mal ve/veya hizmet satın alanların iade
taleplerinde özel esaslar uygulanır.
(KDV UYGULAMA TEBLİĞİ)
Türkiye
ile yabancı ülkeler arasındaki taşımacılık işlerinde transit beyanname
kullanılması
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
MANİSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
Sayı :85373914-130[53.01.37]-100 25/10/2013
İlgi özelge talep formunuzda, firmanızın uluslararası kara taşımacılığı
faaliyetinde bulunduğu belirtilerek, uluslararası kara taşımacılığı
faaliyetinizle ilgili katma değer vergisi (KDV) iade taleplerinizde tevsik
edici belge olarak transit beyannamenin kullanılıp kullanılamayacağı hususunda
Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
Bu çerçevede, firmanız tarafından transit beyanname ile belgelendirilen
taşımacılık işlerinizin, taşınan yüklerin gümrük gözetimi altında yapılması ve
Türkiye'den geçerek yabancı bir ülkede sona eren, yabancı bir ülkede başlayıp
Türkiye'de sona eren ve Türkiye'de başlayıp yabancı bir ülkede sona eren taşıma
işlerinden olması koşuluyla istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün
bulunmaktadır.
(Vergi Dünyası Mart 2014)
KDV İADE ALACAKLARININ SGK
PRİM BORÇLARINA MAHSUBUNDA PRİMLERİN EN GEÇ ÖDENMESİ GEREKEN YASAL SÜRE
Maliye Bakanlığı Genel Yazısı
Tarih : 18.12.2013
Sayı : B.07.1.GİB.0.06.55-130[5532-810]
SGK prim borçlarının KDV iade alacağından
mahsup suretiyle ödenmesinin talep edilmesi durumunda, primin en geç ödenmesi
gereken yasal sürenin; primin ilişkin olduğu ayı takip eden ayın sonu (vade)
yerine, vadeyi izleyen yirminci gün olacağı hk.
(Yaklaşım Ocak 2014)
Konaklama Firmalarının
KDV İade Tutarına Atik KDV’lerinin Dahil Edilmesi Konusunda Yeni Gelişme ve Son
Durum
Konaklama işletmelerinin
14.02.2012’den önceki dönemlere ait KDV iade taleplerinde iadesi istenecek
KDV’ye, ilgili konaklama işlerinde kullanılmış olsa dahi ATİK’lerle ilgili KDV
yüklenimlerinin dahil edilmesi Maliye İdaresi’nce halen kabul edilmemektedir.
14.02.2012’den
sonraki dönemlere ait KDV iadeleri hesaplanırken konaklama hizmetlerinde
kullanılan ATİK’lere ait KDV’ler azami iade tutarı aşılmamak kaydıyla hesaba
dahil edilebilir.
ATİK
KDV’lerin hesaba dahil edilmesinde, ilgili ATİK’in edinim tarihinin
14.02.2012’den önce olması engel teşkil etmemektedir.
Mehmet Maç
(Yaklaşım Aralık 2013)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder