15 Mart 2016 Salı

KDV İADE VE MAHSUP

T.C. DANIŞTAY
Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No : 2011/359
Karar No : 2013/259
Özeti : Katma değer vergisine tabi olmayan bir teslim nedeniyle yüklenilen katma değer vergisinin indirimi söz konusu olmadığından, iadesinin de mümkün olmadığı hakkında.
(Vergi Dünyası Ocak 2015)

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire
Esas No: 2008/702Karar : 2011/10653
Özet: İhracat teslimleri bulunan davacının amortismana tabi iktisadi kıymetler için yüklendiği katma değer vergisinin, o dönemdeki iade hakkı doğuran işlemlere ait bedelin kanuni vergi oranına göre hesaplanan miktarından fazla olmamak üzere iadesi mümkün olduğundan, haksız iade aldığı ileri sürülerek yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatında hukuka uyarlık bulunmadığı hakkında.

Temyiz Eden : Kocatepe Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Mermer Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi
İstemin Özeti : Haksız katma değer vergisi iadesi aldığı ileri sürülen davacı adına 2005/8,10,11 ve 12 nci dönemleri için salınan katma değer vergisi ve kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
Denizli Vergi Mahkemesinin 3.12.2007 günlü ve E:2007/273, K:2007/852 sayılı kararıyla; ihracat teslimleri ve ihraç kayıtlı teslimleri bulunan davacı şirkete yeminli mali müşavir tasdik raporu üzerine katma değer vergisi iadesi yapıldığı, ancak arsa ve fabrika binasının alımında yüklenilen katma değer vergisinin bunların iade hakkı doğuran işlemlerle kullanılmaması ve mükellefin ilgili dönemlerde ihraç ettiği malların fabrika binasında imal edilmeyip, ihraç kayıtlı olarak satın alınması nedeniyle, doğrudan ihracata ait iade edilecek vergi hesabına dahil edilemeyeceğinin Gelir İdaresi Başkanlığının 28.12.2006 tarih ve 103281 sayılı yazısıyla bildirilmesi üzerine haksız iade edilen katma değer vergisinin geri alınması amacıyla dava konusu cezalı tarhiyatların yapıldığının anlaşıldığı, ancak 24 ve 26 Seri Nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinde de belirtildiği üzere faaliyetleri vergiye tabi işlemler ve iade hakkı doğuran işlemlerden oluşan mükellefler bakımından faaliyetleri ile ilgili olarak yüklenilen vergiler ile amortismana tabi iktisadi kıymetler için yüklenilen vergilerin iadesinin mümkün bulunduğu, ancak bir vergilendirme döneminde iade edilecek verginin, o dönemdeki iade hakkı doğuran işlemlere ait bedelin kanuni vergi oranına göre hesaplanan miktarından fazla olamayacağının belirtildiği, davacı şirketin yeminli mali müşavirlik katma değer vergisi iadesi tasdik raporunun da bu doğrultuda düzenlendiği, öte yandan davalı idarece, ihracat teslimlerine ilişkin emtianın fabrika binasında imal edilmediği ileri sürülmekteyse de amortismana tabi iktisadi kıymetin iade hakkı doğuran işlemlerde kullanılıyor olmasının yeterli olduğu gibi davacı tarafından ibraz edilen ambalajlama giderleri ve nakliye faturalarından ihraç edilen emtianın fabrikaya getirilerek işlemlere tabi tutulduğunun anlaşıldığı, kaldı ki davalı idarece fabrika bina ve arsasının iade hakkı doğuran işlemlerde kullanılıp kullanılmadığı yönünde bir tespit yapılmadığı gerekçesiyle vergi ve cezaların kaldırılmasına karar verilmiştir.
Davalı İdare, hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi B.Barış Özkanay’ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Gülsen Bişkin’in Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine, Denizli Vergi Mahkemesinin 3.12.2007 günlü ve E:2007/273, K:2007/852 sayılı kararının onanmasına 05.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
D A N I Ş T A Y
Dokuzuncu Daire
Esas : 2008/5755
Karar : 2010/1567
Özet:Özel hastane işleten davacı şirketin mensuplarına sağlık hizmeti verdiği resmi kurumlar adına düzenlediği fatura bedellerinin bir kısmının bu kurumlarca ödenmemesi durumunda eksik ödenen fatura tutarının 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 35. maddesi kapsamında değerlendirilerek indirim konusu yapılmasının mümkün olduğu hakkında.

Temyiz İsteminde Bulunan : …. Ltd. Şti.
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Salihli Adil Oral Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Özel hastane işleten davacı şirketin 2006 yılı hesaplarının incelenmesi sonucu düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak adına aynı yılın Ocak, Mart-Aralık dönemleri için tarh edilen bir kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin terkini istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin resmi kurumlar adına düzenlendiği fatura bedellerinin bir kısmının bu kurumlarca ödenmediği, yükümlü tarafından ödenmeyen bu tutarlara ilişkin katma değer vergisinin indirim konusu yapıldığının tespiti üzerine, bu indirimlerin reddi suretiyle dava konusu cezalı tarhiyatın yapıldığının anlaşıldığı, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 35. maddesinde malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükelleflerin bunlar için borçlandığı vergisini bu işlemlere muhatap olan mükellefin ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzelteceği, iade olunan malların fiilen işletmeye girmiş olması ve bu girişin defter kayıtları ile beyannamede gösterilmesinin şart olduğunun hükme bağlandığı, olayda; davacı şirketin resmi kurumlara düzenlenen faturalardaki hizmetleri gerçekte verdiğinden katma değer vergisi açısından işlemin tamamlandığı ve vergi doğuran olayın meydana geldiği, dolayısıyla tedavi hizmetinin karşılığının eksik ödenmesi halinde katma değer vergisi açısından bu verginin düzeltilmesine yasal olarak olanak bulunmadığı, öte yandan davacı şirket resmi kurumlardan tahsil edemediği hizmet bedelleri için usulüne uygun muhasebe kaydı yapmamış olduğu, buna göre resmi kurumlara düzenlenen faturalardaki hizmetlerin gerçekte verildiği davacı şirket yetkililerince de açıkça beyan edildiğinden ve ibraz edilen tutanakların alacaklı şirketin resmi kurumlardan olan alacağından zorunlu nedenlerle tamamen vazgeçtiğini kanıtlamaya yerli bir belge niteliğinde olmadığından yapılan cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden Manisa Vergi Mahkemesinin 22.7.2008 tarih ve E:2008/125, K:2008/384 sayılı kararının; kamu kurumuna kestikleri fatura bedellerinin kendi inisiyatifleri dışında eksik ödendiği, bu durumun muhasebe kayıtlarında yansıtılarak 35. madde uyarınca katma değer vergisinin indirim konusu yapılmasının yasal olduğu, yapılan cezalı tarhiyatta yasal isabet bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı Mehmet Sağlam’ın Düşüncesi : Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 35. maddesine göre, iade olunan malların fiilen işletmeye girmiş olması ve bu girişin defter kayıtları ile beyannamede gösterilmesi şartıyla malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellef bunlar için borçlandığı vergiyi, bu işlemlere muhatap olan mükellef ise indirime hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu vergilendirme dönemi içinde düzeltebilmektedir.
Bu yasal düzenleme uyarınca malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulması hallerinde işlemi yapmış olan mükellef borçlandığı vergiyi indirim konusu yapabildiğine göre, sağlık hizmeti verdiği Emekli Sandığı ve diğer Resmi Kurumlar adına düzenlemiş olduğu faturalarda gösterilen tutarların bir kısmının ilgili kurumlar tarafından ödenmemesi nedeniyle, ödenmeyen tutarlara ilişkin katma değer vergilerini de indirim konusu yapmasında hukuka aykırılık görülmemektedir
Açıklanan nedenlerle davacı temyiz talebinin kabulü ile cezalı tarhiyatı tasdik eden mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi Oğuz Karakış’ın Düşüncesi : İleri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
İstem, davacı şirket adına düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin terkini istemiyle açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının bozulmasına ilişkindir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun “Matrah ve İndirim Miktarının Değişmesi” başlıklı 35. maddesinde; malların iade edilmesi, işleminin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vukuu bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellefin bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellefin ise indirime hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzeltileceği, şu kadar ki, iade olunan malların fiilen işletmeye girmiş olması ve bu girişin defter kayıtları ile beyannamede gösterilmesinin şart olduğu hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden özel hastane işletmeciliği yapan davacı şirketin mensuplarına sağlık hizmeti verdiği resmi kurumlar adına düzenlenmiş olup faturalarda gösterilen tutarların bir kısmının ilgili kurumlar tarafından ödenmemesi üzerine davacı tarafından eksik ödenen bu tutarların indirim konusu yapıldığını, idarece bu indirimlerin hukuka aykırı olduğundan bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak reddi suretiyle dava konusu cezalı tarhiyatın yapıldığı anlaşılmaktadır.
Anılan yasal düzenleme uyarınca,malların iadesi,vergi konusu işlemin gerçekleşmemesi ve işlemden vazgeçilmesi gibi matrahta değişiklik yaratan hallerde, mükelleflere ödeyecekleri veya indirilebilecekleri vergi miktarlarında gerekli düzeltmeleri yapabilme imkanı tanınmıştır.
Olayda, vergi mahkemesince her ne kadar davacı şirketin sağlık hizmeti vermekle katma değer vergisi açısından vergi doğuran olayın meydana geldiği ve işlemin tamamlandığı, bu nedenle tedavi hizmet bedelinin eksik ödenmesi halinde katma değer vergisi açısından bu vergiyi düzeltme olanağı bulunmadığı, dolayısıyla tahsil edilemeyen bu fatura bedellerinin indirime konu edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; 3065 sayılı Yasa’nın 35. maddesinde işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi ve sair sebeplere matrahta değişiklik olması halinde muhatap olan mükellefin yine yasanın öngördüğü usul ve esaslar çerçevesinde düzeltme hakkı olduğu kurala bağlanmış olup, davacının sunduğu belgelere göre Sosyal Sigortalar Kurum Başkanlığı Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü, İzmir Sağlık İşleri Genel Müdürlüğünce yükümlü şirkete düzenlediği fatura bedellerinin altında ödeme yapıldığı görülmektedir.
Diğer taraftan dava dilekçesine ekli İstanbul Vergi Dairesi Müdürlüğünün 2.8.2006 tarih ve B.07.1.GİB.4.3419.02/VUK-1-229-12373 sayılı yazısında da özel sağlık kurum ve kuruluşları tarafından fatura hizmet bedellerinde bir değişiklik olması halinde değişikliğin gerçekleştiği dönemde 3065 sayılı Yasa’nın 35. maddesi kapsamında gerekli düzeltme işlemi yapmalarının mümkün olduğu kabul edilmiştir
Buna göre kendisine düzenlediği fatura bedelinin altında ödeme yapıldığı açık olan davacının 3065 sayılı Yasanın 35. maddesi uyarınca gerekli düzeltmeleri yaparak tahsil edemediği, hizmet bedeline ilişkin katma değer vergilerini indirim konusu yapmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Aksi uygulamanın tahsil edilmeyen bir tutar üzerinden vergi ödemesine dolayısıyla haksız vergilendirmeye sebeb olacağı tabidir.
Bu durumda, vergi mahkemesince yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınmak ve davacının düzenlediği faturalar, idarece eksik ödeme yapıldığına dair bilgi ve belgeler, tahsil edilemeyen tutarlara ilişkin defter ve muhasebe kayıtları incelenerek 35. maddede öngörülen düzeltme şartlarının oluşup oluşmadığı irdelenmek suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, Manisa Vergi Mahkemesinin 22.7.2008 tarih ve E:2008/125, K:2008/384 sayılı kararının bozulmasına 31.03.2010 tarihinde esasta ve gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Temyizde ileri sürülen iddialar usul ve hukuka uygun vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi gerektiği görüşü ile karara katılmıyorum.
KARŞI OY
XX- Gerek dava konusu cezalı tarhiyata esas inceleme raporu gerekse dosyadaki bilgi ve belgeler dikkate alındığında davacıya eksik ödeme yapıldığı ve buna ilişkin muhasebe kayıtlarının yapılıp daha sonra katma değer vergisi indiriminde bulunulduğu anlaşıldığından mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerektiği görüşüyle karara gerekçe yönünden katılmıyorum.
T.C.
D A N I Ş T A Y
Dokuzuncu Daire
Esas : 2007/4511
Karar : 2009/2055
Özet: Yurtdışına biçerdöver kiralanması işinin hizmet ihracı olduğu ve katma değer vergisi iadesine konu olabileceği hakkında.

Temyiz İsteminde Bulunan : Bafra Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : ...
İstemin Özeti : Davacının ticari kiralama yoluyla biçerdöver ihracatı nedeniyle aldığı katma değer vergisi iadesinin ihracata konu hizmetin Türkiye’de yapılmadığı için haksız olduğundan bahisle 2002/Aralık dönemi için adına salınan katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı Karadeniz İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğinden alınan Ticari Kiralama Yoluyla Yapılacak İhracat İznine bağlı olarak Samsun Gümrüğünden hububat hasadı için Rusya Federasyonuna gönderilen biçerdöver ve ekipmanları için hasılat kaydedilmeyerek ilgili dönem katma değer vergisi beyannamelerine yansıtılmadığının, gönderilen biçerdöverlerin 27.10.2005 tarihinde tekrar gümrük giriş beyannameleri ile yurda getirildiklerinin, ihracat bedellerinin 84 nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğine uygun olarak banka aracılığı ile yurda getirildiğinin, biçerdöverlerin yurtiçindeki sahiplerinden %18 katma değer vergisi ödenerek kiralandığının yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilmeyen katma değer vergisinin ihracat nedeniyle iadesi istenilerek alındığının görüldüğü, davacının gerek kendisine ait gerekse kiralama yoluyla edindiği biçerdöverlerde yurt dışında yararlanıldığı, biçerdöver ve ekipmanlarının yurt dışındaki müşteri tarafından geçici kullanımının sağlanması dolayısıyla bir hizmet ihracı olduğu, davalı idarece 26 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinde hizmet ihracatı istisnasından yararlanılabilmesi için Türkiye’de yurt dışındaki müşteri için hizmetin yapılması gerektiği, olayda hizmetin yurt dışında icra edildiği dolayısıyla katma değer vergisinin konusunu oluşturacak bir teslimin yapılmamasının sebep olarak gösterildiği, ancak ticari kiralama yoluyla yapılan hizmet ihracının bir bütün olarak değerlendirilmesi durumunda ihracata ilişkin kiralamanın bir hizmet ihracı olduğunun açık olduğu, yurt dışından dövizin Türkiye’ye getirildiği, biçerdöverlerin kiralanması sırasında katma değer vergisi yüklenildiğinin görüldüğü, burada esas olanın yurt dışına kiralama yoluyla biçerdöverlerin vereceği hizmetten yararlanma olgusunun ihraç edilmiş olduğu, kiralanan biçerdöverlerin Türkiye’de yurt dışında yararlanılmak üzere ihraç edilmiş olduğu, buna göre hizmetin yurt dışındaki müşteri için Türkiye’de yapılma koşulunu içerdiği, bu durumda fiilen ihraç edilen hizmet nedeniyle yüklenilen katma değer vergisinin istisna kapsamında iadesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle kabul eden Samsun Vergi Mahkemesinin 7.5.2007 tarih ve E:2006/698, K:2007/247 sayılı kararının; hizmetin Türkiye’de verilmediği, dolayısıyla haksız alınan iade nedeniyle salınan cezalı katma değer vergisinde isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Savcısı Zerrin Güngör’ün Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi İhsan Saçmalı’nın Düşüncesi :İleri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar, sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına 07.05.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
D A N I Ş T A Y
Dokuzuncu Daire
Esas : 2008/1701
Karar : 2009/736
Özet: Serbest bölgeye yapılan hizmet ihracının yurtdışına yapılan mal teslimi gibi değerlendirilmesi ve katma değer vergisi iadesinden yararlanması gerektiği hakkında.

Temyiz İsteminde Bulunan : ...
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf : Karşıyaka Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacının 2006 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu haksız olarak mahsuben katma değer vergisi iadesinden yararlandığından bahisle aynı yılın Ocak-Aralık dönemleri için adına salınan katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, davacının serbest bölgede bulunan firma için yaptığı işin fason tekstil işi olup faturaların da fason işçilik bedeli olarak düzenlendiği, buna göre davacının söz konusu faaliyetinin mal teslimi değil hizmet ifası olduğu, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 12. maddesinde hizmet ifasının katma değer vergisi istisnasından yararlanabilmesi için hizmetin yurtdışındaki bir müşteri için yapılması ve hizmetten yurtdışında faydalanması gerektiğinin hükme bağlandığı, davacın hizmet ifa ettiği firmanın serbest bölge olup serbest bölgelerin mal teslimi bakımından yurtdışı sayılmasına karşın hizmet ifasında yurtdışı olarak sayılmadığı, bu durumda davacının yaptığı işin katma değer vergisi istisnasından yararlandırılmaması sonucu mahsuben alınan katma değer vergisi iadesinin cezalı olarak istenilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle reddeden İzmir 2. Vergi Mahkemesinin 23.1.2008 tarih ve E:2007/1202 K:2008/97 sayılı kararının; yapılan işin hizmet değil mal teslimi olduğu, hizmet sayılsa dahi serbest bölgeye yapılan işin ihracat olarak kabul edilmesi gerektiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı Mehmet Sağlam’ın Düşüncesi : Uyuşmazlık, davacının serbest bölgede faaliyet gösteren bir firmaya yaptığı teslimlerin hizmet ihracı kapsamına alınamayacağı bu nedenle 2006/1-12 dönemlerinde mahsuben aldığı katma değer vergilerinin haksız olduğu gerekçesiyle geri alınması için tarh edilen katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasından doğmuş bulunmaktadır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 11. maddesinin (a) bendinde ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin vergiden müstesna olduğu hükme bağlanmış, aynı Kanun’un “ihracat teslimi ve yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetler” başlıklı 12/2 maddesinde yurtdışındaki müşteri tabirinin ikametgahı, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurtdışında olan alıcılar ile yurt içinde bulunan bir firmanın yurt dışında kendi adına müstakilen faaliyet gösteren şubelerini ifade edeceği belirtilmiş, bir hizmetin yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmet sayılabilmesi için;
a) Hizmetlerin yurt dışındaki bir müşteri için yapılması
b) Hizmetten yurt dışında faydalanılması şartlarının birlikte gerçekleşmesi koşuluna bağlanmıştır.
Yine aynı Kanunun 4/1. maddesinde hizmet, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olarak ifade edilmiş, bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmayı taahhüt etmek ve bu gibi şekillerde gerçekleşebileceği belirtilmiştir.
Öte yandan ihracata yönelik istisnaların uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi bulunan Maliye Bakanlığınca 4. maddede yazılı düzenlemeler dikkate alınmak suretiyle hazırlanıp yayımlanan 27 no’lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği ile ücret karşılığı fason iş yapanlarını imalatçı sayılmayacağı yaptıkları işin hizmet teslimi olarak kabul edileceği açıklanmıştır
Bu nedenle davacının fason ücret karşılığı imal edip serbest bölgede faaliyet gösteren firmaya yaptığı teslimlerin yurt içinde yapılmış olması nedeniyle verginin konusuna girdiğinden tarh edilen katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasında yukarıda açıklanan yasa hükümlerine aykırılık görülmediği için açılan davayı reddeden mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi İhsan Saçmalı’nın Düşüncesi : Davacının ifa ettiği hizmetin serbest bölgeye olduğu açık olup Serbest Bölgeler Kanununun 6. maddesinde de serbest bölgeler gümrük hattı dışı sayılmıştır. Gümrük hattı dışı ifadesi ticari anlamda yurtdışı sayılması anlamına geleceğinden ve söz konusu hizmet ihracı diğer tüm koşulları itibarıyla (gümrük çıkış belgeleri, döviz alış belgeleri, üç ay içinde ihracatın gerçekleşmesi gibi) yurt dışı mal teslimi ve hizmet ifasıyla aynı kurallara tabi olması nedeniyle yurtdışı sayılması gerekmektedir.
3065 sayılı Kanunun 12. maddesinde mal tesliminde serbest bölgeleri ihracat için serbest bölgeye yapılan hizmet ifasını hizmet ihracı kabul etmemek kanunun lafzına uygun olsa da, buradaki amacın ihracatta rekabeti desteklemek ve döviz girdisi sağlamak olduğundan ve yurtdışı ifadesinden siyasi değil ticari anlamda yurtdışı ifadesi anlaşılması gerektiğinden, davacının teslimlerinin katma değer vergisi istisnasından yararlanması gerekmektedir.
Bu durumda davacı adına salınan katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasında ve buna karşı açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararında isabet bulunmayıp bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince duruşma için önceden belirlenen günde temyiz isteminde bulunan … Vekili Av. … ile karşı tarafı temsilen Av. …’ün geldiği görülerek Danıştay Savcısı Mehmet Sağlam’ın katılması ile açık duruşmaya başlandı. Tarafların iddiaları dinlenip Savcının düşüncesi alındıktan ve taraflara yeniden söz verildikten sonra Tetkik Hakimi İhsan Saçmalı’nın yazılı ve sözlü düşüncesi alınarak işin gereği görüşüldü:
3065 sayılı Kanunun mal ve hizmet ihracı başlıklı 11. maddesinin a) fıkrasında ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurtdışındaki müşteriler için yapılan hizmetler ve karşılıklı olmak kaydıyla uluslararası roaming anlaşmaları çerçevesinde yurt dışındaki müşteriler için Türkiye’de verilen roaming hizmetlerinin vergiden müstesna olduğu belirtilmiş ihracat teslimi ve yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetler başlıklı 12. maddesinin a) fıkrasında yurtdışındaki bir müşteriye veya bir serbest bölgedeki alıcıya ya da yetkili gümrük antreposu işleticisine yapılan teslimlerin ihracat teslimi olduğu, hükmüne yer verilmiş maddenin b)fıkrasının 2. bendinde ise yurtdışındaki müşteri tabirinin ikametgahı işyeri kanuni ve iş merkezi yurt dışında olan alıcılar ile yurt içinde bulunan bir firmanın yurt dışında kendi adına müstakilen faaliyet gösteren şubelerini ifade ettiği, bir hizmetin yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmet sayılabilmesi için a) hizmetlerin yurtdışındaki bir müşteri için yapılmış olması b) hizmetten yurt dışında faydalanılması gerektiği hükmü öngörülmüştür.
Dosyanın incelenmesinden, davacının serbest bölgede faaliyet gösteren alıcı için fason tekstil işi yaptığı ve düzenlediği faturaların da fason işçilik bedeli olduğu, davacının dahilde işleme için taahhüdüne, alıcı firmanın dahilde işleme izin belgesine sahip oldukları, teslim edilen ürünlerin serbest bölgeye gittiğini ve 3 ay içinde ihraç edildiğini gösteren gümrük çıkış belgelerinin ve karşılığı dövizin alındığını gösterir döviz alım belgelerinin mevcut olduğu, ancak davacının yaptığı işin hizmet ifası olacağı bu durumda serbest bölgeye yaptığı hizmetin katma değer vergisi istisnasından yararlanamayacağı, sonuçta mahsuben alınan katma değer vergisi iadelerinin geri istenilmesi amacıyla dava konusu cezalı tarhiyatın yapıldığı anlaşılmaktadır.
İhracatta katma değer vergisi istisnasının getiriliş amacı ihracatın teşviki ve döviz kazandırıcı faaliyetlerde rekabetin desteklenmesi olup bu amaçla mal ve hizmet ihracında katma değer vergisi istisnası getirilmiştir. Günümüzde mal ve hizmet ihracı doğrudan yabancı ülkelere olduğu gibi ülke sınırları içerisinde olmakla birlikte gümrük hattı dışında sayılan serbest bölgelere de yapılabilmektedir. Serbest Bölgelerin kuruluş gayesi de buraya yapılacak teslim ve hizmet ifasıyla yine döviz kazandırılmasıdır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununda mal tesliminde katma değer vergisi istisnası için serbest bölgelerin açıkça sayılarak serbest bölgeye yapılan teslimlerin yurtdışına yapılmış sayılması, ancak hizmet ihracında katma değer vergisi istisnasında serbest bölge ifadesine yer verilmediği görülmekteyse de, bu durum yurtdışı ifadesine siyasi ve coğrafi anlam yüklenilmesi halinde geçerli olmakla birlikte ticari ve ekonomik anlamda serbest bölgelerin yurtdışı kabul edilmesi gerektiği gerçeğini değiştirmemektedir.
Bu nedenle ihracatı ve döviz kazandırıcı faaliyetleri desteklemek amacıyla kurulan serbest bölgelere yapılan hizmet ifasının yurtdışı sayılmaması hukuka aykırı olacaktır.
Kaldı ki serbest bölgelere yapılan hizmet ifasının mal tesliminden farklı olmadığını gören yasa koyucu tarafından 3065 sayılı Kanunun 12. maddesine 6.6.2008 tarih ve 5766 sayılı Kanunun 12/e maddesiyle eklenen b fıkrasının 3. bendinde serbest bölgelere yapılan fason hizmetlerin katma değer vergisi istisnasından yararlanmasını getiren düzenleme yapılmıştır.
Bu durumda davacının serbest bölgedeki firmaya yaptığı fason işçilik hizmetinin katma değer vergisi istisnasından yararlandırılmaması yoluyla mahsuben yapılan iadenin geri istenilmesi amacıyla adına salınan katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasında isabet görülmediğinden, aksi yönde verilen mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, İzmir 2. Vergi Mahkemesinin 23.1.2008 tarih ve E:2007/1202, K:2008/97 sayılı kararının bozulmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 625 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine 11.02.2009 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Temyizde ileri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun Mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi gerekeceği görüşü ile karara katılmıyoruz.

Karar No : 2011/10653
Özeti : İhracat teslimleri bulunan davacının amortismana tabi iktisadi kıymetler için yüklendiği katma değer vergisinin, o dönemdeki iade hakkı doğuran işlemlere ait bedelin kanuni vergi oranına göre hesaplanan miktarından fazla olmamak üzere iadesi mümkün olduğundan, haksız iade aldığı ileri sürülerek yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatında hukuka uyarlık bulunmadığı hakkında.
(Vergi Sorunları Dergisi Mayıs 2014)

Mal ihracına ilişkin beyan, ilgili dönem KDVbeyannamesinin “İstisnalar-Diğer İade Hakkı Doğuran İşlemler” kulakçığında “Tam İstisna Kapsamına Giren İşlemler” tablosunda 301 kod numaralı işlem türü satırı kullanılmak suretiyle yapılır.
Bu satırın, “Teslim ve Hizmet Tutarı” sütununa ihracat tesliminin bedeli girilir. İhracat bedeli, gümrük beyannamesinin kapanma tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanmış bulunan (kapanma tarihinde Resmi Gazete’de kurlar ilan edilmemiş ise kapanma tarihinden önceki ilk Resmi Gazete’de yayınlanmış bulunan) T.C. Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden TL’ye çevrilir.
(KDV UYGULAMA TEBLİĞİ)

Posta ve hızlı kargo taşımacılığı yolu ile yapılan ihracat teslimleri, kargo şirketi adına düzenlenen, malı yurtdışına gönderilen mükellefin bilgisinin yer aldığı ve gümrük müdürlüğü tarafından elektronik ortamda onaylanan elektronik ticaret gümrük beyannamesi ile tevsik edilir.
(KDV UYGULAMA TEBLİĞİ)

3065 sayılı Kanunun (11/1-c) ve geçici 17 nci maddeleri kapsamında ihraç kaydıyla mal alan ihracatçının ödemediği KDV’yi iade olarak talep etmesi mümkün olmayıp, varsa genel giderler ve ATİK’ler nedeniyle iade talep etmesi mümkündür. Bu durumda ihracatçının genel giderler ve ATİK nedeniyle yüklendiği KDV için iade talebinde bulunabileceği KDV tutarı, ihracat bedeline genel vergi oranı uygulanması sonucu hesaplanan tutar ile ihraç kayıtlı teslim bedeli üzerinden hesaplanan KDV arasındaki farkı aşamaz.
(KDV UYGULAMA TEBLİĞİ)

YMM raporu ile iade talebinde bulunan mükelleflere, rapor ibraz edilmedikçe nakden iade yapılmaz. Mükelleflerin rapor düzenleninceye kadar, izleyen bölümlerde açıklandığı şekilde teminat göstermeleri halinde ise iade talebi incelemeye sevk edilmeksizin yerine getirilir. Rapor ibraz edildiğinde teminatlar iade edilir.
YMM raporu ile iade talebinde bulunan mükelleflerin, teminat karşılığı iadenin yapıldığı tarihten itibaren altı ay içinde bu iade ile ilgili YMM raporunu ibraz etmemesi halinde, söz konusu teminat vergi inceleme raporu sonucuna göre çözülür.
Bu süre içinde rapor ibraz edemeyecek olanların mazeretleriyle birlikte başvurmaları halinde, gerekli değerlendirme yapılarak mazeretleri haklı nedenlere dayananlara, 213 sayılı Kanunun 17 nci maddesi uyarınca vergi dairesince altı ay ek süre verilebilir.
(KDV UYGULAMA TEBLİĞİ)

b) Mükellef tarafından teminat çözümünün YMM raporuyla yapılacağı belirtilmediğinden incelemeye sevk edilmesi, sonradan YMM raporuyla teminatın çözümünü engellemez. Bu durumda teminatın YMM raporuyla çözüldüğü inceleme elemanına bildirilir.
c) Bu kapsamdaki nakden iade talepleri, nakit iade talebine ilişkin dilekçe ve teminatın yanı sıra ibrazı gerekli diğer belgelerin tamamlanıp KDVİRA sistemi tarafından “KDV İadesi Kontrol Raporu”nun üretilmesinden ve varsa yapılması gereken teyitlerin (örneğin, mal ihracatında gümrük beyannameleri ve usulüne uygun olarak gösterilmiş teminat mektupları ile varsa onaylı özel faturaların teyidi) yapılmasından sonra 10 gün içinde yerine getirilir.
(KDV UYGULAMA TEBLİĞİ)

213 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde belirtilen mücbir sebep hali nedeniyle defter ve belgelerinin zayi olduğunu Türk Ticaret Kanununun 82 nci maddesine uygun olarak ispat eden mükelleflerin iade talepleri, iade talebi ile ilgili alış ve giderlere ait KDV’nin satıcılar tarafından ilgili dönem beyanlarına dahil edildiğinin ispatına bağlı olarak yerine getirilir.
(KDV UYGULAMA TEBLİĞİ)

Özel Esaslara Tabi Mükellefler
1.    213 sayılı Kanunun (153/A) maddesi kapsamına giren mükellefler,
2.    Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme fiiline iştirak eden mükellefler de dâhil olmak üzere sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme ya da kullanma konusunda haklarında “olumsuz rapor” veya “olumsuz tespit” bulunan mükellefler,
3.    Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme konusunda haklarında “olumsuz rapor” bulunan mükelleflerin raporun ait olduğu dönemdeki ortakları, kanuni temsilcileri, bunların kurdukları veya ortak oldukları mükellefler ile kanuni temsilcisi oldukları mükellefler,
4.    Haklarında beyanname vermeme, defter ve belge ibraz etmeme ve adresinde bulunamama konusunda tespit bulunan mükellefler,
5.    Haklarında KDV yönünden ihtiyati tahakkuk veya ihtiyati haciz uygulanan mükellefler.
6.    Yukarıda sayılan “özel esaslara tabi mükellefler” ile kendileri hakkında herhangi bir olumsuzluk bulunmasa dahi bunlardan mal ve/veya hizmet satın alanların iade taleplerinde özel esaslar uygulanır.
 (KDV UYGULAMA TEBLİĞİ)

Türkiye ile yabancı ülkeler arasındaki taşımacılık işlerinde transit beyanname kullanılması
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
MANİSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
 Sayı :85373914-130[53.01.37]-100 25/10/2013
İlgi özelge talep formunuzda, firmanızın uluslararası kara taşımacılığı faaliyetinde bulunduğu belirtilerek, uluslararası kara taşımacılığı faaliyetinizle ilgili katma değer vergisi (KDV) iade taleplerinizde tevsik edici belge olarak transit beyannamenin kullanılıp kullanılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
Bu çerçevede, firmanız tarafından transit beyanname ile belgelendirilen taşımacılık işlerinizin, taşınan yüklerin gümrük gözetimi altında yapılması ve Türkiye'den geçerek yabancı bir ülkede sona eren, yabancı bir ülkede başlayıp Türkiye'de sona eren ve Türkiye'de başlayıp yabancı bir ülkede sona eren taşıma işlerinden olması koşuluyla istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.
(Vergi Dünyası Mart 2014)

KDV İADE ALACAKLARININ SGK PRİM BORÇLARINA MAHSUBUNDA PRİMLERİN EN GEÇ ÖDENMESİ GEREKEN YASAL SÜRE
Maliye Bakanlığı Genel Yazısı
Tarih   : 18.12.2013
Sayı : B.07.1.GİB.0.06.55-130[5532-810]
SGK prim borçlarının KDV iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesinin talep edilmesi durumunda, primin en geç ödenmesi gereken yasal sürenin; primin ilişkin olduğu ayı takip eden ayın sonu (vade) yerine, vadeyi izleyen yirminci gün olacağı hk.
(Yaklaşım Ocak 2014)
Konaklama Firmalarının KDV İade Tutarına Atik KDV’lerinin Dahil Edilmesi Konusunda Yeni Gelişme ve Son Durum

Konaklama işletmelerinin 14.02.2012’den önceki dönemlere ait KDV iade taleplerinde iadesi istenecek KDV’ye, ilgili konaklama işlerinde kullanılmış olsa dahi ATİK’lerle ilgili KDV yüklenimlerinin dahil edilmesi Maliye İdaresi’nce halen kabul edilmemektedir.

14.02.2012’den sonraki dönemlere ait KDV iadeleri hesaplanırken konaklama hizmetlerinde kullanılan ATİK’lere ait KDV’ler azami iade tutarı aşılmamak kaydıyla hesaba dahil edilebilir.

ATİK KDV’lerin hesaba dahil edilmesinde, ilgili ATİK’in edinim tarihinin 14.02.2012’den önce olması engel teşkil etmemektedir.
Mehmet Maç (Yaklaşım Aralık 2013)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder