Kiralanan Arsaya Yap-İşlet-Devret Modeli İle Yapılan Bina ve Tesisata Ait Giderlerin Özel Maliyet Bedeli Olarak İtfa Edilemeyeceği: Özel Maliyet Bedeli Uygulamasının Yeni Sınırları
Hem kamusal alanda hem de özel kesimde kira veya intifa hakkı sözleşmelerine dayanılarak, yap-işlet-devret sözleşmeleri kapsamında başkasına ait arsa üzerine yapılan bina/tesis harcamalarının muhasebeleştirilmesi ve vergilendirilmesine, VUK’un 272, 313 ve 327. maddeleri çerçevesinde ve büyük ölçüde Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Özelgeleri ile yön verilmiştir.
Uygulama, yakın zamana kadar, kiracı tarafından bina için yapılan harcamaların özel maliyet bedeli olarak hesaplara intikal ettirilmesi, bina/tesis maliyetinin bina/tesisin faydalı ömrü dikkate alınmadan kiralama süresinde itfa olunması, binanın kira süresi sonunda kiralayana bedelsiz devri halinde bina bedelinin kiralayan tarafından gayrimenkul sermaye iradı olarak beyan edilmesi şeklinde yürütülmüştür.
Bakanlık, yakın zamanda, özel kesimdeki uygulama ile ilgili yaklaşımını, “kira karşılığı inşaat faaliyeti” olarak değiştirmiştir. Sözleşmeler, kira karşılığı inşaat sözleşmesi olarak değerlendirilmiş ve buna göre karşılıklı muhasebe ve vergileme süreci bina/tesisin tamamlanıp cins tashihinin yapıldığı veya fiilen kullanılmaya başlandığı tarih itibarıyla başlatılmıştır.
Yeni yaklaşımın kamusal alandaki yap-işlet-devret sözleşmelerine yansıması henüz özelge bazında görülmemiştir. Ancak, özel kesimle ilgili verilen bazı özelge örneklerinden intifa hakkı, üst hakkı, gibi, ayni hak da öngörülen sözleşmelerle ilgili olarak bu haklara ilişkin değerlendirmelere yer verilmeye başlandığı görülmektedir.
Bu açıdan Türk Medeni Kanunu’nun otuz yılın üzerindeki üst hakkının bağımsız ve sürekli nitelikte olduğu ve hak sahibinin istemi üzerine tapu kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilebileceği hükümleri önemlidir. Kamusal alandaki yap-işlet-devret sözleşmeleri de genelde 49 yıllık üst/irtifak hakkı tesisi de öngören sözleşmelerdir. Bu durumda, bu konuda kamusal alanla ilgili olarak bu güne kadar verilen Özelgelerle kiralama ve özel maliyet bedeli olarak kabul edilen yaklaşımın da değişmesi beklenir.
Konu ile ilgili olarak verilen bazı Özelgelerde görüş değişikliğinin hukuki gerekçeleri tam ve net olarak ortaya konulamamakla birlikte, yeni yaklaşımın bu konuda daha sağlıklı değerlendirmelere yol açacağı ve özel maliyet bedeli uygulamasının sınırlarının yeniden ve daha doğru olarak belirleneceği söylenebilir.
(Nadir ÖZTÜRK Yaklaşım / Mayıs 2016)
Yap-İşlet-Devret Modeli Uyarınca İşletilen Tesislerin Kamuya Devrinde KDV’nin İndirimi
Sonuç olarak,
3996 sayılı Kanun kapsamında yap-işlet-devret modelinde, süre sonunda tesisin
işletici tarafından ilgili kuruma devri katma değer vergisine tabi olmadığından
söz konusu tesis ve kıymetlere ilişlin olarak yüklenilen vergilerin indirim
olarak dikkate alınması mümkün değildir.
(Kadir ÇEKİRDEKOĞLU Yaklaşım / Ağustos 2015)
Yap-İşlet-Devret
Modeline Göre İnşa Edilen Binanın Vergisel Açıdan Değerlendirilmesi
Yukarıda
bahsi geçen Özelge’nin incelenmesi sonucunda aşağıdaki sonuçlara ulaşılabilir;
·
Yap
işlet devret modeli kapsamında Kiracı ile arsa sahibi şahıslar arasında yapılan
sözleşmeye istinaden bina inşa edilmesi için yapılan harcamalar özel maliyet bedeli
olarak dikkate alınmasının mümkün bulunmadığı,
·
Sözleşmeye
konu inşaatın tamamlanıp cins tashihinin yapıldığı veya fiilen kullanıldığı
tarih itibari ile kiracının sözleşmeye konu arsa üzerinde bina yapılarak arsa
sahiplerine teslim edildiğinin kabulü gerektiği,
·
İnşa
edilen bina için gerçekleştirilen harcamaların emsale uygun belirlenen bir kar
marjı ile arsa sahibi şahıslara fatura edilerek bina yapım hizmeti karşılığında
alacak hesaplarına kaydedilmesi,
·
Yapım
hizmeti karşılığında alacak hesaplarına kaydedilen tutarın kurum kazancına
dâhil edilerek vergilendirilmesi,
·
Yap
işlet devret modeli kapsamında kiracı konumunda bulunan şirketin fatura edilen
ve alacak hesaplarına intikal ettirilen tutarın, binanın kullanılmaya
başlanmasından itibaren kalan kira süresine bölünerek ilgili yıllar itibariyle
alacak hesaplarından düşülmesi,
·
Safi
kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin
birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca ilgili yıllar itibariyle kira
gideri olarak dikkate alınması,
·
Kiracı
konumundaki şirket tarafından ilgili yıllar itibariyle kira gideri olarak
dikkate alınan tutarların arsa sahibi şahıslar hesabına yapılan kira ödemesi
olarak kabul edilmesi gerektiği,
·
Ödenen
tutarlar üzerinden 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesi uyarınca
tevkifat yapılması, arsa sahibinin kurumlar vergisi mükellefi veya gerçek
usulde gelir vergisi mükellefi olması durumunda elde edilen kira gelirinin
ilgili dönem kurumlar veya gelir vergisi beyannamesi ile beyan edileceğinden vergi
kesintisi yapılmaması gerektiği
sonucuna
ulaşılabilecektir.
(İsmail DOLMACI Yaklaşım / Kasım 2014)
Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih : 07.08.2013
Sayı : 62030549-120[94-2013/391]-1213
Yap-işlet-devret sözleşmesi kapsamında inşa edilen binanın inşası için yapılan harcamaların özel maliyet bedeli olarak dikkate alınmasının mümkün olmadığı, arsa sahiplerine bina yapım hizmeti verildiğinin kabul edilmesi, binanın tamamlanıp cins tashihinin yapıldığı veya fiilen kullanılmaya başlandığı tarih itibarıyla bina için yapılan harcamaların emsale uygun belirlenen bir kâr marjı ile arsa sahibi şahıslara fatura edilerek oluşan kazancın da kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilmesi; fatura edilen ve alacak olarak kayıtlara intikal ettirilen tutarın, binanın kullanılmaya başlandığı tarihi müteakip kalan kira süresine bölünmek suretiyle hesaplanan kısmının ilgili yıllar itibariyle kira gideri olarak dikkate alınması, ilgili yıllar itibarıyla kira gideri olarak dikkate alınan tutarların arsa sahibi şahıslara hesaben yapılan kira ödemesi olarak kabul edilmek suretiyle gelir vergisi kesintisi yapılması gerektiği hk.
(Yaklaşım Mart 2014)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder